Sami Selçuk bilge bir hukukçumu?

Sayın Sami SELÇUK, bilge bir hukukçu olarak anılıyor, gerçekten öylemdir?

Star gazete de kaleme aldığı bir makalesi var, okuyoruz ve sayın bilge hukukçumuza soruyoruz..
Siz yargının en üst noktalarında görev yaptınız, iflas etmiş bütün mal varlığını kaybetmiş, yuvası dağılmış ve en uç noktasına kadar mağduriyeti ön plana çıkmış, bir iş adamının bir esnafın, karşılıksız çek nedeniyle cezaevine göndermek, yaşam hakkından sonra gelen en kutsal değer olan özgürlüğünü elinden almak, hangi hukukun geçerli bir kuralıdır..

Sayın Sami Selçuk makalesinde diyor ki; Hukuk kavramı olarak suç, yasal tanıma uygun, hukuka aykırı, kusurlu ve bir değeri çiğneyen insan eylemidir. Ancak hukuk bütün bu nitelikleri taşıyan her eylemi, her insanı cezalandırmaz. Sözgelimi, kişi arabasıyla istemeyerek birine çarpmış, ağır derecede yaralamıştır. Ama cezalandırılması kendisi ve/ya ailesi açısından ağır sonuçlar doğuracak, gereksiz mağduriyetlere yol açacaktır.

Bütün bu durumlarda yargıçlar, suçu bütün öğeleriyle saptadıktan sonra, “ceza verilmesine yer olmadığı kararı” verirler.

Ne aklanma kararı verirler ne de cezalandırma.

Hukuk bunlara “cezalandırmayı engelleyen kişisel nedenler” der..

Kuşkulular, dağdan indiler. Anlatımları alındı, sorguları yapıldı.

Kimisini sadece savcılar dinledi. Kimisini de hem savcılar, hem yargıçlar. Hiçbiri tutuklanmayınca yorumlar başladı.

Kimileri, “bu bir af uygulaması” dedi.

Kimileri, aklanma kararı verildiğini söyledi.

İşin en ilginç yanı, bunları kimi hukukçuların da söylemesiydi.

Gülünecek, ağlanacak olan ise dosyayı bilmeden, yasaya bakmadan ayaküstü hüküm kurulması, yargının sorgulanmasıydı.

Dosyayı elbette bilmiyoruz.

Ama Türk Ceza ve Ceza Yargılama yasalarının maddelerini biliyoruz.

Savcılar ve yargıçlar bu maddelere göre işlem yaparlar.

Dosyadaki kanıtları değerlendirirler, maddelerdeki koşulları incelerler, sonuçlar çıkarırlar, kararlar verirler..

dedikten sonra ekliyor!

Yeni Türk Ceza Yasasının yargıçları en çok rahatlatan hükümlerinden biri 23. maddesinin son fıkrasıdır: “Taksirli davranış sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez, bilinçli taksir halinde ceza yarıdan altıda birine kadar indirilebilir.

karsiliksiz.cek

Bizde soruyoruz Sayın Sami Selçuk;

İşadamı, esnaf, iflas eşiğindeyken, icra davalarıyla, ticari defterleriyle, Vergi, SSK gibi kılı kırk yaran incelemelere tabiyken,

Belki de bunların içinde en önemlisi, borcu olduğu kadar, alacaklarının tahsili içinde mücadele veren, bir günü bile hayati öneme sahip olan, mağduriyetleri her şeyiyle, her anıyla yaşayan bu iş adamını kolundan tutup cezaevine atmak hangi hukuk akıl ve vicdan ürünüdür,

Yeni Türk Ceza Yasası, bankaların, faktöringlerin çıkarları söz konusu olunca, hukukçular tarafından askıya mı alınıyor?

Yıllardır, karşılıksız çek hapsi uygulamasını gözlemlediniz, belki de bir çok iş adamını cezaevine gönderdiniz, bilemiyoruz, ama bu konuda bir kelimenize şahit olmadık, olamadık..

Ama suç konusu, dağdakilere gelince mağduriyet söz konusu edilebiliyor da..

Ama söz konusu çekleri karşılıksız çıkmış, alacağını alamamış ve bu nedenle cezaevi tehdidi ile karşı karşıya kalmış mağdurlar olunca, ağzınızı bıçak açmıyor..

Bilgelik gördüğü her haksızlıkta, adilane olmayan her davranışta fikir beyan etmektir?

Siz bilge, adil, bir hukukçu musunuz?

İlgili yazılar:

Çek yasası hapis cezalarına devam..


20 yorum:

  1. 1 milyon 508 bin 504 "karşılıksız" çek Merkez Bankası'nın listesinde… Mahkemelerce haklarında "çek hesabı açma yasağı" konulanların sayısı 55 bin 149… Bunlar, Ocak-Eylül 2009 aylarını kapsayan veriler.
    Çek ile ilgili mahkeme kararlarının 10 yıllık toplamı (2000-2009 Eylül) 629 bin 697… Merkez Bankası'nın listesine giren, yargı kararlarına konu olan yıllık ortalama sorunlu çek sayısı, yuvarlak hesap, 62 bin 970…
    Zamanın Adalet Bakanı -halen TBMM Başkanı- Mehmet Ali Şahin'in, CHP Adana Milletvekili Hulusi Güvel'in soru önergesine verdiği cevaba göre (Mart 2009), sadece 2007 yılında asliye ceza mahkemelerinde açılan dava sayısı toplam 158 bin 632… Mahkûmiyetle sonuçlanan dosya sayısı 103 bin 909.
    Bu veriler, 2007 yılı itibariyle yargıya intikal etmiş karşılıksız çek keşidesi veya borcun ödenmemesiyle ilgili her 100 davadan 53'ünün mahkûmiyetle sonuçlandığını gösteriyor.
    Sorunun derinliği
    Görülüyor; ortada sosyal, ekonomik ve hukuk boyutlarıyla koskoca bir "çek sorunu" var! Sorunun çapını kavramak için aktardığım resmi veriler yeterlidir. Bir de sorunun derinliği var.
    Derinliği, Türkiye ekonomisinde aradaki birkaç yıl hariç "krizler dönemi" olan 2000-2009 yılları itibariyle ölçebiliriz. Bu sürede Merkez Bankası'nın "kara listesine" giren toplam karşılıksız çek sayısı 15 milyon 666 bin 047.
    Soruna "karşılıksız çekin" karşısında alacağını bekleyen taraf açısından da bakmak zorundayız. İyi niyet, kötü niyet; kriz veya başka zorunlu sebepler… Borcunu ödeyemeyip mahkemelere, hapishanelere düşenlere "çek mağdurları" diyoruz.
    Tamam da, borçlunun kestiği çeke güvenerek ekonomik, ticari faaliyetini düzenleyen "alacaklılara" ne diyeceğiz; onların hakkı, hukuku yok mu? Elbette var! Son 10 yılı dikkate alırsak sonuç nettir: Yaklaşık toplam 15.7 milyon borçlu "mağdur" varsa, bir o kadar da alacaklı "mağdur" var. Kanun, hukuk, yargı bu kesimin haklarını da korumak zorunda!
    Korumuyor, 'çek'tiriyor!
    Çek borçlusunu da çek alacaklısını da korumayan bir kanun ve hukuk yapısı bütün ağırlığıyla "çek sorununun" kaynağını oluşturuyor. 1985 yılında çıkarılan, 24 yıldır yürürlükte bulunan 3167 sayılı "Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun" da sorunun "merkezinde" bulunuyor.
    Avrupa Birliği'ne uyumdu, sahadaki sorunlara çözümdü derken, arada yapılan üç değişikliğe rağmen, sorunu içinden çıkılmaz hale getirmekten başka bir işe yaramıyor.
    İşin tuhafı, mevcut mevzuatın işe yaramadığını siyasetçiler, bilim insanları; iktidar ve muhalefet milletvekilleri, vekilken sorunu kabul edip bakan olunca "şaşanlar" kabul ediyor, fakat, iki yıldır gündemde bulunan yeni "Çek Kanunu Tasarısı" çek suçlarına hapis veya hapse çevrilebilir para cezası "takıntısını" aşıp bir türlü TBMM'den geçemiyor!
    Piyasaları koruyun da…
    Peki, ne oluyor da tasarı TBMM'de ana komisyon-alt komisyon sarkacında sallanıp duruyor? Tasarıyla ilgili belgeler okunduğunda görülen sebep şu: Hükümet kanadı, özellikle ekonomiden sorumlu bakan veya bakanlar grubu, karşılıksız çekte hapis cezasının kaldırılmasını sakıncalı buluyor.
    Sakınca ne? Gelişmiş ülkelerde çoktan tarihe karışan; sadece Arjantin ile Şili'de korunduğu söylenen çekte hapis cezası "Dünyanın 17'nci büyük ekonomisine" sahip Türkiye'de kaldırılırsa, para piyasaları bozulurmuş!
    İşte bu kaygı, tasarının Adalet Komisyonu'ndaki müzakere sürecine bir "engel" şeklinde yansıyor. Muhalefetin tüm uyarıları, uzmanların tavsiyeleri, Yargıtay Başkanı'nın uygun görüşü, "çek mağdurları" kesiminden gelen baskılar durumu değiştiremiyor.
    Bu sorunlar AKP'den 3, CHP'den 1, MHP'den 1 üyenin katılımıyla oluşan Adalet Alt Komisyonu'nda çözülemiyor. Tasarı derinliğine tartışılamıyor. Komisyon raporuna konulan iki muhalefet şerhi de iktidar kanadının "çek sorununu" pek ciddiye almadığını gösteriyor. Ve ekonomik düzen hiçbir şeyden çekmiyor, 'çek"ten çektiği kadar!
    Rüştü Bozkurt'tan 'krizi yönetme' tavsiyeleri...

    YanıtlaSil
  2. Prof. Dr. Sami SELÇUK gerçekten çok değerli bir hukuk bilgini ve ülkemiz adına iftihar edilecek özgürlük yanlısı bir hukuk adamıdır..

    Bilhassa Yargıtay Başkanlığı sırasında (ülkemizde yerleşik olan ve yasal hale getirilmiş düzenin 'hukuk' diye kabul gördüğü bir dönemde) yaptığı özgürlükçü ve evrensel hukuk değerleri 'açılımı' çok önemlidir.. Bu konuşmaları ve açılımları o zaman çok etkili bir iklim oluşturmuş idi..

    Öyle ki Sayın SELÇUK'tan sonra (nasıl olduysa) bu referanslarla bir konuşma yapan zamanın AYM Başkanı Ahmet Necdet SEZER de (son konuşan olmasıyla gündemde olmuş) sırf bu iklim ve havadan dolayı Cumhurbaşkanı bile seçilmişti..

    Keşke Sayın SELÇUK'un kendisine bir şekilde ulaşılabilse ve derdimiz anlatılabilse..

    Bir mütalaa bağlamında gerek mevcut çek yasasının 'yasal ve hukuki meşruiyeti' konusunda ve gerekse vadeli tanzim edilmiş bir çekin ‘karşılıksız’ kalmasının (senetli bir borcun ödenememiş olmasının) suç ve ceza açısından nasıl değerlendirilmesi gerektiği yönünde bir mütalaası alınsa çok yararlı olur.. (Bu hususta bir girişim için ilgili arkadaşlarımızın düşünmelerini umuyorum..)


    Murat YALÇIN

    YanıtlaSil
  3. değerli arkadaşlar

    dün dünya gazetesinde çıkan yazıyı sn rahmi ofluoğlu sitesinde yayınlamış...link aşağıda...

    http://rahmiofluoglu.wordpress.com/iletisim/about/herkes-karsi-ama-ceke-hapis-cezasi-tasaridan-cikarilmiyor/

    my way

    YanıtlaSil
  4. Factoringten Çek Aramasına Reklam.!
    27 Ekim 2009 Salı — CoCenk
    ————————————————————————–
    “Karşılıksız Çek”e Reklam
    Tefecilerin Google Gafı

    27 Ekim 2009 Salı
    Ali Cenk OfluoğluGoogle’da Karşılıksız Çek anahtar kelimeleri ile arama yapanların karşısına sağ kolonda faktoring firmalarının reklamları çıkıyor. Google’ın girilen anahtar kelimeye göre, arama sonuçlarının sağ tarafında reklam çıkartan AdWords sistemine reklam veren bazı faktoring firmaları, internetten para satma çabası ile reklam veriyorlar. Faktoringlerin hedef kitlelerinden birisi de anahtar kelime olarak Karşılıksız Çek yazanlar. :)
    bu ne demek? işcan bir kere daha mı haklı çıktı? bu ali cengiz ofluoğlu kim acaba? şeker olmasın? adamın bir çok blogu var. neyin nesi kimin fesi? acayip midem bulandı.
    kaynak ofluoğlu blogları
    zorbey

    YanıtlaSil
  5. karşılıksız çek yazınca faktoringlerin üstünde üst sutunda çek mağdurları sitesi çıkıyor:))) karşılıksız çek hapsine karşıyız....
    Büyüksün cüneyt abii:)))

    YanıtlaSil
  6. ZORBEY KARDEŞİM O GOOGLE ARAMALARI SIRASINDA ÇIKAN FACT.REKLAMI.İŞCAN IN HAKLI ÇIKTIĞI BİRŞEY YOK O GGOGLE IN REKLAMI.ÇEK MAĞDURU SİTELERİ İLE İLGİSİ YOK.

    YanıtlaSil
  7. değerli arkadaşlar

    bir bilgi paylaşayım...

    2008 yılında sadece istanbul adliyesinde mahkemelikolan toplam çek adedi...45.460.

    toplam tutar ise....2.013.179.815.67 tl.-

    kaynak alim ışık soru önergesi..

    my way

    YanıtlaSil
  8. zorbeyin kim olduğu belli, dünyada ve yeryüzünde
    " BURHAN İŞCAN HAKLI ÇIKTI" kelimesini kullanacak tek bir kişi var... o kişinin ismi BURHAN İŞCAN :)
    Tefeci reklamlarının arasında mağdur sitesinin çıkması süper bir olay..
    Yaran varmıda gucundun , sana battı heralde zorbey kardeşim:)

    YanıtlaSil
  9. Sayın Adsız,

    Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler 1996 yılı mezunuyum. MBA (İşletme Yüksek Lisans) yaptıktan sonra, Microsoft Sistem Mühendisi olarak eğitim aldım. MCSE 2000, MCT, MCDBA, CCNA, MCP, MCSA sertifikalarım var. Türkiye'nin önde gelen kurumsal eğitim firmalarından olan Netron Bilgi İletişim Teknolojileri'nde yıllarca eğitmen olarak çalıştım. Kısacası Bilgi İşlem Yöneticisi ve Sistem Mühendisiyim.

    Gerçek bir kişiyim. Sizin gibi adsız nicki ile yazmıyorum. Beni bizzat görmek isteyen Ataşehir'e buyursun gelsin. Bu arada, Rahmi Ofluoğlu'nun oğluyum. Bununla gurur duymakla birlikte, onda olmayan birçok iletişim silahına ve çok farklı özelliklere sahibim. O kendine özel, ben kendime özel biriyim. Yazı tarzımız da benzemez. Zamanla bunu fark edersiniz.

    Karşılıksız Çek sorunu önemli bir sorundur. Magazin ve Arka Kapak olarak atışmaların yararı olduğuna inanıyorum, bir tek koşul ile, eylemlerde BiR olacaksak, bloglarda Arka Kapak - Magazin zevkini tatmin edebiliriz. Ancak küfür, hakaret ve ukalalık kabul etmeyeceğim davranış biçimleridir. Benim hakkımda söylediklerinizi de pek anlamadım. Öncesini bilmediğim olaylar ile ilgili bana göndermeler yapmışsınız. İnanın, seviye bozulmadığı sürece, iddia ediyorum, benden iyi kavgacı tartışmacı yoktur. Ama eşit koşullarda. Adsızlar ile atışmayı tercih etmiyorum.

    YanıtlaSil
  10. cocenk
    tahsilliymişsin çok şükür, burası bir blog, dikkat edersen anonim kullanıcılarada açık, sonrası senin tahsilini eğitimini söylettirecek bir kelimemi var onuda anlamadık, zorbey senmisin? değilsen cocenk kim? sen cocenk sen zorbeye verilen cevaba, sen ne diye cevap veriyorsun?
    inadına adsız

    YanıtlaSil
  11. benim yazımdan alıntı yapıp üzerine yorum yazan Adsız kim ise, ona söyledim söylediklerimi. sen o Adsız değilsen, takılma! O isen, polemik başlatırım diyorsun, Hodri Meydan, o durumda. Size orda gerçek kişi olduğumu anlattım. Ne Zorbey'i ne de Şeker i tanımam. Ayrıca, anonim bir ismin arkasına saklanmaya da karşıyım. Adı, mail'i, IP'si belli olmayan kişilerin internet tatmini için gerçekte yapamadıklarını burda yapması hiç hoş olmuyor. Bu bakımdan Adsız olmanıza karşı çıktım. Açık olalım. Siz iyi niyetli iseniz ve bu davada birlikte olmamız gerekiyorsa, açık olalım.

    YanıtlaSil
  12. adalet tefecilerin temelidir.

    YanıtlaSil
  13. Sayın Blog Yöneticisi,

    size bir önerim var. Polemik, Arka Kapak ya da Magazin adı ile ayrı bir bölüm açın da, polemik isteyen arkadaşları kırmayalım. Öte yandan, polemik istemeyen arkadaşları üzmeyelim. Ben bunu rahmiofluoglu.wordpress.com'da yapacağım. Faydalı, ciddi yorumlar, yazılara yorumlar ile polemik tatmin yorumları ayrı olsun. Bakın, durduk yere, bir Adsız beni polemiğe çekiyor. Yazılardan ve yorumlardan ne sonuçlar, ne faydalı bilgiler çıkarayım derken, polemik yapar buldum kendimi. Polemik de öyle derin ki, arkadaşın iddiasını bile anlayamadım henüz. Sadece benim yazımdan alıntı yapıp, altında mide sorunlarından söz etmiş. anladığım bu!

    YanıtlaSil
  14. adalet komisyonuymuş hukukmuş yargıtaymış mış mış ta mış mış.çek kanunu babacanla erdoğanın iki dudak arasından çıkacak kelimeye bağlı.hapis cezasına evet mi hayır mı

    YanıtlaSil
  15. cocenk kardeşim, bu blog benim babamın malı değil
    tahsilliymişsin iyi oku, zorbeye verilen bir cevaba, haydi hodri meydan diyorsan senin zorbey olduğun anlamını taşır.. ben Burhan işcan haklımı çıktı diyen Burhan İşcana cevap yazdım, yani senin yazını alıntı yapan zorbeye cevap yazdım, polemik başlatmayıda iyi bilirim ama burası yeri değil ve gereksiz bir şey olurdu, ama yinede hodri meydan diyorsan hodri meydan şeytan meydanda.
    anonim isme karşıysan, isimmi kullanacağız, bu mudur?
    Birlik olalım derken anlatmak istediğin nedir?
    Konuşmasının en başında hodri meydan diyen, ortada kasıtlı yazılar yokken iyi niyetten bahseden birinin birliğinden ne çıkar..

    inadına adsız

    YanıtlaSil
  16. Sn cocenk'i biliyoruz tanıyoruz adsız sanada 10numaramı diyecez?
    Kasıt ve Kötü niyet yoksa, ekonomik suçlarda, Devlet veya şahıslara olan borç yüzünden hapis cezası insan onuruyla oynamaktır.

    YanıtlaSil
  17. peki İnadına Adsız. Zorbey'den alıntı yaptığını sen söyleyince fark ettim. Zaten konuyu anlamaya da çalışmadım, çünkü yeniyim, olayların eskisini bilmiyorum. Hodri Meydan, Er Meydanı değil. Polemik meydanı. Bizler Er Meydanlarında, meclisin önünde, Yargıtay'ın önünde, Anayasa Mahkemesi'nin önündeki meydanlarda BiR olalım diyorum. Polemikte hodri meydan, bir tür eğlencedir. Önemli olan Er Meydanlarında BiR ve TeK olmaktır.

    3167 Sayılı Çek Hamillerini Koruma Kanunu, hem adı itibariyle kendini ele veren, hem kurulumu bakımından Hukuksuz, ve hem de 1.1.2009'dan itibaren Yürürlüksüz bir yasadır. Ceza kanunlarının temel prensiplerinden "Hukuksuz Ceza olmaz" ve "Kast olmadan suç oluşmaz" ilkeleri ile açıkça çelişki içindedir. Ayrıca Adil Olmayan bir yargılamaya hükmetmektedir. Şekilsiz, iyi niyetsiz bir tebligat ile sanığın yokluğunda yargılamaya izin vermektedir. Adil Yargılamanın 'olmaz ise olmaz'larından birisi Savunma Hakkıdır. 3167, Savunma hakkını gasp etmektedir. Sadece ekonomi kötü gittiği için işleri bozulan ve çekleri karşılıksız çıkanlar, cezaevlerini doldururken ve aileleri perişan iken, teröristlerden özel bir itina ile söz edilmesi, Türk milletini tahrik etmektedir. "Çek Örgütü, PKK örgütünden daha tehlikeli bir örgüttür", ve "Adalet büyük sermayenin temelidir" önermeleri insanlık dışı, hukuksuz ve ilkel önermelerdir. Ne yazık ki, Türkiye, 25 yıldır bu önermelerin arka planda doğru olduğunu her seferinde kanıtlamaktadır.

    YanıtlaSil
  18. peki İnadına Adsız. Zorbey'den alıntı yaptığını sen söyleyince fark ettim. Zaten konuyu anlamaya da çalışmadım, çünkü yeniyim, olayların eskisini bilmiyorum. Hodri Meydan, Er Meydanı değil. Polemik meydanı. Bizler Er Meydanlarında, meclisin önünde, Yargıtay'ın önünde, Anayasa Mahkemesi'nin önündeki meydanlarda BiR olalım diyorum. Polemikte hodri meydan, bir tür eğlencedir. Önemli olan Er Meydanlarında BiR ve TeK olmaktır.

    3167 Sayılı Çek Hamillerini Koruma Kanunu, hem adı itibariyle kendini ele veren, hem kurulumu bakımından Hukuksuz, ve hem de 1.1.2009'dan itibaren Yürürlüksüz bir yasadır. Ceza kanunlarının temel prensiplerinden "Hukuksuz Ceza olmaz" ve "Kast olmadan suç oluşmaz" ilkeleri ile açıkça çelişki içindedir. Ayrıca Adil Olmayan bir yargılamaya hükmetmektedir. Şekilsiz, iyi niyetsiz bir tebligat ile sanığın yokluğunda yargılamaya izin vermektedir. Adil Yargılamanın 'olmaz ise olmaz'larından birisi Savunma Hakkıdır. 3167, Savunma hakkını gasp etmektedir. Sadece ekonomi kötü gittiği için işleri bozulan ve çekleri karşılıksız çıkanlar, cezaevlerini doldururken ve aileleri perişan iken, teröristlerden özel bir itina ile söz edilmesi, Türk milletini tahrik etmektedir. "Çek Örgütü, PKK örgütünden daha tehlikeli bir örgüttür", ve "Adalet büyük sermayenin temelidir" önermeleri insanlık dışı, hukuksuz ve ilkel önermelerdir. Ne yazık ki, Türkiye, 25 yıldır bu önermelerin arka planda doğru olduğunu her seferinde kanıtlamaktadır.

    YanıtlaSil
  19. adalet tefecilerin temelidir.

    YanıtlaSil
  20. ZORBEY KARDEŞİM O GOOGLE ARAMALARI SIRASINDA ÇIKAN FACT.REKLAMI.İŞCAN IN HAKLI ÇIKTIĞI BİRŞEY YOK O GGOGLE IN REKLAMI.ÇEK MAĞDURU SİTELERİ İLE İLGİSİ YOK.

    YanıtlaSil