İzmir'de 32 yaşındaki marangoz Yasin, Mersin'de 40 yaşında polis memuru Erol, Aydın'da 52 yaşındaki Hüseyin... Ve son olarak dün Antalya'da 68 yaşındaki işçi emeklisi Ali.
Liste gerçekten uzun, ve bu acı listenin ortak noktası, bir üçüncü sayfa klişesi; “borçları yüzünden bunalıma girip intihar etti...”
İşçi emeklisi Ali Bey Antalya'daki evinde sabah namazını kıldıktan sonra, balkonunda bir demire astı bedenini ve hayatına son verdi.
30 bin lira kredi borcunun taksitlerini ödemekte zorlandığı için bunalıma girdiği yazıldı...
Gerçekten böyle mi?
Gelin, bu intihar süsü verilmiş “kravatlı cinayeti” biraz deşelim...
İlk soru basit; maaşı bin 500 lira dolaylarında olan bir işçi emeklisine, bunun yirmi katını bulan krediyi hangi banka ne koşullarda veriyor?
Acaba borç üç beş bin liraydı da ödenmeyince arttı mı? Üç, beş bin liralık borç otuz bin lira olur mu? İnsanlara ödeyemeyeceği miktarlarda kredi vererek borçlandırmak, ya da ödenmeyen borçları katlayarak artırmak yasalara da, ahlaka da aykırı değil mi?