Tazyik hapislerinde zamanaşımı konusunda kanun yararına bozma talebi ve sonrasında Taahhüdü İhlal Tazyik Hapislerinde Ceza zamanaşımının hiç bir şekilde kesilmeyeceği gerekçesiyle bozma kararı verilmesi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Taahhüdü ihlal tazyik hapislerinde hastalık ve askerlik nedeniyle erteleme yapılıp yapılmayacağı konusunda görüş sorulmuş ve HSYK görüşünde erteleme olabileceği konusunda görüş bildirmiştir Taahhüdü İhlal tazyik hapislerinde uygulamada tereddütleri gideren Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) görüşü aşağıdadır.
Disiplin ve tazyik hapsine mahkum olan kişilerin cezalarının, infazı engelleyecek nitelikte bir hastalık halinin olması ve 5275 sayılı Kanun’un 16’ıncı maddesinde belirtilen koşulların bulunması halinde ertelenmesinin mümkün olabileceği,
Disiplin ve tazyik hapsine mahkum olan kişilerin asker olması halinde, 5275 sayılı Kanun’un 117’inci maddesi yollaması ile 1111 sayılı Askerlik Kanununun 39’uncu maddesi uyarınca cezalarının ertelenebileceği,
Erteleme kararı verilmesi halinde ceza zamanaşımının devam edip etmeyeceği hususu mahkemelerin yargı yetkisine ilişkin olması nedeniyle Kurulumuzca Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9 ve 138'nci maddeleri ile 6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu’nun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi uyarınca, bu konuda görüş bildirilmesi mümkün olmadığından sorunun yasa ve yargı yolu ile çözülmesi,
Gerektiği düşünülmektedir.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) Görüş yazısı aşağıdadır.
Hukuk Büroları, Vatandaşın Kabusu Oldu
Hukuk büroları, vatandaşın adeta kabusu oldu. Senedini ödeyemeyen, borcu olduğunu bilmediği için icraya verilenler hatta küsurat borçlar nedeniyle icra soruşturmasına uğrayan binlerce vatandaş, kanuni haklarını bilmediği için hukuk bürolarının taciziyle karşılaşıyor. Bazı hukuk büroları Evde olmasanız dahi çilingirle kapıyı açarız kapıyı kırar eve gireriz tehditleri ederken, bazı bankalar da avukat gibi arayarak Borcunuz icralık, hemen borcu ödemezseniz evinize geleceğiz baskısıyla tahsilat yapıyor.
Tüketici Hukuku Derneğine her gün şikayet başvurusu yapılıyor. Bu şikayet başvurularında; Hukuk bürosundan hakkımda icra davası olduğuna dair mesaj aldım. Muhtarlığa tebligatta bulunduklarını söylediler. Gittim, herhangi bir yoktu. Hukuk Bürosunu Aradığımda, polisle eve geleceklerini söylediler. Evde olmadığımı, söylediğimde ise, çilingirle kapıyı açıp eşya kaldırması yapacaklarını beyan ettiler. Evde kızım tek başına. Giderlerse onun psikolojisi ne olur diye düşündüm daha önce ödediğim senet için 500 lira daha ödedim. Bu hukuki mi?” diyor. Bir başka vatandaş ise haberi dahi olmayan 9 lira borcu için İcralık oldunuz diye arandığını söylüyor. Bu konu hakkında görüş bildiren hukukçular ise, “Haklarınızı öğrenin, paranızı kaptırmayın” uyarısı yapıyor.
Kredi kartı borcu olan vatandaş ise, çoğu zaman ödenmeyen bu borçlar icra aşamasına gelmediği halde, banka görevlilerince “Kredi kartı borcunuz icralık oldu. Biz hukuk bürosundan arıyoruz. Hemen bir miktar ödeme yapın, evinize gelecek haciz işlemini durdurayım” denilerek aranıyor. "İcra, haciz" kelimesini duyan vatandaş da o panikle ve korkuyla başka şekilde borçlanarak borcunun kat kat fazlasını, "icra dosyası masrafı, avukatlık ücreti" gibi isimler altında ödemek zorunda kalıyor.
Tüketici Hukuku Derneğine her gün şikayet başvurusu yapılıyor. Bu şikayet başvurularında; Hukuk bürosundan hakkımda icra davası olduğuna dair mesaj aldım. Muhtarlığa tebligatta bulunduklarını söylediler. Gittim, herhangi bir yoktu. Hukuk Bürosunu Aradığımda, polisle eve geleceklerini söylediler. Evde olmadığımı, söylediğimde ise, çilingirle kapıyı açıp eşya kaldırması yapacaklarını beyan ettiler. Evde kızım tek başına. Giderlerse onun psikolojisi ne olur diye düşündüm daha önce ödediğim senet için 500 lira daha ödedim. Bu hukuki mi?” diyor. Bir başka vatandaş ise haberi dahi olmayan 9 lira borcu için İcralık oldunuz diye arandığını söylüyor. Bu konu hakkında görüş bildiren hukukçular ise, “Haklarınızı öğrenin, paranızı kaptırmayın” uyarısı yapıyor.
Kredi kartı borcu olan vatandaş ise, çoğu zaman ödenmeyen bu borçlar icra aşamasına gelmediği halde, banka görevlilerince “Kredi kartı borcunuz icralık oldu. Biz hukuk bürosundan arıyoruz. Hemen bir miktar ödeme yapın, evinize gelecek haciz işlemini durdurayım” denilerek aranıyor. "İcra, haciz" kelimesini duyan vatandaş da o panikle ve korkuyla başka şekilde borçlanarak borcunun kat kat fazlasını, "icra dosyası masrafı, avukatlık ücreti" gibi isimler altında ödemek zorunda kalıyor.
CGK, Şirket Müdürleri/Yetkilileri Ticareti Terk Suçu
Ticareti terk eden borçlunun 6762 sayılı Türk Ticaret Yasası anlamında tacir olmasının gerektiği, 6762 sayılı Kanunun 18. maddesinde ticaret şirketlerinin de tacir olduğunun belirtilmesi nedeniyle ticaret şirketlerinin ve bu anlamda limited şirketin anılan Kanunun 18. maddesi uyarınca tacir olduğunda kuşku bulunmadığı,
İİY'nın 44. maddesinde 'ticareti terk eden tacir' ifadesi kullanılmış olup, bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hükmün konulmadığı, o halde tacir sayılan limited şirketlerin temsil ve idareye yetkili müdürlerinin, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İcra İflas Yasasının 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi aynı Yasanın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarına da bir engel bulunmadığı,
Diğer yandan İİY'nın 44. maddesinde yapılan değişikliğin 'ticareti terk eden kötü niyetli borçluların' bu davranışlarının önlenmesi amacıyla yapıldığının da gerekçede açıkça ifade edildiği, ticari şirketi temsil ve idareden sorumlu müdür ve yetkililerinin bu suçu işleyemeyeceklerinin kabulü halinde, ticareti terk suçunu işleyen gerçek kişi tacirlerin İİY'nın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerekecek, ancak aynı fiili işleyen ve İİY'nın 345. maddesi uyarınca bu fiilden sorumlu tutulması gereken ticaret şirket müdür ve yetkililerinin ise cezai sorumluluktan muaf tutulmaları anlamına gelecektir ki bunun yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.
İİY'nın 44. maddesinde 'ticareti terk eden tacir' ifadesi kullanılmış olup, bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hükmün konulmadığı, o halde tacir sayılan limited şirketlerin temsil ve idareye yetkili müdürlerinin, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İcra İflas Yasasının 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi aynı Yasanın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarına da bir engel bulunmadığı,
Diğer yandan İİY'nın 44. maddesinde yapılan değişikliğin 'ticareti terk eden kötü niyetli borçluların' bu davranışlarının önlenmesi amacıyla yapıldığının da gerekçede açıkça ifade edildiği, ticari şirketi temsil ve idareden sorumlu müdür ve yetkililerinin bu suçu işleyemeyeceklerinin kabulü halinde, ticareti terk suçunu işleyen gerçek kişi tacirlerin İİY'nın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerekecek, ancak aynı fiili işleyen ve İİY'nın 345. maddesi uyarınca bu fiilden sorumlu tutulması gereken ticaret şirket müdür ve yetkililerinin ise cezai sorumluluktan muaf tutulmaları anlamına gelecektir ki bunun yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.
İcra Kefilliği, Taahhüdü İhlal Mahkeme Kararı
Aşağıda,Türkiye'de bazı Mahkemelerin ne kadar acınacak hale geldiğine dair ibretlik bir mahkeme karar örneği vardır. İstanbul 18. İcra Ceza Mahkemesi taahhüdü ihlal nedeniyle kişiye 3 ay tazyik hapsi kararı vermiş ve hapis cezasına çarptırılan şahıs, ödemeleri yaptığını, ödemelere ilişkin banka dekontlarını mahkemeye sunduğu halde yapılan tüm itirazları İstanbul 18. İcra Ceza Mahkemesi reddetmiştir. Bu mahkumiyet hükmüne bir üst mahkemeye itiraz edilmiş üst mahkeme olan İstanbul 19. İcra Ceza Mahkemesi çok çarpıcı, düşündürücü tespitlerde bulunmuştur.
İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün 2011/19536 E. sayılı takip dosyasında sanığın takip borçlusu olmadığı,
İcra dosyasında, sanık hakkında kesinleşmiş herhangi bir icra takibinin de bulunmadığı 3. şahıs sıfatıyla vermiş olduğu ödeme taahhüdünün hiç bir geçerliliği olmadığı, anlaşılmıştır.
Avukata yapılan ödemeler ve banka dekontları konusuna değinmeye hiç gerek yok. Nereden tutarsanız tutun elinizde kalacak insanı ciddi düşüncelere sevk edecek bir mahkeme kararı var ortada.
Denilebilir ki, Mahkeme bu kararı vermiş vermesine, bunun itirazı var, kanun yararına bozması var, yanlış karar bozulur gelir. Doğrudur ya süresi içinde itiraz edilmezse ne olacak? Vatandaş cezaevine girdiğini düşünün! Bunların hesabını kim verecek?
İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün 2011/19536 E. sayılı takip dosyasında sanığın takip borçlusu olmadığı,
İcra dosyasında, sanık hakkında kesinleşmiş herhangi bir icra takibinin de bulunmadığı 3. şahıs sıfatıyla vermiş olduğu ödeme taahhüdünün hiç bir geçerliliği olmadığı, anlaşılmıştır.
Avukata yapılan ödemeler ve banka dekontları konusuna değinmeye hiç gerek yok. Nereden tutarsanız tutun elinizde kalacak insanı ciddi düşüncelere sevk edecek bir mahkeme kararı var ortada.
Denilebilir ki, Mahkeme bu kararı vermiş vermesine, bunun itirazı var, kanun yararına bozması var, yanlış karar bozulur gelir. Doğrudur ya süresi içinde itiraz edilmezse ne olacak? Vatandaş cezaevine girdiğini düşünün! Bunların hesabını kim verecek?
İzmir Mahkemelerinde Taahhüdü İhlal Dava Sayısı 20 Bin
İzmir İcra Müdürlüklerinin odalarına sığmayan bir milyondan fazla icra takip dosyaları, çelik dolaplarda yer kalmayınca geçmiş yıllarda olduğu gibi yine koridorlara istiflenerek yerleştirildi. İcra dosyaları ile boğuşan 28 İcra Müdürlüğü'nün bulunduğu koridorlarda ise geçecek yer kalmadı. Yerlere serilen dosyaları gören vatandaşlar şaşkınlıklarını gizleyemedi. Sonuçlanan dosyalar, görevliler tarafından alışveriş arabaları ile arşive taşınıyor.
İzmir Adliyesinde faaliyet gösteren 12 ayrı İcra Ceza Mahkemesi, başta taahhüdü ihlal, nafaka ödememe, memur ve imza şikayetlerinden oluşan ceza ve hukuk davalarında 2012 yılında 19 bin 148 taahhüdü ihlal davası, 7 bin 828 nafaka ödememe, 6 bin 790 memur ve imza şikayetleri olmak üzere toplam 33 bin 766 dosyaya bakarken, 2013 yılında bu sayı 20 bin 105 taahhüdü ihlal, 6 bin 119 nafaka ödememe, 4 bin 241 memur ve imza şikayetleri olmak üzere 30 bin 465 oldu. 7 bin 752 dosya da 2014 yılına devretti.
17 Aralık 2013 yılında yaşanan operasyonlar ve bunun ekonomiye olumsuz yansımaları hariç tutulduğunda, 2013 yılı önceki yıllarda yaşanan ekonomik krizin etkilerinin nispeten az görüldüğü bir yıl oldu. Bu durum, icra müdürlüklerindeki dosya sayılarının da nispeten azalması olarak kendini gösterdi.
İcra dosyalarının birinci sırayı, bankalardan alınan konut, bireysel, otomobil ve tüketici kredileri borçları yer alırken ikinci sırada cep telefonu fatura borçları bulunuyor. Cep telefonu davalarını ise kredi kartı borçları ile esnaf ve kefalete ödenmeyen borçlardan kaynaklanan icra takip davaları takip ediyor.
İzmir Adliyesinde faaliyet gösteren 12 ayrı İcra Ceza Mahkemesi, başta taahhüdü ihlal, nafaka ödememe, memur ve imza şikayetlerinden oluşan ceza ve hukuk davalarında 2012 yılında 19 bin 148 taahhüdü ihlal davası, 7 bin 828 nafaka ödememe, 6 bin 790 memur ve imza şikayetleri olmak üzere toplam 33 bin 766 dosyaya bakarken, 2013 yılında bu sayı 20 bin 105 taahhüdü ihlal, 6 bin 119 nafaka ödememe, 4 bin 241 memur ve imza şikayetleri olmak üzere 30 bin 465 oldu. 7 bin 752 dosya da 2014 yılına devretti.
17 Aralık 2013 yılında yaşanan operasyonlar ve bunun ekonomiye olumsuz yansımaları hariç tutulduğunda, 2013 yılı önceki yıllarda yaşanan ekonomik krizin etkilerinin nispeten az görüldüğü bir yıl oldu. Bu durum, icra müdürlüklerindeki dosya sayılarının da nispeten azalması olarak kendini gösterdi.
İcra dosyalarının birinci sırayı, bankalardan alınan konut, bireysel, otomobil ve tüketici kredileri borçları yer alırken ikinci sırada cep telefonu fatura borçları bulunuyor. Cep telefonu davalarını ise kredi kartı borçları ile esnaf ve kefalete ödenmeyen borçlardan kaynaklanan icra takip davaları takip ediyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)