ELÇİM BABASINA KAVUŞACAK!

Kardeşimiz ELÇİM
Babasının çok gergin, üzüntülü günlerini anlamaya çalışırken, babasını tutuklayıp cezaevine atmışlardı,
Annesi ve Kardeşiyle sarılmaya çalışırken, hayata
Sitemizle tanıştı, mücadele verdi, sesini duyurmaya çalıştı, bizlerle haykırdı haksızlığa, hukuksuzluğa isyan etti.
Fakat, çok büyük bir acı daha yaşadı.

O şimdi, sahip çıkıyor kardeşine.

ELÇİM bizlerin, hepimizin kızı,
ELÇİM bizlerin, hepimizin kardeşi,
Nice ELÇİM’lerimiz var böyle,
Bebelerimiz,
Delikanlılarımız,
Hatta torunlarımız,

BU ÇAĞDIŞI YASAYLA, BU HUKUK AYIBIYLA
AİLELERİMİZİN DAĞILMASINA, PARÇALANMASINA
DUR DENİLSİN İSTİYORUZ.
YETER OLSUN DİYORUZ.
YETER OLSUN!

ELÇİM, ANNESİNE BİR DAHA SARILAMAYACAK AMA,
ELÇİM BABASINA KAVUŞACAK…
AİLELERİMİZ BİR DAHA PARÇALANMAYACAK.

Özgürlüğümüz için!, Onurumuz için!,
Ailemiz için! Yavrularımız için
ÖYKÜMÜZ
SİNAMIZ
ELÇİM’lerimiz için

25 Ocak 2011 Salı Günü 10:00 da ANKARA Abdi İpekçi Parkında Buluşuyoruz!

Ülkemin Yargıçları, Savcıları, Tüm HUKUKÇULARI!
BİR SÖZÜMÜZ DE SİZLERE!

YARGIÇLAR KANUNLARA GÖRE KARAR VERİR diyenler yanılıyorlar,
Aksine YARGIÇLAR VİCDANLARINA GÖRE KARAR VERİRLER.
Kanunlar ancak yargıçların vicdani kanaatlerine göre verdikleri kararlarını sınırlarlar.

Ve aslında olan bitene bakıldığında TEVİLE dahi ihtiyaç olmadığını
VİCDAN SAHİBİ olan herkesin bildiği, gördüğü
bir HUKUK SAKANDALINDAN söz etmiyoruz.
APAÇIK YASAL BİR SKANDAL VAR orta yerde.

Karşılıksız çek'e HAPİS ağır bir HUKUK SKANDALIDIR!
Karşılıksız çeke HAPİS ağır bir İNSAN HAKLARI İHLALİDİR!

Ülkemin Yargıçları, Savcıları, Avukatları Tüm HUKUKÇULARI!
"KUSURA BAKMAYIN” demeyeceğim sizlere, aksine BAKIN,
istediğiniz kadar BAKIN,
Keşke gerçekten "KUSURA” BAKSANIZ!

Maalesef sizin "KASTA" "KUSURA" baktığınız filan yok.
Bir bakıma "KUSURA BAKMADIĞINIZ" için esasen siz "KUSURLUSUNUZ!"

Mahkum kimdir, nedir; Hakim Vicdanının,
Hukukun, Hatta Bizzat Kendisinin "SUÇLU" olduğunu kabul eden, edilen kimse değil midir?
O HALDE VİCDANINIZA SORUN BAKALIM,
BİZLER SUÇLU MUYUZ?

Çek Mağdurları,
25 Ocak 2011 Salı Günü 10:00 da ANKARA Abdi İpekçi Parkında Buluşuyoruz!

--------------------------------------------------------------------------------------------

BASIN BİLDİRİMİZ

   Sayın BASIN MENSUPLARI!
   SİZLERİN ARACILIĞINIZLA!
Sayın CUMHURBAŞKANIMIZA
Sayın TBMM BAŞKANIMIZA
Sayın BAŞBAKANIMIZA,
Sayın AYM BAŞKANIMIZA
Sayın YARGITAY BAŞKANIMIZA
Ve Tüm İLGİLİLERE

YÜKSEK SESLE SORUYORUZ!!!

      TEMEL İNSAN HAKLARINA, EVRENSEL HUKUK İLKELERİNE, ANAYASAMIZA,
     ÜLKEMİZİN ÖRF, ADET ve İNANÇLARINA, ADALETE, UYGARLIĞA,
     velhasıl İNSAFA ve İNSANLIĞA,

AÇIKÇA AYKIRI OLAN ÇAĞ DIŞI ÇEK YASASINDAN HABERİNİZ VAR MI?

BİZLER; Ülkemizin Mal ve Hizmet Üretimine, İşgücü ve İstihdamına katkı sağlayan, Kamu Maliyesi ve Sosyal Güvenlik Sistemine Vergi ve Prim Ödeyen Milyonlarca Esnaf, Tüccar ve KOBİ’lerin Temsilcileriyiz, Vergi Mükellefleriyiz… BİZLER; İŞ ve Dünyasının Temsilcileriyiz…

BİZLER NE HALDEYİZ BİLİYOR MUSUNUZ?


İŞLERİMİZ BOZULDU, HACİZ ve İCRALARDAN DOLAYI FAALİYETLERİMİZ DURDU, İŞYERLERİMİZ KAPANDI… Bu Yüzden Borçlarımızı Ödeyemez Hale Geldik…

Sırf bu yüzden, SADECE BORÇLUYUZ diye; KUTSAL AİLE HAYATIMIZI Ortadan Kaldıran Eş ve Çocuklarımızla Bizi Perişan Eden ÇAĞDIŞI, İNSANLIK DIŞI, HUKUK DIŞI HATTA KANUN DIŞI BİR ZULÜMLE, HAPİS CEZASIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ…

Ticari bir işlemden doğan çeklerimizi (Borcumuzu) ödeyemediğimiz için, “Yaşama Hakkından Sonra En Temel ve Kutsal Hak” olan ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ kısıtlanmakta, HAPSE ATILMAKTAYIZ

Sizler; MÜŞKÜL durumdaki bir vatandaşına fırsattan yararlanıp hazinesine gelir sağlamaktan başka hiç bir izahı olmayan “AYIPLI” bir anlayışla ADLİ PARA CEZASI kesen, sonra da bunu HAPSE ÇEVİREN böylece ödeyemediği borcundan dolayı vatandaşının ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ortadan kaldıran BORÇ KARŞILIĞINDA İNSANIN REHİN ALINDIĞI BİR HUKUKLA KARŞI KARŞIYAYIZ

AİLELERİMİZ dağılıyor, halen binlerce kişi cezaevinde, binlercesi de kaçak durumda ve aranıyor olacak… Çalışıp işimizi sürdürecek, borçlarımızı ödeyecek ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ YOK... Sırf “Borçlu” diye vatandaşına “SUÇLU” Muamelesi Yapan SÖZDE MEDENİ ve BİR HUKUK DEVLETİNDE YAŞIYORUZ…

BU ÇAĞDIŞI YASAYA, AYM Başkanı, Yargıtay Başkanı, Ekonomi Bakanı, Adalet Bakanı, Adalet Komisyonu Başkanı,  pek çok SİYASETÇİ, HUKUKÇU ve bilhassa TESK, ATO Başkanları gibi iş dünyasının temsilcileri, VİCDAN SAHİBİ olan herkes HUKUKİ ve İNSANİ yönden karşıdır. Ancak “HÂKİM” çevrelerin ÇIKARLARINA UYGUN bir tavırla ASIL KAYGISI HUKUK ve ADALET olması gereken YARGITAY’ ın EKONOMİK gerekçelerden KAYGILANMASI(!) kendileri için değil ama HUKUK ADINA, YARGI ADINA TALİHSİZLİK ve ÇOK ENDİŞE VERİCİDİR…

Yargıtay 10. CD NEDENSE tam 25 aydır 3167 sayılı kanunu, 14 aydır da yeni 5941 sayılı çek Kanunu ile ilgili bir içtihat VER(E)MEMİŞTİR ve YARGI BÜTÜNLÜĞÜNÜ yok etmiştir…

Çağdaş Bir Hukuk Devletine Uygun Olarak Bir An Evvel Çekte Adli Para Cezasının ve Dolayısıyla Hapis Cezasının Tamamen ve ACİLEN Ortadan Kaldırılmasını “KAST” unsurunun ANLAŞILIR BİR ŞEKİLDE YASAYA EKLENMESİNİ İSTİYORUZ…

Çek Mağdurları Platformu                          HÜ-DER                                Dünya Demokrasi Hareketi
www.cekmagdurlari.com                                www.huder.org.tr                    www.ddh.org.tr 




                                                                                                                                                          

Çekte Kismi Ödeme, Uyarlama Yapılması

T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
Karar Tarihi:11.01.2011
Esas No:2010/57641
Karar No:2011/235
İlgili Maddeler:5941 SY'nın 5/1.
Suç: Karşılıksız çek keşide etmek
Dosya incelendi:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesince, 5941 sayılı Çek Kanunu'na göre verilecek cezanın üst sınırı ile çek hesabı açma yasağının kaldırılacağı tarihi esas alınarak, bu kanunun sanığın aleyhine olduğu kabul edilmiş ve suç tarihinde yürürlükte olan 3167 sayılı çek kanunu uyarınca hüküm kurulmuş ise de;
bu kanunların ayrı ayrı olaya uygulanarak sonuç cezaların ve diğer yaptırımların belirlenmesi, öncelikle asıl cezalar karşılaştırılarak daha az cezayı gerektiren kanunun lehe olduğunun kabul edilmesi, asıl cezalar eşit ise diğer yaptırımlar karşılaştırılarak lehe kanunun saptanması gerekmektedir.
Buna göre;
1- 3167 sayılı çek kanunu uygulanarak sonuç yaptırımların belirlenmesi,
2- Tutarı 28.734 TL olan suç konusu çekin ibrazı anında çek hesabında 25 TL bulunması ve muhatap bankanın o tarih itibarıyla ödemekle yükümlü bulunduğu miktarın ise 300 TL olması nedeniyle, bu miktar düşüldükten sonra çekin karşılıksız kalan bölümünün 28.409 TL olacağı dikkate alınarak; 5941 sayılı çek kanunu 5/1. maddesi ile T.C.K'nın 61. maddesi uyarınca 5-1500 gün arasında adli para cezası belirlenmesi ve T.C.K'nın 52/2. maddesi gereğince bir gün karşılığının 20-100 TL arasında takdir edilmesi, hesaplanacak adli para cezası 28.409 liradan az ise bu miktara yükseltilerek sonuç adli para cezasının ve ayrıca çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının saptanması,
3- Daha sonra, her iki kanuna göre belirlenen adli para cezaları ile diğer yaptırımlar karşılaştırılarak, sanığın lehine sonuç doğuran kanunun bir bütün halinde uygulanması; Gerekirken,
soyut karşılaştırma ile yetinilerek, belirtilen biçimde hüküm kurulması, Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 11.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Çek kanunu, çek yasası, çek, adli para cezaları, adli para cezası, yargıtay 10. Ceza Dairesi, yargıtay içtihat, karşılıksız çek, çek mağdurları, çek mağduru

Samanyolu Haber ve İzzet Özgenç Hoca!

5941 sayılı çek kanunu'nun mimarı, İzzet Özgenç Hoca, Samanyolu Haber Asım Yıldırım'la "Son Durum" programında, 5941 sayılı çek yasasında kast unsuru olduğunu, 3167 sayılı çek kanunu ile açılmış karşılıksız çek davalarının kast unsuru aranıp ona göre uygulama yapılması gerekirken bunla ilgili içtihat yayınlamayan ve Yargıtayı suçlayan açıklamasını televizyonlarda milyonlarca kişi izledi kulaklarıyla duydu.


İzzet Özgenç, gerek Adalet.org sitesinde 5941 sayılı çek kanunu uygulamaları adı altında Eyüp Cumhuriyet Başsavcısı Vuslat DİRİM ile birlikte, hakim ve savcılara uygulamanın nasıl olacağı yönünde verdiği bilgilerde 5941 sayılı çek kanununda uygulama açısından hangi bir sorun olmadığını, "Kişinin, elinde olmayan sebeplerle ortaya çıkan zorunluluk hâli dolayısıyla, örneğin doğal afet, savaş, kaza geçirmesi gibi bir sebeple, çekin karşılığını ilgili hesapta zamanında bulunduramamış olması hâlinde, ceza sorumluluğu olmayacaktır" bunun dışında ki tüm sebebler de "ceza sorumluluğu" doğar demektedir.

Sıkıştığı anlarda ise kaçamak cevaplarla "Kast" tanımının TBMM Adalet Alt Komisyon çalışmaları sırasında önerimiz üzerine söz konusu fıkra metnine “kasten” kelimesi ilave edilmiştir fakat üst komisyon olan Adalet Komisyonu tarafından “kasten” ibaresi fıkra metninden çıkarıldı, Bu kararda özellikle Yargıtay ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğini temsilen Komisyon çalışmalarına katılan kişilerin görüş ve önerileri etkili oldu" ifadelerini kullanmaktadır.



Keza, Gazi Üniversitesi ve benzer üniversitelerde yapılan çek kanunu ile ilgili panellerde aynı konuları dile getirmiş, hatta Gazi üniversitesindeki bir panelde Yargıtay 10. Ceza dairesi üyesi Ali Kınacı ile tartışmaya girerek Çek Kanununun Anayasaya ve AİHM 4. ek protokolüne aykırı olmadığını da dile getirmiştir,



Dün gecede "Yargıtayın kast unsurunu bir içtihatla açıklaması gerekiyor" ifadeleriyle nasıl topu Yargıtay 10. Ceza Dairesine attığını duyduk dinledik.



Gerçi İzzet Hoca ders verdiği öğrenciler tarafından sürekli fikir değiştiren bir kişi olarak tanınmaktadır, yanlışlıkla iki hafta üst üste aynı yargıtay kararını inceleyip birinde yargıtay'ı sonraysa "yerel mahkemeyi"ni haklı bulduğu çok görülmüştür.



Sonuç olarak, İzzet Özgenç hoca, çek mağdurları ile ilk defa yüzleşti, çek yasasının mağdur ettiği insanlarla ilk defa yüzleşti tepkilerin nasıl çığ gibi arttığına ilk elden şahit oldu, ve topu anında Yargıtaya atarak kendisinde bir kusur olmadığını söylemek zorunda kaldı, bu bizler için büyük bir başarıdır.



Son haftalarda Yargıtay yoğun iş yükü gerekçe gösterilerek sonuçlandıramadığı davalar nedeniyle topun ağzında, gerek iktidar gerekse medya tarafından eleştiriliyor,

Yerel Mahkemeler de aynı eleştirilerden nasibini almış durumda, fakat ne hikmetse karşılıksız çek davaları ışık hızıyla sonuçlandırılmaktadır fakat mahkemelerin çek davalarında nasıl bir yol izleyeceği konusunda yaşadığı belirsizliğe rağmen yargıtaydan yol gösterici hiç bir içtihat çıkmadı iki senedir tam bir karmaşa hüküm sürmekte

Bu aşamadan sonra Yargıtaya içtihatlarla ilgili bu zamana kadar ne için beklendiği sorulabilir, karşılıksız çek davalarını bu kadar özel kılan gerekçeler nedir, neden hukuk kuralları uygulanmıyor bunun hesabını sormak gerekiyor dilekçe ektedir linke tıklayarak indirebilirsiniz.



BURAYA TIKLAYARAK YARGITAYA GÖNDERİLECEK DİLEKÇEYİ İNDİREBİLİRSİNİZ



Önümüzdeki günlerde Ankarada, Abdi İpekçi Parkı gibi benzer bir eylemle yargıtayın tutumunu eleştiren, bu hukuksuzluğun nedenlerini sorgulayan bir eylem ortaya konulursa bu Medyada yankı uyandırabilir.



Fakat bir şekilde medya gündeminde olmamız gereğide apaçık ortada, bir yandan yargıtay bir yandan basın ve Televizyon kanalları ile görüşmeler, bir yandan da ses getirebilecek girişimlerde bulunmamız şart,

bunun için kimlerle irtibata geçeceğinizi biliyorsunuz, Yargıtayla ilgili çalışma yapan arkadaşlarımız var, bir gurup arkadaşlarımzla da medya konusunda girişimlerde bulunuyor ve bu konuda etkili olan kişilerle irtibat kurmaya çalışıyoruz.



Bir yandan da küçük guruplar halinde TBMM ziyaretine gitmek, orada bulunan basın aracılığıyla haber olmak, muhalefet partilerinin çek mağdurlarının sorunlarını kurula yansıtması açısından çok önem arz eden girişimlerde bulunmak. Ankarada olan arkadaşlarımız)

Cihan Haber Ajansı, Pazar günü veya Pazartesi Çek Mağdurlarının sorunlarını işleyen geniş bir haberi medya servislerine sunacak, en azından planlamaları bu şekilde.



Sonuç olarak: İzzet Özgenç'in "kast" konusunda topu yargıtaya atmasındaki nedenin "Anayasa Mahkemesinden bir duyum mu aldı" sorusunu aklıma getirmedi değil, inşallah yanılmıyorumdur.

Biz esnafız, asla adi bir suçlu değiliz

Adam vuranlar serbest, ölüm fermanı imzalayanlar serbest bırakılıyor, namuslarıyla ticaret yapıp yıllarca vergi verenler istihdam yapanlar işlerinin ters gitmesiyle mahkum ediliyor, hakimler savcılar sanki başka davaları yokmuş gibi karşılıksız çek davalarını hızlı bir şekilde sonuçlandırıp batmış, bitmiş esnafı, cezaevine bir an önce göndermek için bir birleriyle yarış yapıyorlar, yüzelli kişiyi domuz bağıyla boğmuş kişiyi serbest bırakmaktan gocunmuyorlar bile, ne kadar ırz düşmanı katil varsa yıllardır dosyalarına el sürmüyorlar, ama çek davalarının bir an önce bitmesi için adliyelerde mahkemeler, yargıtayda özel daireler açmaya çalışıyorlar.

Hasbelkader, gurup başkanvekili olmuş bir kaç milletvekili  başta olmak üzere birileri, geleceğimizi karartıyor, onurumuzu, haysiyetimizi, izzeti nefsimizi çiğniyor, çoluk çocuğumuzu, eşlerimizi, ana, babalarımızı ağlatıyor, feryat ettiriyorlar.
Binlerce çek mağduru, kaybetmiş bir baba, kaybetmiş bir anne, çoluk çocuk feryat ediyor bir nebze olsun yürekleri burkulmuyor, vicdanları sızlamıyor, susmamızı istiyorlar kaderimize razı olmamızı istiyorlar, bizleri mücadeleden kopartıp dağılmamızı pişman olamamızı istiyorlar.

Biz verdiğimiz mücadeleden asla pişman olmadık, olmayacağız da..
Hiç kimse bizi pişman da edemeyecektir dağılmayacağız da, çünkü biz mücadelemizi birileri için değil kutsal bildiğimiz değerlerimiz, onurumuz için yapıyoruz, şimdilik sessizliğimizi koruyoruz, daha doğrusu korumaya çalışıyoruz, ama bu bize yapılan zülümlere haksızlığa katlanacağız anlamına gelmesin.

Sabır göstermemiz asaletimizdendir, birileri her ne kadar itibarını yerlere düşürmüş olsa da başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere, devletimize güveniyoruz…

Biz esnafız, herkese adi bir suçlu olmadığımızı anlatmak istiyoruz, eşkıya değiliz, biz eylem yapmadık, bizi teşvik etmesinler, o kara zindanlara katil ve eşkiyalarla koğuş arkadaşı olmaktansa ölmeyi bile göze alacak burada veya bu mücadelemizden habersiz binlerce kaderdaşımız olduğunu da akıllarından çıkarmasınlar.
İnşallah, Allah o günü bizlere göstermeyecektir, fakat o an gelirse de, bu korku belasıyla zulüm ve haksızlık karşısında susarak geçirilen zelil hayattan bin kere daha şereflidir ve onurludur diyoruz.

Sesimizi yüksek sesle duyuracak Arkadaşlarımız Utku kardeşimizle irtibata geçmesini istiyoruz. u.k_76@hotmail.com

Diğer Arkadaşlarımız aşağıda numaraları olan Başbakan danışmanlarını mutlaka aramasını istiyoruz.
Hasan DOĞAN
Özel Kalem Müdürü
0(312) 418 57 76
0(312) 415 40 00
0(312) 413 70 00

Fax:0(312) 417 04 76
Email: ozelkalem@basbakanlik.gov.tr

Çağatay KILIÇ
Başbakan Danışmanı
(0312) 418 57 76

Fatih CAN
Başbakanlık Dnışmanı
0(312) 418 57 76

Mustafa KAMACI
Başbakanlık Danışmanı
0(212) 310 40 00

Türker YÖRÜKÇÜOĞLU
Başbakan Danışmanı
0(312) 420 66 02

Ahmet DEMİRALP
Basın ve Halkla İlişkiler
0(312) 418 57 76

Yalçın AKDOĞAN
Başbakan Danışmanı
0(312)420 65 01-02

Başbakan Fax:
TBMM 0(312)4207776
Bu faxlar başbakana iletiliyor

ANAYASA MAHKEMESİ
Haşim KILIÇ
0(312)463 73 13

TBMM ve Başbakan'dan Taleplerimiz

TBMM ziyaretimiz genel anlamda olumluydu, Başbakan R. Tayyip Erdoğan, Ali Babacan, Mehmet Şimşek'le sorunları dile getirilme açısından görüşme fırsatı yakalandı.

Başbakanla görüşme öncesi Ayşenur Bahçekapılı ile uzun bir görüşme yapıldı,

Ayşenur Bahçekapılı ısrarla geçen sene size imkan yaratıldı neden bu imkanı kullanmadınız, torba yasa tasarısnda bu yönde bir düzenleme yok cevabını verdi, Arkadaşlarımız ise, Taahhüt imkanından çoğu insanın haberi olmadığını, cezaevinden taahhütle çıkmış olan kişilerin bırakın para kazanıp borç ödemeyi, henüz o şoku üzerinden atamadığını ifade ettiler.

Ayşenur Bahçekapılı görüşmesinden sonra, TBMM Başbakanlık özel kaleminde Başbakanımıza yukarıdaki benzer ifadelerle sorunlarımız anlatıldı, Başbakanımız sorunları dinledikten sonra Bahçekapılıya dönerek sorunları dinledinizmi dedi, Bahçekapılının evet cevabı üzerine, çözmek gerkiyor ifadesini kullandı.

TBMM inde dilekçelerimiz dağıtıldı vs vs. En azından gündemdeyiz sesimizi herkes duydu, görüşmelerimiz devam edecek.

TBMM de edindiğimiz İzlenimler şudur.

Adli Para cezalarının, idari para cezalarına çevrilmesi makul bir çözüm yolu gibi gözüksede kabul edilebirliği imkansız gibi gözükmektedir.

Birinci nedeni bunun hayata geçirilebilmesi için, diğer kanunlarda değişiklik yapılması gerekliliği ve idari para cezasını vermeye yetkili kurumların belirlenmesi için ayrı bir kanun yapma ihtiyacıdır. seçimlerden sonra değerlendir bakarız (Bu talep, Cezaevinde olan, kaçak duruma düşecek olanlar için çözüm yolumudur?)

Ayrıca, çek kanunu'nda idari para cezası getirilmesi yasa teklifinin CHP tarafından verilmiş olma sorunudur, bu makul bir çözüm olsa bile iktidar milletvekilleri kesinlikle bu öneriyi desteklemiyor.

çek kanununa eklenecek kast maddesine ise bazı kurumlar karşı çıkmaktadır, yargının zaten büyük bir iş yükü altında olduğu, kast unsurunun aranması durumunda ceza mahkemelerinin tamamen işlevsiz kalacağını ifade etmektedirler, ceza mahkemeleri ticaret mahkemelerinin görevini üstlenemez demektedir.

Dolandırıcılık amacıyla çek kullanan kişiler için zaten ceza kanununda yaptırımlar belirtilmiş çek kanununa gerek yok sorusuna ise, Dolandırıcılık suçuda kast unsuruna bağlıdır, vadeli bir çekte dolandırıcılık açısından kastın olup olmadığı tartışmalıdır cevabı verildi.(Nasıl bir hukuki mantıksa)

Sonuç itibariyle önümüzde bir torba yasa tasarısı var

1- Geçmişe yönelik Adli para cezalarının affı düşünülmüyor, en azından şimdilik öyle bir niyet yok bunun olması tamamen bizim elimizde

2- Adli para cezalarının idari para cezasına dönüşmesi imkansız gibi

3- Çek kanununa kast unsuru ibaresi eklenmesi şimdilik mümkün değil diyorlar

Alacaklılar ne yapacak

çek piyasalar için önemli bir ödeme aracıdır

Türkiye'nin kendine has bir ticari anlayışı ve sistemi var, şartlarda bunu gerektiriyor

vs vs gibi sorulara saçma sapan verilen cevaplar..

Benim çıkardığım sonuç bu.

Ayrıca dikkat çeken husus hiç bir vekilin taleplerimiz konusunda bir fikri olmaması, herkes sorunun farkında fakat taleplerin farkında değil.

Bizde diyoruzki

Şüphesiz içimizde ellerindeki çekleri kötü niyetle dolandırmak kastıyla kullanan bir kaç kişi vardır fakat dikkat ediniz bunların sayısı bir kaçı geçmez, dolandırıcılık kastıyla hareket edenler zaten tedbirlerini önceden alır cezaevinebile girmez, girse bile cezaevinden çıkınca edindiği parayla saltanat sürer.

Çek kanunda iyi niyet ve kötü niyet ayrımı mutlaka yapılmalıdır. Bu ayrımı yapabilecek basit bir hüküm çek kanununa eklenebilir, kanun maddesinin yapılış gerekçesi yazılmak kaydıyla bu ayrım hakim ve savcılara bırakılır,bu yapılırkende verilmiş olan geçmiş cezalar temizlenir.

Bundan sonraki davalarda ise kişi bilanço, iş hacmi, ödediği çekler fakat son zamanda işlerin ne sebeble kötü gittiği ödeme güçlüğüne düştüğü nedenleri mahkemeye sunar hakim bu belgeler karşısında ceza vermeye yer olmadığına karar verir gibi.

Bu kanun yasallaşıncaya kadar da cezaevinde olan çek mağdurların cezaevlerinden tahliye edilmesi

Kaçak durumda yaşayan arkadaşlarımızın ise özgür olabilmesi, iş hayatlarına dönebilmesi için (taahhütmü olur, ertelememi olur, afmı olur infazın askıya alınmasımı olur) ivedi olarak ocak ayında gerekli düzenlemelerin yapılması gerekiyor.

Eylem yapacağız medyada olacağız telefonlarını susturmayacağız bir şekilde bu konuyu gündeme almalarını sağlayacağız çok çalışmamız gerekiyor.

Bu hakaretlere bu aşağılamalara sessiz kalamayız

Son zamanlarda nerdeyse tüm medyada "Karşılıksız çek nedeniyle geciken adalet vatandaşı isyan ettiriyor" "Yargıtay'da geciken adalet işadamını iflas ettirdi " "Yargı işlemeyince karşılıksız çek mafyası türüyor" gibi tek tip haberlerli bolca görüyor ve okuyoruz.

Sanki karşılıksız çek davalarında İ.İ.K. yokmuş, tek tahsilat merciinin A.C.M. ler S.C.M. ler miş gibi bir ön yargı oluşturulmaya çalışılıyor. Türkiyede tek ödeme evrağı çeklermidir? senetler ne oluyor? o nasıl tahsil ediliyor? Ceza davası açılmayacağına göre tahsilatı unut gitsin mi? Aslında bu haberler, toplumda borç hapsi uygulamasından kaynaklı tepkilere yapılan karşı atak girişimleridir..

Çek Tahsilat mercii Asliye Ceza Mahkemeleri ve Sulh Ceza Mahkemelerimidir?
İcra Mahkemeleri ve icra Dairelerimidir?
Bu ayrıntıya hiç bir medya yer vermemekte ve tahsilatların ceza mahkemelerince yapıldığını yazıp çizmektedirler.
Medyada bu haberlerin yapılmasında ön ayak olan menfaat gurupları
"Eğer çeklerde bir an önce hapis kararı çıkartılmaz ve dava sonuçlanmazsa kişi borcunu ödemez, kişi borcunu ancak cezaevi yolu görününce öder" mesajını türk toplumuna medya yoluyla aşılamaya çalışıyorlar,

Medya aslında bu haberlerle, toplumuna bu mesajı verirken, bir yandan da  alanen Türk toplumunu aşağılıyor , Türk toplumunu top yekün dolandırıcı ve üç kağıtçı ilan ediyor.
Bu halkımıza yapılan açıkca bir hakarettir.

Bu hakaretlerin örnekleride çoktur, sermayenin en tepe noktasında olan,
Bankalar birliği başkanı Ersin Özince'nin; Kredi kartında faizler neden yüksek sorusuna cevaben, Faizleri yüksek tutmazsak kimse kredi kartı borcunu ödemez cevabı.

TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu bir konuşmasında ise "Çekte hapis cezası olmazsa bende dahil borcumu ödemem" söylemi.
Kişi kendini nasıl biliyorsa herkesi de öyle sanır, karşısındakini, toplumu üçkağıtçı ve dolandırıcı da görmesi kaçınılmaz..
Ve bu yapıdaki kişiler Bankalar Birliği ve TOBB'nin başındaysa, çıktığımız yolda özgürlük mücadelemizde kimlere karşı bu çetin mücadeleyi verdiğimiz de çok açıktır.

Bizlere ve dolaylı olarak Türk halkına hakaret eden bu kişilere, bu menfaat guruplarına karşı mücadelemizi inancımızı kaybetmeden sonuna kadar sürdürmek zorundayız.
Bu hakaretlere bu aşağılamalara sessiz kalmamalıyız, kalamayız.
Sesimizi yükseltmeliyiz
Bizlere yapılan bu hakaretlerin hesabını vekillerden, bakanlardan bir an önce sormalıyız.
Telefonlara sarılın ve bu hakaretlerin hesabını vekillerden sorun.
Bakınız, örtülü aflarla bir çok katil, tecavüzcü vs cezaevlerinden tahliye oluyor.
Eğer bunun hesabını bugün vekillerden sormaz isek

Yakın bir zamanda cezaevlerinde sadece karşılıksız "çek mağduru" nun olması kimseyi şaşırtmasın.