Tazyik Hapislerinde (Taahhüdü ihlal) Zamanaşımı Kesilmez. Tazyik hapislerinde 2 yıl olan ceza zamanaşımının yakalanma 10 günlük süre verilerek kişinin salıverilmesi veya denetimli serbestlikten faydalanıp, Yargıtay bozması sonrası denetimli serbestliği yok hükmünde sayılan kişilerin bu işlemler sonucu 2 yıl olan Ceza zamanaşımının kesilmesi 2 yıl sürenin yeniden başlayacağı konusunda uygulamada tereddüt yaratan ve farklı kararlar verilemesine neden olmasından dolayı kanun yararına bozma yoluna gidilmiş ve buna ilişkin Yargıtay Taahhüdü ihlal tazyik hapislerinde zamanaşımının kesilmeyeceği kararı vermiştir.
Denizli 1. İcra Ceza Mahkemesinin 15/02/2011 tarihli ve 2009/1638 esas, 2011/296 sayılı kararını müteakip anılan kararın bihakkın tahliye tarihine kadar infazına ilişkin aynı Mahkemenin 03/05/2013 tarihli ve 2009/1638 esas, 2011/296 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine dair Denizli 2. İcra Ceza Mahkemesinin 06/05/2013 tarihli ve 2013/420 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 71. maddesinde düzenlenen ceza zamanaşımının kesilmesine ilişkin hususların disiplin hapsi mahiyetinde olan tazyik hapsi için geçerli olmadığı, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 354/2. maddesinde yer alan ceza zamanaşımı süresinin kesilmesine ilişkin başkaca bir yasal düzenlemenin de bulunmadığı gözetilerek itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Denizli 2. İcra Ceza Mahkemesinin 06/05/2013 tarihli ve 2013/420 değişik iş sayılı kararının Yargıtay Bozma Kararı Aşağıdadır.
Adalet Bakanlığı'nın Taahhüdü İhlal Açıklaması
Çok daha büyük borçlarını ödemeyenler dışarıdayken Bankalara olan kredi kartı borcunu, kredi borcunu ödeyemeyen ve bu nedenle cezaevine girenler var.
Bankalar borçluya borcun taksitle ödenmesini taahhüt eden bir sözleşme imzalatıyor, taahhüt edilen taksitlerin biri ödenmediğinde Banka Avukatları 1932 yılından kalma İcra İflas Kanunu'ndaki “Taahhüdü ihlal” maddesini öne sürerek mahkemeye başvuruyor. Mahkemeden borçlu için “90 gün hapis cezası” çıkarıyor. Bankalar bu kararla borçlu üzerinde çok daha büyük bir baskı kurabiliyor.
CHP Ankara Milletvekili Sinan Aygün "taahhüdü ihlal" sorunu ile ilgili olarak TBMM'ye Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi.
Soru önergesine cevap veren Adalet Bakanı Sadullah Ergin "Ödeme şartını ihlal (Taahhüdü İhlal) suçu nedeniyle 2009 yılında 231.997, 2010 yılında 312.340, 2011 yılında 254.977, 2012 yılında 221.238 taahhüdü ihlal davası açıldığı; bu davalar sonunda 2009 yılında 26.599, 2010 yılında 195.493, 2011 yılında 162.704, 2012 yılında 140.524 taahhüdü ihlal suçu nedeniyle tazyik hapsi kararları verildiğini" açıkladı.
Büyük suçlarla ilgili olarak hapis cezalarının kaldırıldığı ülkemizde, icraya düşen borçlarını ödeyemeyen insanların cezaevlerine konulması, kaçak duruma düşürülmesi vicdanları ciddi biçimde yaralıyor.
Adalet Bakanlığının "Taahhüdü ihlal" açıklaması aşağıdadır.
Bankalar borçluya borcun taksitle ödenmesini taahhüt eden bir sözleşme imzalatıyor, taahhüt edilen taksitlerin biri ödenmediğinde Banka Avukatları 1932 yılından kalma İcra İflas Kanunu'ndaki “Taahhüdü ihlal” maddesini öne sürerek mahkemeye başvuruyor. Mahkemeden borçlu için “90 gün hapis cezası” çıkarıyor. Bankalar bu kararla borçlu üzerinde çok daha büyük bir baskı kurabiliyor.
CHP Ankara Milletvekili Sinan Aygün "taahhüdü ihlal" sorunu ile ilgili olarak TBMM'ye Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi.
Soru önergesine cevap veren Adalet Bakanı Sadullah Ergin "Ödeme şartını ihlal (Taahhüdü İhlal) suçu nedeniyle 2009 yılında 231.997, 2010 yılında 312.340, 2011 yılında 254.977, 2012 yılında 221.238 taahhüdü ihlal davası açıldığı; bu davalar sonunda 2009 yılında 26.599, 2010 yılında 195.493, 2011 yılında 162.704, 2012 yılında 140.524 taahhüdü ihlal suçu nedeniyle tazyik hapsi kararları verildiğini" açıkladı.
Büyük suçlarla ilgili olarak hapis cezalarının kaldırıldığı ülkemizde, icraya düşen borçlarını ödeyemeyen insanların cezaevlerine konulması, kaçak duruma düşürülmesi vicdanları ciddi biçimde yaralıyor.
Adalet Bakanlığının "Taahhüdü ihlal" açıklaması aşağıdadır.
Lüleburgaz İcra Dairelerinde Ürküten Tablo
Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesindeki 2 ayrı icra müdürlüğünde toplam 70 binin üzerinde açılmış icra dosyası bulunuyor. Taahhüdü ihlal, suçundan dolayı 2013 yılı içerisinde icra ceza mahkemesinde 847 ceza dava dosyası açıldı. Kırklareli Barosu Lüleburgaz İlçe Temsilcisi Avukat Emrah Arslan, Lüleburgaz'da yaşayan vatandaşların yarısının icralık olduğunu olduğunu söyledi.
Lüleburgaz İcra Dairelerinde bulunan icra takip dosyaları hakkında açıklama yapan Kırklareli Barosu Lüleburgaz temsilcisi Avukat Emrah Arslan, Borcundan dolayı icralık olanların sayısının katlanarak arttığını "Öyle ki Lüleburgaz’da 2 ayrı icra müdürlüğünde toplam 70 binin üzerinde açılmış icra dosyası bulunuyor. Önceki senelerden devreden dosyalarla birlikte bu sayı yaklaşık 75 bin adede ulaştı. Çocukları saymazsak, Lüleburgaz nüfusunun yarısının icralık olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu, son derece ürkütücü bir tablodur " dedi.
İcra Dosyalarının Çoğu, Banka ve Telefon Şirketlerine Ait
İcra Dairelerinde bulunan İcra takip dosyalarında, telefon şirketleri ve bankalar ile olan borçların başı çektiğini ifade eden Avukat Emrah Arslan, "Banka ve telefon şirketlerini, şahısların ve şirketlerin birbirlerine olan borçlarına ilişkin icra dosyaları izliyor. Şahısların alacakları ile şirketlerin karşılıksız çek, senetler ya da öteki alacaklarının tahsili için başlattıkları icra takibi sayısında adeta patlama yaşanıyor" açıklamasında bulundu.
Avukat Emrah Arslan, ekonomik koşulların giderek ağırlaştı, icralık olmuş şahısları ve şirketleri çoğunlukla çok ciddi ekonomik sıkıntı içinde bulduklarını dile getirdi.
Lüleburgaz İcra Dairelerinde bulunan icra takip dosyaları hakkında açıklama yapan Kırklareli Barosu Lüleburgaz temsilcisi Avukat Emrah Arslan, Borcundan dolayı icralık olanların sayısının katlanarak arttığını "Öyle ki Lüleburgaz’da 2 ayrı icra müdürlüğünde toplam 70 binin üzerinde açılmış icra dosyası bulunuyor. Önceki senelerden devreden dosyalarla birlikte bu sayı yaklaşık 75 bin adede ulaştı. Çocukları saymazsak, Lüleburgaz nüfusunun yarısının icralık olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu, son derece ürkütücü bir tablodur " dedi.
İcra Dosyalarının Çoğu, Banka ve Telefon Şirketlerine Ait
İcra Dairelerinde bulunan İcra takip dosyalarında, telefon şirketleri ve bankalar ile olan borçların başı çektiğini ifade eden Avukat Emrah Arslan, "Banka ve telefon şirketlerini, şahısların ve şirketlerin birbirlerine olan borçlarına ilişkin icra dosyaları izliyor. Şahısların alacakları ile şirketlerin karşılıksız çek, senetler ya da öteki alacaklarının tahsili için başlattıkları icra takibi sayısında adeta patlama yaşanıyor" açıklamasında bulundu.
Avukat Emrah Arslan, ekonomik koşulların giderek ağırlaştı, icralık olmuş şahısları ve şirketleri çoğunlukla çok ciddi ekonomik sıkıntı içinde bulduklarını dile getirdi.
Antalya'da Bankalar iki Can Daha Aldı
Antalya'da bir günde iki kredi kartı borcu intiharı yaşandı. Antalya Güvenlik Mahallesinde oturan Adil Cengiz balkonda kendisini tavana asarak intihar etti, Bankaya kredi kartı borcu bulunan ve ödemekte güçlük çeken Adil Cengiz, Banka tarafından arandı. Gelen telefon üzerine morali bozulan Adil Cengiz, ikinci kattaki evinin balkonuna çıktı. "Ölümümden kimse sorumlu değildir. Kendi isteğimle hayatıma son verdim" yazılı not bırakan Adil Cengiz, Panjurlarla kapattığı balkonda kendisini tavana asan Adil Cengiz, yaşamına son verdi.
Antalya, Memurevleri Mahallesi, Mimar Sinan Caddesi'nde oturan Ziraat Mühendisi Tarık Söğüt odasında kendisini tavana asarak intihar etti. Evli ve 1 çocuk babası ziraat mühendisi Tarık Söğüt,bankalara olan kredi kartı borçlarını maddi sıkıntı yüzünden ödeyemedi ve bunalıma girdi. Tarık Söğüt evde kimsenin olmadığı sırada odada kendisini tavana asarak yaşamına son verdi.
Antalya İl Özel İdaresinde işçi olarak çalışan Adil Cengiz, kredi kartı borcu nedeniyle banka görevlisiyle telefonda görüştükten sonra balkonda kendisini asarak intihar etti.
Olay saat 14.00 sıralarında Güvenlik Mahallesi, 270′inci Sokak’ta meydana geldi. Bir süredir bankaya kredi kartı borcu bulunan ve kredi kartı borcunu ödemekte sıkıntı yaşayan 47 yaşındaki Adil Cengiz, borçlu olduğu banka şubesinden telefon aldı. Eşiyle birlikte evde oturduğu sırada bankadan evinize hacze geleceğiz telefonu üzerine morali bozulan Adil Cengiz, ikinci kattaki evinin balkonuna çıktı. balkonu Panjurlarını kapatan Adil Cengiz, balkon tavanına bağladığı iple kendisini tavana asan Adil Cengiz, yaşamına son verdi.
Antalya, Memurevleri Mahallesi, Mimar Sinan Caddesi'nde oturan Ziraat Mühendisi Tarık Söğüt odasında kendisini tavana asarak intihar etti. Evli ve 1 çocuk babası ziraat mühendisi Tarık Söğüt,bankalara olan kredi kartı borçlarını maddi sıkıntı yüzünden ödeyemedi ve bunalıma girdi. Tarık Söğüt evde kimsenin olmadığı sırada odada kendisini tavana asarak yaşamına son verdi.
Antalya İl Özel İdaresinde işçi olarak çalışan Adil Cengiz, kredi kartı borcu nedeniyle banka görevlisiyle telefonda görüştükten sonra balkonda kendisini asarak intihar etti.
Olay saat 14.00 sıralarında Güvenlik Mahallesi, 270′inci Sokak’ta meydana geldi. Bir süredir bankaya kredi kartı borcu bulunan ve kredi kartı borcunu ödemekte sıkıntı yaşayan 47 yaşındaki Adil Cengiz, borçlu olduğu banka şubesinden telefon aldı. Eşiyle birlikte evde oturduğu sırada bankadan evinize hacze geleceğiz telefonu üzerine morali bozulan Adil Cengiz, ikinci kattaki evinin balkonuna çıktı. balkonu Panjurlarını kapatan Adil Cengiz, balkon tavanına bağladığı iple kendisini tavana asan Adil Cengiz, yaşamına son verdi.
Genel Af Olmayabilir. Ya Özel Af !
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da “Dağdakiler inecek, cezaevleri boşalacak" sözleri "Genel Af" sinyali olarak algılandı ve Genel Af tartışması başlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da yaptığı açıklamaların "Genel Af" mı geliyor olarak Medyada değerlendirilmesini ve yorumlanmasını TBMM’de partisinin grup toplantısı sonrasında gazetecilerin konuya ilişkin soruları üzerine, "Demek ben iyi anlatamamışım. Bizim gündemimizde genel af diye bir şey kesinlikle yoktur. Bunu kaç kere söyledim. Ben hayallerimi anlatıyorum. Siz genel aftan bahsediyorsunuz; yok böyle bir şey. Kesinlikle yok” dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakanlık Merkez Bina'da düzenlenen Bakanlar Kurulu Toplantısının ardından bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır'daki konuşmasının ardından kamuoyunda 'Genel Af' tartışmalarının başladığını hükumetin böyle bir çalışması olup olmadığını sorması üzerine, Sayın Başbakan, konuşmasındaki ilgili paragrafın tümünü dikkate aldığınızda bir genel af beklentisinin bugün için hiçbir şekilde dile getirilmediğini bu konuda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bundan önceki zamanlar içerisinde yaptığı açıklamaları da dikkate alındığında Genel af bugünün gündeminde yok. açıklamasında bulundu.
Genel Af tartışmalarına bir kesim hukukçular! da katıldı ve Genel af olabileceğine dair açıklamalarda bulunuldu.! Genel Af çıkarılması mümkün mü? veya olmayacak bir şeyi olacakmış gibi açıklamak! "işleyeceğiniz suç varsa beklemeyin işleyin" demek doğrumu?
Bu güne kadar Türkiye'de bir "Genel Af" çıkarılmamıştır. Çıkarılan afların tamamı bir özel aftır
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da yaptığı açıklamaların "Genel Af" mı geliyor olarak Medyada değerlendirilmesini ve yorumlanmasını TBMM’de partisinin grup toplantısı sonrasında gazetecilerin konuya ilişkin soruları üzerine, "Demek ben iyi anlatamamışım. Bizim gündemimizde genel af diye bir şey kesinlikle yoktur. Bunu kaç kere söyledim. Ben hayallerimi anlatıyorum. Siz genel aftan bahsediyorsunuz; yok böyle bir şey. Kesinlikle yok” dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakanlık Merkez Bina'da düzenlenen Bakanlar Kurulu Toplantısının ardından bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır'daki konuşmasının ardından kamuoyunda 'Genel Af' tartışmalarının başladığını hükumetin böyle bir çalışması olup olmadığını sorması üzerine, Sayın Başbakan, konuşmasındaki ilgili paragrafın tümünü dikkate aldığınızda bir genel af beklentisinin bugün için hiçbir şekilde dile getirilmediğini bu konuda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bundan önceki zamanlar içerisinde yaptığı açıklamaları da dikkate alındığında Genel af bugünün gündeminde yok. açıklamasında bulundu.
Genel Af tartışmalarına bir kesim hukukçular! da katıldı ve Genel af olabileceğine dair açıklamalarda bulunuldu.! Genel Af çıkarılması mümkün mü? veya olmayacak bir şeyi olacakmış gibi açıklamak! "işleyeceğiniz suç varsa beklemeyin işleyin" demek doğrumu?
Bu güne kadar Türkiye'de bir "Genel Af" çıkarılmamıştır. Çıkarılan afların tamamı bir özel aftır
Ticaret Hakimini Mesai Arkadaşları Kurtardı!
Cep telefonu faturası yüksek gelen Yargıtay Hakimi itiraz davası açtı. Dava devam ederken hakimin evine ve aracına haciz konuldu.
GSM şirketi ile mahkemelik olan Yargıtay Hakimini haklı bulan Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi, gerekçesinde sosyolojik bir tespitte bulundu. Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında, GSM şirketleri ile ilgili bu tür şikayetlere sıkça karşılaşılmaktadır. "Bir yargıtay ticaret Hakiminin dahi, baş edememesi karşısında, hukukçu olmayan vatandaşların durumunun çok vahim olduğunu düşünmemek mümkün değildir" denildi.
Söz konusu dava, Yargıtay Hakiminin, cep telefonu faturasına itiraz etmesiyle başladı. Borcuyla ilgili GSM faturasının itiraz etmediği miktarını banka havalesi ile ödedi. Bu arada GSM şirketi hattı görüşmelere kapatınca Yargıtay Hakimi Tüketici Hakem Heyeti'ne başvurdu ve İtirazı kısmen kabul edilen Yargıtay hakimi, Ankara Tüketici Mahkemesinde dava açtı. Hukuki süreç tamamlanmadan, GSM firmasının avukatı icra takibi başlattı ve hakimin aracına haciz koydurttu, ardından da evine hacze gitti. Bu olay üzerine Yargıtay Hakimi, GSM avukatı hakkında "görevini kötüye kullandığı" gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.
GSM avukatı hakkında "görevini kötüye kullandığı" gerekçesiyle açılan dava Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi GSM Avukatını, Hukuki süreç tamamlanmadan, şikayetçi aleyhine icra takibi başlatarak aracına haciz koydurduğu, GSM faturasının itiraz edilmeyen kısmına ilişkin borç ödendiği halde evine hacze gidilmesini hukuka aykırı bularak 5 ay hapse mahkum etti.
GSM şirketi ile mahkemelik olan Yargıtay Hakimini haklı bulan Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi, gerekçesinde sosyolojik bir tespitte bulundu. Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında, GSM şirketleri ile ilgili bu tür şikayetlere sıkça karşılaşılmaktadır. "Bir yargıtay ticaret Hakiminin dahi, baş edememesi karşısında, hukukçu olmayan vatandaşların durumunun çok vahim olduğunu düşünmemek mümkün değildir" denildi.
Söz konusu dava, Yargıtay Hakiminin, cep telefonu faturasına itiraz etmesiyle başladı. Borcuyla ilgili GSM faturasının itiraz etmediği miktarını banka havalesi ile ödedi. Bu arada GSM şirketi hattı görüşmelere kapatınca Yargıtay Hakimi Tüketici Hakem Heyeti'ne başvurdu ve İtirazı kısmen kabul edilen Yargıtay hakimi, Ankara Tüketici Mahkemesinde dava açtı. Hukuki süreç tamamlanmadan, GSM firmasının avukatı icra takibi başlattı ve hakimin aracına haciz koydurttu, ardından da evine hacze gitti. Bu olay üzerine Yargıtay Hakimi, GSM avukatı hakkında "görevini kötüye kullandığı" gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.
GSM avukatı hakkında "görevini kötüye kullandığı" gerekçesiyle açılan dava Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi GSM Avukatını, Hukuki süreç tamamlanmadan, şikayetçi aleyhine icra takibi başlatarak aracına haciz koydurduğu, GSM faturasının itiraz edilmeyen kısmına ilişkin borç ödendiği halde evine hacze gidilmesini hukuka aykırı bularak 5 ay hapse mahkum etti.
Hakimin isyanı; Bu İnsanı Cezaevine Göndermek Cinayettir
Çorum'da bir tavukçuluk firmasında çalışan Yücel Bolatçı, bir bankadan 4 bin TL kredi kullandı. Ancak geçen yıl hastalığı nedeniyle işten çıkarılınca da kredi taksitlerini ödeyemedi. Faizlerle birlikte 6 bin TL olan borç üzerine, banka ile Yücel Bolatçı yeniden yapılandırma konusunda anlaştı ve ödeme taahhüdünde bulundu. İşsiz olduğu için bu kredi taksitlerini de ödemekte zorluk çeken Yücel Bolatçı'ya banka avukatları Çorum İcra Ceza Mahkemesi'ne "Borçlunun ödeme şartını ihlal" suçundan dolayı dava açtı.
Çorum İcra Ceza Mahkemesi Hakimi Arzu Canikoğlu, borçlunun taahhüt tarihinden sonra işsiz kaldığı ve makul sebeple taahhüdü yerine getiremediği gerekçesiyle beraat ine karar verdi. Ancak banka avukatlarının Çorum Asliye Ceza Mahkemesi'ne yaptığı itiraz üzerine beraat kararı kaldırılarak "Taahhüdü İhlal" suçuyla ceza verilmesi için dosya Çorum İcra Ceza Mahkemesi'ne yeniden gönderildi.
Dosyayı yeniden inceleyen icra Ceza Mahkemesi Hakimi Arzu Canikoğlu, Yücel Bolatçı'nın hasta ve çalışamayacak durumda olması nedeniyle bozma kararına rağmen bir önceki kararında direnerek tekrar "ceza verilmesine yer olmadığına" kararını verdi. Kararda: Borçlunun mahkememizce gözlemi sonucunda içinde bulunduğu durumun çalışarak borcu ödemesini imkansız kılacak ağırlıkta olduğuna dair vicdani kanaat oluşmuş, her ne kadar beraat kararımızın kaldırılmasına ilişkin Asliye Ceza Mahkemesi kararı kesin karar ise de, mahkememizce yeniden borçlunun sağlık durumunun ağırlığı gerekçesi ile beraat vermek gerekmiştir. denildi.
Çorum İcra Ceza Mahkemesi Hakimi Arzu Canikoğlu, borçlunun taahhüt tarihinden sonra işsiz kaldığı ve makul sebeple taahhüdü yerine getiremediği gerekçesiyle beraat ine karar verdi. Ancak banka avukatlarının Çorum Asliye Ceza Mahkemesi'ne yaptığı itiraz üzerine beraat kararı kaldırılarak "Taahhüdü İhlal" suçuyla ceza verilmesi için dosya Çorum İcra Ceza Mahkemesi'ne yeniden gönderildi.
Dosyayı yeniden inceleyen icra Ceza Mahkemesi Hakimi Arzu Canikoğlu, Yücel Bolatçı'nın hasta ve çalışamayacak durumda olması nedeniyle bozma kararına rağmen bir önceki kararında direnerek tekrar "ceza verilmesine yer olmadığına" kararını verdi. Kararda: Borçlunun mahkememizce gözlemi sonucunda içinde bulunduğu durumun çalışarak borcu ödemesini imkansız kılacak ağırlıkta olduğuna dair vicdani kanaat oluşmuş, her ne kadar beraat kararımızın kaldırılmasına ilişkin Asliye Ceza Mahkemesi kararı kesin karar ise de, mahkememizce yeniden borçlunun sağlık durumunun ağırlığı gerekçesi ile beraat vermek gerekmiştir. denildi.
Dershane Borcunu Ödeyemedi 3 Ay Hapse Mahkum Edildi
Üniversite hayalini gerçekleştirmek için 3 yıl önce dershaneye kayıt olan 58 yaşındaki Mualla Madran, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünü kazanan Mualla Madran, 2. sınıfta borç engeline takıldı. Dershane borcunu ödeyemediği için Dershanenin şikayeti üzerine “taahhüdü ihlal” suçundan Aydın 2. icra Ceza mahkemesince 3 ay hapis cezasına mahkum edildi.
Mualla Madran, "Üniversitede okumak tek hayalimdi. Bu hayalimi gerçekleştirmek için dershaneye gittim. Okuma sevdamdan kaynaklanan bu borcum nedeniyle şimdi cezaevine gireceğim. Dershane haklı olarak parasını istiyor ama faizler ve avukat ücreti ile katlanan bu borcu ödeyemiyorum, ben da çok çaresizim" dedi.
Mualla Madran, Polisler tarafından tutuklanıp önce karakola daha sonrada Adliyeye götürülmesini, 27 Kasım tarihinde Facebook hesabından arkadaşlarına duyurdu.
Mualla Madran, "Üniversitede okumak tek hayalimdi. Bu hayalimi gerçekleştirmek için dershaneye gittim. Okuma sevdamdan kaynaklanan bu borcum nedeniyle şimdi cezaevine gireceğim. Dershane haklı olarak parasını istiyor ama faizler ve avukat ücreti ile katlanan bu borcu ödeyemiyorum, ben da çok çaresizim" dedi.
Mualla Madran, Polisler tarafından tutuklanıp önce karakola daha sonrada Adliyeye götürülmesini, 27 Kasım tarihinde Facebook hesabından arkadaşlarına duyurdu.
Para Bulamadım Annem, Hakkını Helal Et
Muğla Fethiye'de yaşanan hukuk dramı bir aileyi paramparça etti. Sipahi ailesi çocukları sınavlarda daha başarılı olsun, kendileri gibi işsizlik yoksullukla mücadele etmesin, hayatlarını kurtarsın diye dershaneye yazdırırken; nasıl bir sona doğru sürüklendiğinden haberdar değildi. İki çocuklarını dershaneye yazdırdıktan sonra baba günün birinde işsiz kalınca taksitleri de ödeyemediler. Ödenemeyen borç 1400 TL. Ödenemeyecek bir meblağ değil gibi gözüküyor değil mi?
Eğitimin asli unsuru haline gelen, eğitimi ticarileştiren, devasa bir sektör haline getiren sistemin en güçlü halkası dershane, avukatlık ücreti ve faiziyle birlikte aileyi 5 bin 250 TL'lik bir borç yükümlülüğünün altına sokmasaydı, ödenirdi elbette. Sipahi Ailesi yaşadığı evi satışa çıkarıyor, ha deyince alıcı çıkmıyor. Ama Hukuk sisteminin zaman kaybetmeye hiç tahammülü yok! Özellikle de yoksullar için. Sözleşmede imzası bulunan anne, 3 aylık hapis cezasına çarptırılıyor.
Dershane ücreti ödeyemeyen Emine Sipahi'nin dershane borcu için evine haciz gelir. Okur yazarlığı çok az olan Emine Sipahi icra memurlarının uzattığı taahhütnameyi imzalar, 1400 TL olan borç faizleri ve Avukat ücretiyle 5 bin 250 TL'ye çıkarılmıştır. Bu taahhütnameyi de ödeyemeyen daha doğrusu taahhüt tarihinde bu borcun ödenmediğinde hapis cezası olduğunu bilmeyen Emine Sipahi eve tutuklanıp cezaevine götürülür.
Yaşananlardan kendini sorumlu hisseden, annesinin demir parmaklıklar ardına girmesine tahammül edemeyen, parasızlıktan cezaevi ziyaretine bile gidemeyen 18 yaşındaki Soner; 'Anneciğim. Seni buradan kurtaracağım ama avukat Tolgay Pisili, "Peşin vereceksin lan 5 bini" dedi, 5 bin lirayı birden istiyor. "Para bulamadım annem” diyerek canından vazgeçti. Semih Soner Sipahi, yanlış bir sisteme kendini kurban vererek benzer durumda olanların derdine ilaç olmayı istedi belki de. Eğitimdeki dershane dayatması, borçlara uygulanan yüksek faizleri, borçlarını ödeyemeyenlere uygulanan çağ dışı hapis uygulamasını konuşmak yerine basın ne yaptı? İntiharının sebebini kız arkadaşının ihanetine bağlayarak sıyrıldı işin içinden!
Eğitimin asli unsuru haline gelen, eğitimi ticarileştiren, devasa bir sektör haline getiren sistemin en güçlü halkası dershane, avukatlık ücreti ve faiziyle birlikte aileyi 5 bin 250 TL'lik bir borç yükümlülüğünün altına sokmasaydı, ödenirdi elbette. Sipahi Ailesi yaşadığı evi satışa çıkarıyor, ha deyince alıcı çıkmıyor. Ama Hukuk sisteminin zaman kaybetmeye hiç tahammülü yok! Özellikle de yoksullar için. Sözleşmede imzası bulunan anne, 3 aylık hapis cezasına çarptırılıyor.
Dershane ücreti ödeyemeyen Emine Sipahi'nin dershane borcu için evine haciz gelir. Okur yazarlığı çok az olan Emine Sipahi icra memurlarının uzattığı taahhütnameyi imzalar, 1400 TL olan borç faizleri ve Avukat ücretiyle 5 bin 250 TL'ye çıkarılmıştır. Bu taahhütnameyi de ödeyemeyen daha doğrusu taahhüt tarihinde bu borcun ödenmediğinde hapis cezası olduğunu bilmeyen Emine Sipahi eve tutuklanıp cezaevine götürülür.
Yaşananlardan kendini sorumlu hisseden, annesinin demir parmaklıklar ardına girmesine tahammül edemeyen, parasızlıktan cezaevi ziyaretine bile gidemeyen 18 yaşındaki Soner; 'Anneciğim. Seni buradan kurtaracağım ama avukat Tolgay Pisili, "Peşin vereceksin lan 5 bini" dedi, 5 bin lirayı birden istiyor. "Para bulamadım annem” diyerek canından vazgeçti. Semih Soner Sipahi, yanlış bir sisteme kendini kurban vererek benzer durumda olanların derdine ilaç olmayı istedi belki de. Eğitimdeki dershane dayatması, borçlara uygulanan yüksek faizleri, borçlarını ödeyemeyenlere uygulanan çağ dışı hapis uygulamasını konuşmak yerine basın ne yaptı? İntiharının sebebini kız arkadaşının ihanetine bağlayarak sıyrıldı işin içinden!
Dershane Kavgasını Taahhüdü ihlal İntiharı Başlattı!
Her şey üç yıl önce oğlunun dershane borucunu ödeyemediği için cezaevine giren bir annenin dramı üzerine başladı.
Muğla'da yaşayan ve okuma yazma bilmeyen Emine Sipahi, kendisine dershanede imzalatılan evrak nedeniyle şubat 2010'da "taahhüdü ihlal" suçundan cezaevine konuldu. Anne Emine Sipahi'nin dershane borcundan dolayı cezaevine girmesi olayında kendisini suçlayan Semih Sipahi 2 Nisan 2010'da evlerinin balkon demirine boynuna bağladı iple kendisini asarak intihar etti.
Çocuğunun dershane borcunu ödeyemediği için cezaevinde olan ve oğlunun ölüm acısıyla sarsılan 52 yaşındaki Emine Sipahi bir süre tahliye edilmedi, bu olayın gazete haberlerine yansıması üzerine toplanan paralarla dershane borcu ödenen Emine Sipahi cezaevinden tahliye edildi.
Cezaevinden tahliye edilen Emine Sipahi oğlunun mezarı başında "Bu rant kapıları kapatılsın. Ben yandım başkaları yanmasın. Ben aslan gibi oğlumu dershaneye kurban verdim" ifadesi medyada yankı buldu ve yaşanan bu dram 2010 yılında dershanelerin masaya yatırılmasına neden oldu.
BU BİR GARABET
Bir annenin cezaevine, oğlunun da mezara girmesine neden olan bu durumun incelenmesini isteyen Başbakan Tayyip Erdoğan olayı, "Bu bir garabet" sözleriyle değerlendirdi ve bu değerlendirmeyi, Güney Kore yolunda yaptığı "Dershaneleri kapatacağız" açıklaması izledi.
Muğla'da yaşayan ve okuma yazma bilmeyen Emine Sipahi, kendisine dershanede imzalatılan evrak nedeniyle şubat 2010'da "taahhüdü ihlal" suçundan cezaevine konuldu. Anne Emine Sipahi'nin dershane borcundan dolayı cezaevine girmesi olayında kendisini suçlayan Semih Sipahi 2 Nisan 2010'da evlerinin balkon demirine boynuna bağladı iple kendisini asarak intihar etti.
Çocuğunun dershane borcunu ödeyemediği için cezaevinde olan ve oğlunun ölüm acısıyla sarsılan 52 yaşındaki Emine Sipahi bir süre tahliye edilmedi, bu olayın gazete haberlerine yansıması üzerine toplanan paralarla dershane borcu ödenen Emine Sipahi cezaevinden tahliye edildi.
Cezaevinden tahliye edilen Emine Sipahi oğlunun mezarı başında "Bu rant kapıları kapatılsın. Ben yandım başkaları yanmasın. Ben aslan gibi oğlumu dershaneye kurban verdim" ifadesi medyada yankı buldu ve yaşanan bu dram 2010 yılında dershanelerin masaya yatırılmasına neden oldu.
BU BİR GARABET
Bir annenin cezaevine, oğlunun da mezara girmesine neden olan bu durumun incelenmesini isteyen Başbakan Tayyip Erdoğan olayı, "Bu bir garabet" sözleriyle değerlendirdi ve bu değerlendirmeyi, Güney Kore yolunda yaptığı "Dershaneleri kapatacağız" açıklaması izledi.
Kaleci Fevzi Tuncay’ın Taahhüdü İhlal Dramı
Beşiktaş’ın eski kalecisi Fevzi Tuncay’ın gazetelere yansıyan elleri kelepçeli halde "Taahhüdü İhlal" suçu nedeniyle cezaevine götürülme fotoğraflarını tüm Türkiye izledi. Kalecisi Fevzi Tuncay savcılığa gitmiş ve teslim olmuştu. İşlediği suç sanki büyük bir suçmuş gibi, yakalanan bir çok dolandırıcı, hırsız ve tecavüzcüye kelepçe taktırmaya gerek görmeyen bir çok Savcı, kaleci Fevzi Tuncay kendi ayağıyla gelip teslim olmasına rağmen kelepçe taktırmıştı.
Fevzi Tuncay'ın elleri kelepçeli (!) iki elinin arasında ise cezaevi günleri için hazırladığı naylon bir poşet.
Peki ne suç işlemişti de 3 aylık esareti hak etmişti Fevzi? Dolandırıcılık mı? Hırsızlık mı? Yoksa adam yaralama mı?
Eski eşine 150 bin liralık borcunu ödeyemediği için polise kendi ayaklarıyla gidip, “param yok, hapis yatmaya razıyım” demişti milli kaleci!
Savcı talimatıyla ellerine kelepçe vurulan Fevzi Tuncay polis çemberinde ceza evine götürüldü ve bu görüntüler gazete manşetlerinde yer aldı. Fevzi Tuncay, "Beni kelepçeleyen polislere kimse kızmasın, kelepçe takmasalardı onlar ceza alacaktı, kelepçeyi istemeye istemeye taktılar” diye konuştu.
Kaleci Fevzi Tuncay, Beşiktaş formasını giymiş, hatasıyla sevabıyla siyah beyazlıların kalesinde bir dönem yerini almıştı. Ama kimse Fevzi Tuncay'ın kelepçeli bir şekilde cezaevine gidişinin fotoğraflanacağını düşünmemişti.
Sezon başında Beşiktaş Futbol Direktörü Önder Özen tarafından göreve çağrılan ve kaleci antrenörü olması istenen Fevzi Tuncay, bunu reddetmişti. Bu derece paraya ihtiyacı olan bir isim, neden böyle bir işi elinin tersiyle itmişti? Fevzi Tuncay biriken bu borçlar ve hakkında "Taahhüdü İhlal" suçuyla çıkarılmış olan yakalama kararı nedeniyle işi kabul etmemişti.
"Beşiktaş’ta göreve başlamadım, çünkü üzerimde Beşiktaş eşofmanı varken, kelepçeli bir şekilde cezaevine gidemezdim. Beşiktaş camiasına böyle bir şey yaşatmak hakkım değil. bu nedenle Beşiktaş alt yapısında göreve başlayamadım."
Fevzi Tuncay'ın elleri kelepçeli (!) iki elinin arasında ise cezaevi günleri için hazırladığı naylon bir poşet.
Peki ne suç işlemişti de 3 aylık esareti hak etmişti Fevzi? Dolandırıcılık mı? Hırsızlık mı? Yoksa adam yaralama mı?
Eski eşine 150 bin liralık borcunu ödeyemediği için polise kendi ayaklarıyla gidip, “param yok, hapis yatmaya razıyım” demişti milli kaleci!
Savcı talimatıyla ellerine kelepçe vurulan Fevzi Tuncay polis çemberinde ceza evine götürüldü ve bu görüntüler gazete manşetlerinde yer aldı. Fevzi Tuncay, "Beni kelepçeleyen polislere kimse kızmasın, kelepçe takmasalardı onlar ceza alacaktı, kelepçeyi istemeye istemeye taktılar” diye konuştu.
Kaleci Fevzi Tuncay, Beşiktaş formasını giymiş, hatasıyla sevabıyla siyah beyazlıların kalesinde bir dönem yerini almıştı. Ama kimse Fevzi Tuncay'ın kelepçeli bir şekilde cezaevine gidişinin fotoğraflanacağını düşünmemişti.
Sezon başında Beşiktaş Futbol Direktörü Önder Özen tarafından göreve çağrılan ve kaleci antrenörü olması istenen Fevzi Tuncay, bunu reddetmişti. Bu derece paraya ihtiyacı olan bir isim, neden böyle bir işi elinin tersiyle itmişti? Fevzi Tuncay biriken bu borçlar ve hakkında "Taahhüdü İhlal" suçuyla çıkarılmış olan yakalama kararı nedeniyle işi kabul etmemişti.
"Beşiktaş’ta göreve başlamadım, çünkü üzerimde Beşiktaş eşofmanı varken, kelepçeli bir şekilde cezaevine gidemezdim. Beşiktaş camiasına böyle bir şey yaşatmak hakkım değil. bu nedenle Beşiktaş alt yapısında göreve başlayamadım."
En Ağır Ceza Mahkemesi, İcra Ceza Mahkemesi
Ceza sistemimizde, suç işleyen birinin ceza alması ve aldığı cezanın infaz edilmesi, ucu görünmeyen bir tünel gibidir. Suç işleyen kişi hakkında dava açılması, davanın karara çıkması, kararın kesinleşmesi ve nihayetinde kararın infaz edilmesi, oldukça uzun ve meşakkatli bir süreç. Sürecin uzunluğuna inat, kısa aralıklarla çıkarılan açık ve gizli aflar da işin bir başka yönüdür.
Bilmiyoruz, cezaevlerinde kaç kişi, Sulh veya Asliye Ceza Mahkemesinin verdiği mahkumiyet kararları neticesi hükümlü olarak ceza çekmektedir. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) müessesesi ve 2015 yılı sonuna kadar işlenen suçlara çıkarılan 18 aylık peşin af, Sulh ve Asliye Ceza Mahkemelerini neredeyse hapis cezası veremez hale getirmiştir.
Ağır Ceza Mahkemesi kararları sonucu hapis cezası da, açık veya kamuflajlı bir af çıkmazsa, uzun ve meşakkatli bir süreçtir.
Şu an en etkili ceza mahkemesi İcra Ceza Mahkemesidir. İcra Ceza Mahkemesinin verdiği disiplin ve taahhüdü ihlal (İİK.340. mad) tazyik hapisleri, para ya da seçenek yaptırımlara çevrilemediğinden, ertelenemediğinden, bu hapis cezalarına takdiri indirim hükümleri uygulanamadığından, denetimli serbestlik hükümleri uygulanamadığından karışık hesaplara girilmeden verilen cezanın tamamı çektirildiğinden, en Ağır Ceza Mahkemesi İcra Ceza Mahkemesidir.
Netice itibariyle şikayetçinin inisiyatifiyle infaz edilmesi mümkün olan, tek ceza türü disiplin ve tazyik hapsi cezalarıdır.
Bilmiyoruz, cezaevlerinde kaç kişi, Sulh veya Asliye Ceza Mahkemesinin verdiği mahkumiyet kararları neticesi hükümlü olarak ceza çekmektedir. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) müessesesi ve 2015 yılı sonuna kadar işlenen suçlara çıkarılan 18 aylık peşin af, Sulh ve Asliye Ceza Mahkemelerini neredeyse hapis cezası veremez hale getirmiştir.
Ağır Ceza Mahkemesi kararları sonucu hapis cezası da, açık veya kamuflajlı bir af çıkmazsa, uzun ve meşakkatli bir süreçtir.
Şu an en etkili ceza mahkemesi İcra Ceza Mahkemesidir. İcra Ceza Mahkemesinin verdiği disiplin ve taahhüdü ihlal (İİK.340. mad) tazyik hapisleri, para ya da seçenek yaptırımlara çevrilemediğinden, ertelenemediğinden, bu hapis cezalarına takdiri indirim hükümleri uygulanamadığından, denetimli serbestlik hükümleri uygulanamadığından karışık hesaplara girilmeden verilen cezanın tamamı çektirildiğinden, en Ağır Ceza Mahkemesi İcra Ceza Mahkemesidir.
Netice itibariyle şikayetçinin inisiyatifiyle infaz edilmesi mümkün olan, tek ceza türü disiplin ve tazyik hapsi cezalarıdır.
Faiz Lobisi Can Almaya Devam Ediyor
Borçlanma krizinin yol açtığı intihar olayları artmaya devam ediyor. Gaziantep'te, Bankalara 400 bin lira kredi borcu olduğu için bunalıma giren 35 yaşındaki Makine Mühendisi Hakan Uzun, iş yerinde iple kendini tavana asarak yaşamına son verdi. Bolu'da ise Kredi kartı borç tuzağına takılan SGK Bölge Müdürünün Sekreteri Servet Güçlü evinde kendini asarak hayatına son verdi.
Gaziantep'te olay, Milli Egemenlik Bulvarı'nda meydana geldi. İddiaya göre, Bankalara 400 bin lira borcu olduğu için bunalıma giren ve çevresinde çok sevilen Makine Mühendisi Hakan Uzun, dün gece saatlerinde eşini eve bıraktıktan sonra iş yerine geldi. Hakan Uzun, iş yerinde iple kendini tavana asarak yaşamına son verdi.
Bolu Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürü’nün sekreteri olarak çalışan 2 çocuk babası Servet Güçlü evinde iple kendini asarak intihar etti. Güçlü’nün çeşitli bankalara kredi kartı borcu olduğu ve bu nedenle bunalıma girdiği iddia edildi.
İntihar olayı önceki akşam Bahçelievler Mahallesinde meydana eldi. Bazı bankalara yüklü miktarda kredi kartı borcu olduğu ve borçlarını ödeyemediği gerekçesiyle bunalıma girdiği iddia edilen Bolu SGK’da İl Müdürü'nün sekreteri olarak çalışmakta olan Servet Güçlü, intihar etti.
Bankalar gün geçmiyor ki yeni bir soygun aracı icat etmesinler! Hukuksuz, mesnetsiz, yasalara aykırı Bankaların gasp olayının önüne bir türlü geçilemedi. İktidarı ellerinde tutanlar, Bankalara karşı tüketicileri koruyan tek bir yasa maddesi Meclis'den geçiremedi. Sonuç olarak, Banka, avukat, haciz baskısıyla bunalıma giren ve intihar edenler.
Neden, niçin soruları günler boyu yurttaşları meşgul edecek, geride kalan acılı aileler ömürlerinin bundan sonra kalan bölümlerinde bu acı ile hayata tutunmaya çalışacaklar. Yetimler, öksüzler, eşler her yıl bu günleri yaşlı gözlerle karşılayacaklar.
Gaziantep'te olay, Milli Egemenlik Bulvarı'nda meydana geldi. İddiaya göre, Bankalara 400 bin lira borcu olduğu için bunalıma giren ve çevresinde çok sevilen Makine Mühendisi Hakan Uzun, dün gece saatlerinde eşini eve bıraktıktan sonra iş yerine geldi. Hakan Uzun, iş yerinde iple kendini tavana asarak yaşamına son verdi.
Bolu Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürü’nün sekreteri olarak çalışan 2 çocuk babası Servet Güçlü evinde iple kendini asarak intihar etti. Güçlü’nün çeşitli bankalara kredi kartı borcu olduğu ve bu nedenle bunalıma girdiği iddia edildi.
İntihar olayı önceki akşam Bahçelievler Mahallesinde meydana eldi. Bazı bankalara yüklü miktarda kredi kartı borcu olduğu ve borçlarını ödeyemediği gerekçesiyle bunalıma girdiği iddia edilen Bolu SGK’da İl Müdürü'nün sekreteri olarak çalışmakta olan Servet Güçlü, intihar etti.
Bankalar gün geçmiyor ki yeni bir soygun aracı icat etmesinler! Hukuksuz, mesnetsiz, yasalara aykırı Bankaların gasp olayının önüne bir türlü geçilemedi. İktidarı ellerinde tutanlar, Bankalara karşı tüketicileri koruyan tek bir yasa maddesi Meclis'den geçiremedi. Sonuç olarak, Banka, avukat, haciz baskısıyla bunalıma giren ve intihar edenler.
Neden, niçin soruları günler boyu yurttaşları meşgul edecek, geride kalan acılı aileler ömürlerinin bundan sonra kalan bölümlerinde bu acı ile hayata tutunmaya çalışacaklar. Yetimler, öksüzler, eşler her yıl bu günleri yaşlı gözlerle karşılayacaklar.
Hasan Ören'in Kredi Kartı Borçları Kanun Teklifi
Manisa Milletvekili Hasan Ören'in Kredi Kartı Borçlarının Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi.
Kredi kartı sayısı ve borç miktarı her yıl katlanarak artmıştır. Bu sorun ekonomik olmaktan çıkmış, sosyal bir sorun halini almıştır.
Ülkemizde halen 56,5 milyon kredi kartı kullanılmaktadır. 2 milyon kişinin kredi kartı nedeniyle icralık olduğu belirtilmektedir.
Bankalar tahsil edemedikleri kredi kartı alacaklarını "Varlık Yönetim Şirketleri" olarak adlandırılan tahsilat şirketlerine değerinin çok altında satmaktadırlar.
Banka 50 milyon liralık alacağını 8-10 milyon liraya Varlık Şirketlerine devretmekte, vatandaş varlık yönetim şirketlerine borçlu hale gelmektedir. Bankalar ortaya çıkan zararları ise vergiden düşmekte, böylece aradaki fark devletin sırtına yüklemektedir.
Takibe düşmüş kredi kartı borçlarının büyük kısmını faiz, gecikme cezaları, işlem ve avukatlık ücretleri oluşturmaktadır. Borcun anapara miktarı ancak % 20 dolayındadır. Anapara dışındaki cezalar ve ücretler silindiğinde kalan borç miktarı zaten bankanın varlık yönetim şirketine sattığı borç miktarına düşmektedir.
Sorunun kökten çözümüne yönelik yasal düzenleme yapılması zorunlu hale gelmiştir.
Kanun teklifinin amacı, kredi kartı anapara borçlarının üzerine bindirilen faiz, gecikme cezası, icra ve avukatlık masraflarından vatandaşın kurtulmasını sağlamaktır.
Kredi kartı sayısı ve borç miktarı her yıl katlanarak artmıştır. Bu sorun ekonomik olmaktan çıkmış, sosyal bir sorun halini almıştır.
Ülkemizde halen 56,5 milyon kredi kartı kullanılmaktadır. 2 milyon kişinin kredi kartı nedeniyle icralık olduğu belirtilmektedir.
Bankalar tahsil edemedikleri kredi kartı alacaklarını "Varlık Yönetim Şirketleri" olarak adlandırılan tahsilat şirketlerine değerinin çok altında satmaktadırlar.
Banka 50 milyon liralık alacağını 8-10 milyon liraya Varlık Şirketlerine devretmekte, vatandaş varlık yönetim şirketlerine borçlu hale gelmektedir. Bankalar ortaya çıkan zararları ise vergiden düşmekte, böylece aradaki fark devletin sırtına yüklemektedir.
Takibe düşmüş kredi kartı borçlarının büyük kısmını faiz, gecikme cezaları, işlem ve avukatlık ücretleri oluşturmaktadır. Borcun anapara miktarı ancak % 20 dolayındadır. Anapara dışındaki cezalar ve ücretler silindiğinde kalan borç miktarı zaten bankanın varlık yönetim şirketine sattığı borç miktarına düşmektedir.
Sorunun kökten çözümüne yönelik yasal düzenleme yapılması zorunlu hale gelmiştir.
Kanun teklifinin amacı, kredi kartı anapara borçlarının üzerine bindirilen faiz, gecikme cezası, icra ve avukatlık masraflarından vatandaşın kurtulmasını sağlamaktır.
Devlet Borçluları Tefecilerin Elinden Kurtarmalıdır
Bugün itibarı ile 813 bin kişi bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemez durumdadır. Sadece vatandaşların kredi kartı borç tutarı 5 milyar TL’ye ulaşmış durumdadır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan boşuna kredi kartı kullanmayın, ayağınızı yorganınıza göre uzatın" demedi. Şimdi ortada büyük bir sorun var. Bu sorunu çözmek de hükumete düşüyor. Kamu bankaları, borçlu esnaf ve vatandaşı sıfır faizli kredilerle tefecilerin elinden kurtarmalıdır. “Baba"lık böyle günlerde belli olur.
Kredi talebinde bulunduğunuzda, üç defa düşünün, sonra bir adım atın. Bankadan kredi alanlar, taksit tutarlarının ne kadarının anaparaya ne kadarının faize ait olduğunu çoğu defa bilmez. Uygulamada kredinin ilk yıllarındaki taksitlerden yüksek oranlarda faiz alınır. Örnek olarak 100 bin TL on yıl vade, 1.27 faiz oranı ile kredi kullanan kişi, bankaya vade sonunda 195 bin TL öder. 195 bin TL'nin 100 bin TL'si anaparaya, 95 bin TL'si faize aittir. Tüketici on yıl boyunca ayda sabit 1.600 TL taksit ödeyecektir. Ama bu taksitlerin ilk iki yılında tüketici büyük oranda aldığı kredinin faizini öder. Mesela ödenen ilk taksit olan 1.600 TL'nin 350 TL'si anapara, 1.250 TL'si faizdir.
Özetle bir yıl sonunda ödenen paranın dörtte üçü faize gider. 100 bin TL’ye karşılık on yıl vadeyle kredi alan kişi için faizin en yüksek ödendiği dönem ilk beş yıldır. Toplamda ödenecek 95 bin TL faizin ilk beş yılı sonunda 66 bin TL’si ödemiş olur. Bu gerçeği bildikten sonra kararınızı verin.
Bankaların ödenmeyen kredilere karşı haciz yoluyla el koydukları binlerce gayrimenkul var. Konut, dükkan, mandıra, otel, fabrika, samanlıklar, kebap salonları, sebze bahçesi, soğuk hava deposu, disko, cam sera, halı saha, çay bahçesi gibi aklınıza gelebilecek her türlü mal sayesinde bankalar adeta emlakçi oldu. Zaman zaman bu mülkleri ihale yoluyla ellerinden çıkarıyorlar.
Kredi talebinde bulunduğunuzda, üç defa düşünün, sonra bir adım atın. Bankadan kredi alanlar, taksit tutarlarının ne kadarının anaparaya ne kadarının faize ait olduğunu çoğu defa bilmez. Uygulamada kredinin ilk yıllarındaki taksitlerden yüksek oranlarda faiz alınır. Örnek olarak 100 bin TL on yıl vade, 1.27 faiz oranı ile kredi kullanan kişi, bankaya vade sonunda 195 bin TL öder. 195 bin TL'nin 100 bin TL'si anaparaya, 95 bin TL'si faize aittir. Tüketici on yıl boyunca ayda sabit 1.600 TL taksit ödeyecektir. Ama bu taksitlerin ilk iki yılında tüketici büyük oranda aldığı kredinin faizini öder. Mesela ödenen ilk taksit olan 1.600 TL'nin 350 TL'si anapara, 1.250 TL'si faizdir.
Özetle bir yıl sonunda ödenen paranın dörtte üçü faize gider. 100 bin TL’ye karşılık on yıl vadeyle kredi alan kişi için faizin en yüksek ödendiği dönem ilk beş yıldır. Toplamda ödenecek 95 bin TL faizin ilk beş yılı sonunda 66 bin TL’si ödemiş olur. Bu gerçeği bildikten sonra kararınızı verin.
Bankaların ödenmeyen kredilere karşı haciz yoluyla el koydukları binlerce gayrimenkul var. Konut, dükkan, mandıra, otel, fabrika, samanlıklar, kebap salonları, sebze bahçesi, soğuk hava deposu, disko, cam sera, halı saha, çay bahçesi gibi aklınıza gelebilecek her türlü mal sayesinde bankalar adeta emlakçi oldu. Zaman zaman bu mülkleri ihale yoluyla ellerinden çıkarıyorlar.
İcra Davalarında Kaç Vatandaşımız Hapis Cezası Aldı
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Sezgin Tanrıkulu'nun "icra ceza davalarına" ilişkin soru önergesini cevapladı. Henüz kesinleşmeyen verilere göre 2012 yılında 425.219 dava açıldı, İcra Ceza Mahkemeleri açılan bu davalar sonucu 1.171 hapis cezası verdi.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yaptırım türü olarak hapis cezası, tazyik hapsi ve disiplin hapsi öngörülen suçlar bağlamında icra ceza mahkemelerince 2009 yılında 545.992, 2010 yılında 562.933, 2011 yılında 469.582, kesinleşmeyen verilere göre 2012 yılında 425.219 dava açıldığı, 2009 yılında 12.672; 2010 yılında 3.058; 2011 yılında 1.453; 2012 yılında ise 1.171 hapis cezası verildiğini açıkladı.
Adalet Bakanı Adalet Bakanı Sadullah Ergin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Sezgin Tanrıkulu'nun ülke genelinde faaliyette olan icra daireleri sayısının yıllara göre dağılımına ilişkin yazılı soru önergesine verdiği cevapta, Ülke genelinde faaliyette olan icra dairesi sayısının ise, 2003 yılında 1.090, 2004 yılında 1.092, 2005 yılında 1.092, 2006 yılında 1.117, 2007 yılında 1.131, 2008 yılında 1.149, 2009 yılında 1.172, 2010 yılında 1.207, 2011 yılında 1.087 ve 2012 yılında ise 986 olduğunu açıkladı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Sezgin Tanrıkulu'nun yazılı soru önergesi ve Adalet Bakanlığı Kanunlar genel Müdürlüğü'nün icra ceza davalarına ilişkin yazılı soru önergesine verdiği cevap aşağıdadır.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yaptırım türü olarak hapis cezası, tazyik hapsi ve disiplin hapsi öngörülen suçlar bağlamında icra ceza mahkemelerince 2009 yılında 545.992, 2010 yılında 562.933, 2011 yılında 469.582, kesinleşmeyen verilere göre 2012 yılında 425.219 dava açıldığı, 2009 yılında 12.672; 2010 yılında 3.058; 2011 yılında 1.453; 2012 yılında ise 1.171 hapis cezası verildiğini açıkladı.
Adalet Bakanı Adalet Bakanı Sadullah Ergin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Sezgin Tanrıkulu'nun ülke genelinde faaliyette olan icra daireleri sayısının yıllara göre dağılımına ilişkin yazılı soru önergesine verdiği cevapta, Ülke genelinde faaliyette olan icra dairesi sayısının ise, 2003 yılında 1.090, 2004 yılında 1.092, 2005 yılında 1.092, 2006 yılında 1.117, 2007 yılında 1.131, 2008 yılında 1.149, 2009 yılında 1.172, 2010 yılında 1.207, 2011 yılında 1.087 ve 2012 yılında ise 986 olduğunu açıkladı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Sezgin Tanrıkulu'nun yazılı soru önergesi ve Adalet Bakanlığı Kanunlar genel Müdürlüğü'nün icra ceza davalarına ilişkin yazılı soru önergesine verdiği cevap aşağıdadır.
İcra Müdürlüklerinde Bulunan İcra Takip Dosyaları
Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre icra dosyası sayısı 2002 yılına göre üç katına çıktı. Yaklaşık olarak Türkiye'deki bin adet İcra Müdürlüğünde bulunan İcra takip dosya sayısı 15 milyona yaklaştı bu rakamlar her dört haneden üçünün icra takibi ile karşı karşıya olduğu ve her beş kişiden birisinin icra takibine düştüğü anlamına geliyor.
İcra müdürlüklerinin takip ettiği tüm icra işlemlerinin hepsi alacak işlemlerinden oluşmuyor. Maddi bir alacak ifade etmese de yerine getirilmeyen her türlü yükümlülük için icra takibi başlatılabiliyor. Kişiler hakkında icra takibi mahkemede kesinleşmiş bir karar olmadan da yapılabiliyor. Mahkeme kararına dayalı olarak yapılan icra takip işlemleri toplam icra dosyalarının sadece onda birini oluşturuyor.
İcra takipleri ekonomik sıkıntı yaşayan Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ)leri de vurdu. Bu yılın ilk 4 ayında 156 bin 39 mikro ölçekli, 5 bin 939 orta ölçekli olmak üzere toplam 190 bin 202 Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ) vadesinde ödeyemedikleri kredi borçları nedeniyle icra takibine alındı.
Adalet Bakanlığının açıkladığı verilere göre ülke genelinde faaliyette olan icra dairesi sayısının 985 olduğu ve 2002-2012 yılları arasında 148 yeni icra dairesinin faaliyete alındığı, Ülke genelinde İcra Müdürlüklerinde bulunan toplam derdest icra dosya sayısının, 2002 yıl sonu itibarıyla 5.933.630, 2012 yıl sonu itibarıyla 14.992.987 olduğu belirtildi.
İcra müdürlüklerinin takip ettiği tüm icra işlemlerinin hepsi alacak işlemlerinden oluşmuyor. Maddi bir alacak ifade etmese de yerine getirilmeyen her türlü yükümlülük için icra takibi başlatılabiliyor. Kişiler hakkında icra takibi mahkemede kesinleşmiş bir karar olmadan da yapılabiliyor. Mahkeme kararına dayalı olarak yapılan icra takip işlemleri toplam icra dosyalarının sadece onda birini oluşturuyor.
İcra takipleri ekonomik sıkıntı yaşayan Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ)leri de vurdu. Bu yılın ilk 4 ayında 156 bin 39 mikro ölçekli, 5 bin 939 orta ölçekli olmak üzere toplam 190 bin 202 Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ) vadesinde ödeyemedikleri kredi borçları nedeniyle icra takibine alındı.
Adalet Bakanlığının açıkladığı verilere göre ülke genelinde faaliyette olan icra dairesi sayısının 985 olduğu ve 2002-2012 yılları arasında 148 yeni icra dairesinin faaliyete alındığı, Ülke genelinde İcra Müdürlüklerinde bulunan toplam derdest icra dosya sayısının, 2002 yıl sonu itibarıyla 5.933.630, 2012 yıl sonu itibarıyla 14.992.987 olduğu belirtildi.
Ünye İcra Ceza Mahkemesi Taahhüdü İhlal Beraat Kararı
Ünye (İcra Ceza) 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 22/01/2002 gün ve 294-1 kararında borcun ödenmemesinde makul sebep kavramından bahsedildiğini, bu nedenle borcun hangi nedenlerle yerine getirilmediğinin araştırılarak hukuki durumun belirlenmesinde zorunluluk olduğunu, Ödeme gücü olduğu halde borcunu ödemeyenlerin cezalandırılmasının gerektiği.
Borcunu ödemede acz içinde bulunan ve herhangi bir kazanç kaynağı bulunmayan, çok zor şartlar altında yasamını sürdüren kişiler hakkında Taahhüdü İhlal (Borçlunun Ödeme Şartını İhlal) suçunun yasal unsurlarının oluşmayacağı gerekçesiyle Ünye (İcra Ceza) Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen Beraat Kararı.
DEĞİŞİK İŞ NO : 2013/8 D,İs
HAKİM : Mutlu TANRIKULU 104757
KATİP : Mehmet Akif ÇOŞKAN 102871
İTİRAZ EDİLEN KARAR : Ünye 2. Asliye Hukuk (İcra Ceza) Mahkemesinin 02.07.2013 Tarih 2013/24 - 23 Esas Karar Sayılı Kararı.
İTİRAZ TARİHİ: 29/07/2013
KARAR TARİHİ : 23/08/2013
Sanık Mehmet'e ait 29/07/2013 tarihli itiraz dilekçesi mahkememize tevzi edilmiş olup mahkememizin 05/08/2013 tarihli kararı ile itirazın kabulüne karar verilmiş ise de verilmiş kararda hüküm kurulmadığından dosyanın yeniden mahkememize gönderildiği anlaşılmakla dosya incelendi:
Borcunu ödemede acz içinde bulunan ve herhangi bir kazanç kaynağı bulunmayan, çok zor şartlar altında yasamını sürdüren kişiler hakkında Taahhüdü İhlal (Borçlunun Ödeme Şartını İhlal) suçunun yasal unsurlarının oluşmayacağı gerekçesiyle Ünye (İcra Ceza) Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen Beraat Kararı.
T.C.
ÜNYE
(İCRA CEZA) 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ NO : 2013/8 D,İs
HAKİM : Mutlu TANRIKULU 104757
KATİP : Mehmet Akif ÇOŞKAN 102871
İTİRAZ EDİLEN KARAR : Ünye 2. Asliye Hukuk (İcra Ceza) Mahkemesinin 02.07.2013 Tarih 2013/24 - 23 Esas Karar Sayılı Kararı.
İTİRAZ TARİHİ: 29/07/2013
KARAR TARİHİ : 23/08/2013
Sanık Mehmet'e ait 29/07/2013 tarihli itiraz dilekçesi mahkememize tevzi edilmiş olup mahkememizin 05/08/2013 tarihli kararı ile itirazın kabulüne karar verilmiş ise de verilmiş kararda hüküm kurulmadığından dosyanın yeniden mahkememize gönderildiği anlaşılmakla dosya incelendi:
İcra Davalarındaki Artışın Sorumlusu Bankalar
Son 4 yılda icra takiplerinde "Borcumu ödeyeceğim" diye taahhütte bulunmasına rağmen, borcunu ödeyemeyen 1 milyon 20 bin kişi hakkında dava açıldı. 525 bin kişi "taahhüdü ihlal" nedeniyle mahkum oldu. 89 bin borçlu mahkemelerin vermiş olduğu mahkumiyet nedeniyle cezaevine girdi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in açıkladığı taahhüdü ihlal raporu, icra davalarının ve taahhüdü ihlal nedeniyle taahhüt mağduru olanların sayısının çığ gibi arttığını da ortaya koydu.
Vatandaş, kredi kartı yerine nakit parayla alışveriş yaparsa kendisini sınırlar. Devlet, herkesin alışverişini kontrol altına alabilecek bir hukuk düzeni getiremez ancak onu dizginleyecek mekanizmaları iyi işletir. Kredi kartını vadesinde ödemeyen vatandaşa ödeme süresi tanırsınız, ödeme yapamıyorsa kredi kartını iptal edersiniz. Bunun sorumluluğu bankaya ait olmalı. Banka, vatandaşın ödemelerini takip edip zamanında kredi kartını iptal etmelidir. Banka kredi kartını zamanında iptal etmezse, bu tarihten itibaren kredi kartından yapılan alışverişten ötürü vatandaşı da hapis cezasıyla tehdit edemezsiniz.
Yılmaz KARAKOYUNLU
Eski Milletvekili - Bakan
Uzun zamandır gelir dağılımında bir bozukluk var. Bu ekonomik sorunlar, alt gelir guruplarındaki insanların daha fazla etkilenmesine neden oluyor. Ekonomik dalgalanmalardan alt guruplar daha fazla etkileniyor çünkü ekonomi, üretime dayalı değil. Üretim yok. Üretimden çok, ithalata dayalı ve hizmet sektöründe büyüme var. Sorun bunlardan kaynaklanıyor.
Vatandaş, kredi kartı yerine nakit parayla alışveriş yaparsa kendisini sınırlar. Devlet, herkesin alışverişini kontrol altına alabilecek bir hukuk düzeni getiremez ancak onu dizginleyecek mekanizmaları iyi işletir. Kredi kartını vadesinde ödemeyen vatandaşa ödeme süresi tanırsınız, ödeme yapamıyorsa kredi kartını iptal edersiniz. Bunun sorumluluğu bankaya ait olmalı. Banka, vatandaşın ödemelerini takip edip zamanında kredi kartını iptal etmelidir. Banka kredi kartını zamanında iptal etmezse, bu tarihten itibaren kredi kartından yapılan alışverişten ötürü vatandaşı da hapis cezasıyla tehdit edemezsiniz.
Yılmaz KARAKOYUNLU
Eski Milletvekili - Bakan
Uzun zamandır gelir dağılımında bir bozukluk var. Bu ekonomik sorunlar, alt gelir guruplarındaki insanların daha fazla etkilenmesine neden oluyor. Ekonomik dalgalanmalardan alt guruplar daha fazla etkileniyor çünkü ekonomi, üretime dayalı değil. Üretim yok. Üretimden çok, ithalata dayalı ve hizmet sektöründe büyüme var. Sorun bunlardan kaynaklanıyor.
Üzülmek Yerine, Sevinçle İcra Dairesi Açtılar!!
Afyonkarahisar’da da 80 bin icra dosyası icra dairelerine sığmadı, 6, icra dairesi protokolle, güle oynaya törenle hizmete açıldı. Afyonkarahisar 6. İcra Dairesinin açılışı Vali Balkanlıoğlu’nun katılımıyla törenle gerçekleştirildi.
Törene Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu’nun yanı sıra Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürü Muharrem Ürgüp, Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcısı Adem Yazar, Afyonkarahisar Adli Yargı Adalet Komisyon Başkanı ve 2.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şahap Mutlu, Afyonkarahisar İdare Mahkemesi Başkanı Hüseyin Bilgin, Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Mustafa Solak, Afyonkarahisar Baro Başkanı Turgay Şahin, Afyonkarahisar Hakim ve Cumhuriyet Savcılar ile İl Müdürleri, Avukatlar ve Adalet Çalışanları katıldılar.
Açılışa katılanların hepsinde de mutluluk ve sevinç hakimdi. Sevinçli açılışa vatandaşlar "Borç batağındayız, Yetkililer ise kırmızı kurdele kesimi ile törenle, tebessümle icra dairesi açıyor”dedi.
Açılış konuşmalarında sırasıyla Cumhuriyet Başsavcısı Adem Yazar, Baro Başkanı Turgay Şahin, Proje Yerleşik Eşleştirme Danışmanı Maria Aranzazu Alameda Lopez ve Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürü Muharrem Ürgüp toplantı ile ilgili görüşlerini belirttiler.
CHP Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş, Afyonkarahisar'da açılan 6. İcra Dairesi’nde yapılan kurdele kesimi törenine tepki gösterdi. CHP Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş; "Afyonkarahisar'da 2 adet olan İcra dairesi 6’ya çıkmıştır. Üzülmek yerine gülerek, oynayarak borç batağındaki vatandaşa poz verilmesi vicdansızlıktır" dedi.
Törene Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu’nun yanı sıra Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürü Muharrem Ürgüp, Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcısı Adem Yazar, Afyonkarahisar Adli Yargı Adalet Komisyon Başkanı ve 2.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şahap Mutlu, Afyonkarahisar İdare Mahkemesi Başkanı Hüseyin Bilgin, Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Mustafa Solak, Afyonkarahisar Baro Başkanı Turgay Şahin, Afyonkarahisar Hakim ve Cumhuriyet Savcılar ile İl Müdürleri, Avukatlar ve Adalet Çalışanları katıldılar.
Açılışa katılanların hepsinde de mutluluk ve sevinç hakimdi. Sevinçli açılışa vatandaşlar "Borç batağındayız, Yetkililer ise kırmızı kurdele kesimi ile törenle, tebessümle icra dairesi açıyor”dedi.
Açılış konuşmalarında sırasıyla Cumhuriyet Başsavcısı Adem Yazar, Baro Başkanı Turgay Şahin, Proje Yerleşik Eşleştirme Danışmanı Maria Aranzazu Alameda Lopez ve Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürü Muharrem Ürgüp toplantı ile ilgili görüşlerini belirttiler.
CHP Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş, Afyonkarahisar'da açılan 6. İcra Dairesi’nde yapılan kurdele kesimi törenine tepki gösterdi. CHP Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş; "Afyonkarahisar'da 2 adet olan İcra dairesi 6’ya çıkmıştır. Üzülmek yerine gülerek, oynayarak borç batağındaki vatandaşa poz verilmesi vicdansızlıktır" dedi.
Borcundan Dolayı Tutuklu Olan Esnaflar
Alanya Esnaf Kefalet ve Kredi Kooperatifi Başkanı Velittin Yenialp, borcundan dolayı Alanya L tipi cezaevinde tutuklu olan son esnafın da dün tahliye edildiğini açıkladı. Alanya Baro Başkanı Osman Doğan ise Bu durumun Alanya'da ekonominin düzeldiği şeklinde algılanmamasını belirti.
Alanya Esnaf Kefalet ve Kredi Kooperatifi Başkanı Velittin Yenialp, 22 Haziran 2012 tarihinde yaptığı açıklamada, Borcunu ödeyemeyen 300 esnafın "Taahhüdü İhlal" suçundan dolayı Alanya L Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu olduğunu, "Bir esnaf cezaevinden çıkıyor, diğer esnaf cezaevine giriyor. Bu rakam hiç azalmıyor" demişti.
Alanya Esnaf Kefalet ve Kredi Kooperatifi Başkanı Velittin Yenialp, dün yaptığı açıklamada, Bu sabah, taahhüdü ihlal suçuyla cezaevinde olan son esnaf da tahliye edildi. Son 3 aydır yeni bir uygulama var. Bu suçtan yakalanan esnaflara savcılar 10 günlük ek süre veriyorlar. "Esnaf, bu 10 günlük sürede ne yapıp edip, eşinden, dostundan taahhüt ettiği borcun taksit miktarını bulup ödüyor ve 3 ay cezaevine girmekten kurtuluyor". Bu uygulama nedeniyle Alanya esnafı adına Alanya Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Yener Yavuz ve Cumhuriyet Savcılarımıza teşekkür ederiz" dedi.
Alanya Baro Başkanı Osman Doğan ise, Cezaların infazında bir tıkanıklık olabilir, çünkü Alanya mahkemelerinden "Taahhüdü İhlal" suçuna ilişkin çok fazla sayıda tutuklama kararının çıktığını biliyoruz. "Taahhüdü İhlal suçuna ilişkin aranan çok sayıda insan var. İcra dosyası sayısı ise hızla artıyor. Yani Alanya ekonomisi, "Cezaevinde esnaf kalmayacak kadar iyi değil" şeklinde konuştu.
Alanya Esnaf Kefalet ve Kredi Kooperatifi Başkanı Velittin Yenialp, 22 Haziran 2012 tarihinde yaptığı açıklamada, Borcunu ödeyemeyen 300 esnafın "Taahhüdü İhlal" suçundan dolayı Alanya L Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu olduğunu, "Bir esnaf cezaevinden çıkıyor, diğer esnaf cezaevine giriyor. Bu rakam hiç azalmıyor" demişti.
Alanya Esnaf Kefalet ve Kredi Kooperatifi Başkanı Velittin Yenialp, dün yaptığı açıklamada, Bu sabah, taahhüdü ihlal suçuyla cezaevinde olan son esnaf da tahliye edildi. Son 3 aydır yeni bir uygulama var. Bu suçtan yakalanan esnaflara savcılar 10 günlük ek süre veriyorlar. "Esnaf, bu 10 günlük sürede ne yapıp edip, eşinden, dostundan taahhüt ettiği borcun taksit miktarını bulup ödüyor ve 3 ay cezaevine girmekten kurtuluyor". Bu uygulama nedeniyle Alanya esnafı adına Alanya Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Yener Yavuz ve Cumhuriyet Savcılarımıza teşekkür ederiz" dedi.
Alanya Baro Başkanı Osman Doğan ise, Cezaların infazında bir tıkanıklık olabilir, çünkü Alanya mahkemelerinden "Taahhüdü İhlal" suçuna ilişkin çok fazla sayıda tutuklama kararının çıktığını biliyoruz. "Taahhüdü İhlal suçuna ilişkin aranan çok sayıda insan var. İcra dosyası sayısı ise hızla artıyor. Yani Alanya ekonomisi, "Cezaevinde esnaf kalmayacak kadar iyi değil" şeklinde konuştu.
Aile Konutu Şerhi, Konut Üzerindeki İpotek
Bu yeni tarihli kararda: Bankanın ekspertiz raporuyla konutu incelediği, konutta aileye özgü eşya bulunduğu, davalı bankanın tacir olduğu, ticari faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi davranması gerektiği ve bunun bir yükümlülük olduğu bahisle yerel mahkeme ipoteğin kaldırılmasına karar vermiştir. Yargıtay yerel mahkeme kararını onamıştır.
Karar No: 2013/16574
Karar Tarihi: 14.06.2013
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından, kefaletin geçersizliğine ilişkin talebinin reddi yönünden; davalı banka tarafından ise ipoteğin kaldırılması yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; görüşülüp düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 14.06.2013 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi
T.C.
Y A R G I T A Y
2.HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2012/24037Karar No: 2013/16574
Karar Tarihi: 14.06.2013
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından, kefaletin geçersizliğine ilişkin talebinin reddi yönünden; davalı banka tarafından ise ipoteğin kaldırılması yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; görüşülüp düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 14.06.2013 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi
KARŞI OY YAZISI
Davacı, davalılardan eşi olan İbrahim'in adına kayıtlı olup, aile konutu olarak kullanılan taşınmaz üzerine 04.01.2007 tarihinde annesi Güray Kaymaz'ın borcu için diğer davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin rızası dışında tesis edildiğini ileri sürerek kaldırılmasını talep etmiştir.TBF: İcra Dairelerinde Dava Patlaması Yaşanacak
Kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyen kişi sayısı bu yıl hızla arttı, son aylarda ise ivmenin önü alınamaz şekilde yükseldi. Bankacılık Yasası'na göre bankalar, ödenmeyen borçlar için 90 gün içinde icra takibi başlatmak zorunda. Bu durumda ekim ayından itibaren icra dairelerinde dava patlaması yaşanacak.
Bankalar Birliği'nin Haziran ayı verilerine göre, yılın ilk altı ayda kredi kartı ve ferdi kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 680 bin 168'e çıktı. Geçen yılın tamamında bu rakam 822 bin 87'ydi. Kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 398 bin 310, kredisini ödeyemeyenlerin sayısı 281 bin 858 oldu.
Borcunu ödeyemeyenlerin sayısı aydan aya giderek artmaya başladı. Kredi kartı borcunu ödemeyen kişilerin sayısı ocakta 75 bin, şubat ve martta 70 bin civarındaydı. Nisanda 87 bine çıktı, mayısta 100 bine dayandı. Haziran ayında bu sayı 120 bin 515 oldu.
Türk bankacılık sektöründe takipteki alacaklar 2012 yıl sonuna göre yüzde 11.7 artarak Haziran 2013 itibarıyla 26.1 milyar lira seviyesine yükseldi. Sektörün takibe dönüşüm oranı ikinci çeyrekte yüzde 2.8 olurken, bu oran en yüksek yüzde 3 ile KOBİ kredilerinde, yüzde 2.7 ile bireysel kredilerde gerçekleşti.
Yıllar itibarıyla bakıldığında 2013 yılının sadece altı aylık sonuçları yıllık rakamları aştı. Kriz yılı 2009'un tamamında kredi kartı borcunu ödemeyenlerin sayısı 277 bindi. 2010 ve 2011 yıllarında sayı 220 bin seviyelerindeydi. 2012 yılında ise 453 bin 656’ya yükseldi. Bu yıl altı ayda 398 bin 310 olan sayının, artış hızının sürmesi halinde yıl sonu rakamı 700 bine ulaşabilecek.
Bankalar Birliği'nin Haziran ayı verilerine göre, yılın ilk altı ayda kredi kartı ve ferdi kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 680 bin 168'e çıktı. Geçen yılın tamamında bu rakam 822 bin 87'ydi. Kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 398 bin 310, kredisini ödeyemeyenlerin sayısı 281 bin 858 oldu.
Borcunu ödeyemeyenlerin sayısı aydan aya giderek artmaya başladı. Kredi kartı borcunu ödemeyen kişilerin sayısı ocakta 75 bin, şubat ve martta 70 bin civarındaydı. Nisanda 87 bine çıktı, mayısta 100 bine dayandı. Haziran ayında bu sayı 120 bin 515 oldu.
Türk bankacılık sektöründe takipteki alacaklar 2012 yıl sonuna göre yüzde 11.7 artarak Haziran 2013 itibarıyla 26.1 milyar lira seviyesine yükseldi. Sektörün takibe dönüşüm oranı ikinci çeyrekte yüzde 2.8 olurken, bu oran en yüksek yüzde 3 ile KOBİ kredilerinde, yüzde 2.7 ile bireysel kredilerde gerçekleşti.
Yıllar itibarıyla bakıldığında 2013 yılının sadece altı aylık sonuçları yıllık rakamları aştı. Kriz yılı 2009'un tamamında kredi kartı borcunu ödemeyenlerin sayısı 277 bindi. 2010 ve 2011 yıllarında sayı 220 bin seviyelerindeydi. 2012 yılında ise 453 bin 656’ya yükseldi. Bu yıl altı ayda 398 bin 310 olan sayının, artış hızının sürmesi halinde yıl sonu rakamı 700 bine ulaşabilecek.
Mağdur muyuz? Sanık mıyız? Anlayamadık
İnegöl eski belediye başkanı Ramiz Yiğit çalıntı çeklerle hakkında icra takibi başlatılması üzerine isyan etti. Bursa mahkemelerinin sahte evraklarla haciz işlemi başlatması karşısında şaşıran Ramiz Yiğit, Mağdur muyuz, sanık mıyız bir türlü anlayamadık. Hak, hukuk ve adaletin olmadığı bu ülkede ebediyete göç edildiği zaman sorumlular nasıl hesap verecekler onu merak ediyorum diye sitem etti.
29 Mart 2013 tarihinde fabrikasındaki çelik kasası soyulan Ramiz Yiğit, yakalanan ve daha sonra delil yetersizliği gerekçesiyle serbest bırakılan hırsızların avukatları tarafından Bursa 14. İcra Dairesi’nden kendi şirketleri ve müşteri çekleri üzerinden kendisine icra takibi başlatılmasına tepki gösterdi.
Konu hakkında açıklama yapan Yiğit, 30 Mart 2013 Cumartesi günü saat 03.00 sıralarında 2 kişi, muhasebe bölümümüzde bulunan 300 kilogram ağırlığındaki çelik kasayı kırarak içinde bulunan 417 bin TL vadeli çek, 50 bin TL nakit parayı alıp kaçtı. Olayı jandarmaya bildirdik. Gerekli incelemelerin yapılması için bir gün iş bıraktık. Savcılığa gittik. Savcı, "Bu konuyla ilgili benim yetkim yok. Yetki mahkemeye ait" dedi. Bu arada bankalara başvurduk. Bankalar, "Mahkeme müracaat belgesi ile birlikte gelin, çekleri bloke ederiz" dedi. Evrakları bankalara ulaştırdık. Daha sonra dava açmak için 42 bin TL teminat mektubu vermemiz istendi. şaşırdık kaldık, mağdur muyuz, yoksa sanık mıyız belli değil. Onu da mahkemeye ulaştırarak davamızı açtık dedi.
Çorum Adliyesinde Taahhüdü ihlal Eylemi
Çorum adliyesinde hakkında "taahhüdü ihlal" nedeniyle yakalama emri çıkarılan ve jandarma tarafından yakalanıp Çorum Adliye Sarayına getirilen Emrah Şen, jandarmanın elinden kurtulup boğazına dayadığı cam parçasıyla intihar girişiminde bulundu.
Hakkında "taahhüdü ihlal" nedeniyle, tazyik hapsi verilen ve yakalama kararı çıkarılan 33 yaşındaki Emrah Şen, jandarma eşliğinde dün akşam Çorum Adliye Sarayına getirildi. Çorum Cumhuriyet Savcısı'na ifade veren Emrah Şen, Savcılığın talimatıyla tutuklanıp cezaevine götürülmek üzere güvenlik güçleri eşliğinde Çorum Adliye Sarayından çıkarılmak istendi. Bu sırada jandarmanın elinden kurtulan Emrah Şen, Adliye içindeki kafeteryaya girip bir şişeyi kırarak şişe parçasını boğazına dayadı.
Cezaevine girmek istemediğini belirterek kendisini öldüreceğini söyleyen Emrah Şen yaklaşık bir saat korku dolu anlar yaşanmasına neden oldu. Polis Çorum Adliye Sarayı içerisinde ve dışında geniş güvenlik önlemi alırken, bir yandan da Emrah şen'i, ikna etmeye çalıştı. Ancak, Emrah Şen bir süre sonra elindeki cam parçasıyla bileğini kesmeye başladı.
Emrah Şen'i ikna etmek için İl Emniyet Müdür Yardımcısı Adem Yüce, Çorum Adliye Sarayına gelerek Emrah Şen'le görüştü. Emniyet Müdür Yardımcısı Adem Yüce ve Bir Şube Müdürü Emrah Şen'i ikna ederek intihardan vazgeçirdi. Emrah Şen cam parçasını atarak teslim oldu.
Hakkında "taahhüdü ihlal" nedeniyle, tazyik hapsi verilen ve yakalama kararı çıkarılan 33 yaşındaki Emrah Şen, jandarma eşliğinde dün akşam Çorum Adliye Sarayına getirildi. Çorum Cumhuriyet Savcısı'na ifade veren Emrah Şen, Savcılığın talimatıyla tutuklanıp cezaevine götürülmek üzere güvenlik güçleri eşliğinde Çorum Adliye Sarayından çıkarılmak istendi. Bu sırada jandarmanın elinden kurtulan Emrah Şen, Adliye içindeki kafeteryaya girip bir şişeyi kırarak şişe parçasını boğazına dayadı.
Cezaevine girmek istemediğini belirterek kendisini öldüreceğini söyleyen Emrah Şen yaklaşık bir saat korku dolu anlar yaşanmasına neden oldu. Polis Çorum Adliye Sarayı içerisinde ve dışında geniş güvenlik önlemi alırken, bir yandan da Emrah şen'i, ikna etmeye çalıştı. Ancak, Emrah Şen bir süre sonra elindeki cam parçasıyla bileğini kesmeye başladı.
Emrah Şen'i ikna etmek için İl Emniyet Müdür Yardımcısı Adem Yüce, Çorum Adliye Sarayına gelerek Emrah Şen'le görüştü. Emniyet Müdür Yardımcısı Adem Yüce ve Bir Şube Müdürü Emrah Şen'i ikna ederek intihardan vazgeçirdi. Emrah Şen cam parçasını atarak teslim oldu.
Bankalar Faiz Dışı Gelirlerle Kâr Rekoru Kırdı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gezi Olaylarının arkasında "Faiz dışı gelirlerle abad olan lobiler var" sözleriyle işaret ettiği Bankalara kar rekoru kırdırdı. Bankacılık sektörü yılın ilk yarısında Bankaların faiz ve faiz dışı gelirleri katlandı. Bankaların ilk altı ayda kârı yüzde 19.7 artarak 14 milyara yaklaştı. Bankaların faiz dışı gelirleri ise yüzde 16.75 yükselişle 16 milyarı geçti.
Bankaların aktif toplamı yılın ilk yarısında yüzde 11.5 artarak 1 trilyon 528 milyar seviyesine ulaştı. Geçen yılın sonuna göre Banka kredileri toplam 126.4 milyar lira arttı. Haziran 2013 itibarıyla da Bankaların toplam kredileri 921.2 milyar lira seviyesine ulaştı. Bankaların faiz dışı gelirleri geçen yılın ilk 6 ayına göre yüzde 16.75 artarak 16.2 milyara çıktı.
Bankaların takipteki alacakları, geçen yılın sonuna göre yüzde 11.7 artarak Haziran 2013 itibarıyla 26.1 milyar lira seviyesine yükseldi. Türk bankacılık sektöründeki 49 Banka, Haziran ayı itibarıyla 11 bin 445 adet şube ve 208 bin 409 çalışanı ile dev büyüklüğe ulaştı. İlk altı ayda Türk Parası (TP) cinsinden tasarruf mevduatı 15.6 milyar lira arttı. Yabancı Para (YP) cinsinden tasarruf mevduatı ise 4.4 milyar dolar azaldı. Bankaların yurt dışı bankacılık sektöründen temin ettiği borçların toplamı, yıl sonuna göre yüzde 14.8 oranında (16.6 milyar dolar) artış gösterdi ve Haziran 2013 itibarıyla 128.3 milyar dolara yükseldi.
Yıldıray Sapan; Çek Kanunu Değişiklik Teklifi
6273 sayılı kanunla karşılıksız çek sonucunda borçluya verilen hapis cezası kaldırılmıştır. Ekonomik krizlerde maddi sıkıntıya giren ve Çek Kanunu'ndaki yaptırımlar nedeniyle hapis cezasına çarptırılan iş insanlarının mağduriyetlerinin çözülmeye çalışılması olumlu bir yaklaşımdır. Tüm iyi niyetine rağmen çekini ödeme güçlüğü çeken bir iş adamını hapisle cezalandırmak, alacaklıları açısından da bir fayda sağlamamaktadır.
Karşılıksız çek borçlusunun hapis yatması ne kadar ağır bir müeyyide ise, şu anda yürürlükte olan kanunların, karşılıksız çek alacaklısının hakkını bir o kadar korumadığı da gerçektir. Bu teklif ile, borçlunun hapishaneler yerine mahkemelerde zaman geçirmesi ve yargının bu konuda daha aktif olmasını sağlayacak düzenlemeler yapılması teklif edilmiştir.
20.12.2009 tarihli ve 5941 sayılı "Çek Kanunu"nda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifi ve gerekçesi ekte sunulmuştur.
Gereğini saygılarımızla arz ederim.
Yıldıray SAPAN
Antalya Milletvekili
Karşılıksız çek borçlusunun hapis yatması ne kadar ağır bir müeyyide ise, şu anda yürürlükte olan kanunların, karşılıksız çek alacaklısının hakkını bir o kadar korumadığı da gerçektir. Bu teklif ile, borçlunun hapishaneler yerine mahkemelerde zaman geçirmesi ve yargının bu konuda daha aktif olmasını sağlayacak düzenlemeler yapılması teklif edilmiştir.
TÜRKİYE BUYUK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIGI'NA
20.12.2009 tarihli ve 5941 sayılı "Çek Kanunu"nda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifi ve gerekçesi ekte sunulmuştur.
Gereğini saygılarımızla arz ederim.
Yıldıray SAPAN
Antalya Milletvekili
GENEL GEREKÇE
Karşılıksız Çek konusu ve bu konuda uygulanacak müeyyideler son dönemde kamuoyunun gündeminde önemli bir yer teşkil etmektedir. Tartışma, mağduriyet ve çekin güvenilirliği konuları etrafında yoğunlaşmaktadır.Bankalar Çiftçilerin Arazilerine El Koymaya Başladı
Banka kredilerini vadesinde ödeyemeyen çiftçilerin borçları artarken, Bankalar tarafından çiftçilerin tüm mal varlıklarına da el konulmaya başlandı. Kredi mağdurlarından Güngör Tabak, bankaya borç tehiri için başvuruda bulunduğunu belirterek, İlk etapta tehir vaadinde bulundular ama ardından reddettiler. Temelinde yüzde 300 faizle karşımıza geldiler. dedi.
Bir diğer Manisalı çiftçi Yasin Karan da bankaya kuraklıktan dolayı ödeyemediği 456 bin lira borcun 575 bin lirayı bulduğundan dert yandı. Son dönemde çiftçiye kredi veren Tarım Kredi Kooperatifleri’ne bankalar da eklendi. Ancak çiftçiler, yaşanan aksaklıklar yüzünden borcunu zamanında ödeyemeyince, bankaların yüksek faiz oranları ile karşılaştı.
Manisa’da tarım ve hayvancılık yapan Güngör Tabak, işlerini büyütmek için geçen sene 7 yıl vadeli kredi çekti. Krediyi çektikten 2-3 ay sonra çiftliğinde çıkan yangında ahırı ve 4 bin paket arpası kül oldu. Kredi ödemesinde sıkıntıya düşünce, olayla ilgili ilçe tarımdan, jandarmadan, itfaiyeden rapor aldı. Ancak banka, kredi erteleme talebini reddetti.
Güngör Tabak, Banka ile yaşadıklarını; İlk başta tamam ya da olur gibi karşılıklar aldım. Ama tehir talebime 90. günde ret geldi. Uygun görülmemiş. Benim gibi mağdur çok, onlara da tehir vaadinde bulunup reddediyorlar. Bütün mal varlıklarına el koyuyorlar. Sıfır faiz, oluyor yüzde 300 faiz. Onlar da avukata bırakıyorlar, yargı safhasını. Özel bankalara ve tefecilere başvuruyor şeklinde özetledi.
Bir diğer Manisalı çiftçi Yasin Karan da bankaya kuraklıktan dolayı ödeyemediği 456 bin lira borcun 575 bin lirayı bulduğundan dert yandı. Son dönemde çiftçiye kredi veren Tarım Kredi Kooperatifleri’ne bankalar da eklendi. Ancak çiftçiler, yaşanan aksaklıklar yüzünden borcunu zamanında ödeyemeyince, bankaların yüksek faiz oranları ile karşılaştı.
Manisa’da tarım ve hayvancılık yapan Güngör Tabak, işlerini büyütmek için geçen sene 7 yıl vadeli kredi çekti. Krediyi çektikten 2-3 ay sonra çiftliğinde çıkan yangında ahırı ve 4 bin paket arpası kül oldu. Kredi ödemesinde sıkıntıya düşünce, olayla ilgili ilçe tarımdan, jandarmadan, itfaiyeden rapor aldı. Ancak banka, kredi erteleme talebini reddetti.
Güngör Tabak, Banka ile yaşadıklarını; İlk başta tamam ya da olur gibi karşılıklar aldım. Ama tehir talebime 90. günde ret geldi. Uygun görülmemiş. Benim gibi mağdur çok, onlara da tehir vaadinde bulunup reddediyorlar. Bütün mal varlıklarına el koyuyorlar. Sıfır faiz, oluyor yüzde 300 faiz. Onlar da avukata bırakıyorlar, yargı safhasını. Özel bankalara ve tefecilere başvuruyor şeklinde özetledi.
Kayseri Barosu'nun Meclise Gönderdiği Taahhüdü İhlal Yazısı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Bakanların, Türkiye'deki Faiz lobisine karşı mücaadele edeceklerini belirtmesinden sonra Banka temsilcileri de lobi faaliyetlerine başladı. Bu lobiler Milletvekillerine yazılar göndermekte ve olabilecek muhtemel yasa değişikliklerini engellemeye çalışmaktadırlar. Bu yazılarda İcra kanununda yapılacak herhangi bir değişikliğin alacaklı vatandaşları mağdur edeceğini belirtmekteler. İcra Dairelerinde açılmış olan icra davalarının yüzde doksanı Bankalar ve GSM şirketleri tarafından açılmıştır. Bankalarını hamiliğine soyunmuş bu Faiz Lobileri son günlerde Taahhüdü ihlal cezalarının kaldırılacağı korkusuna da kapılarak Milletvekillerine yazılar göndermekte Lobi faaliyetlerinde bulunmaktadır.
Bu lobiler, icra dairelerinde bulunan icra dosyalarının neredeyse tamamına yakının Bankaların faizli alacak davalarının oluşturduğunu gizlemeye çalışmakta ve alacaklıların tamamının masum vatandaşlar olduğu izlenimini vermeye çalışmaktadırlar.
Bu konuya ilişkin Kayseri Barosu Avukat hakları komisyonu rapor hazırlamıştır, Raporda; "Son zamanlar da, bir kesim sosyal medyada kamuoyu oluşturmak suretiyle Taahhüdü İhlal Mağdurları açılımlarıyla paylaşım siteleri kurmuşlar, bu durumu son dönemde ise siyasi arenaya, parlamentoya kadar sürüklemişlerdir. Oysa sesi çıkan bu kesimin yanında sesiz kalan ve sayısı milyonları bulan alacaklılar da bulunmaktadır. Bu baskı gruplarının haksız ve manasız taleplerinin dinlenmesi, sessiz kalan ama sayısı kat be kat fazla olan masum alacaklı vatandaşların devlet otoritesine olan güvencini sarsacaktır" ifadelerine yer verilmiştir. Baro bu açıklamayla alacaklıların sessiz kalan masum alacaklı vatandaşlar olduğu izlenimi verdirilmeye çalışılmıştır. Oysa bu oran yüzde beş civarındadır,
Bilindiği üzere icra davalarının tamamına yakınını bankaların açmış olduğu faizli alacak davaları oluşturmaktadır. Herhangi bir nedenle ödenmesinde gecikilen bir banka borcu yüksek faizlerle şişirilmekte ve ödenmesi adeta imkansız hale getirilmektedir. Faiz lobileri bu gerçekliği hiç şekilde gizleyemeyecektir.
Kayseri barosunun hazırlamış olduğu ve TBMM'ye gönderdiği yazı aşağıdadır.
Bu lobiler, icra dairelerinde bulunan icra dosyalarının neredeyse tamamına yakının Bankaların faizli alacak davalarının oluşturduğunu gizlemeye çalışmakta ve alacaklıların tamamının masum vatandaşlar olduğu izlenimini vermeye çalışmaktadırlar.
Bu konuya ilişkin Kayseri Barosu Avukat hakları komisyonu rapor hazırlamıştır, Raporda; "Son zamanlar da, bir kesim sosyal medyada kamuoyu oluşturmak suretiyle Taahhüdü İhlal Mağdurları açılımlarıyla paylaşım siteleri kurmuşlar, bu durumu son dönemde ise siyasi arenaya, parlamentoya kadar sürüklemişlerdir. Oysa sesi çıkan bu kesimin yanında sesiz kalan ve sayısı milyonları bulan alacaklılar da bulunmaktadır. Bu baskı gruplarının haksız ve manasız taleplerinin dinlenmesi, sessiz kalan ama sayısı kat be kat fazla olan masum alacaklı vatandaşların devlet otoritesine olan güvencini sarsacaktır" ifadelerine yer verilmiştir. Baro bu açıklamayla alacaklıların sessiz kalan masum alacaklı vatandaşlar olduğu izlenimi verdirilmeye çalışılmıştır. Oysa bu oran yüzde beş civarındadır,
Bilindiği üzere icra davalarının tamamına yakınını bankaların açmış olduğu faizli alacak davaları oluşturmaktadır. Herhangi bir nedenle ödenmesinde gecikilen bir banka borcu yüksek faizlerle şişirilmekte ve ödenmesi adeta imkansız hale getirilmektedir. Faiz lobileri bu gerçekliği hiç şekilde gizleyemeyecektir.
Kayseri barosunun hazırlamış olduğu ve TBMM'ye gönderdiği yazı aşağıdadır.
Taahhüdü ihlal Beraat Kararı (Ekonomik Durum)
Taahhüdü ihlal Ödeme gücünün olmaması, Ekonomik Durum Araştırması Beraat Kararı
Acz : Bir nesneye gücü yetmemek, kudreti olmama durumu, güçsüzlük, kifayetsizlik. Bu sıfatları üzerinde bulunduran kimseye de aciz denir. Acz, kudretin zıddıdır. Bir şeyi yapmaya gücü yetmeyen kimse ondan acizdir. İslam’da mükellefiyet’ler kudrete bağlıdır. Bir şeyi yapmaktan aciz olan onunla mükellef değildir. Allah hiç kimseyi gücünün yetmeyeceği bir şeyle yükümlü tutmaz.
İcea ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi taahhüdü ihlal davalarında borçlunun makbul bir sebep ile ödeme şartını ihlal edip etmediği araştırılmaksızın mahkumiyet kararları verilmektedir. Mahkemece, şekli bir inceleme ile icra dosyası celp edilerek, taahhüdünü yerine getirip, getirmediği incelenerek kararlar çıktığı bilinmektedir. Mali içtimai durum araştırmasına ilişkin talepler dahi dikkate alınmaksızın yerel Mahkemelerce mahkumiyet hükmü kurulmaktadır. Uygulamada bu mahkumiyet kararları Anayasanın, Kanunun, AİHM ilgili protokolünün ve CGK kararlarına aykırı olarak verilmektedir.
Diğer yandan nadir de olsa bazı mahkemeler, sanığın tahhüdüne uymamasının makbul sebebe dayandığını, ekonomik durum araştırmasıyla kişinin acz içinde olup olmadığını, suç işleme kastı ve cezalandırmadan beklenen amacın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği hususunda kanaatlerini belirtip, sanık ekonomik olarak acz içerisindeyse beraat kararı vermektedir.
Ödeme gücünün olmaması nedeniyle beraat hükmü kurulmuş örnek mahkeme kararı aşağıdadır.
Acz : Bir nesneye gücü yetmemek, kudreti olmama durumu, güçsüzlük, kifayetsizlik. Bu sıfatları üzerinde bulunduran kimseye de aciz denir. Acz, kudretin zıddıdır. Bir şeyi yapmaya gücü yetmeyen kimse ondan acizdir. İslam’da mükellefiyet’ler kudrete bağlıdır. Bir şeyi yapmaktan aciz olan onunla mükellef değildir. Allah hiç kimseyi gücünün yetmeyeceği bir şeyle yükümlü tutmaz.
İcea ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi taahhüdü ihlal davalarında borçlunun makbul bir sebep ile ödeme şartını ihlal edip etmediği araştırılmaksızın mahkumiyet kararları verilmektedir. Mahkemece, şekli bir inceleme ile icra dosyası celp edilerek, taahhüdünü yerine getirip, getirmediği incelenerek kararlar çıktığı bilinmektedir. Mali içtimai durum araştırmasına ilişkin talepler dahi dikkate alınmaksızın yerel Mahkemelerce mahkumiyet hükmü kurulmaktadır. Uygulamada bu mahkumiyet kararları Anayasanın, Kanunun, AİHM ilgili protokolünün ve CGK kararlarına aykırı olarak verilmektedir.
Diğer yandan nadir de olsa bazı mahkemeler, sanığın tahhüdüne uymamasının makbul sebebe dayandığını, ekonomik durum araştırmasıyla kişinin acz içinde olup olmadığını, suç işleme kastı ve cezalandırmadan beklenen amacın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği hususunda kanaatlerini belirtip, sanık ekonomik olarak acz içerisindeyse beraat kararı vermektedir.
Ödeme gücünün olmaması nedeniyle beraat hükmü kurulmuş örnek mahkeme kararı aşağıdadır.
Namık Havutça'dan Taahhüdü İhlal Kanun Teklifi
CHP Balıkesir Milletvekili Namık Havutça, İcra ve İflas Kanununun Taahhüdü ihlal hapis cezalarını içeren 340 ncı maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisine sundu.
Kanun teklifinin gerekçesinde; "İcra dairelerinde veya icra esnasında taahhüt imzalamış esnaf, memur, işçi, çiftçi ve hatta ev hanımlarının da mağdur olduğu bir kesim bu sorunun çözümünü talep etmektedir. Taahhüdü ihlalden hapis cezası almış bir çok vatandaş yakalanmamak için işini, tarlasını, köyünü, evini terk etmiş durumdadır. Bu mağduriyeti yaşayanlar adeta kanunla borçlarından kaçmaya zorlanmaktadırlar.
Bu mağduriyetle karşılaşanlar ya hapis cezasını çekerek ya da hapse girme endişesiyle kaçak durumuna düşerek işinden ve çalışma hayatından uzaklaşmakta, borçlarını ödemek için elde edecekleri gelirden de yoksun kalmaktadırlar. Bu tam bir çözümsüzlüktür. Oysa kanunlar halkın sorunlarına çözüm üretebilmelidir". ifadelerine yer verildi.
Kanun teklifinin gerekçesinde; "İcra dairelerinde veya icra esnasında taahhüt imzalamış esnaf, memur, işçi, çiftçi ve hatta ev hanımlarının da mağdur olduğu bir kesim bu sorunun çözümünü talep etmektedir. Taahhüdü ihlalden hapis cezası almış bir çok vatandaş yakalanmamak için işini, tarlasını, köyünü, evini terk etmiş durumdadır. Bu mağduriyeti yaşayanlar adeta kanunla borçlarından kaçmaya zorlanmaktadırlar.
Bu mağduriyetle karşılaşanlar ya hapis cezasını çekerek ya da hapse girme endişesiyle kaçak durumuna düşerek işinden ve çalışma hayatından uzaklaşmakta, borçlarını ödemek için elde edecekleri gelirden de yoksun kalmaktadırlar. Bu tam bir çözümsüzlüktür. Oysa kanunlar halkın sorunlarına çözüm üretebilmelidir". ifadelerine yer verildi.
Hacizli Malları Rüşvetle Satıp Kumkapı'da Eğlendiler
İstanbul Adliyesi'nde görevli bazı İcra Müdür ve İcra memurları, hacizli malların ihalesini işbirliği yaptıkları kişilere rüşvet karşılığında verip yine bu kişilerle Kumkapı eğlence mekanlarında alem yaptıkları ortaya çıktı.
İstanbul Adliyesi icra ve iflas dairelerince düzenlenen hacizli malların ihalelerine fiyat yükseltmek ve gerçek alıcıdan para koparmak için sahte alıcılar katılıyor. İcra ve iflas dairelerinde düzenlenen ihalenin gerçek alıcısı icra müdürlerinin gözü önünde bu kişilerin para karşılığı, çekilmelerini istiyor. İstanbul Adliyesi İcra Müdür ve Yardımcılarının işbirliği yaptıkları şahıslar ile sık sık Kumkapı'da eğlence mekânlarına gittikleri belirtiliyor. Kumkapı Eğlence mekanlarında çekilmiş olan görüntülerde, icra çalışanlarına verilen pahalı hediyeler ve eğlencede müzisyenlere takılan dolarlar görülüyor.
İstanbul Adliyesi'nde görevli bir icra memuru geçtiğimiz günlerde İstanbul Adliyesi Adalet Komisyonu'na gönderdiği ihbar mektubunda, İstanbul Adliyesi'nde yaşanan rüşvet skandalını tüm çarpıklığıyla gözler önüne serdi. İhbar mektubunda, aralarında milyonlarca liralık hacizli gayrimenkullerin de bulunduğu İcra Müdürlüğü ihalelerinin, icra müdür ve yardımcıları tarafından yüklü rüşvetler karşılığında belirli kişilere verildiği, icra dairelerindeki rüşvet boyutunun milyon TL'ye kadar çıktığı öne sürüldü.
İcra Dairelerinde rüşvet olayına karışan icra müdür ve icra dairesi personelinin de isimlerinin de yer aldığı ihbar mektubundaki iddialara göre icra müdürlüklerindeki ihale vurgunu şöyle gerçekleşiyor: Kazançlı görülen ihaleler, icra müdürleri tarafından işbirliği yapılan kişilere çok önceden haber veriliyor. Bu bilgi karşılığı kendisine komisyon ödenen müdür, tanıdıklarının dışında başka kişilerin ihaleye katılmaması için ihaleyi on beş dakikalığına icra müdürlüğünde bulunan bir panoya yapıştırılan bir ilanla duyuruyor.
İstanbul Adliyesi icra ve iflas dairelerince düzenlenen hacizli malların ihalelerine fiyat yükseltmek ve gerçek alıcıdan para koparmak için sahte alıcılar katılıyor. İcra ve iflas dairelerinde düzenlenen ihalenin gerçek alıcısı icra müdürlerinin gözü önünde bu kişilerin para karşılığı, çekilmelerini istiyor. İstanbul Adliyesi İcra Müdür ve Yardımcılarının işbirliği yaptıkları şahıslar ile sık sık Kumkapı'da eğlence mekânlarına gittikleri belirtiliyor. Kumkapı Eğlence mekanlarında çekilmiş olan görüntülerde, icra çalışanlarına verilen pahalı hediyeler ve eğlencede müzisyenlere takılan dolarlar görülüyor.
İstanbul Adliyesi'nde görevli bir icra memuru geçtiğimiz günlerde İstanbul Adliyesi Adalet Komisyonu'na gönderdiği ihbar mektubunda, İstanbul Adliyesi'nde yaşanan rüşvet skandalını tüm çarpıklığıyla gözler önüne serdi. İhbar mektubunda, aralarında milyonlarca liralık hacizli gayrimenkullerin de bulunduğu İcra Müdürlüğü ihalelerinin, icra müdür ve yardımcıları tarafından yüklü rüşvetler karşılığında belirli kişilere verildiği, icra dairelerindeki rüşvet boyutunun milyon TL'ye kadar çıktığı öne sürüldü.
İcra Dairelerinde rüşvet olayına karışan icra müdür ve icra dairesi personelinin de isimlerinin de yer aldığı ihbar mektubundaki iddialara göre icra müdürlüklerindeki ihale vurgunu şöyle gerçekleşiyor: Kazançlı görülen ihaleler, icra müdürleri tarafından işbirliği yapılan kişilere çok önceden haber veriliyor. Bu bilgi karşılığı kendisine komisyon ödenen müdür, tanıdıklarının dışında başka kişilerin ihaleye katılmaması için ihaleyi on beş dakikalığına icra müdürlüğünde bulunan bir panoya yapıştırılan bir ilanla duyuruyor.
Tazyik Hapsi Ceza Zamanaşımının Kesilmesi
TAAHHÜDÜ İHLAL / TAZYİK HAPSİ CEZA ZAMANAŞIMI İTİRAZ DİLEKÇE ÖRNEĞİ
Taahhüdü ihlal nedeniyle verilen tazyik hapislerinden dolayı yakalanan, 10 günlük süre verilenler ve süresi içinde teslim olmayanlar veya Denetimli serbestlik kapsamından yararlanan daha sonra denetimli serbestlik kararı kaldırılan kişiler hakkında zaman aşımının dolmasına rağmen, bazı yer savcılıklarınca yakalandığı TCK 71. Maddesine göre zaman aşımının kesildiği ve 2 yıl zaman aşımının yeniden başladığı gerekçesiyle düşme yapılmamaktadır.
Taahhüdü ihlal tazyik hapsinde uygulanması gereken denetimli serbestlik imkanının, Tazyik hapsinin teknik anlamda bir mahkumiyet hükmü olmadığı, TCK'nın ilgili maddelerine göre uygulama yapılamayacağı gerekçesiyle ret edilirken, zamanaşımı konusunda İcra ve İflas Kanunu'nun 354.maddesinde zamanaşımını kesecek hiçbir neden bulunmamasına rağmen, bazı yer savcılıkları TCK nın 71. maddesine atıf yapılarak zamanaşımını yeniden başlatılmaktadır, kaldı ki TCK 71. maddede tazyik hapsine hiç bir atıfta yapılmamıştır.
Bu ülkeyi soyanlar, vatandaşa zulmedenlerin çoğu üniversite mezunudur. Cahil kesimde bu zulüm yok denecek kadar azdır, cahil kesim kurnazca davranır hani köylü kurnazı gibi. Siz hiç rüşvet alan, zimmetine para geçiren, irtikap suçunu işleyen bir cahil duydunuz mu? Bu ülkede okumuş kesimden korkulur. Kapitalist sistem kötüdür ama onunda uyduğu bir etik kurallar zinciri var. Ama bizim toplumda kuralsız bir şekilde hukuk sistemi dizayn edilmiş, her güçlünün, her iş bitirenin, her işbirlikçinin kendine has bir kuralı var.
Örneğin Denetimli serbestlik uygulamasında her türlü yaptırıma denetimli serbestlik uygulama imkanını sağlayacaksınız, ama iş tazyik hapsine gelince farklı yorumlayarak istifadesini mümkün kılmayacaksınız. Herhangi bir hukukçunun, Hırsızların, dolandırıcıların, sahtekarların yararlandığı bir yasadan, haciz baskısı nedeniyle son çare olarak ödeme taahhüdünde bulunan ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle bu taahhüdünü yerine getiremeyen borçluların yararlandırılmamasını makul ve mantıklı bir gerekçe ile açıklayabildiğini duydunuz mu?.Bu kuralsız hukukçular, vatandaşın elinden zamanaşımı haklarını da alma çabasındalar.
Bu gibi haksız usulsüz uygulamayla karşılaşan taahhüt mağduru arkadaşlarımız aşağıda yer alan dilekçe örneğini ilgili birimlere verebilirler.
Taahhüdü ihlal nedeniyle verilen tazyik hapislerinden dolayı yakalanan, 10 günlük süre verilenler ve süresi içinde teslim olmayanlar veya Denetimli serbestlik kapsamından yararlanan daha sonra denetimli serbestlik kararı kaldırılan kişiler hakkında zaman aşımının dolmasına rağmen, bazı yer savcılıklarınca yakalandığı TCK 71. Maddesine göre zaman aşımının kesildiği ve 2 yıl zaman aşımının yeniden başladığı gerekçesiyle düşme yapılmamaktadır.
Taahhüdü ihlal tazyik hapsinde uygulanması gereken denetimli serbestlik imkanının, Tazyik hapsinin teknik anlamda bir mahkumiyet hükmü olmadığı, TCK'nın ilgili maddelerine göre uygulama yapılamayacağı gerekçesiyle ret edilirken, zamanaşımı konusunda İcra ve İflas Kanunu'nun 354.maddesinde zamanaşımını kesecek hiçbir neden bulunmamasına rağmen, bazı yer savcılıkları TCK nın 71. maddesine atıf yapılarak zamanaşımını yeniden başlatılmaktadır, kaldı ki TCK 71. maddede tazyik hapsine hiç bir atıfta yapılmamıştır.
Bu ülkeyi soyanlar, vatandaşa zulmedenlerin çoğu üniversite mezunudur. Cahil kesimde bu zulüm yok denecek kadar azdır, cahil kesim kurnazca davranır hani köylü kurnazı gibi. Siz hiç rüşvet alan, zimmetine para geçiren, irtikap suçunu işleyen bir cahil duydunuz mu? Bu ülkede okumuş kesimden korkulur. Kapitalist sistem kötüdür ama onunda uyduğu bir etik kurallar zinciri var. Ama bizim toplumda kuralsız bir şekilde hukuk sistemi dizayn edilmiş, her güçlünün, her iş bitirenin, her işbirlikçinin kendine has bir kuralı var.
Örneğin Denetimli serbestlik uygulamasında her türlü yaptırıma denetimli serbestlik uygulama imkanını sağlayacaksınız, ama iş tazyik hapsine gelince farklı yorumlayarak istifadesini mümkün kılmayacaksınız. Herhangi bir hukukçunun, Hırsızların, dolandırıcıların, sahtekarların yararlandığı bir yasadan, haciz baskısı nedeniyle son çare olarak ödeme taahhüdünde bulunan ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle bu taahhüdünü yerine getiremeyen borçluların yararlandırılmamasını makul ve mantıklı bir gerekçe ile açıklayabildiğini duydunuz mu?.Bu kuralsız hukukçular, vatandaşın elinden zamanaşımı haklarını da alma çabasındalar.
Bu gibi haksız usulsüz uygulamayla karşılaşan taahhüt mağduru arkadaşlarımız aşağıda yer alan dilekçe örneğini ilgili birimlere verebilirler.
AİHM, Türkiye'ye Özgü Yeni Bir İç Hukuk Yolu Belirledi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvurunun AİHM’e Başvuruda Bulunmadan Önce Tüketilmesi Gereken Bir Yol Olduğuna Hükmetti. AİHM bu kararıyla, kendi işleyişi itibariyle adil yargılanma hakkını ihlal etmeye başlamış, iş yükü sebebiyle de işlevini yitirmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 14 Mayıs 2013 tarihinde açıkladığı kararında Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’ne bireylere doğrudan başvurma hakkı sunan ve 12 Eylül 2010 tarihli Anayasa değişikliği ile oluşturulan bireysel başvuru yolunun AİHM’e başvurmadan önce tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu olduğuna hükmetti.
3 Ocak 2013 tarihinde AİHM’e yapılan Hasan Uzun/Türkiye (10755/13) başvurusunda başvuran, tapu kaydının düzeltilmesine ilişkin ve Yargıtay tarafından 25 Eylül 2012 tarihinde onanan davada icra edilen keşif esnasında tanıkların dinlenilmesindeki usule ilişkin aykırılıklardan dolayı AİHS’in 6 ve 14. maddelerine dayanarak, AİHM önünde adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etti.
AIHM söz konusu başvuruda, 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruları kabul etmeye başlamış olduğunu dikkate alarak, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu olup olmadığını inceledi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 14 Mayıs 2013 tarihinde açıkladığı kararında Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’ne bireylere doğrudan başvurma hakkı sunan ve 12 Eylül 2010 tarihli Anayasa değişikliği ile oluşturulan bireysel başvuru yolunun AİHM’e başvurmadan önce tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu olduğuna hükmetti.
3 Ocak 2013 tarihinde AİHM’e yapılan Hasan Uzun/Türkiye (10755/13) başvurusunda başvuran, tapu kaydının düzeltilmesine ilişkin ve Yargıtay tarafından 25 Eylül 2012 tarihinde onanan davada icra edilen keşif esnasında tanıkların dinlenilmesindeki usule ilişkin aykırılıklardan dolayı AİHS’in 6 ve 14. maddelerine dayanarak, AİHM önünde adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etti.
AIHM söz konusu başvuruda, 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruları kabul etmeye başlamış olduğunu dikkate alarak, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu olup olmadığını inceledi.
İzmir İcra Müdürlüğü İhalelerinde Yolsuzluk
Ödeme güçlüğüne düşmüş vatandaşların menkul ve gayrimenkullerinin icra marifetiyle haciz edilip icra müdürlüklerince yok pahasına satılması yetmezmiş gibi, icralık bu malların satışına da icra dairelerindeki usulsüzlük ve yolsuzluk eklendi.
İzmir Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, bir yıldır sürdürdüğü istihbarat ve teknik takip çalışmaları doğrultusunda, İzmir icra müdürlüklerinin ihalelerinde yolsuzluk olaylarına karışan C.B. liderliğindeki çıkar amaçlı suç örgütünün faaliyet içinde olduğunu saptadı. Şüphelilerin, icra müdürlüklerinde yapılacak olan ihaleler öncesi çeşitli yerlerde buluşup anlaştıkları, polisler tarafından görüntülendi.
Şüphelilerin, İcra Müdürlüklerinde satışa sunulan gayrimenkul ve menkullerin satışlarında, ilk ihalelere, kendi aralarında anlaşıp girmedikleri ikincisinde fiyatın düşmesini sağladıkları, ihaleye girmek isteyen başka kişileri de tehdit ettikleri ve icra ihalelerinde usulsüzlük yaptıkları, İcra Müdür Yardımcısı Z.İ.'nin, suç örgütüne ihalelerle ilgili bilgi sağladığı, çeşitli gerekçelerle ihaleleri iptal ettiği ileri sürülüyor. Soruşturmada, suç örgütünün lideri C.B.'nin adına kayıtlı lüks otomobilin de Z.İ.'nin kullanımına tahsis ettiği belirlendi.
İzmir Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, bir yıldır sürdürdüğü istihbarat ve teknik takip çalışmaları doğrultusunda, İzmir icra müdürlüklerinin ihalelerinde yolsuzluk olaylarına karışan C.B. liderliğindeki çıkar amaçlı suç örgütünün faaliyet içinde olduğunu saptadı. Şüphelilerin, icra müdürlüklerinde yapılacak olan ihaleler öncesi çeşitli yerlerde buluşup anlaştıkları, polisler tarafından görüntülendi.
Şüphelilerin, İcra Müdürlüklerinde satışa sunulan gayrimenkul ve menkullerin satışlarında, ilk ihalelere, kendi aralarında anlaşıp girmedikleri ikincisinde fiyatın düşmesini sağladıkları, ihaleye girmek isteyen başka kişileri de tehdit ettikleri ve icra ihalelerinde usulsüzlük yaptıkları, İcra Müdür Yardımcısı Z.İ.'nin, suç örgütüne ihalelerle ilgili bilgi sağladığı, çeşitli gerekçelerle ihaleleri iptal ettiği ileri sürülüyor. Soruşturmada, suç örgütünün lideri C.B.'nin adına kayıtlı lüks otomobilin de Z.İ.'nin kullanımına tahsis ettiği belirlendi.
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nde Sona mı Geldik?
Beğenelim veya beğenmeyelim, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ile İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin, Ülkemizde kişi hak ve hürriyetlerinin gelişimine önemli katkılar sağladığı tartışmasız bir gerçektir. Maalesef iyi olanı uygulamak konusunda, dışarıdan birilerinin bizi sürekli uyarmasını ve yönlendirmesini bekleriz. Buna rağmen, türlü yol ve farklı kavramlar kullanmak suretiyle zorluğu aştığımız ve yine bildiğimizi okuduğumuz da görülmektedir.
Devlet güvenlik mahkemeleri ile başlayan, sonra adı demokratikleşme uğruna özel yetkili ağır ceza mahkemelerine dönüştürülen, ardından da bazı siyasi zorlukları aşmak amacıyla ismi Terörle Mücadele Kanunu m.10 ile görevli ağır ceza mahkemeleri olan yargı mercileri, bu ısrarın en güzel örneğidir. Bir türlü kendi sorunumuzu çözüp, gerçekten insan hak ve hürriyetlerinin amacına uygun ve fonksiyonlarını gereği gibi yerine getiren sisteme ulaşamıyoruz.
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi karnemiz hala kötü. Yapılması gereken, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne başvuru yollarını zorlaştırmak veya geciktirmek olmamalıdır. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin Türkiye’den gelen başvurulardan yorulduğu, başvuruları makul sürede inceleyemediği ve sonuçlandıramadığı ortadadır. Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi yetkililerinin, Türkiye’den gelen başvuruların çokluğu ve Türkiye’nin devam eden ihlallerin önlenmesi ile ilgili isteksizliğinden şikayetçi oldukları bilinmektedir.
Devlet güvenlik mahkemeleri ile başlayan, sonra adı demokratikleşme uğruna özel yetkili ağır ceza mahkemelerine dönüştürülen, ardından da bazı siyasi zorlukları aşmak amacıyla ismi Terörle Mücadele Kanunu m.10 ile görevli ağır ceza mahkemeleri olan yargı mercileri, bu ısrarın en güzel örneğidir. Bir türlü kendi sorunumuzu çözüp, gerçekten insan hak ve hürriyetlerinin amacına uygun ve fonksiyonlarını gereği gibi yerine getiren sisteme ulaşamıyoruz.
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi karnemiz hala kötü. Yapılması gereken, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne başvuru yollarını zorlaştırmak veya geciktirmek olmamalıdır. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin Türkiye’den gelen başvurulardan yorulduğu, başvuruları makul sürede inceleyemediği ve sonuçlandıramadığı ortadadır. Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi yetkililerinin, Türkiye’den gelen başvuruların çokluğu ve Türkiye’nin devam eden ihlallerin önlenmesi ile ilgili isteksizliğinden şikayetçi oldukları bilinmektedir.
Ersan ŞEN; Tazyik Hapsinde Denetimli Serbestlik
Taahhüdü İhlal / Tazyik Hapsinde Denetimli Serbestlik Mümkün mü?
Maalesef hapsen tazyiklerde 5275 sayılı Yasa 105/A maddesindeki (6291 ve 6411 sayılı yasalar) denetimli serbestlik hükümleri uygulanmamaktadır. İlk olarak, bazı infaz hakimleri tazyik hapislerinde de bu yasaları uyguladı, fakat Yargıtay ilgili dairesi kanun yararına bozma taleplerini uygun buldu. Bu defa da hükümlüler hakkında infaz evrakının iadesi istenildi. Bu noktada kişi hürriyeti bakımından şu sorun ortaya çıktı; hükümlüler, 3 aylık tazyik hapislerinin örneğin 1,5 aylık süresini veya tümünü denetimli serbestlik tedbiri altında infaz etti. Şimdi tazyik hapisleri sil baştan mı başlayacak, yoksa denetimli serbestlik süreleri düşülerek 1,5 aylık kısım mı infaz edilecektir?
1 Haziran 2005 tarihinden sonra işlenen suçlarda, hükümlünün iyi halli olması kaydı ile cezaevinde infaz üçte iki olarak yapılacak ve yine 6291 ve 6411 sayılı kanunlar uyarınca açık cezaevine ayrılma hakkının kazanılması ile birlikte bu süreden bir yıl daha düşülerek, hükümlü kalan süresini dışarıda denetimli serbestlik altında geçirecektir. Denetimli serbestlik sırasında başka suç işlediğinde, elbette kalan sürenin infazı yapılacaktır.
Tazyik hapsi adı ile bilinen icra ve iflas suçlarından ceza alanın, 6291 ve 6411 sayılı kanunlardan neden yararlandırılmadığını anlamak da mümkün değildir. 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin, ifade hürriyetini kullanmak suretiyle suç işleyene af getiren hükmünün herkese uygulanmamasını net bir şekilde eleştirmiştik. Tazyik hapsi yönünden de Kanunun eksik uygulanması gündeme gelmiştir.
Maalesef hapsen tazyiklerde 5275 sayılı Yasa 105/A maddesindeki (6291 ve 6411 sayılı yasalar) denetimli serbestlik hükümleri uygulanmamaktadır. İlk olarak, bazı infaz hakimleri tazyik hapislerinde de bu yasaları uyguladı, fakat Yargıtay ilgili dairesi kanun yararına bozma taleplerini uygun buldu. Bu defa da hükümlüler hakkında infaz evrakının iadesi istenildi. Bu noktada kişi hürriyeti bakımından şu sorun ortaya çıktı; hükümlüler, 3 aylık tazyik hapislerinin örneğin 1,5 aylık süresini veya tümünü denetimli serbestlik tedbiri altında infaz etti. Şimdi tazyik hapisleri sil baştan mı başlayacak, yoksa denetimli serbestlik süreleri düşülerek 1,5 aylık kısım mı infaz edilecektir?
1 Haziran 2005 tarihinden sonra işlenen suçlarda, hükümlünün iyi halli olması kaydı ile cezaevinde infaz üçte iki olarak yapılacak ve yine 6291 ve 6411 sayılı kanunlar uyarınca açık cezaevine ayrılma hakkının kazanılması ile birlikte bu süreden bir yıl daha düşülerek, hükümlü kalan süresini dışarıda denetimli serbestlik altında geçirecektir. Denetimli serbestlik sırasında başka suç işlediğinde, elbette kalan sürenin infazı yapılacaktır.
Tazyik hapsi adı ile bilinen icra ve iflas suçlarından ceza alanın, 6291 ve 6411 sayılı kanunlardan neden yararlandırılmadığını anlamak da mümkün değildir. 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin, ifade hürriyetini kullanmak suretiyle suç işleyene af getiren hükmünün herkese uygulanmamasını net bir şekilde eleştirmiştik. Tazyik hapsi yönünden de Kanunun eksik uygulanması gündeme gelmiştir.
Kanunların Koruduğu Bankaların Vurgun Oyunu
Yeni Şafak Gazetesinde; Türkiye'deki, Bankaların kanunlarının koruması altında yaptıkları yaptırımların ve vurgunlarının ortaya çıkarılmasını sağlamaya yönelik bir haber yer almıştır. Bu haber bazı bankaların yapmış oldukları uygulamalarla varlıklarını kaybeden iş adamlarının, Bankaların kanunların koruması altında parçaladığı, yok ettiği ailelerin bir baht kaynağı olacaktır.
Bir bankadan kredi kullanan iş adamı Adil Altay Güney'e boş senet imzalattırıldı. Senedi icraya veren banka yönetimi, kredi sözleşmesindeki limitlerini taklit imzayla artırdı. Adil Altay Güney'in suç duyurusuyla Turkishbank CEO'su ve 3 banka çalışanı hakkında "çete" suçlamasıyla soruşturma açıldı.
İş adamı Adil Altay Güney, Turkishbank'tan 2007 ve 2008 yıllarında 4 ayrı sözleşme ile banka kayıtlarına göre, 2 milyon 941 bin 545 TL kredi çekti. Güney Konut Organize Yapılar ve İnşaat Ltd.Şti.'ne, 1 milyon 500 bin TL'sını ödemiş olduğu krediye karşılık, kullanmış olduğu kredinin 4 katı değerindeki gayrimenkul ipoteklerinin dışında, ek teminat olarak boş senet de imzalattırıldı. Teminat olarak gösterdiği gayrimenkullerin değerinin borcunun 4 katı olduğunu söyleyen Adil Altay Güney, boş senedin kendisine haber verilmeden 04.12.2008 tanzim tarihi atılarak 21 gün sonra olan 25.12.2008 tarihinde de ödenmediği gerekçesi ile icraya konulduğunu kaydetti. Üzerine 3 milyon 700 bin TL borç yazılan senet için İstanbul 14. İcra Müdürlüğü haciz işlemlerine başladı. Adil Altay Güney'in tüm mal varlığı elinden alındı.
Bir bankadan kredi kullanan iş adamı Adil Altay Güney'e boş senet imzalattırıldı. Senedi icraya veren banka yönetimi, kredi sözleşmesindeki limitlerini taklit imzayla artırdı. Adil Altay Güney'in suç duyurusuyla Turkishbank CEO'su ve 3 banka çalışanı hakkında "çete" suçlamasıyla soruşturma açıldı.
İş adamı Adil Altay Güney, Turkishbank'tan 2007 ve 2008 yıllarında 4 ayrı sözleşme ile banka kayıtlarına göre, 2 milyon 941 bin 545 TL kredi çekti. Güney Konut Organize Yapılar ve İnşaat Ltd.Şti.'ne, 1 milyon 500 bin TL'sını ödemiş olduğu krediye karşılık, kullanmış olduğu kredinin 4 katı değerindeki gayrimenkul ipoteklerinin dışında, ek teminat olarak boş senet de imzalattırıldı. Teminat olarak gösterdiği gayrimenkullerin değerinin borcunun 4 katı olduğunu söyleyen Adil Altay Güney, boş senedin kendisine haber verilmeden 04.12.2008 tanzim tarihi atılarak 21 gün sonra olan 25.12.2008 tarihinde de ödenmediği gerekçesi ile icraya konulduğunu kaydetti. Üzerine 3 milyon 700 bin TL borç yazılan senet için İstanbul 14. İcra Müdürlüğü haciz işlemlerine başladı. Adil Altay Güney'in tüm mal varlığı elinden alındı.
Akil İnsanlar Heyeti Telefon İletişim Bilgileri
Akil İnsanlar Heyet Listesi. Akil İnsanlar Komisyonu. Akil insanlar Heyeti irtibat Bilgileri. Akil İnsanlar Heyeti iletişim bilgileri. Akil İnsanlar Heyeti Telefon Numaraları. Akil İnsanlar Grubu İrtibat Bilgileri. Akil İnsanlar Grubu İletişim Bilgileri. Akil İnsanlar Komisyonu Telefon Bilgileri. Akil İnsanlar Komisyonu İrtibat Bilgileri. Akil İnsanlar Komisyonu İletişim Bilgileri.
Akil İnsanlar Komisyonu Türkiye'nin tüm Bölgelerinde halkın görüşlerini, fikirlerini almak için toplantılar düzenliyor. Vatandaşların sorunlarının, kaygılarının ve duyarlılıklarının neler olduğunu dinliyorlar. Toplumsal desteği sağlamaya çalışıyorlar.
Akil insanlar heyetinin amacı, Halkla birebir diyalog zeminini oluşturmak, katkı sağlamak, Komisyon olarak, halkın içine girmeye, onları dinlemeye çalışmak, halkın endişelerini dinlemek ve gözlemleri rapor haline getirip hükümete takdim etmektir.
Akil İnsanlar Komisyonu Türkiye'nin tüm Bölgelerinde halkın görüşlerini, fikirlerini almak için toplantılar düzenliyor. Vatandaşların sorunlarının, kaygılarının ve duyarlılıklarının neler olduğunu dinliyorlar. Toplumsal desteği sağlamaya çalışıyorlar.
Akil insanlar heyetinin amacı, Halkla birebir diyalog zeminini oluşturmak, katkı sağlamak, Komisyon olarak, halkın içine girmeye, onları dinlemeye çalışmak, halkın endişelerini dinlemek ve gözlemleri rapor haline getirip hükümete takdim etmektir.
Sinan Aygün Taahhüdü İhlal Yazılı Soru Önergesi
Borçlu vatandaşlarımız, icra sırasında alacaklı tarafa "borcu ödeyeceğine ilişkin taahhütte bulunan" ancak ödemeyi yapamayanlar "taahhüdü ihlal" suçundan, her bir suç için üç aya kadar tazyik hapisle cezalandırılmaktadırlar.
Özellikle kırsal kesimden, bu konuyla ilgili olarak çok miktarda şikayetler gelmektedir.
Bankalardan kullandıkları tarım kredilerini ile gübre, ilaç, tohumluk, yem alımı ve benzeri nedenlerle doğan borçlarını ödeyemedikleri için icralık olan birçok çiftçi vatandaşımızın icralık olduktan sonra imzaladıkları taahhüdü ihlal ettikleri gerekçesiyle hapiste ya da hapse atılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadırlar.
İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi gereğince bu duruma düşen vatandaşların ya hapse atıldıkları ya da hapse atılma korkusuyla kaçak durumuna düştükleri için ekonomik hayattan uzaklaştıkları ve böylece taahhüt ettikleri borçlarını ödeme kabiliyetlerini tümüyle kaybettikleri gözlenmektedir.
Taahhüdü ihlalden hapis cezası almış birçok vatandaş hapiste yatarken, birçok vatandaşın da yakalanmamak için işini, tarlasını, köyünü, evini terk etmiş durumda olduğu ileri sürülüyor.
Özellikle kırsal kesimden, bu konuyla ilgili olarak çok miktarda şikayetler gelmektedir.
Bankalardan kullandıkları tarım kredilerini ile gübre, ilaç, tohumluk, yem alımı ve benzeri nedenlerle doğan borçlarını ödeyemedikleri için icralık olan birçok çiftçi vatandaşımızın icralık olduktan sonra imzaladıkları taahhüdü ihlal ettikleri gerekçesiyle hapiste ya da hapse atılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadırlar.
İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi gereğince bu duruma düşen vatandaşların ya hapse atıldıkları ya da hapse atılma korkusuyla kaçak durumuna düştükleri için ekonomik hayattan uzaklaştıkları ve böylece taahhüt ettikleri borçlarını ödeme kabiliyetlerini tümüyle kaybettikleri gözlenmektedir.
Taahhüdü ihlalden hapis cezası almış birçok vatandaş hapiste yatarken, birçok vatandaşın da yakalanmamak için işini, tarlasını, köyünü, evini terk etmiş durumda olduğu ileri sürülüyor.
Tazyik Hapsinde Yargısal Aktivizm ve Yasamaya Müdahale
Yargısal aktivizm, kimisine göre de yargının yasamaya müdahalesidir. 6291 ve 6411 sayılı Kanunlarda, "tazyik/zorlama hapsi" olarak bilinen yaptırımlar kapsam dışı bırakılmadığı halde, bu yaptırımlara hükümlü kişilere denetimli serbestliğin uygulanmadığı görülmektedir. Hırsızlık suçu işleyen veya 3 yıl ya da daha uzun süreli hapis cezasına mahkum olan hükümlülere uygulanan bu kanunların, iktisadi koşullardan dolayı borcunu ödeyemeyen veya taahhüdünü yerine getiremeyen insanlara uygulanmaması, hem bu Yasalara ve hem de eşitlik ve adalet ilkelerine aykırıdır.
Kuvvetler ayrılığı” ilkesinin geçerli olduğu hukuk devletinde erkler birbirinin alanına müdahale etmemeli ve birbirine talimat vermemelidir. Doğru olan budur. Ancak hukuk ve adalet alanında işler yolunda gitmeyip, uyum sorunu yaşandığında ve özellikle erklerin birbirini tanıyıp anlamadığı durumda, hem yasamadan ve hem de yargıdan müdahaleler gelebilmekte, “kuvvetler ayrılığı” ilkesinin hiç istemediği, “eşitlik” ve “adalet” ilkelerini zedeleyen sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.
Birkaç güncel sorundan bahsederek, bu konularda haksızlık, eşitsizlik ve adaletsizliğin olup olmadığının takdir ve değerlendirmesini Kıymetli Okuyuculara bırakmak istiyorum.
Kuvvetler ayrılığı” ilkesinin geçerli olduğu hukuk devletinde erkler birbirinin alanına müdahale etmemeli ve birbirine talimat vermemelidir. Doğru olan budur. Ancak hukuk ve adalet alanında işler yolunda gitmeyip, uyum sorunu yaşandığında ve özellikle erklerin birbirini tanıyıp anlamadığı durumda, hem yasamadan ve hem de yargıdan müdahaleler gelebilmekte, “kuvvetler ayrılığı” ilkesinin hiç istemediği, “eşitlik” ve “adalet” ilkelerini zedeleyen sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.
Birkaç güncel sorundan bahsederek, bu konularda haksızlık, eşitsizlik ve adaletsizliğin olup olmadığının takdir ve değerlendirmesini Kıymetli Okuyuculara bırakmak istiyorum.
Taahhüt Mağduru Ev Hanımları için Kanun Teklifi
Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna, İcra İflas kanunu 340. Maddenin esas mağdurunun, borçta taraf olmadığı halde, hapis cezasıyla karşı karşıya kalan ev hanımları olduğunu belirterek, bu mağduriyetleri önlemek için İcra İflas Kanunu 340. Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi verdi.
Gerekçede "İcra İflas kanunu 340. Maddenin esas mağduru, borçta taraf olmadığı halde, hapis cezasıyla karşı karşıya kalan ev hanımlarıdır. Aile reisinin gerek maddi sıkıntı gerekse hesapsız harcaması, sebebi ne olursa olsun, bir şekilde ödemediği borca karşılık aile konutuna yapılan haciz esnasında, evde bulunan ev hanımından bir şekilde taahhüt alınmakta ve nihayetinde bu taahhüt hapis cezası olarak ev hanımının karşısına çıkmaktadır. Bu mağduriyetleri önlemek için İcra İflas Kanunu 340. Maddede değişiklik yapılma zorunluluğu vardır" denildi.
Önerinin gerekçesinde, "Öyle bir kanun düşününki aile reisinin borcundan dolayı yapılan hacizde evde yaşayan diğer aile bireyleri icra memurlarının uzattığı bir evrakın altına imza atıp, o psikolojik durumda öngöremedikleri bir cezanın muhatabı olarak, hapis cezalarıyla karşı karşıya kalınsın" denildi.
Gerekçede "İcra İflas kanunu 340. Maddenin esas mağduru, borçta taraf olmadığı halde, hapis cezasıyla karşı karşıya kalan ev hanımlarıdır. Aile reisinin gerek maddi sıkıntı gerekse hesapsız harcaması, sebebi ne olursa olsun, bir şekilde ödemediği borca karşılık aile konutuna yapılan haciz esnasında, evde bulunan ev hanımından bir şekilde taahhüt alınmakta ve nihayetinde bu taahhüt hapis cezası olarak ev hanımının karşısına çıkmaktadır. Bu mağduriyetleri önlemek için İcra İflas Kanunu 340. Maddede değişiklik yapılma zorunluluğu vardır" denildi.
Önerinin gerekçesinde, "Öyle bir kanun düşününki aile reisinin borcundan dolayı yapılan hacizde evde yaşayan diğer aile bireyleri icra memurlarının uzattığı bir evrakın altına imza atıp, o psikolojik durumda öngöremedikleri bir cezanın muhatabı olarak, hapis cezalarıyla karşı karşıya kalınsın" denildi.
Mağdurlar 9 Nisan Günü Mecliste Toplanıyoruz
09 Nisan Salı günü saat 09:30 da TBMM de toplanıyoruz. Yakalaması olduğu için gelemeyenler, bir yakınını örneğin, eşini, çocuklarını, kardeşlerinden birini kendilerini temsilen göndersinler. Mecliste kalabalık olmalıyız, kimse nasıl olsa giden var diye düşünmesin, yoksa çok geç olabilir. Gidecek her mağdur, kendi ilinde oy verdiği vekili arasın ve bu tarihte mecliste olacağını bildirsin, vekiliyle buluşsun, Hakkını aramayanın hakkını hiç kimse aramaz, hakkını aramayan da kaderine razı olsun.
Yargıtay Kahramanmaraş İnfaz Hakimliğinin, tazyik hapislerine uyguladığı denetimli serbestlik kararlarını jet hızıyla bozmuştur. Yargıtayın Bozma gerekçesi, Disiplin hapsi: Kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan diyor! Yani disiplin hapsinde şartlı salıverme, erteleme olmaz diyor.
Ama yasa, tazyik hapsi için tanımlama yapmamış. Bunu da kıyasen tazyik hapsine uyguluyor! Hukuk dili ,bir bilim dilidir ve ceza ve infaz kanunlarında başvurulamaz. Ama Yargıtay kısmi düzen gerekçesiyle kıyas yaparak kararı bozuyor. Yargıtaya göre düzeni bozan, taahhüdünü ihlal edenler, Adam öldüren, tecavüz edenler değil! Yargıtaya göre memlekette her şeye dokun, ama sermayeye asla dokunma!
Yargıtay Kahramanmaraş İnfaz Hakimliğinin, tazyik hapislerine uyguladığı denetimli serbestlik kararlarını jet hızıyla bozmuştur. Yargıtayın Bozma gerekçesi, Disiplin hapsi: Kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan diyor! Yani disiplin hapsinde şartlı salıverme, erteleme olmaz diyor.
Ama yasa, tazyik hapsi için tanımlama yapmamış. Bunu da kıyasen tazyik hapsine uyguluyor! Hukuk dili ,bir bilim dilidir ve ceza ve infaz kanunlarında başvurulamaz. Ama Yargıtay kısmi düzen gerekçesiyle kıyas yaparak kararı bozuyor. Yargıtaya göre düzeni bozan, taahhüdünü ihlal edenler, Adam öldüren, tecavüz edenler değil! Yargıtaya göre memlekette her şeye dokun, ama sermayeye asla dokunma!
K.Maraş Taahhüdü İhlal Yargıtay Bozma Kararı
Kahramanmaraş İnfaz Hakimliğinin Taahhüdü ihlal Suçlarına denetimli serbestlik uygulama kararlarını Yargıtay 11 Ceza dairesince 10 günlük bir sürede jet hızıyla bozulmuştur Tüm ceza dosyalarını en erken 3 yılda karara bağlayan Yargıtay bankaların menfaatine aykırı olan, bankacılık lobisini ayağa kaldıran Kahramanmaraş infaz hakimliği kararını 10 gün içerisinde karara bağlamış, banka lehine olacak şekilde bozmuş ve bu hızıyla tarihe geçmiştir.
Yargıtay 11 ceza dairesi, Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza mahkemesi red kararının kaldırılmasına karar vermiştir. Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin Yargıtay kararına uyması durumunda Denetimli serbestlik kararları verilmeyecektir. Kahramanmaraş infaz hakimliği denetimli serbestlik uygulaması durumunda 2. Ağır ceza Mahkemesi karar itiraz halinde kararı kaldıracak ve bu kesin hüküm anlamına gelecektir.
Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza mahkemesinin Yargıtay bozmasına direnme kararı vereceğini umuyoruz bu durumda kararlar Ceza Genel Kuruluna taşınacaktır.
Yargıtay 11 ceza dairesi, Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza mahkemesi red kararının kaldırılmasına karar vermiştir. Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin Yargıtay kararına uyması durumunda Denetimli serbestlik kararları verilmeyecektir. Kahramanmaraş infaz hakimliği denetimli serbestlik uygulaması durumunda 2. Ağır ceza Mahkemesi karar itiraz halinde kararı kaldıracak ve bu kesin hüküm anlamına gelecektir.
Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza mahkemesinin Yargıtay bozmasına direnme kararı vereceğini umuyoruz bu durumda kararlar Ceza Genel Kuruluna taşınacaktır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)