Protestolu Senet ve Karşılıksız Çek Patladı


Esnaf siftah yapamadı protestolu senet ve karşılıksız çek patladı

İç piyasada beklediği satış hacimlerine ulaşamayan özellikle küçük ölçekli esnaf borcunu ödeyemedi ve çarkları tıkadı. Protestolu senet tutarı 2008 yılı ilk 6 ayına göre yüzde 29.27 artıp 3 milyar 844 milyon liraya çıktı. Karşılıksız çıkan çek sayısında da tarihi rekor kırıldı



Her ne kadar Şubat ve Mart aylarına göre başta sanayi üretim endeksi olmak üzere bazı verilerde dipten dönüş işaretleri görülse de ekonominin başka önemli göstergeleri çarşı pazarda, sokakta bir canlanma olmadığını tam tersine büyük bir tıkanıklık yaşandığını ortaya koyuyor. Piyasanın tıkanıp tıkanmadığının en önemli göstergelerinden biri olan protestolu senet ve karşılıksız çek sayısında tarihi rekor seviyeler görülüyor. Merkez Bankası verilerine bakıldığında protestolu senet tutarında ilk 6 ayda 3 milyar 844 milyon TL’lik rakama ulaşıldığı dikkati çekiyor. Oysa protestolu senet tutarı 2008 yılının ilk yarısında 2.9 milyar TL seviyesindeydi. Yani 2009 ilk yarıda 2008 aynı döneme göre yüzde 29.27’lik bir artış söz konusu.

Esnafın, tüccarın elinin darda olup olmadığını gösteren bir diğer önemli gösterge olan karşılıksız çek sayısında da önemli artışlar dikkati çekiyor. 2007 ilk 7 ayından 2008 ilk 7 ayına karşılıksız çek sayısında yüzde 11.5 artış yaşanmışken, 2008’den 2009’a bakıldığında oranın yüzde 28.2’ye çıktığı göze çarpıyor. Türkiye’de her ay yaklaşık 100 bin adede yakın çek karşılıksız çıkıyor ve hukuki işleme tabi oluyor.

Nitekim Türkiye’nin nabzını en iyi tutan kurumlarından biri olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da dün Konya’da toplanan Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısında bu soruna dikkat çekti.

Hisarcıklıoğlu, bugün oluşmaya başlayan yeni bir dünya düzeniyle, yeni bir ekonomik anlayışla da karşı karşıya olunduğunu belirterek, “Aslında bütün dünya da bunun ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Ekonomik durgunluğun ve talep daralmasının önüne geçmek istiyorsak hepimiz iş yapma alışkanlıklarımızı, bakış açılarımızı gözden geçirip sorgulamalıyız. Eskiden kalan alışkanlıklarımız ve yöntemlerle şirketlerimizi ayakta tutmamız, küresel rekabete devam etmemiz mümkün gözükmemektedir” diye konuştu.

Hisarcıklıoğlu, 2009 yılının ilk 6 ayında Türkiye genelinde protestolu olan senetlerde yüzde 29 artış olduğunu, Orta Anadolu Bölgesi’nde bu artışın yüzde 31 olarak gerçekleştiğini ifade etti.

Hisarcıklıoğlu, özellikle ürün deseninin yeterince çeşitlenmediği bölgelerde bir fabrikanın kapanması ile bütün şehir ekonomisinin çökme noktasına geldiğine dikkat çekerek, “Yerel ekonomilerin üretim desenlerini artırmalıyız. Geleceğe yönelik planlar yapmadan önce bugünkü sorunlarımıza da cevap bulmak, çözüm üretmek durumundayız. Mutlaka üretimin teşviki yoluyla mevcut kapasitelerin işler hale getirilmesine öncelik verilmelidir. Şirketlerimizin gelir gider tahminleri şaştı. Giderler aynı kalırken gelirler beklenenin çok altındadır. Bu uyumsuzluğu giderecek düzenmelere acilen ihtiyaç duyulmaktadır” açıklamasını yaptı.

Siparişler azaldı ödemeler aksadı


Karşılıksız çek ve protestolu senetlerin artmasında kuşkusuz en büyük neden iç piyasada işlerin yavaşlaması. Özellikle küçük işletmeler ya mal satamıyor ya da sattığı malın parasını tahsil edemiyor. İSO anketine göre 2009 yılının ilk yarısında siparişlerdeki azalma artarak devam etti ve durum 2008 ikinci yarısından da kötü oldu.

Çalışmada, 5 temel göstergeye göre 2009’un ilk yarısı 2008’in ikinci yarısına göre kıyaslandığında, azalış bildiren işletmeler oranı, üretimde yüzde 47.6’dan yüzde 59.6’ya, iç satışlarda yüzde 48.4’ten yüzde 58’e, dış satışlarda yüzde 50.8’den yüzde 55’e, yeni siparişlerde yüzde 55.9’dan yüzde 60.9’a, istihdamda yüzde 42’den yüzde 47.9’a yükseldi.

Küçük ölçekli işletmelerde ortalama kapasite kullanım oranı 2008 ilk yarıda 60.3 iken, 2008 ikinci yarıda yüzde 57.1’e, 2009 ilk yarıda da yüzde 48.5’e geriledi. Bu arada şirketlerin kârlılıklarında da çok önemli düşüşler meydana geldi. Küçük işletmelerin yüzde 68.4’ü ‘Finansal açıdan darboğazdayım’ cevabı verdi.

Her 100 işletmeden 71’i karşılıksız çek ve senet sorunuyla karşı karşıya

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) Ekonomik Durum Tespit Anketi’ne göre, çalışmanın başlangıç yılı olan 1998’den bu yana en olumsuz dönem, 2001 ilk yarı hariç, 2009 ilk yarıda gerçekleşti. Karşılıksız çek senet sorunu ile karşılaşan işletmelerin oranı da 2008 yılının ilk yarısına göre 2009 yılı ilk yarısında yüzde 61.7’den yüzde 71’e yükseldi. Bu arada karşılıksız çek ve senetlerin toplam satışlara oranı yüzde 7.1 seviyesinde bulunuyor. Bu oran 2008 yılının ilk yarısında yüzde 4.6 idi.

Çalışmaya göre, 2008 ikinci yarıda 80.8 olan üretim endeksi, 2009 ilk yarıda düşüşle 61.5’e gerilerken, bu, 2001 ilk yarı hariç, 1998 yılından bu yana karşılaşılan en düşük değer oldu. Bu endeks değeri, üretimde olumsuzluk yaşayan işletmeler oranının yüksek düzeye ulaştığını ortaya koydu.

Üretim endeksindeki düşüş eğilimi tüm ölçekler için geçerli oldu. 2009 ilk yarıda üretim endeksi, küçüklerde 52.5, ortalarda 70.2, büyüklerde 67.7 ile 2008 ikinci yarı değerlerinin altında kaldı.

Çalışmaya göre, toplam işletmelerde 2008 ikinci yarıda 78.5 olan iç satışlar endeksi, 2009 ilk yarıda 61.1’e geriledi. İç satışlar endeksinde de 2009 ilk yarı endeks değeri, 2001 ilk yarısından sonraki en düşük değer oldu. 2008 yılı ikinci yarıda 75.5 olan dış satışlar endeksi, 2009 ilk yarıda 66.2’ye gerilerken, bu değer de 1998 yılından bu yana karşılaşılan en düşük değer oldu. Dış satışlarda 2009 ikinci yarı beklentilerinin de olumlu yönde olduğu görüldü.

Büyükler daha iyimser

2009 yılının ilk yarısında 58.3’e gerileyen yeni sipariş endeksi de, 2001 ilk yarı sonrasındaki en olumsuz değer olurken, 2009 ikinci yarı yeni siparişler beklenti değerlerine bakıldığında, büyük ölçekli işletmelerin küçük ve orta ölçekli işletmelere göre daha iyimser oldukları gözlendi. İstihdam endeksi 2008 ikinci yarıda 76.7 iken, 2009 ilk yarıda 66.6’ya geriledi. Ölçekler bazında istihdam endeksi küçüklerde 60.1, ortalarda 71.1, büyüklerde 73.7 ile 2008 ikinci yarı değerlerinin altında kalırken, bu değerler 2009 yılı ilk yarıda istihdamda olumsuzluk yaşayan işletmeler oranının tüm ölçeklerde küçümsenmeyecek ölçüde arttığını ortaya koydu.

Anket kapsamında karşılıksız çek ve protestolu senetle karşılaşan işletmeler oranı, 2008 ikinci yarıda yüzde 61.7 iken, 2009 ilk yarıda yüzde 71’e yükseldi. 2008 ikinci yarıdan 2009 ilk yarıya karşılıksız çek ve protestolu senetlerle karşılaşan işletmeler oranı önemli ölçüde arttı.

2008 yılının ilk yarısında yüzde 4.6 düzeyinde olan karşılıksız çek ve protestolu senetlerin toplam satışlara oranı, 2008 ikinci yarıda yüzde 7.7 ile 2001 ilk yarı haricindeki en yüksek düzeyine ulaşırken, 2009 ilk yarıda yüzde 7.1’e geriledi.

Babacan: Kimseyi şaşırtmayacağız

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ne yapılırsa yapılsın 2009 yılının dünya ekonomik tarihine kayıp bir yıl olarak geçeceğini belirterek, “Alınan önlemlerle 2010-2011’de pek çok ülke problemlerini aşmaya çalışırken, Türkiye çok daha hafif bir borç yüküyle ve çok daha sağlam bir finans sistemiyle bu krizini çok daha hafif atlatacak” dedi. Babacan, Konya’da gerçekleştirilen Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısında yaptığı konuşmada, kurulun, Hükümetin kurulduğu günden bu yana çok sayıda toplantı yaparak, ekonomiyle ilgili pek çok konuyu masaya yatırıp, önemli kararlar alıp uygulamaya koyduğunu söyledi.

2009 yılı her ne kadar kayıp bir yıl olsa da, kendilerinin, son 2 aydır yoğun bir şekilde 2010, 2011 ve 2012 için çalıştıklarını dile getiren Babacan, şunları kaydetti:
“Yani kriz sonrasında Türkiye’nin neler yapacağıyla alakalı detaylı bir program üzerinde çalışıyoruz. Bu orta vadeli program Türkiye’nin krizden çıkış stratejisi olacak. ”
Babacan, yatırımcı açısından güven ortamını sağlamlaştıracaklarını da belirtirken “Kimseyi şaşırtmayacağız. Bugün ne diyorsak yarın da onu söyleyeceğiz. Alacağımız kararların takipçisi olacak, açık olacağız. Hiçbir şeyi kimseden gizlemeyeceğiz” diye konuştu.

Yalçındağ: Artık bütçe açığını kontrol edelim

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ da Konya’daki toplantıda bir konuşma yaptı ve özellikle bütçenin açıklarına dikkat çekti. Yalçındağ “Bütçe açığı sorununun faiz politikası üzerinde bir baskı yaptığını düşünüyoruz. Peki bu bütçe açığı OECD ülkeleri genelinde çok yüksek, bunun Türkiye’de de olması doğal mıydı? Belki doğaldı başta ama artık kontrol altına alamazsak, bu ekonomimizde ciddi bir risk oluşturacak ve bizim ileriye dönük yatırımlarımızı ve büyüme hedefimizi kesinlikle olumsuz etkileyecektir. İş adamları olarak beklentimiz güven, istikrar ve öngörülebilirlik. Türkiye’de öngörülebilirliğin yeniden sağlanması için de bir süredir beklediğimiz orta vadeli programı iş adamları olarak bekliyoruz” dedi.


ilgili yazılar:
Hayatı Tehdit Altındaki Tutuklu ve Hükümlüler

6 yorum:

  1. Bizler artık sayıları milyonları bulan , ekonomik kriz sebebiyle çeklerini ödeyememiş esnaflarız.Yalnızca Türkiye Cumhuriyeti devletine haiz olan ‘’Çeklerin düzenlenmesi ve çek hamillerinin korunması hakkında kanun’’ hükümleri çerçevesinde adına para cezası denilen ve Anayasamıza, uydurulmuş bir kılıf maddesiyle HAPİS cezası almış tüccarlarız.Sesimizi duyuramıyoruz ,çünkü hepimiz kaçak durumda ve aranmaktayız.
    Çeklerini ekonomik kriz sebebiyle ödeyememiş esnafımıza,bu çeklerini HAPİS korkusu ile ödettiren\ödettirmeye zorlayan,meclisimizi dolaylı olarak etkilemeye çalışan , Banka ve Factoringcilerin T.B.M.M ‘nin üzerinde bir yaptırımı olmasını kınıyoruz.Nitekim Başbakanımız ‘’T.B.M.M ‘nin üzerine hiçbir güç yoktur’’ demiştir.
    2009 yılı itibariyle ekonomik krizinde etkisiyle bu zamana kadar katlanarak büyüyen ödenemeyen çek sayısı 3.5 milyonu aşmıştır.Esnafımızı , HAPİS ile korkutarak çekini ödemeye zorlamak, bu rakamlarla da görülmüştür ki imkansız bir hal almıştır.
    Ödenemeyen bir çekin yasal sonucu olarak hapis cezası almış tüccarımız ,sadece alacaklı tarafın egosu için bu cezalarla karşılaşmaktadır.Cezasını tamamlayıp cezaevinden çıkanların bir çoğu, kendileri hakkında ceza davası açan alacaklının, borcunu ödemeye de yanaşmamaktır.Bu sebebledir ki artık çeklerde hapis cezalarının caydırıcılık boyutu kalmamıştır.Bu insanlık dışı kanunda alacaklı tarafa verilen bir kağıt parçasının yaptırımı hapis olmamalıdır.ÖZGÜRLÜK ve HÜRRİYET teminat olarak verilemez.
    Şuan itibariyle de yüzbinlerce kişi, haklarında hükmü kesinleşmiş ve kaçak bir vaziyette borçlarını kıt imkanlar dahilinde ödemeye çalışmaktadır.Cezaevindeki esnaflarımız hükümetimizden bu konuya acil bir çare beklemektedir.Sayıları milyonları bulan çek cezalısı esnafımızın oy potansiyeli düşünüldüğünde,bir siyasi partiyi meclise gönderecek sayılarla karşılaşılmaktadır.
    Her fırsatta duyduğumuz, iyi niyetli-kötü niyetli ayrımı için TCK’ nın ilgili dolandırıcılık maddeleri ile bu sorun çözüme kavuşturulabilir.
    Bizler artık babalarımızı istiyoruz.bizler artık eşlerimizi istiyoruz.çocuklarımız aç. Kaçak durumda olan esnafımızın evinden dışarı çıkmaya özgürlüğü yok bu sebepledir ki evlerine süt götüremeyen insanlar var.Bizlere bu özgürlüğümüzü veriniz.borçlarımızı ödemenin her şeyden önce kul hakkı olduğunu iyi biliyoruz.
    Sizler,Bankaların, Factoring firmalarının, tefecilerin, eli çantalı lobi faaliyetlerinin değil , biz esnafın vekili olduğunuzu gösteriniz.Bu zamana kadar yapılmış olan çek kanunlarında bir ilki gerçekleştiriniz.T.B.M.M.’ nin her kurumun ve kuruluşun üstünde olduğunu ispatlayınız.Likiditenin ve çeklerin ekonomide dönen payının hesabından çok,insan onuruna verilen değer ile hukukun üstünlüğünü ön plana alınız.
    Çek kanunu’nun şuandaki haliyle, Anayasa’ya , Hukuka, Avrupa insan hakları sözleşmesine aykırı olduğu artık tüm kesimler ve kurumlarca bilinmektedir.Yeni kanunda bu hükümlerin kaldırılması hangi etken ve kurumlar tarafından engellenmektedir bilmek istiyoruz.Alacaklı tarafa hiçbir şey kazandırmayan , sadece egonun tatmini için kullanılan , adliyeleri ve mahkemeleri icra dairesine çeviren , iş yükünü artık altından kalkılmaz hale getiren , tüm otoritelerce insanlık dışı kabul edilen , sorgusuz ve savunmasızca hükmü verilen , cezası süre bakımından 5 yıl olan, ailelerin perişan olup dağılmasına yol açan , sosyal patlamaları yavaş yavaş tetikleyen BU YASANIN BİR AN EVVEL SONUÇLANMASI VE AVRUPA BİRLİĞİ NORMLARINA GÖRE UYARLANMASINI İSTİYORUZ. BİZ ESNAF OLARAK HALEN T.B.M.M. ‘ NİN ÜZERİNDE HİÇBİR GÜCÜN OLMADIĞINA İNANIYORUZ..

    YanıtlaSil
  2. Karşılıksız Çek Vermekten Gözaltına Alınan Yönetmen Ezel Akay Tutuklandı Karşılıksız Çek Verdiği Gerekçesiyle Antalya'da Gözaltına Alınan Yönetmen Ezel Akay, Tutuklanarak Cezaevine Gönderildi.
    Karşılıksız çek verdiği gerekçesiyle Antalya'da gözaltına alınan yönetmen Ezel Akay, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Altın Portakal Film Festivali için geldiği Antalya'da bu sabah kaldığı Dedeman Otel'de polis tarafından gözaltına alınan Ezel Akay karşılıksız çek verme suçunu konu alan 3167 Sayılı Kanun'a muhalefetten Asayis Şube Müdürlüğü'ne götürüldü.

    Daha sonra Antalya Adliyesi'ne getirilen yönetmen Ezel Akay'ın borcunu ödemediği anlaşıldı. Adliye nezaretinde sabah saatlerinden beri bekletilen Ezel Akay hakkında Fatih Adliyesi tarafından çıkarılan tutuklama müzekkeresi bulunduğu belirtildi.

    Akay daha sonra tutuklanarak Antalya E Tipi Cezaevi'ne gönderildi.

    YanıtlaSil
  3. Karşılıksız Çek Vermekten Gözaltına Alınan Yönetmen Ezel Akay Tutuklandı Karşılıksız Çek Verdiği Gerekçesiyle Antalya'da Gözaltına Alınan Yönetmen Ezel Akay, Tutuklanarak Cezaevine Gönderildi.
    Karşılıksız çek verdiği gerekçesiyle Antalya'da gözaltına alınan yönetmen Ezel Akay, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Altın Portakal Film Festivali için geldiği Antalya'da bu sabah kaldığı Dedeman Otel'de polis tarafından gözaltına alınan Ezel Akay karşılıksız çek verme suçunu konu alan 3167 Sayılı Kanun'a muhalefetten Asayis Şube Müdürlüğü'ne götürüldü.

    Daha sonra Antalya Adliyesi'ne getirilen yönetmen Ezel Akay'ın borcunu ödemediği anlaşıldı. Adliye nezaretinde sabah saatlerinden beri bekletilen Ezel Akay hakkında Fatih Adliyesi tarafından çıkarılan tutuklama müzekkeresi bulunduğu belirtildi.

    Akay daha sonra tutuklanarak Antalya E Tipi Cezaevi'ne gönderildi.

    YanıtlaSil
  4. Karşılıksız Çek Vermekten Gözaltına Alınan Yönetmen Ezel Akay Tutuklandı Karşılıksız Çek Verdiği Gerekçesiyle Antalya'da Gözaltına Alınan Yönetmen Ezel Akay, Tutuklanarak Cezaevine Gönderildi.
    Karşılıksız çek verdiği gerekçesiyle Antalya'da gözaltına alınan yönetmen Ezel Akay, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Altın Portakal Film Festivali için geldiği Antalya'da bu sabah kaldığı Dedeman Otel'de polis tarafından gözaltına alınan Ezel Akay karşılıksız çek verme suçunu konu alan 3167 Sayılı Kanun'a muhalefetten Asayis Şube Müdürlüğü'ne götürüldü.

    Daha sonra Antalya Adliyesi'ne getirilen yönetmen Ezel Akay'ın borcunu ödemediği anlaşıldı. Adliye nezaretinde sabah saatlerinden beri bekletilen Ezel Akay hakkında Fatih Adliyesi tarafından çıkarılan tutuklama müzekkeresi bulunduğu belirtildi.

    Akay daha sonra tutuklanarak Antalya E Tipi Cezaevi'ne gönderildi.

    YanıtlaSil
  5. Bizler artık sayıları milyonları bulan , ekonomik kriz sebebiyle çeklerini ödeyememiş esnaflarız.Yalnızca Türkiye Cumhuriyeti devletine haiz olan ‘’Çeklerin düzenlenmesi ve çek hamillerinin korunması hakkında kanun’’ hükümleri çerçevesinde adına para cezası denilen ve Anayasamıza, uydurulmuş bir kılıf maddesiyle HAPİS cezası almış tüccarlarız.Sesimizi duyuramıyoruz ,çünkü hepimiz kaçak durumda ve aranmaktayız.
    Çeklerini ekonomik kriz sebebiyle ödeyememiş esnafımıza,bu çeklerini HAPİS korkusu ile ödettiren\ödettirmeye zorlayan,meclisimizi dolaylı olarak etkilemeye çalışan , Banka ve Factoringcilerin T.B.M.M ‘nin üzerinde bir yaptırımı olmasını kınıyoruz.Nitekim Başbakanımız ‘’T.B.M.M ‘nin üzerine hiçbir güç yoktur’’ demiştir.
    2009 yılı itibariyle ekonomik krizinde etkisiyle bu zamana kadar katlanarak büyüyen ödenemeyen çek sayısı 3.5 milyonu aşmıştır.Esnafımızı , HAPİS ile korkutarak çekini ödemeye zorlamak, bu rakamlarla da görülmüştür ki imkansız bir hal almıştır.
    Ödenemeyen bir çekin yasal sonucu olarak hapis cezası almış tüccarımız ,sadece alacaklı tarafın egosu için bu cezalarla karşılaşmaktadır.Cezasını tamamlayıp cezaevinden çıkanların bir çoğu, kendileri hakkında ceza davası açan alacaklının, borcunu ödemeye de yanaşmamaktır.Bu sebebledir ki artık çeklerde hapis cezalarının caydırıcılık boyutu kalmamıştır.Bu insanlık dışı kanunda alacaklı tarafa verilen bir kağıt parçasının yaptırımı hapis olmamalıdır.ÖZGÜRLÜK ve HÜRRİYET teminat olarak verilemez.
    Şuan itibariyle de yüzbinlerce kişi, haklarında hükmü kesinleşmiş ve kaçak bir vaziyette borçlarını kıt imkanlar dahilinde ödemeye çalışmaktadır.Cezaevindeki esnaflarımız hükümetimizden bu konuya acil bir çare beklemektedir.Sayıları milyonları bulan çek cezalısı esnafımızın oy potansiyeli düşünüldüğünde,bir siyasi partiyi meclise gönderecek sayılarla karşılaşılmaktadır.
    Her fırsatta duyduğumuz, iyi niyetli-kötü niyetli ayrımı için TCK’ nın ilgili dolandırıcılık maddeleri ile bu sorun çözüme kavuşturulabilir.
    Bizler artık babalarımızı istiyoruz.bizler artık eşlerimizi istiyoruz.çocuklarımız aç. Kaçak durumda olan esnafımızın evinden dışarı çıkmaya özgürlüğü yok bu sebepledir ki evlerine süt götüremeyen insanlar var.Bizlere bu özgürlüğümüzü veriniz.borçlarımızı ödemenin her şeyden önce kul hakkı olduğunu iyi biliyoruz.
    Sizler,Bankaların, Factoring firmalarının, tefecilerin, eli çantalı lobi faaliyetlerinin değil , biz esnafın vekili olduğunuzu gösteriniz.Bu zamana kadar yapılmış olan çek kanunlarında bir ilki gerçekleştiriniz.T.B.M.M.’ nin her kurumun ve kuruluşun üstünde olduğunu ispatlayınız.Likiditenin ve çeklerin ekonomide dönen payının hesabından çok,insan onuruna verilen değer ile hukukun üstünlüğünü ön plana alınız.
    Çek kanunu’nun şuandaki haliyle, Anayasa’ya , Hukuka, Avrupa insan hakları sözleşmesine aykırı olduğu artık tüm kesimler ve kurumlarca bilinmektedir.Yeni kanunda bu hükümlerin kaldırılması hangi etken ve kurumlar tarafından engellenmektedir bilmek istiyoruz.Alacaklı tarafa hiçbir şey kazandırmayan , sadece egonun tatmini için kullanılan , adliyeleri ve mahkemeleri icra dairesine çeviren , iş yükünü artık altından kalkılmaz hale getiren , tüm otoritelerce insanlık dışı kabul edilen , sorgusuz ve savunmasızca hükmü verilen , cezası süre bakımından 5 yıl olan, ailelerin perişan olup dağılmasına yol açan , sosyal patlamaları yavaş yavaş tetikleyen BU YASANIN BİR AN EVVEL SONUÇLANMASI VE AVRUPA BİRLİĞİ NORMLARINA GÖRE UYARLANMASINI İSTİYORUZ. BİZ ESNAF OLARAK HALEN T.B.M.M. ‘ NİN ÜZERİNDE HİÇBİR GÜCÜN OLMADIĞINA İNANIYORUZ..

    YanıtlaSil
  6. hesabını bilmeden kağıt parçası dediğin çekleri saçıp dağıtırsan sonra ödemedin diye devleti suçlama,karşındaki insan sana güvenip çekini almış,git ilk önce adamı ikna et sizin amacınız üzüm yemek değil bağcıyı dövmek,kredi kartı mağdurlarından ne farkınız var olmayan paraları harcamışsın sonra ödemeyiince devlet bizi affetsin?ben affetmiyorum ne,bende çek mağduruyum karşılıksız çek mağduruyum ödenmeyen çeklerden dolayı ifla ettim ama ben borçlarımı ödedim alacaklı olduğum karşılıksız çekler içinde dava açtım ödemeyen gitsin hapiste yatsın ali baba çiftliğinde yaşamıyoruz burası Türkiye ve kanunlarımız böyle.....

    YanıtlaSil