T.C.
YARGITAY BAŞKANLIĞI
10. Ceza Dairesi
Adalet Bakanlığı Kanun Yararına Bozma Talebi (3768/21980)
Tebliğname No :K.Y.B. - 2010/90458
Esas No : 2010/20741
Karar No : 2010/23396
Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığı
Esas No: 2010/739
İddaname No:2010/437
Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesi
Değişik iş Karar: 2010/158
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGITAY KARARI
Karşılıksız çek keşide etme suçundan şüpheli Nihat Doğan hakkında yapılan soruşturma sonucunda Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 14.01.2010 gün ve 2009/42169 soruşturma, 2010/739 esas, 2010/437 iddianame sayılı iddianamesinin, 5271 sayılı CMK’nın 174. maddesi uyarınca iadesine ilişkin Küçükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 19.01.2010 gün ve 2010/106 iddianame değerlendirme sayılı kararına yönelik itirazın reddine dair Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.01.2010 gün ve 2010/158 değişik iş sayılı kararına karşı Yüksek Adalet Bakanlığı’nın 08.04.2010 gün ve 3768/21980 tarihli kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 20.04.2010 tarihli tebliğnamesi ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya ve ekleri incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, Dosya kapsamına göre, mahkemece şüphelinin karşılıksız çıkan çek hesabında, çek bedelinin bankada bulundurma zorunluluğunun bulunup bulunmadığı hususunun araştırılmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170/3. maddesinde, iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun'un 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hâllerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, iddianamenin iadesi sebepleri arasında söz konusu hususun yer almadığı, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12/12/2005 tarihli ve 2005/6961-9421 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170/2. maddesinde öngörülen
"Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler. hükmü uyarınca dava açılmış bulunmasına binaen, mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilebileceği dikkate alınmaksızın itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir" denilerek, Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin belirtilen kararının bozulması istenmiştir.
Küçükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 19.01.2010 tarihli kararında, iddianamede şüpheli olarak gösterilen kişi ile ilgili olarak, adına çek keşide edilen tüzel kişi temsilcisi ya da vekili olarak aynı zamanda tüzel kişi adına çek bedelini bankada bulundurmakla yükümlü olup olmadığı, tüzel kişi ortaklığı veya yönetiminde bulunup bulunmadığı araştırılmadan dava açıldığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş; bu karara yönelik itirazı inceleyen Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 28.01.2010 tarihli kararında, bankadan gelen yazı cevabının suç tarihinden önceki çek hesabını açan özel kişinin yetki durumunu gösterdiği, suç tarihi itibariyle göstermediği ve mahkemenin gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek, itirazın reddine karar verilmiştir.
İddianameye konu çekler, Evstil Alışveriş Merkezleri Mobilya Sanayi İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi’ne ait hesaptan 11.04.2009 ve 09.05.2009 tarihlerinde düzenlenmiş, tüm yasal unsurları içeren birer çek olup, sırasıyla 13.04.2009 ve 11.05.2009 tarihlerinde bankaya ibraz edilmiştir. Bu durumda, suç tarihleri olan 13.04.2009 ve 11.05.2009 tarihleri itibariyle yürürlükte olan 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ile sonradan 20.12.2009 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5941 sayılı Çek Kanunu’ndan hangisinin lehe olduğunun belirlenmesi bakımından gerekli değerlendirmenin yapılması gerekmektedir.
Küçükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nce 5941 sayılı Kanun hükümlerine dayanılarak iddianamenin iadesi kararı verilmiş olup; iade nedenini aynı Kanun kapsamında incelediğimizde;
5941 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (1). fıkrasında, Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında adli para cezasına hükmolunacağı ve 2. fıkrasında ise, Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin malî işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi ve kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür.hükümlerine yer verilmiştir.
Bu durumda, hesap sahibinin tüzel kişi olması durumunda, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5. maddesinin (1). fıkrası uyarınca sorumlu olan, çek karşılığını ilgili bankada bulundurmakla yükümlü kişinin saptanabilmesi için, Ticaret Sicili Müdürlüğünden ve hesap sahibi tüzel kişiden, çeklerin bankaya ibraz tarihleri olan suç tarihleri (13.04.2009 ve 11.05.2009) itibariyle, hesap sahibi tüzel kişiliğin yönetim organının kimlerden oluştuğunun ve varsa bu tüzel kişinin malî işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organı üyesinin araştırılması ve dayanağı belgelerin de getirtilmesi gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nın 174. maddesinin (1). fıkrasının (b) bendinde Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen iddianamenin iadesine karar verileceği öngörülmekte olup; söz konusu araştırma, gerçek failin kim olduğunu ortaya çıkarması bakımından, suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan bir kanıt niteliğine olduğundan, Cumhuriyet savcılığınca iddianame düzenlenmeden yapılması gerekmektedir. Bu yönden iddianamenin iadesi kararı yerindedir. Ancak; iddianamenin iadesi kararında, şüpheli olarak gösterilen kişinin, tüzel kişiliğin ortağı olup olmadığının da araştırılması gerektiği de belirtilmiştir. Tüzel kişi ortaklıklarda, tek başına ortak olmanın, doğrudan yönetim organı üyesi olma sonucunu doğurmaması, ortaklığın idaresinin (yönetim organının) ilgili kanun hükümleri ve ortaklık sözleşmeleriyle düzenlenmesi nedeniyle, bu husususun araştırılmasına gerek bulunmadığından, böylelikle, iddianamenin iadesi kararı, bu yönden yerinde olmadığından, itirazın kısmen kabulüne karar vermek gerekirken tümüyle reddine karar verilmesi yasaya aykırıdır.
Yukarıda belirtilen değişik gerekçeyle, kanun yararına bozma talebi yerinde görüldüğünden; Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.01.2010 gün ve 2010/158 değişik iş karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK’ın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince BOZULMASINA; aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 01.11.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
SN.BASKETÇİ BENİ ARARSANIZ ÇOK SEVİNİRİM.SAYGILAR
YanıtlaSil