İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nde Sona mı Geldik?

Prof. Dr. Ersan Şen. Avrupa İnsan Hakları mahkemesi Adalet bakanlığı Anayasa mahkemesiBeğenelim veya beğenmeyelim, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ile İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin, Ülkemizde kişi hak ve hürriyetlerinin gelişimine önemli katkılar sağladığı tartışmasız bir gerçektir. Maalesef iyi olanı uygulamak konusunda, dışarıdan birilerinin bizi sürekli uyarmasını ve yönlendirmesini bekleriz. Buna rağmen, türlü yol ve farklı kavramlar kullanmak suretiyle zorluğu aştığımız ve yine bildiğimizi okuduğumuz da görülmektedir.

Devlet güvenlik mahkemeleri ile başlayan, sonra adı demokratikleşme uğruna özel yetkili ağır ceza mahkemelerine dönüştürülen, ardından da bazı siyasi zorlukları aşmak amacıyla ismi Terörle Mücadele Kanunu m.10 ile görevli ağır ceza mahkemeleri olan yargı mercileri, bu ısrarın en güzel örneğidir. Bir türlü kendi sorunumuzu çözüp, gerçekten insan hak ve hürriyetlerinin amacına uygun ve fonksiyonlarını gereği gibi yerine getiren sisteme ulaşamıyoruz.

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi karnemiz hala kötü. Yapılması gereken, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne başvuru yollarını zorlaştırmak veya geciktirmek olmamalıdır. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin Türkiye’den gelen başvurulardan yorulduğu, başvuruları makul sürede inceleyemediği ve sonuçlandıramadığı ortadadır. Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi yetkililerinin, Türkiye’den gelen başvuruların çokluğu ve Türkiye’nin devam eden ihlallerin önlenmesi ile ilgili isteksizliğinden şikayetçi oldukları bilinmektedir.

İç hukuka baktığımızda, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurunun kabul edildiğini ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi İnsan Hakları Tazminat Komisyonu’nun kurulduğunu görmekteyiz. Anlaşıldığına göre, bu yerlere başvurmadan İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne gitmek mümkün olamayacaktır. İş çokluğundan bıkan ve başvuruları zamanında incelemeyen İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de, Türkiye’den yapılan başvuruların sayısının azalması için bu tür iç hukuk tedbirlerine sıcak bakabilir.

Mahkeme, kendi görev, amaç ve fonksiyonunun da Türkiye’de gerçekleşen tüm insan hak ve hürriyetlerine dair ihlalleri incelemek olmadığını düşünebilir. Geçmişte, belki şimdi bu inanca sahip olan İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin durumdan vazife çıkarmak suretiyle henüz olağan kanun yolları tüketilmeden iç hukukta gerçekleşen birçok ihlale müdahale ettiğini de bilmekteyiz.

Bizce iç hukukta kabul edilen Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı ve Tazminat Komisyonuna yapılacak başvurular, her ne kadar olağanüstü kanun yolu olması sebebiyle İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne bireysel başvurunun önünü teknik olarak kapatmasa da, uygulamada bu iç hukuk yollarının, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılmasını engellemek de kullanılacağa benziyor. Bir başka ifadeyle, bu iç hukuk yolları tüketilmeden İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne başvurulamayacaktır. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de, şimdilik kuruluş, amaç ve fonksiyonunu gerek göstererek, bu yeni iç hukuk yollarının tüketilmesini destekliyor. Ancak Mahkemenin asıl sorunu, Cumhuriyeti’nden gelen başvuruların çokluğu ve iş yüküdür.

Türkiye Cumhuriyeti’nin İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi karnesini düzeltmek adına kabul edilen bu iç hukuk yolları umarım fayda sağlar. Ümit ediyorum ki, bu yollar vasıtasıyla insan hak ve hürriyetlerine yönelik ihlaller çözüme kavuşur ve adalet yerini bulur.

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne, Ülkemizden giden bireysel başvuruların sayısı bu şekilde azalacaksa, buna itirazımız olamaz. Ancak bu olmayıp da, yeni iç hukuk yolları yalnızca şekli yerine getirip, sorunları çözmek yerine, ötelemeyi, insanları bezdirmeyi, ihlalleri görmezden gelmeyi ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne başvuruları geciktirmeyi veya bu konuda insanları isteksizliğe sevk etmeyi hedeflerse, bu göz boyama ve günü kurtarma uzun sürmeyecektir.

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, etkin iç hukuk yolu olarak kullanılmadığını tespit ettiği, insan hak ve hürriyeti ihlallerinin devam ettiği, sorunların çözülmediğini gördüğü Ülkemiz iç hukuku bakımından, yine eskiye dönüş yapacak ve bu yeni yolların tüketilmesini beklemeksizin, kendisine yapılan bireysel başvuruları kabul edecektir.

Kanaatimizce, bu yeni iç hukuk yollarının olağan kanun yolu olduğuna dair düzenlemelere veya bu yolların İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nden önce başvurulması gereken kanun yolları olduğuna dair bir protokolün Avrupa Konseyi ile imzalanması gerekmektedir. Bunun yanında, bu yasa yollarının tümü ile ücretsiz hale getirilmesi de isabetli olacaktır. Şimdi gözler, Anayasa Mahkemesi’ne ve İnsan Hakları Tazminat Komisyonu’na çevrilmeli ve bu iç hukuk yollarının sonuçları beklenmelidir. Bu bekleyişin uzun sürmeyeceğini, Mahkeme ve Komisyonun gerçekleri görüp, Türkiye Cumhuriyeti’nin imajını kurtarmak yerine, uzun vadede Türkiye Cumhuriyeti’nde vuku bulan kişi hak ve hürriyetlerine yönelik ihlallerin önüne geçmesi gerektiğini ifade etmeliyiz.

Prof. Dr. Ersan Şen
E-Posta: ersansen@hotmail.com

1990 ların başında AİHM e yapılan başvurular için yine iç hukukta sözde bağımsız bir komisyon kurulmuştu ve daha sonra AİHM bunun etkili bir hukuk yolu olmadığına karar vermişti. Geçmişte işte böyle kötü bir hukuk tecrübesi mevcut. Son düzenlemede ise en azından Tazminat Komisyonu ve itiraz mercii olarak belirlenmiş Ankara Bölge İdare Mahkemesi dahil sürecin 1 yılda tamamlanması gerektiği yasada hüküm altına alınmıştır..Bekleyelim ve görelim..

1 yorum:

  1. Gerçekten etkili bir makale olmuş.İnsan hakları avrupa mahkemesi ile ilgili öteden beri merak ettiğimiz soruların bir kısmının cevabını bulmuş olduk.
    Ersan beye teşekkürler..

    YanıtlaSil