5941 Çek Kanunu Gün Para Cezalarının infazı

5941 sayılı Çek kanunu'na göre verilen Gün para Cezalarının İnfazı
Adalet Bakanlığı Kanun yararına Bozma talebi ile Lehe Kanunun Belirlenmesi
Karar: Sanığın para cezasını ödemeyeceği varsayılarak lehe yasanın belirlenmesi mümkün değildir. İnfaz aşamasında sanık para cezasını ödemediği takdirde, infaza ilişkin hükümlerden lehe olanın ayrıca belirlenip uygulanması gerekecektir.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2010/35456
Karar Numarası: 2010/24757
Karar Tarihi: 29.11.2010
DAVA VE KARAR: Karşılıksız çek keşide etme suçundan sanık Meliha'nın mahkumiyetine ilişkin Kayseri İkinci Asliye Ceza Mahkemesi'nin 24.12.2009 gün ve 2009/856 esas, 2009/1478 karar sayılı hükmüne karşı Yüksek Adalet Bakanlığı'nın 23.06.2010 gün ve 7756/41855 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 05.07.2010 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.

Dosya ve ekleri incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, “Dosya kapsamına göre, suça konu 30.10.2008 tarihli, Z-0070978 numaralı 4.220,00 Türk Lirası bedelli çek'in 30.08.2008 tarihinde bankaya ibrazında karşılıksız kalması sebebiyle sanık hakkında 5941 sayılı Kanun'un 5/1, 5237 sayılı Kanun'un 52/2. maddeleri uyarınca 3.785,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; 4.220 Türk Lirası bedelli çek'in ödenmemesi halinde 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesi dikkate alındığında 1 gün karşılığı 100 Türk Lirası hesabıyla 42 gün hapis cezası olarak infazı gerekirken, 5237 sayılı Kanun'un 52. maddesi esas alınarak gün para cezası hesabıyla hükmedilen 3.785,00 Türk Lirası adli para cezasının ödenmemesi halinde ise 5275 sayılı Kanun'un 106/3. maddesi gereğince 189 gün hapis cezasına çevrilerek infaz edilmesi gerekeceği ve bu durumun sanığın aleyhine olacağı cihetle, suçun işlendiği tarih itibarıyla 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun'un 16/1. maddesinin sanık lehine olduğunun gözetilmemesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, belirtilen hükmün bozulması istenmiştir.

Karşıyaka 6. Asliye C. Mahkemesi Usulsüz Tebligat

T.C.
KARŞIYAKA 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
DOSYA NO : 2009/455
KARAR NO : 2009/745
HAKİM: REMZİ GUNDUZ 25277
KATİP:KÜBRAÖNER 69193
SANIK VEKİLİ: AV.Fatma AKÇTN, Şair Eşref Bulvarı B:18 K:2 D:202
Altay Is Merkezi Çankaya /İzmir
SUÇ: Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ: 02.03.2009
ASIL KARAR TARİHİ: 04/11/2009
EK KARAR TARİHİ:22/06/2011
Sanık -hükümlü C... müdafii sıfatıyla Av.Fatma Akçin tarafından 15/06/2011 tarihinde dilekçe sunulduğu ve yapılan uyarı üzerine vekaletname eksikliğinin 22/06/2011 tarihinde vekalet sunularak giderildiği anlaşılmakla, dosya ele alındı, incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dilekçede talep konusu olarak uyarlama yargılaması yapılması, cezanın ortadan kaldırılarak hükmün infazının durdurulması ve yeni bir karar verilmesi olarak belirtilmiş ise de;
Dilekçe metni incelendiğinde, sanığa usulüne uygun tebligat yapılmayarak savunma hakkının kısıtlandığı, kararın sanığa tebliğ edilmediği, yasa yolu açıklamalarının eksik gösterildiği biçiminde gerekçelere yer verildiği, bunların eski hale getirme istemli temyiz olarak değerlendirilmesi gerektiği,
Bu kabule göre inceleme yapıldığında, mahkememizin 04/11/2009 tarihli kararında yasa yolu başvurusunun başlangıcıyla ilgili olarak yanıltıcı ibarelere yer verilmiş olması nedeniyle, yapılan kesinleştirme işleminin eski hale getirme istemini değerlendirecek olan Yargıtay'ca ortadan kaldırılarak hükmün esasının incelenebileceği ve infazın devamına karar verilmesinin ileride sanık-hükümlünün mağduriyetine neden olacağı,
Her ne kadar mahkememizce 02/12/2010 tarihinde verilen ek kararda 5941 Sayılı Yasaya göre uyarlama yapılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş ve dilekçenin bu karara yönelik bir itiraz olarak da değerlendirilmesi mümkün ise

Kategori: çek mağduru, çek yasası, karşılıksız çek, çek yasası mağdurları, 5941 sayılı çek kanunu, Adli para cezası, tebligat, çek, uyarlama yargılaması, yasa yolu

içtihat; Lehe kanun, Koşullu salıverilme

YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2010/43214
Karar Numarası: 2010/27365
Karar Tarihi: 14.12.2010
Dosya incelendi:
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Lehe kanun belirlenirken, infaz kanunları dikkate alınmadan, suç tarihinde yürürlükte olan 3167 sayılı Çek Kanunu ile sonradan yürürlüğe giren 5941 sayılı Çek Kanunun karşılaştırılması ve lehe sonuç doğuran kanun uyarınca hüküm kurulması, infaz aşamasında ise 5237 sayılı TCK'nın 7. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince koşullu salıverme yönünden yeniden karşılaştırma yapılarak hükümlünün lehine olan infaz kanununun uygulanması gerektiği gözetilmeden; para cezalarının ödenmemesi durumunda dönüştürülecek hapis cezalarının miktarına göre 3167 sayılı Kanunun lehine olduğu gerekçesiyle, sanığın bu kanun gereğince mahkumiyetine karar verilmesi,
SONUÇ: Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 14.12.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Kategori: Karşılıksız çek, çek kanunu, çek mağduru, çek yasası, yargıtay içtihatları

C.G.K. Kararı Karşılıksız Çek Savunma Hakkı

YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
Esas Numarası: 2009/10-245
Karar Numarası: 2010/62
Karar Tarihi: 23.03.2010
DAVA VE KARAR: Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık H.'in, 3167 Sayılı Yasanın 16/1-3 maddesi uyarınca, 11.500.-YTL ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, 1 yıl süre ile çek hesabı açmaktan yasaklanmasına ilişkin Torbalı 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen 04.02.2005 gün ve 293-32 sayılı hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nce 04.12.2006 gün ve 7676-13493 sayı ile;
“1- Sanık için CMUK'nun 225. (CMK'nın 195.) maddesi gereğince düzenlenecek uyarılı davetiyenin; öncelikle bilinen son adresine (sanığın mahkemeye bildirdiği veya daha önce kendisine geçerli bir tebligat yapılmış olan ya da Tebligat Kanunu'nun 35/son maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlara sanık tarafından bildirilmiş bulunan adrese) gönderilmesi; tebligat memurunca, sanığın adresini değiştirmesi ve yeni adresinin belirlenememesi nedeniyle davetiyenin tebliğ edilemeyerek iade edilmesi durumunda, bu kez Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeden; yargı çevresi dışında oturduğu anlaşılan sanığa istinabe mahkemesi yerine imza sirkülerindeki adrese doğrudan sözü edilen 35. maddeye göre yapılan usulsüz tebligata dayanılarak sanığın savunma hakkı kısıtlanarak yazılı biçimde hüküm kurulması,

Adalet Bakanlığı Vatandaşlardan Görüş Alıyor

Adalet Bakanlığı, yargı hizmetlerinin hızlandırılması amacıyla vatandaşlardan görüş alyor.

Adalet Bakanlığından;
Yargı hizmetlerinin hızlandırılması amacıyla yapılan ilk çalışmalar 31/03/2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunla yasalaşmış ve 14/03/2011 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu çalışmalar sırasında yargı aktörleri tarafından ortaya konulan görüşler, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından yapılan “Yargıda Durum Analizi” toplantılarında kürsü hâkim ve savcılarının yaptıkları öneri ve tespitler ve kamuoyunda bu konuda yapılan tartışmalarda ortaya konulan görüş ve önerilerden yararlanılmıştır.

Bugün yargı hizmetlerinin hızlandırılması, etkin ve verimli bir hale getirilmesi için ikinci bir paketin hazırlanması ihtiyacı, geçerliliğini korumakta ve böyle bir paketin öncelikli olarak kanunlaşması planlanmaktadır.

Uygulamada yer alıp mevzuatı somut olaya uygulayan ve her türlü problemle birinci elden karşılaşan hakim, savcı ve vatandaşlarımızın yargı hizmetlerinin hızlandırılması, etkin ve verimli hale getirilmesi konusunda ortaya koyacakları görüş, değerlendirme ve öneriler kanun yapım çalışmalarına ışık tutacaktır. Bu sebeple kgm.cezahukuku2@adalet.gov.tr  eposta adresine görüş ve öneriler, gönderilebilir bu görüş ve öneriler ikinci paketin hazırlanmasında temel teşkil edecektir.

Garabet Çek kanununun yol açtığı durumlar ortada
Sorunlarınızı aşağıdaki mail adresine gönderebilirsiniz.
kgm.cezahukuku2@adalet.gov.tr

C.G.K. Şişli 6. Asliye C.Mahkeme Kararı

YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
Karar Numarası: 2010/27
Karar Tarihi: 16.02.2010
İlgili Maddeler 3167 sayılı çek kanunu 5941 sayılı çek kanunu

Sanık İ.’ın karşılıksız çek keşide etme suçundan 3167 Sayılı Yasanın 16/1. maddesi uyarınca 6.500.000.000. TL ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, sanığın daha önce aynı çek ilişkisi nedeniyle vermiş olduğu çekten dolayı Şişli 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2004/317 Esas sayılı dosyasında yasaklama kararı verildiğinden yeniden çek yasaklama cezasının verilmesine yer olmadığına ilişkin, Şişli 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen 17.12.2004 gün ve 276-3032 sayılı hüküm katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nce 02.03.2009 gün ve 9906-3148 sayı ile;
“1- 4814 Sayılı Kanunla değişik 3167 Sayılı Kanunun 16/4. maddesindeki her çek yaprağının ayrı bir suç oluşturacağına ilişkin hükmü karşısında, çek hesabı açmaktan yasaklama kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Kabule göre, ağır para cezasının; 5083 Sayılı Kanunun 1 ve 2, 5252 Sayılı Kanunun 5/1. maddeleri ile 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu'nun 04.04.2007 tarih ve 2007/11963 sayılı kararının 1. maddesi uyarınca belirlenmesinde zorunluluk bulunması” isabetsizliklerinden bozulmuş, yerel mahkeme ise 30.04.2009 gün ve 475-477 sayı ile ilk hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii, katılan ve o yer C. Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C. Başsavcılığı’nın “bozma” istekli 28.10.2009 gün ve 227617 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulu'nca incelenmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI

UYAP: Yakalama ve Tutuklama Kararları

T.C.
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU
Sayı : B.03.1.HSK.07.0.12.04-010.06.02-1-2011 01/07/2011
Konu : Şüpheli-sanık karar takip formları ile
gıyabî tutuklama kararları ve yakalama
emirlerinin UYAP'ta düzenlenmesi, infaz
ve güncelliklerinin takibi
GENELGE
No: 4
Şüpheli ve sanıklar hakkında; tamamlanan adlî soruşturma ve kovuşturma sonuçlarının ilgili adlî kolluk makamlarına intikal ettirilmesi kanunen zorunlu olup bu bildirim, suç failleri hakkında yapılan işlemlerde sağlıklı sonuçlara ulaşılması, faili belli olaylarda sanığın yakalanması, mahkeme önüne çıkarılması ve koordinasyonun sağlanması amaçlarına hizmet etmektedir.
Ayrıca, mahkemeler ile Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından çıkarılıp infaz edilmek üzere kolluk birimlerine gönderilen gıyabî tutuklama kararları ile yakalama emirlerine Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılmak suretiyle kolluk birimlerinin de erişimi sayesinde ilgili kişilerin yurt çapında aranması, bu karar ve emirlerin infazını müteakiben derhal kaldırılması kişilerin mağduriyetlerini önleyecektir.
Bilindiği üzere, UYAP tüm ülke çapında tam olarak 1/9/2008 tarihinden itibaren kullanılmaya başlandığından, bu tarihten önce verilen yakalama emri ve gıyabî tutuklama kararları sisteme işlenmediği için bu veriler, Kaçakçılık İstihbarat Harekât ve Bilgi Toplama Daire Başkanlığı (KİHBİ) Bilgi Sistemine kaydedilmiş ve sonuçlanmamış işlemlere ilişkin kayıtlar hâlen bu sistemde muhafaza edilmektedir.
Öte yandan, Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında mevzuat gereği yüklenen hizmetlerin daha hızlı yapılabilmesi, haksız yakalama ve gözaltı nedeniyle ortaya çıkabilecek mağduriyetlerin azaltılması amacıyla günün teknolojik imkânlarından yararlanılması, verilerin karşılıklı olarak güvenli ortamda paylaşılması ve kullanılması hususunda mutabakata varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi 5941 Kararı (1)

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2010/6
Karar Sayısı: 2011/54
Karar Günü: 17.3.2011
İPTAL DAVASINI AÇAN : Anamuhalefet(Cumhuriyet Halk) Partisi TBMM Grubu adına Grup Başkanvekilleri Hakkı Suha OKAY ile Kemal KILIÇDAROĞLU (Esas Sayısı: 2010/6)

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR:
1- Küçükçekmece 2. Sulh Ceza Mahkemesi (Esas Sayısı: 2010/14)
2- İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesi (Esas Sayısı: 2010/15)
3- Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Mahkemesi (Esas Sayısı: 2010/16)
DAVA ve İTİRAZLARIN KONUSU : 14.12.2009 günlü, 5941 sayılı Çek Kanunu

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Fettah OTO, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Zehra Ayla PERKTAŞ’ın katılımlarıyla 25.2.2010 günü yapılan ilk inceleme toplantılarında, dosyalarda eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine ve yürürlüğü durdurma isteminin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

IV- BİRLEŞTİRME KARARLARI
A-14.12.2009 günlü, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun geçici 1. maddesinin (4) numaralı fıkrasında yer alan “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar…” ibaresinin iptaline karar verilmesi istemiyle yapılan 2010/14 ve 2010/16 esas sayılı itiraz başvurularına ilişkin davaların;

B-14.12.2009 günlü, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5. maddesinin (3) numaralı fıkrasının ikinci tümcesinin “Gerçek kişinin…vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde, bu çekten dolayı … cezaî sorumluluk çek hesabı sahibine aittir.” bölümünün iptaline karar verilmesi istemiyle yapılan 2010/15 esas sayılı itiraz başvurusuna ilişkin davanın;

Aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle 2010/6 esas sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esaslarının kapatılmasına, esas incelemenin 2010/6 esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, 25.2.2010 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi 5941 Kararı (2)

B- Yasa’nın 5. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının İkinci Cümlesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, çek hesap sahibinin tüzel kişi olması durumunda ve eğer yönetim kurulu tarafından bir kişi bu konuda görevlendirilmişse o kişinin, eğer görevlendirme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan kişi veya kişilerin tamamının ceza hukuku açısından sorumlu tutulduğu, tüzel kişilerde yönetim organı üyesi olan kişilerin, suça konu eylemi işlememeleri ve hatta suça konu eylemden haberlerinin olmaması halinde bile cezai yaptırımla karşılaşmalarının mümkün olacağı, bu durumun cezaların şahsiliği ilkesi ile bağdaştırılamayacağı, kişinin yalnızca kendi fiilinden sorumlu olabileceği ve işlemediği bir fiilden sorumlu tutulamayacağı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 38. maddesinin yedinci fıkrasına aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü’nün Anayasa’ya aykırılığı konusunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de karar verebileceğinden, iptali istenen kuralla ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 167. maddesi yönünden de inceleme yapılmıştır.
Yasa’nın 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasında çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında adli para cezasının hükmolunacağı; (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde ise çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişinin çek hesabı sahibi olduğu belirtilerek suçun ancak gerçek kişilerce işlenebileceği öngörülmüştür.
Dava konusu kuralda ise çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin malî işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesinin, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişilerin çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü oldukları belirtilmiştir.
Anayasa’nın 38. maddesinin yedinci fıkrasında, ceza sorumluluğunun şahsi olduğu ifade edilmiştir. Cezaların şahsiliğinden amaç, bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılmamasıdır. Başka bir anlatımla kimsenin başkasının fiilinden sorumlu tutulmamasıdır.
Tüzel kişiler, kendilerini oluşturan kişi veya mal topluluklarından bağımsız ve ayrı kişilerdir. Bu nedenle kendilerini oluşturan üyelerden bağımsız olarak yetkili yönetim organları aracılığıyla hak edinip borç altına girebilirler. Tüzel kişilerin kendilerini oluşturan üyelerinden bağımsız olmaları sebebiyle de üyelerinin veya yetkili yönetim organlarının değişmesiyle girdikleri borçlardan dolayı sorumluluklarında herhangi bir değişiklik meydana gelmez. Başka bir ifade ile yetkili yönetim organlarının işlemlerinden doğan borçlardan dolayı anılan organ ya da bu organı oluşturan üyelerinin bir kısmı değişse bile tüzel kişinin bu borcu ödeme yükümlülüğü devam eder. Bu yükümlülük ise borcun ödenmesi gereken tarihteki mali işleri yürüten yönetim organı veya bu konuda görevlendirilen kişi tarafından yerine getirilecektir. Zira anılan organ veya kişi, tüzel kişiye ait mali işleri yürütmektedir. Dolayısıyla tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organı üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, tüzel kişinin hesapları üzerinde tasarruf yetkisine sahip olacaklarından ibraz süresi içinde her bir çekin karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdürler. Buna göre, tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle ilgili bir üyenin görevlendirilmemesi halinde çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet vermeleri nedeniyle yönetim organının sorumlu tutulmalarında cezaların şahsiliği ilkesiyle çelişen bir yön bulunmamaktadır.