Yeni Çek Kanunu Değerlendirmesi

53T3DPM39CMG Hukuk Merkezi'nde 19/01/2010 tarihinde gerçekleştirilen ve Y. Doç Dr. Vural Seven tarafından sunulan "Yeni Çek Kanunu Hükümlerinin Değerlendirilmesi ve Mevcut Duruma Etkisi" konulu seminer..

Konuşmacı : Avukat Y. Doç. Dr. Vural SEVEN

Bütün katılımcılara saygılarımı ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Güncel bir konu üzerinde bugün seminerimizi vereceğiz.
Çek Kanunu 20 Aralık 2009 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Çek Kanunu'nun yeni düzenlemeleri karşısında uygulamada ne gibi sorunlar yaşayacağız ve geçmişe ilişkin olan düzenlemelerde ne gibi farklılıklar var, bu konu üzerinde görüşlerimi ifade etmeye çalışacağım.

yeni cek kanunu

Bir şeyi genel mecrasından çıkardığınız takdirde artık o düzenleme hakkında sağlıklı bir işleyiş yapmanız pek de mümkün hale gelmiyor.
3 grup kambiyo senedinden poliçe, bono, çek. İkisi kredi aracıdır. Çek, ödeme aracıdır.
Çekte vade olmaz dedik. Sistem de buna göre kurulmuştur.
Ancak, 5838 sayılı 28 Şubat 2009'da çıkan kanunla bu daha önceki 2003 yılında yapılan değişiklikle ceza hukuku açısından ileri keşide tarihli çeklere bir değer atfettik. Çünkü şikayet süresini oradan başlattık ondan önce şikayet süresini kabul etmedik. Oradan bir açık ortaya çıktı. Şimdi biraz ileri gittik. 5838 sayılı kanunla dedik ki 31.12.2009 sonuna kadar üzerinde yazılı keşide tarihinden önce bankaya ibraz edilen çeklerin ibrazı geçersizdir diye bir sonuç ortaya çıktı. Şimdi ne yaptık daha bir ileri noktaya gittik. 3. maddenin 8. fıkrasında şimdi burada da başka bir çelişki ortaya çıkıyor. Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının TTK'nın 707. maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması halinde bu çekle ilgili olarak hukuki takip yapılamaz.

Şimdi, dediğim gibi, iş mecrasından çıkarsa başka sorunlarla karşı karşıya geliyoruz.
Kanun koyucu TTK da, çekte vade yok hükmünü dikkate alarak düzenleme yapmış. Kambiyo senetlerinde vadeden önce müracaat hakkı TTK 625'te düzenlenmiş, poliçe ve bonoda. Şimdi poliçe ve bonoda vade olduğu için bu düzenleme yapılmış. Genel atıf maddesi 730'a baktığımızda çekte 625'e atıf yok. Niye yok, çünkü vade yok. Ama şimdi var, Bu durumu nasıl çözeceğiz?
Dediğim gibi, şimdi ihtiyati haciz isterken, ihtiyati haczin iki temel hali var, vadesi gelmiş alacaklar, muaccel ve müeccel vadesi gelmemişler. Vadesi gelmiş muacceller için vadesinin gelmiş olması yeterli ve rehinle de temin edilmemiş olması yeterli. Kambiyo senedi olduğu için zaten ona da ihtiyaç yok. Peki vadesi gelmemişlerde ne olacak? Böyle bir ihtiyaç çıkacak ama.! Çünkü daha önce bunu düşünmedik, böyle bir sorunumuz yoktu. Orada ihtiyati hacze ilişkin vadesi gelmemişlerdeki hükmün uygulanma imkanı buraya yok arkadaşlar. Bir defa onu söyleyelim. Çünkü burada tekrar başa dönüyoruz çekte asıl borçlu yok, herkes müracaat borçlusu, keşideci dahil. Bunu teknik terim olarak kullandığımı zannederim hukukçu arkadaşlar biliyorlardır. Dolayısıyla 625'i kıyasen uygulayabilirsiniz. Şu an hakim, Medeni Kanun madde 1'deki hukuk yaratma yetkisini kullanarak uygulayabilir. Bu mümkün. Çünkü bu, bugünün sorunu, dün yoktu.

Şu anda 3167 sayılı kanun yürürlükte iken karşılıksız çek nedeniyle verilen bütün cezaların veya davaların yeniden baştan görülmesi lazım. Her şey değişti çünkü. ilk dönemlerde de vardı bu tartışma. Şikayetçi kim olacak diye. Hamil. Sonra çeki elinde bulundurmak koşuluyla ara cirantalara da şikayet hakkı 2003'te getirildi. Şimdi yok. Şimdi kalktı. Burada yok. Sadece hamil var. Eğer kanun koyucu isteseydi ki ara cirantaların şikayet hakkı olacağını bunu açıkça düzenlerdi. Karşılıksız çek şikayet hakkı sadece hamilde var, ara cirantaların yok. Şimdi bakın yine ne oldu? Şikayet hakkı ortadan kalktı. TCK'nın 7. maddesi lehe kanun hükümleri bunu da değerlendirilmek zorundasınız. Ceza miktarına ilişkin hükümleri söylemiyorum. Orada da zaten tamamen değişiklikler var, onunda değerlendirilmesi lazım.

Bir önemli değişiklik; şikayet süresi değişti. Şikayet süresi değişti derken; 6 ay, zamanaşımı da 6 ay. Sorun nereden başlayacağı. O başlama noktasını tespit. 3167'de çek üzerinde yazılan keşide tarihine göre + 10 gün + ibraz süresi + 6 ay idi. Ve bu süre 9 aya da çıkabilir, 10 aya da çıkabilir, 1 yıla da çıkabilir. Şimdi değişti. Çünkü genel hükümler uygulanacak. TCK madde 73. Süre 6 ay. Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği ve öğrendiği günden başlar. Savcı arkadaşlarımızın işi zor. Fiil kolay da fail kim belli değil ki. O dönemde onu tespit edeceksin. Neye göre? Ticaret sicil kayıtlarına göre.

Şu aşamada gerçek kişi tacirler açısından değil de tüzel kişi tacirler açısından anonim şirketlerde ve Limited şirketlerde; yönetim kurulu anonim şirketlerde, limited şirketlerde müdürler kurulu oturup karar alacaklar, içlerinden bir tanesini sorumlu seçecekler.
Diyecekler ki bu arkadaş mali işlerden sorumlu. Karşılıksız çek olursa o sorumlu olacak diye. Bunu da o kararı almakla halletmiş olamayacaklar. Neden? Çünkü mahkeme veya savcılık kovuşturma veya soruşturma aşamasında bunu Ticaret Sicil'den soracak. Mecbursunuz o zaman temsile ilişkin kararları ticaret siciline tescil ve ilan ettirmeye ki sanığı belirleyebilelim. Bu çok kolay olmayacak. Bakın sadece şikayet süresinde sanığı belirleme açısından sorunumuz çıktı. Peki başka neye etki ediyor? Şimdi 5. maddedeki özel ceza kanunlardaki ceza getiren hükümler işte TCK'nın genel hükümlerine aykırı olamaz diye. Çek kanunu ile genel hükümler tekrar delinmeye başladı.
Birincisi zincirleme suç, müteselsil. Şimdi ara bir dönem daha var yalnız. 31.12.2008 ile bunun yürürlüğe girdiği 20 Aralık 2009'a kadar olan dönemde TCK madde 5 yürürlükte olduğu için genel hükümler uygulanacak ve zincirleme suç olduğu için.
Her çek yaprağı ayrı bir suç olacak. Fakat sıralı çek dediğimiz yani bir tane otomobil almışsınız ve çek yaprağından 5 tane vermişsiniz ve o otomobil alışverişi için ve o kişiye karşı vermişsiniz. Artık burada müteselsil suç var tek suç oluşacak.

İkinci ihtimalde olan taahhütle ilgili bir sorun var.
Şimdi, buradaki taahhüt belki gözünüzden kaçmış da olabilir, belki hiç öyle bir anlam da vermemiş olabilirsiniz diye düşünüyorum. Buradaki sanıkla, taahhütte bulunan sanıkla takipteki borçlu tüzel kişi olursa aynı kişi değil. Bakın bir sıkıntı çıktı hemen karşımıza. Nasıl? Şimdi, takibin borçlusu kim? Tüzel kişi. 3167'ye göre sanık kim? Gerçek kişi. Ama gerçek kişinin o borçtan sorumluluğu yok ki. O borcu ödemek gibi sorumluluğu yok. Kural olarak onun malvarlığına gidemiyorsunuz. Şimdi taahhüt verdi. Şimdi bu taahhüt mevcut borca katılma mı? Birlikte borç yüklenmesi haline mi geldi acaba? Ve yarın bu borçların yüzde 90 ının ödeneceğini de düşünmüyorum ben. Belki kötümserim, o zaman siz bu tüzel kişi adına olan bu borca burada sanık anlamında taahhütte bulunmakla katılmış mı oldunuz. Onun yanına müteselsil borçlu haline mi geldiniz? Bunlar düşünülmeden şu anda yapılan işler, ileride sizi sıkıntıya sokabilir. En azından, avukat arkadaşlardan yapacaklar varsa oraya bir ihtirazi kayıt koyun.

Nasıl ihtirazi kayıt koyalım?
Şartlamı dersiniz başka yolla mı dersiniz ama savcılığının matbu olarak verdiği belgeyi gördüm çünkü bana getirdiler orada sorun var. Nasıl sorun var? Cezaları ödemek falan oradaki ödenen ceza değil alacağa ilişkin ödeme var. O metinde de bir düzeltme yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Cumhuriyet Savcısı Murat İnci Bey sormuş infazın yada davanın durması için 5941 sayılı çek kanunu geçici 2. maddede ödeme taahhüdünde şekil şartı var mı?
Şekil şartı ödeme taahhüdünde yazılı olması lazım. En azından da savcılığa yada mahkemeye gidip beyanda bulunulup bu beyanın altına imzanın alınması lazım. Başka ihtimal yok. Yani sözlü de yapılabilir de o sözünün tutanağa geçirilir en azından kayıt altına alınması lazım ki; ilk taksidin bir yıl içersinde ondan sonra kalan bölümünde iki yıl içersinde ödenmesi gerektiğinin beyan altına almamız lazım. Yani fiili olarak yazılı olmayı gerektiriyor.

Peki hocam alınan yazılı beyan taahhüt diyelim icra dairesine götürüldüğünde taahhüt olarak kabul edilebilir mi?

İşte biraz önce ifade ettim, edilmemesi lazım. Çünkü orada takip ayrı devam ediyor. Onun takiple doğrudan bir ilgisi yok. Eğer olur dediğiniz takdirde tüzel kişinin borcundan gerçek kişiyi de otomatikman birlikte borç yüklenmesi şeklinde sorumlu hale getireceksiniz. Şu anda taahhüt verenler bu sorunlardan habersiz taahhütlerini vermekteler, yarın bunla ilgili sorunlar yaşayacaksınız.

Beni dinlediğiniz için zannederim biraz içiniz karardı, çünkü çok sorunlardan bahsettim, ama şunu söylüyorum bunların hepsinin üstesinden gelmemiz mümkün, fakat bizim sorunumuz nerde, bunları nasıl uygulayacağımızda.
Elimizdeki malzemeyle neler yapıp yapamayacağımız konusunda. Ve herkes bulunduğu ortamda bulunduğu makamda mevkide yaptığı işte kendi sorumluluğuna uygun ve işine uygun davransa bu sorunların çoğunu yaşamayacağız.
Buna ihtiyaç da kalmayacak. Ve bakın, hukukun hakkı iade edeceğine olan inanç da ortadan kalkıyor. Benim kişisel kanaatimi soruyorsanız, bu eski karşılıksız çek suçlarından hiçbir şey çıkmayacak, çıkmaması lazım. Her şey darmadağın oldu. Ceza kanununun 7. maddesi var. Lehe kanun hükümleri uygulanır. Bunu engellemeniz mümkün değil.

Evet, tekrar beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ederim
Konuşmacı : Avukat Y. Doç. Dr. Vural SEVEN

622 yorum:

  1. Oğlunun kredi borcu intihara sürükledi
    22 Şubat 2010 13:27Muğla'da oğlu tarafından bankadan çekilen kredide evi ipotek olarak gösterilen ve borcun ödenmeyerek evin satılacağı hissine kapılan baba intihar etti.
    MUĞLA (İHA) - Muğla'da oğlu tarafından bankadan çekilen kredide evi ipotek olarak gösterilen ve borcun ödenmeyerek evin satılacağı hissine kapılan baba intihar etti.

    Edinilen bilgiye göre, Muhittin Kılınç'ın (63) oğlu Muğla sanayisinde iş kurmak için ortak işyeri açtı. İşyerini açarken babasının evini kredi karşılığı ipotek ettirdi. Ekonomik kriz nedeniyle işler iyi gitmeyince ortaklar arasında anlaşmazlık çıktı ve işyeri kapandı. Baba Muhittin Kılınç, oğlunun açtığı işyerinin kapanmasından sonra kredinin ödenmeyeceği ve oturduğu evinin satılacağını sanarak bunalıma girdi ve sabah saatlerinde oturduğu üç katlı binanın çatısına çıkarak kendisini asarak intihar etti.

    Olay yerine gelen Ambulans ve Polis, güvenlik önlemi alırken, Muhittin Kılınç'ın cenazesi Muğla Devlet hastanesi morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

    http://www.yurthaber.com/haber/oglunun-kredi-borcu-intihara-surukledi-266128.htm

    YanıtlaSil
  2. Kırıkkale'de Borç İntiharı
    Kırıkkale'de borçları yüzünden bunalıma giren bir kişi kendini iple tavana asarak intihar etti.
    25 Ocak 2010
    Kırıkkale'de borçları yüzünden bunalıma giren bir kişi kendini iple tavana asarak intihar etti.

    Karşıyaka Mahallesi Ahılı Caddesi 2010 Sokak'ta bakkal dükkanı işleten ve aynı mahallede ikamet eden Eyüp Aykul(48) iddialara göre yaklaşık 60 bin TL kredi ve piyasaya olan borcu yüzünden bunalıma girdi.

    Sabah ezanında kalkarak eşine, "ben dükkanı açmaya gidiyorum" diyerek evinden ayrılan Eyüp Aykul, bir daha dönmedi. Sabah kahvaltısı hazırlayan Fadime Aykul dükkana eşine bakmaya gitti. Dükkanın kepenklerinin kapalı olduğunu fark eden Fadime Aykul tekrar eve döndü.

    Bir müddet sonra kömürlüğe odun almaya giden Fadime Aykul eşinin tavana astığı iple intihar ettiğini gördü. Eşinin cansız bedenini gören Fadime Aykul'un bağırması üzerine komşuları olay yerine geldi. Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi morguna kaldırılan Eyüp Aykul'un cenazesi Ankara Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.

    Öte yandan talihsiz bakkalı tanıyanlar Aykul'un bir tefeciden borç aldığını bu yüzden intihara kalkıştığını iddia ettiler. Aykul'un 4 çocuk babası olduğu öğrenildi.

    Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

    YanıtlaSil
  3. ALLAH
    ALLAH
    ALLAH
    ALLAH
    ALLAH
    ALLAH
    ALLAH
    ALLAHIM BÜTÜN ÇEK MAGDURLARINA YARDIM ET.
    SEN KULLARINA ZULMETMEZSİN.
    ZALİMLERİN ZULMÜNÜ ENGELLE ALLAHIM
    BİZE YARDIM ET ALLAHIM
    BİZE YARDIM ET ALLAHIM
    BİZE YARDIM ET ALLAHIM
    EVLERİMİZDEKİ MASUM ÇOCUKLARIMIZIN DUALARINI KABUL ET ALLAHIM
    BİZ SENİ SEVİYORUZ SENDE BİZİ SEV YA RABBİM
    BİZ MAZLUMUZ BİZİ ZALİMİN OYUNCAGI YAPMA YARABBİM
    GÜNAHLARIMIZI AF EYLE
    BİZİ KENDİNE KUL KABUL ET
    PEYGAMBER EFENDİMİZ HZ MUHAMMED(AS) VE ONUN TEMİZ EHLİBEYTİ VE ŞEÇKİN ASHABI HÜRMETİNE DUALARIMIZI DERGAHINDA KABUL ET ALLAHIM(CC)
    AMİN
    AMİN
    AMİN.

    YanıtlaSil
  4. Borç İntiharları artıyorKaramanlı Mahallesindeki dükkanında alacaklısı ile kavga eden Sadettin Aydın (63) başına ateş ederek intihar girişiminde bulundu.

    Cumartesi akşamı saat 19.00 civarında Karamanlı Mahallesi'nde yaşanan olayda işyerine gelen alacaklısıyla tartışan Sadettin Aydın, şahsın gitmesinin ardından kendine ait tabancayla başına ateş etti. Silah sesini duyan komşuları, olay yerine gittiklerinde Aydın'ın yaralandığını görerek polise ve sağlık ekiplerine haber verdi. Sağlık ekipleri, Aydın'a ilk müdahaleyi yaptıktan sonra Bolu Köroğlu Devlet Hastanesine kaldırdı. Hayati tehlikesi bulunan Aydın ameliyata alındı. Polis ekipleri olayla ilgili olarak soruşturma başlattı. Aydın’ın Senetli olan borcunu uzun süreden beri ödeyemediği öğrenildi.

    http://www.boluolay.com/news.php?id=32862
    24.02.2010 18:40

    YanıtlaSil
  5. İşsizlik intiharı
    İzmir'in Hatay semtinde bir kişi, tabancayla intihar etti. İntihar eden kişinin annesiyle birlikte yaşayan 37 yaşındaki Murat Ali Özcan olduğu öğrenildi.
    Güncelleme:24 Şubat 2010 15:00
    Olay, Mithatpaşa Caddesinde bir evde sabah saatlerinde meydana geldi. Uzun süredir işsiz olan Murat Ali Özcan'ın odasından silah sesi gelmesi üzerine birlikte yaşadığı annesi Fatma Özcan (64) odaya girdi. Yaşlı kadının çığlıklarını duyan komşuları polise bilgi verdi. Olay yerine gelen polis, annesiyle birlikte yaşayan Murat Ali Özcan'ın emekli albay olan babası Doğan Özcan'ın beylik tabancasıyla başına ateş edip canına kıydığını belirledi. Uzun süredir işsiz olduğu öğrenilen Özcan'ın ekonomik

    sorunlarının olduğu bildirilirken, evde yapılan incelemede intihar notu bulundu. İntihar notunda "ekonomik sıkıntılar nedeniyle ölmeyi seçtiğinin" yazılı olduğu görüldü.

    Özcan'ın cesedi otopsi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı
    http://haber.mynet.com/detay/yasam/issizlik-intihari/497183

    YanıtlaSil
  6. Lütfiye köyünde yaşayan ve Nuriye beldesinde kömür ticareti yapan Ö.B. (60), evinin garajındaki tavana bağladığı iple intihar etti.

    Ö.B’nin yaşamına son vermeden hemen önce Bursa’daki akrabalarını telefonla arayarak, "Yarın cenazeme gelin" dediği öğrenildi.

    Bu görüşmenin ardından amca çocuklarının ise durumu Ö.B’nin Saruhanlı’daki damadı M.K’ya bildirdiği belirtildi.

    Cesedi, eve gelen yakınları tarafından bulunan Ö.B’nin, borçlarından dolayı intihar ettiğine ilişkin not bıraktığı kaydedildi.

    Cumhuriyet savcılığı soruşturma başlatırken, cenaze İzmir Adli Tıp Kurumuna gönderildi.
    Millet kafayı kırdı kriz kafadan vuruyo millete bak helvasını kavurup ölüyo.

    YanıtlaSil
  7. tlgerd anlamadım bu yarsavın yazılarını. hukukun üstünlüğünden filan bahsetmiş. herhalde bizim için lazım olan hukukun değilde bu ülkenin yüzyıllardır kanını emen fakat artık tekrar uyanan şanlı milletimizden yiyecekleri tokattan korktukları için arkasına sığındıkları kendilerine göre tasarladıkları hukukun pardon gukukun üstünlüğünden bahsediyorlar. vatandaşın derdine nezaman çare olmuş bu gugukcular. yıllardır darbecilerden gugukculardan bürokratik burjuvalılardan bu millet başını kaldıramadı. Ülkede asıl iktidar bunlar siyasiler değil. hani bizim çeklerden dolayı neyaptı gugukcular. yarsav madem demokrat insan hakları savunucusu, bizim durumumuz insan haklarına aykırı neden çıkıp bu kanun haksız yere esnafı perişan ediyor, bu yasanın derhal düzeltilmesi lazım demiyor. çünkü hukuk onlara guguk vatandaşa. ama biraz sabır guguk onlara hukuk bize olacak. ha yanlış anlama biz aynı taraftayız. çekzede.

    kaya

    YanıtlaSil
  8. arkadaşar teşekkürler RANA

    YanıtlaSil
  9. sn my way
    bugün adliyeye sordurdum daha kesinleşmemiş.uyap tan bakıncada Nihai karar verildi diyor.bu karardan yakalamam da yok.RANA

    YanıtlaSil
  10. YARSAV olarak soruyoruz: Bu, tarafsızlığın ihlali, yargının oturmuş tüm geleneklerinin görmezlikten gelinerek, ikrar da edildiği üzere, alelacele dosyayı başından atmak değil midir? Bu hukuksuzluğu yaratanlar madem kendilerini şu ya da bu nedenle yetkili görüyorlardı, İstanbul C.Başsavcılığı’nın yetkisizlik kararından öğrenildiği üzere delillerin tam olarak toplanmamış olmasına karşın takındıkları bu tutumu hangi yargı etiği ile açıklayabilirler? Bu işlem, şimdilerde birilerince modası geçmiş, bir anlayışın temsilcileri olarak tanımlanmaya çalışılan eski saygın hukukçuların deyimiyle “ihkak-ı haktan bizzat istinkaf etmek” değil midir? Bu nasıl bir bağımsızlık ve tarafsızlık anlayışıdır? Yöntem kalıplarını zorlamanın ve usulsüzlüğün kural-gelenek tanımamanın adı ne zamandan beri bağımsızlık ve tarafsızlık olmuştur?

    2008 yılında İstanbul’da görevli özel yetkili savcıların yargıç ve savcı soruşturmasında yetkili olmadıklarını belirtmelerine karşın Adalet Bakanlığı tarafından verilen hukuka aykırı emrin uygulanması hukuk devletinde izah edilemez bir ihlaldir. 2802 sayılı Yasanın 85. maddesinin görmezden gelinmesi hürriyeti tahdit iradesinin de göstergesidir. Tutuklanması için makul kuşkunun bulunup bulunmadığı tartışmalı bir il başsavcısının tutuklu kaldığı sürenin azlığından bahisle tutukluluğa yapılan itirazı reddedilmiştir. YARSAV olarak ilk kez ifade etmiyoruz: Hukuk devletinde tutuklama bir önlemdir ve asla ceza niteliğine bürünmemelidir. Tutukluluğun devamında sürenin azlığına değinilmesi ise sadece ve sadece tutuklamanın bir ceza olarak kabul edildiğine delalet edebilir.

    “Yargı yargıya bırakılmayacak kadar önemlidir” diyenlerin birden bire YARSAV’ın söylemi olan “yargı yargıya bırakılmalıdır” ı taklit etmeye ve “yargının emrini yerine getirmeye çalışıyoruz” demeye başlamaları, yoksa alelacele verilmiş matbu kararlarla TİB’te yapılan dinlemelerin mahkeme marifetiyle saptanmasını engelleme girişiminde olduğu gibi sadece kendilerinin güvenecekleri bir yargı yaratmanın verdiği rahatlıktan mı kaynaklanmaktadır? Terörle mücadele koordinasyon kurulunda HSYK’nun doğal üyesi olan müsteşarın da yer alması ve istihbari görev üstlenmesi yargıç ve savcıların dinlenmekle yetinilmeyip, fişlenmesinin bir altyapısını oluşturma girişimi midir?

    Adli kolluğun ısrarla kurulmamasının nedeni, hukuk devleti ve demokrasi için DGM’lerden bile daha tehlikeli olduğu anlaşılan neredeyse sınırsız yetkilerle donatılmış özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerine bir saatli bomba gibi yerleştirilmiş kadrolar eliyle mevcut siyasi iktidara ve onun uzun vadeli siyasi planlarına yandaş alternatif bir yargı organı mı yaratmaktır?

    Gizli tanıklarla sistem çökertilmeye mi çalışılmaktadır? Bu yasadışı dinleme ve takipten de daha vahim, hak ve özgürlükler ile anayasal denetimin açık bir ihlalidir. Gizli tanık sistemi anayasaya aykırıdır ve toplum gündemine alınmalıdır.

    YanıtlaSil
  11. 24/02/2010 TARİHLİ YARSAV BASIN AÇIKLAMASI


    Ülkemizde uzun zamandır anayasal yargı erkine karşı planlı, kapsamlı ve dozu artan oranda yıpratma, kuşatma ve egemen olma çabaları sürdürülmektedir.

    Bu çabaların en günceli yargı mensuplarına karşı olanıdır. Bu bağlamda neler yapılmıştır, yapılmaktadır? Bu soruların doğru biçimde yanıtlanması durumunda, hedeflenenin ne olduğunun saptanabileceğine inanıyoruz.

    Neler yapılmıştır?

    Yargıda da, tüm kurumlarda olduğu gibi, yargıç ve savcı adaylığına alınmada kadrolaşma yürütülmüş, liyakat yerine mensubiyet aranır olmuş, yargıç ve savcıların mesleğe alınırken uygulanan mülakat yöntemi ve mülakat kurulunun yapısı dikkate alındığında bir ölçüde başarılı da olunmuştur.

    Anayasanın 138. maddesi hiçe sayılarak yargı kararlarına karşı hakarete varan ve bu kararları yok sayan bir anlayış ve tutum sergilenmiş, her mahkeme kararı bir kriz yakıştırmasına dönüştürülmüştür.

    Anımsayınız, kapatma davası kapatma krizine, Sincan Ağır Ceza Mahkemesince verilen kararlar Sincan krizine, Danıştay’ın üst hukuk normlarına uygun olarak verdiği kararlar katsayı krizine dönüştürülüp kamuoyuna sunularak yargı kararları ve yargıçlar hedef gösterilmiş, adeta lince çağrı niteliğinde açıklamalar yapılmıştır.

    Son olarak da yasadışı cemaat yapılanmalarının üzerine giden ve yasal soruşturma yürüten Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı, yürüttüğü soruşturma sırasında yürütme organı temsilcisi bakanlar ve bakanlık görevlileri tarafından engellenmeye, bakanlık müfettişleri yoluyla yıldırılmaya çalışılmış, bununla da yetinilmemiş, daha önce yargıç ve savcıların yasadışı dinlenmeleri ile hazırlık hareketleri sürdürülen bir süreç, giderek tırmandırılan bir hukuksuzluk ile açığa çıkmış, süreç, bu hukuksuz girişimde bulunanlar ve onların arkasındaki odaklar bakımından tam bir suçüstü hali ile –hiç değilse şimdilik- tamamlanmıştır.

    Erzincan Başsavcısı bu sürecin sonunda cezaevine konulmuştur. Yüksek Kurulun, anayasal görevini ifa ederken, bu tasarrufun gerekçesi olarak ortaya koyulduğu üzere, soruşturmayı yürütenlerin yetkisiz olmalarına ve yetki tecavüzü suretiyle yapılan tüm işlemlerin hükümsüz olduğunun saptanmasına karşın halen de cezaevindedir. Süreçte, yargıç güvencesi onulmaz biçimde zedelenmiştir. Onaylayıcı olmayan yargının nasıl cezalandırılacağının bir provası yapılmış, Yüksek Kurulun yetki gasbına “dur” ihtarı ise adeta duymazlıktan gelinerek, tümden yetkisiz kişilerce alınan bir karar ile dosya apar topar İstanbul’a gönderilmiştir.

    YanıtlaSil
  12. SN RENA BUNDA YORUMLANICAK BİR ŞEY YOK SANA 3000 TL CEKİN KARŞILIĞINDA 3000 TL ADLİ 1200 TL MASRAF CEZASI KESİLMİŞ AMA İLGİNÇ OLAN BU BORCU 3 YADA 4 EŞİT TAKSİTLE ÖDETİRLERKEN SANA 10 EŞİT TAKSİT DEMİŞLER BU SENİN İÇİN İYİ KARAR YAZILDIĞI TARİHTEN 30 GÜN SONRA İLK TAKSİT OLAN 300 TL TUTARI YATIRMAN GEREKLİ GERİ KALAN 20 TL Yİ VERGİ DAİRESİNE DOSYA NUMARANLA BERABER YATİRICAKSIN KALAN 1000 TL YİDE KARŞI TARAFIN AVUKATINA VERİCEKSİN EĞER TEMYİZ ETMEYECEKSEN

    (BİRDE BAŞKA YOL VAR TAKSİTLENDİRME DİLEKÇESİ VEREBİLİRSİN 2 YIL İÇİN KARARI VEREN MAHKEMEYE)

    SAYGILAR
    MURAT GÜZEL

    YanıtlaSil
  13. HÜKÜMh
    1-Sanığın üzerine atılı karşılıksız çek keşide etmek suçunu işlediği sabit olduğundan TCK 29.mad.uyarınca, suçun işleniş biçimi,sanığın şahsi ve sosyal durumu göz önüne alınarak eylemine uyan ve lehine olan 3167 sa.yasanın 161/1.mad.uyarınca takdiren 3.000Tl adli para cezasıyla cezalandırılmasına,
    2-sanığa verilen cezadan takdiren başkaca artırım ve indirime yer olmadığına,
    3-Sanığa verilen adli para cezası miktarının TCK nın 52/4 mad.uyarınca takdiren sanığa verilen ağır para cezasının sanıktan birer ay ara ile 10 eşit aylık taksitle alınmasına,
    4-İşlenn suçun niteliğine göre 3167 sa.yasanın 1673 fıkrası uyarınca 1yıl süre ile sanığın çek hesabı açtırmalarının yasaklanmasına
    5-Şikayetçi kendini vekil ve temsil ettirmesi ancak duruşmaya katılmaması nedeniyle dilekçe yazma ücreti olarak 1000TL vekalet üc.sanıktan tahsili ile katılana verilmesine,
    6-Hakkında mahkumiyet kararı verilen sanığın devlet Hazinesinden kovuşturma aşamasında harcama yapılmasına sebep olduğu dört adet teb.gid.olan 18.00Tl nın ve 2.00tl posta üc.Harçlar Kanunu hüküm.göre vergi dairesine verilmesine,
    7-Dair mahkumiyete ilişkin verilen kararın tefhim yada tebliği tarihindenın itibaren CMK'nın 273.mad.uyarınca 7 gün içinde mah.bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine bir beyanda bulunulması suretye Yargıtay nezdinde temyiz yoluna başvurma yoluna sahip olduğu hatırlatılarak,tarafların yokluğunda C.savcısı hazır olduğu oturumda yasal yollar açık olmak üzere CMK nın 35/1, 231/1 ve 232/6 uyarınca karar verilmakla, gerekçenin başlıca noktaları anlatıldı.21/01/2010
    yorumlarınızı bekliyorum rana

    YanıtlaSil
  14. BU ARADA SN ÇEK MAGDURLARI NACİZANE FİKRİM EĞER AVUKATIM DEDİĞİNİZ KİŞİ BİR ÇOCUĞUN BABASININ BORCU YÜZÜNDEN TELEVİZYONUNUN HACZEDİYORSA VE BUNU YAPARKEN YANAĞINA BİR GÜLÜMSEME DÜŞÜYORSA LÜTFEN O TARZ AVUKATLARLA ÇALIŞMAYINIZ BENİM İKİ YILDIR 1. MİLYON TL NİN ÜZERİNDE BATAĞIM VAR VE 49 ADET DAVAM VAR AYRI AYRI VE BENİM AVUKATIM YOK ÇÜNKÜ O ÇOCUĞUN ÇİZGİ FİLM İZLEDİĞİ TV Yİ BABA ÜZERİNDE BASKI YARATMAK İÇİN ALAN AVUKATLARIN BU SANIK BİLE OLSAM HAKLI DAVAMDA BENLE YÜRÜYECEK KADAR ŞEREFLİ OLDUKLARINI DÜŞÜNMÜYORUM..

    SÜRÇİLİSAN ETTİYSEM AFFOLA

    SAYGILAR
    MURAT GÜZEL

    YanıtlaSil
  15. teşekkür ederim

    murat güzel

    YanıtlaSil
  16. BAKIN ARKADAŞLAR VE YÜZ YÜZE TANIŞMASAKTA DOSTLARIM BİZİM YAPTIĞIMIZ DAHA DOĞRUSU YAPMAYA ÇALIŞTIĞIMIZ ŞEY YENİ YASA İLE ESKİSİ ARASINDA Kİ LEHE OLAN FARKLARI ÇOK AKILCI TESPİT ETMEKTİR.
    SADECE LEHE OLAN İKİ DURUM VARDIR (BENCE LEHE DURUM DEMEK TÜMÜYLE SANIĞI OLDUĞUMUZ DAVADAN KURTULMAK DEMEKTİR)
    1. ÇEKE VADE KONULMASI VE ERKEN İBRAZLI ÇEK DAVALARININ DÜLMESİDİR.. (BURDA YAPTIĞIM ARAŞTIRMALARA GÖRE TAM NET OLMASADA BANKA VE FACTORİNGLERİN AÇTIKLARI DAVALARIN %6 SINA TEKABUL EDİYOR ODA ONLAR İÇİN HİÇ BİRŞEY)
    2. ASIL CAN ALICI MADDE 5/1 FIKRASINDA SADECE HAMİLİNİN KELİMESİNİN GEÇMESİDİR.. BU NE DEMEKTİR BANKA VE FACTORİNLERİN GERİ KALAN TÜM DAVALARINDAN AVUCLARINI YALAMALARIDIR.
    BAKIN YUKARDA İZMİR GİBİ LANET BİR ADLİYEDE 24.ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE VERDİĞİM DİLEKÇEYİ YAZDIM SİZE KİMSENİN GÖZÜNÜN YAŞINA BAKMAYAN NAMLI MAHKEME 24. ASLİYE CEZA BİLE BİR DURDU VE ARAŞTIRALIM DEDİ..
    ŞİMDİ BİZİM BU DURUMDA OLAN HER DAVAMIZA BU DİLEKÇE İLE MÜDAHİL OLMAMIZ GEREKİR. EĞER CEZA BİLE ALSAK TEMYİZ DİLEKÇESİNDE ANAYASANIN 38. MADDESİNE İLAVETEN BU MADDEYİ İDDİA ETMEMİZ GEREKİR..
    ASIL SİYASİLERİN BİZE VERDİĞİ EN BÜYÜK HEDİYE BU BEN EMİNİMKİ YÜZBİNLERCE DAVADAN EN AZ %80İNDE ŞİKAYETCİ CİRONTO YADA O YOLLA ÇEKİ ELİNE ALMIŞ BANKA VE TEFECİLER.

    ŞİMDİ BENİM İDDİAM,
    3167 sayılı çek kanunun
    Madde 16b-
    (26.2.2003 tarih,4814 sayılı kanunla ek madde)
    16 ncı maddede öngörülen suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma
    yapılması, hamilin, çeki elinde bulundurmaları koşulu ile ödemede bulunan cirantanın veya kanunî veya akdî teminatı nedeniyle tam ödemede bulunan bankanın şikâyetine bağlıdır. Bu suçlara çekin ibraz edildiği ya da keşide edildiği veya şikâyetçinin yerleşim yerinin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesinde bakılır.
    3167 SAYILI YASADA ACIK ACIK ŞİKAYET HAKKI OLANLARI BELİRTMİŞ OLMASIDIR.
    OYSA 5941 SAYILI YASADA SADECE HAMİL DEMİŞTİR.
    İŞTE SİHİRLİ KELİME SADECE HAMİL..
    BEN BUNUN UCUNDAN TUTUP SAVAŞA DEVAM EDİYORUM EMİNİM ÇOK KISA ZAMANDA SIRF BU MADEDEKİ ISRARIM YÜZÜNDEN BİR BERAAT ALICAM VE ALLAH İZİN VERİRSE BU PLATFORMDA SİZLERLE PAYLAŞICAM..

    SAYGILAR
    MURAT GÜZEL

    YanıtlaSil
  17. BU DİLEKCEYİ AYIN 19 UNDA MAHKEMEYE SUNDUM HAKKIMDA O CELSE KARAR ÇIKICAKKEN DİLEKCEYİ İNCELEMEK ÜZRE DAVAMI 4 AY ÖTEYE ATTTI HAKİM..

    24.ASLİYE CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA İZMİR 19.02.2010
    DOSYA NO : 2010 / 13
    SANIK : MURAT GÜZEL

    TALEP : Mahkemenizde görülen 2010\13 nolu dosyanın . tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılmasıdır.

    OLAYLAR:

    3167 sayılı çek kanunun
    Madde 16b-
    (26.2.2003 tarih,4814 sayılı kanunla ek madde)
    16 ncı maddede öngörülen suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma
    yapılması, hamilin, çeki elinde bulundurmaları koşulu ile ödemede bulunan cirantanın veya kanunî veya akdî teminatı nedeniyle tam ödemede bulunan bankanın şikâyetine bağlıdır. Bu suçlara çekin ibraz edildiği ya da keşide edildiği veya şikâyetçinin yerleşim yerinin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesinde bakılır.

    5941 sayılı çek kanunun
    MADDE 5- (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilinin şikâyeti üzerine, demek suretiyle açıkca şikayet hakkını sadece hamiline vermiştir.

    NETİCE VE TALEP : Türk Ceza Kanununun 5 ve 7nci maddeleri gereğince, lehe kanun hükmü uygulamasıyla, suç olmaktan çıkarılan fiilim sebebiyle hakkımda acılmış olan ceza davasının bütün hüküm ve sonuçlarıyla ortadan kaldırılarak, infazın durdurulmasını saygılarımla arz ve talep ederim.

    MURAT GÜZEL

    YanıtlaSil
  18. BAKIN ARKADAŞLAR ÇEK MAGDURLARI OLARAK BİLİNEN BİR SİTEDE LEHE OLAN YENİ ÇEK KANUNU NASIL YORUMLANMIŞ...
    YORUMA BAKIN
    (b- Şikayet hakkı çeki elinde bulunduran hamile aittir. (5/1. m.)
    Hamil; emrine çek keşide edilmek veya çekin arkasında ciro silsilesine uygun cirosu bulunmak veya çeki bankaya ibraz etmek suretiyle haklı olarak çekin hamili olduğunu kanıtlamalıdır. İbraz eden hamilin dışında, ciro silsilesine uygun olarak geri dönüş cirosuyla çeki elinde bulunduran hamilinde şikayet hakkının bulunduğu kanaatindeyim.)
    BENİM CEVABIMA BAKIN
    3167 sayılı çek kanunun
    Madde 16b-
    (26.2.2003 tarih,4814 sayılı kanunla ek madde)
    16 ncı maddede öngörülen suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma
    yapılması, hamilin, çeki elinde bulundurmaları koşulu ile ödemede bulunan cirantanın veya kanunî veya akdî teminatı nedeniyle tam ödemede bulunan bankanın şikâyetine bağlıdır. Bu suçlara çekin ibraz edildiği ya da keşide edildiği veya şikâyetçinin yerleşim yerinin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesinde bakılır.

    BURDA AÇIK AÇIK BELİRTMİŞ ŞİKAYET HAKKININ KİMLERİ KAPSADIĞINI
    5941 sayılı çek kanunun
    MADDE 5- (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilinin şikâyeti üzerine, demek suretiyle açıkca şikayet hakkını sadece hamiline vermiştir.
    AMA BURDA YUKARDAKİ GİBİ HAMİLİNİN YANISIRA CİRANTO LARI SIRALAMAMIŞ
    ŞİMDİ SORUYORUM BİZ MAGDURUZ BİZİM İŞİMİZ BUNLARI GÖRMEK DEĞİLMİ
    BEN SİZE KATILMIYORUM BU KONUDA ESKİ YASADA ACIK ACIK SIRALIYOR YENİSİNDE SADECE HAMİL DİYOR HAA İŞLEYİŞTE HAKİMLERİN TAKTİRİ OLUCAK GENE AMA BENCE BİZ AZ DAHA DİKKAT ETMELİYİZ..


    BU TARZ YAZILARI GÖRÜNCE KİMİN DOST KİMİN DÜŞMAN OLDUĞUNU ANLAMAKTA ZORLUK ÇEKİYORRUM.
    ASLINDA YASA KOYUCULAR BİZE ACIK ACIK MESAJ VERİYORLAR AMA BİZ ANLAMIYORUZ GALİBA, HAPSİ KALDIRAMADIK BAKIN DİKKAT EDİN VADE KOYDUK,SADECE HAMİL DEDİK BUNLA BİLE BİNLERCE İNSAN KURTULUR ACIN GÖZLERİNİ BASTIRIN DİYORLAR AMA BİZ ANLAMIYORUZ LEHE OLAN DURUMLARI BİLE BANKALARIN LEHİNE YORUMLUYORUZ .. ŞİMDİ SORUYORUM KİM DOST KİM DÜŞMAN KİM AKILLI KİM APTAL.


    SAYGILAR
    MURAT GÜZEL

    YanıtlaSil
  19. *** A Ç I K T E Ş E K K Ü R ***

    Bu gün YA ALLAH BİSMİLLAH deyip uzun süredir beni arayıp soran ikamet ettiğim mahallin karakoluna gittim..

    Bir çek için ifadem varmış.. Bir başka çek için ifademin alınabilmesi için tutuklama çıkmış..
    Bunları halledilebilir şeylerdi, fakat;

    SÜRPRİİİZ!!!

    Yazın safra kesemi aldırmış ve lazım olacağını hesap edip normal rapor almadan hastaneden taburcu olmuştum.. Bu arada gecikmeli aldığım APC nın temyiz süresi bir kaç gün geçmiş 2 çekim için sonradan hasteneden aldığım epikriz raporunu ekleyerek temyize başvurmuştum.. Meğer Ankara 26. Asliye temyizimi kabul etmemiş ve cezam hapse bile çevrilmiş..

    Haydi İNFAZ BÜROSUNA..

    Saat 11.30 da iki taahhüt imzalattılar Ankara 26.Asliye'ye faksladılar.. Ve FAKS bekleme konumuna geçtik.. Dediler ki "belki akşama gelebilir yoksa CEZAEVİNE"...

    Öğle arasında Karakola geri dönerken telefonla İNFAZ BÜROSUNDAN geri çağırdılar..
    HAYIRDIR İNŞALLAH..

    Döndük, dediler ki beklemek yok.. CEZAEVİNE.. Faks gelirse çıkarsın.. Gelmezse gelinceye kadar yatarsın..

    CÜNEYT BEY İMDAAAT!!!
    Sağolsun CÜNEYT..
    Hemen Av NESLİHAN BENLİER Hanımefendinin telefonunu verdi..

    Aradım..

    Avukat Hanım'a kendimi tanıtıp durumumu anlattım..

    "Tamam ben de tam 26. Asliye'nin önündeyim şimdi girip bakayım, hatta stajımı bu hakimin yanında yapmıştım" dedi..

    Polisi 5 dakika daha, 10 dakika daha diye zor durduruyorum.. Adam beni bir an önce cezaevine teslim etmek istiyor "savcı imzalamış ben bekletemem" diyor başka bir şey demiyor.. Neyse Samsun'daki avukatım saat 3'e kadar zaman aldı..

    Sonra Av. NESLİHAN BENLİER Hanımefendi bizzat evtrakımı bulup sonuçlandırdı ve FAKS edilmesini sağladı..

    ŞİMDİ ÇOK ŞÜKÜR EVDEYİM..

    Bu sebeple;
    Av.NESLİHAN BENLİER hanımefendiye
    Sevgili MARKO PAŞAMIZ Cüneyt Kardeşime

    A Ç I K T E Ş E K K Ü R

    ...ediyorum

    YanıtlaSil
  20. TC
    İZMİR
    25. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ

    DOSYA NO : 2009/669
    DURUŞMA TARİHİ: 23/02/2010

    HAKİM : CELAL ATAY (32485)
    C. SAVCISI : ABDÜLGAFUR GÜNDOĞDU (33233)
    KATİP : CANAN ÇÖLLÜ (116779)

    GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Gerekçesi ekli kararda açıklanacağı üzere,
    1. Sanık Murat Güzel'in üzerine atılı albarakatürk manisa şubesine ait 20/04/2008 keşide tarihli 0562311 nolu 15.000.00 TL bedelli çekin karşıkılsız bırakılması nedeni ile açılan kamu davasında sanığa istinat edilen fiilin şuç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5941 sayılı kanunda şuç olarak tanımlanmamış olması nedeni ile CMK 223/2-a maddesi uyarınca BERAATİNE,
    2. Sanık Murat Güzel'in üzerine atılı bank asya karşıyaka şubesine ait 27/05/2008 keşide tarihli 3901468 nolu 5000 USD bedelli çekin karşılıksız bırakılması nedeniyle acılan kamu davasında sanığa istinat edilen fiilin suç tarihinden sonra yürülüğe giren 5941 sayılı kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeni ile CMK 223/2-a maddesi uyarında BERAATİNE,
    3. Sanık Murat Güzel'in üzerine atılı bank asya karşıyaka şubesine ait 31/05/2008 keşide tarihli 3901463 nolu 5000 USD bedelli çekin karşılıksız bırakılması nedeniyle acılan kamu davasında sanığa istinat edilen fiilin suç tarihinden sonra yürülüğe giren 5941 sayılı kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeni ile CMK 223/2-a maddesi uyarında BERAATİNE,
    4. Sanık Murat Güzel'in üzerine atılı bank asya karşıyaka şubesine ait 03/07/2008 keşide tarihli 3901466 nolu 5000 USD bedelli çekin karşılıksız bırakılması nedeniyle acılan kamu davasında sanığa istinat edilen fiilin suç tarihinden sonra yürülüğe giren 5941 sayılı kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeni ile CMK 223/2-a maddesi uyarında BERAATİNE,
    5.Sanık Murat Güzel'in üzerine atılı bank asya karşıyaka şubesine ait 17/07/2008 keşide tarihli 3901467 nolu 5000 USD bedelli çekin karşılıksız bırakılması nedeniyle acılan kamu davasında sanığa istinat edilen fiilin suç tarihinden sonra yürülüğe giren 5941 sayılı kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeni ile CMK 223/2-a maddesi uyarında BERAATİNE,
    6. yargılama giderlerlerinin kamu üzerine bırakılmasına
    karara karşı tefhimden itibaren 7 gün içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile yargıtaya temyiz yoluna başvurma hakkı olduğunun bildirilmesine,
    dair karar sanığın ve katılan vekilinin iddia makamında C savcısı huzurunda verildi. Hüküm fıkrası CMK 231/1 maddesi uyarınca okunarak gerekçesi ana çizgileri ile anlatıldı.

    SAYGILAR
    MURAT GÜZEL

    YanıtlaSil
  21. 40 yıl sonra, yani 2050 yılında memleketimizde neler olacak? “Gazı kim saldı?” tartışması son haddini bulacak. Salan, gizli salacak. Salamayan, adamına koşacak. Böylece, hava çok ısınacak. Denizler yükselecek. Mevsimler karışacak. Memleket çifte kavrulacak. Vatandaş, can havliyle üstünde ne varsa atacak. Herkesin malı ortada olacak ve hiç kimse mal bildiriminde bulunmayacak. Ateşli pozlar verenler çoğalacak. Takriben 80 yaşına merdiven dayayan Ayşe Arman bir kez daha soyunacak. Yetkililer, “Lütfen donunuz kalsın” diyerek vatandaşı uyaracak. Fazlaca uyarılanlar, sağa sola saldıracak. Haliyle, nüfus artacak. Muhalefet, “Bu devlet projesi mi?” diye soracak. Göçler başlayacak. İklim değişikliği nedeniyle, emeklinin nesli tükenecek. Bu nedenle, yaşanan gelişmelere “Çok ayıp yahu!” diyen çıkmayacak. Ancak, AB uyum yasaları gereği, “şerefsiz” ve “hayvan oğlu hayvan” gibi laflara, hapis ve para cezası verilmeyecek.
    ***
    Yeni demokrasi anlayışı “Al Sana Demokrasi!” ile tanışılacak. Karakollar özelleştirilecek. Karakol görüntülü barlar gençlerin uğrak mekanı olacak. Çıplak kadın vücudunda “sushi” yemekten bıkılacak ve “göbekte kaymakam kebabı” yeme dönemi başlayacak. Bir fincan kahvenin sadece 40 gün hatırı olacak. Kimse kimseye selam vermeyecek. Selam veren borçlandırılacak. Toplumsal olaylarda polis, AB‘nin isteği üzerine şişe suyu fışkırtırken, kahkaha gazı kullanacak. Gazı yiyen, “Yarim İstanbul‘u mesken mi tuttun?” şarkısını mırıldanacak. Dinlemeler, kulak içerisine yerleştirilen bir sistemle gürültü çıkarmadan yapılacak. Demokratların “demo”su yapılarak, ihtiyaç olmaktan çıkarılacak. Şiddet gören kadınlarda, darmadağınık saçlar, baştan çıkarıcı bir zenginlik sağlayacak. Kamu Görevlileri Etik Kurulu, kamu görevlilerinin dansözlü veda gecelerinde omuzlara alınmasını, kadın-erkek ayrımı yapmadan serbest bırakacak.
    Büyük Dünya Projesi kapsamında kıtalar yer değiştirecek. ABD‘den sonra, Suudi Arabistan sınır komşumuz olacak. Ay hariç, her yere vizesiz gidilecek. Sebzeler, tane tane ve rastgele seçilecek. Tüketim alışkanlıklarımız tümden değişecek. İdareli yaşama geçilecek. GDO‘suz yiyecekler zor hazmedilecek. AB‘nin beğenmeyip geri gönderdiği hıyarlar bize kalacak. Yemeklerden sonra genişleyen pantolon modası çok tutacak. Beynimiz, hipotalamus bölgesine sinyal göndererek çalışmamıza engel olacak. Böylece, beynimiz daha az, ellerimiz daha çok çalışacak. Özet olarak, başımız küçülürken, ellerimiz büyüyecek. Eller büyüdüğü için, cepçilik tarihe karışacak. Atasözlerimiz değişime uğrayacak. Örneğin, GDO‘lu armut dibine düşmeyecek.
    Kişi başına düşen alışveriş merkezi ve üst geçit sayısı göğsümüzü kabartacak. Aydın Doğan, medya grubunu küçültmeye devam edecek ve elinde sadece “Gümüşhane TV” kalacak. Konut ve araba kredisi cazibesini kaybedecek, “ekmek kredisi” vermek üzere Fakir Bank kurulacak. Öğrencilerin beynine enformasyon cipleri takılarak, dersaneler kapatılacak. Velhasıl, akıllara zarar daha çok şey olacak.. Sabah olacak, akşam olacak…

    YanıtlaSil
  22. 2003 yılında satılan ürün karşılığı alınan çekler karşılıksız çıktı,bunun üzerine adalete güvenip dava açtık bu zamana kadar süren dava sonucunda yargıtaydan verilen yanıt düşme!yani dosyam kapatıldı.Ben adalete güvenip bunca yıl davanın peşinde koştum bu kadar yıl mahkeme ve avukatlara masraf yapmışım karşılıksız çek sonucu girdiğim zarardan ötürü var olan iş yerimi kapatmışım.Bir dolu borca girmişim ve sonucunda bu kadar uğraşıma adalete bu kadar güvenmeme rağmen aldığım sonuç davayı kaybettiğim.Bu durumda kazanan çeki kesip ödemeyen! Bense hem malımı kaybetmişim hem paramı alamamışım hem de bir sürü avukat ve mahkeme masrafı ödemişim.Bu kadar zarara girdiğim halde yine de bekledim fakat anladım ki adalet suçludan yana,bizde mi karşılıksız çek keselim haram para yiyelim birilerini dolandıralım.Yargıtayın davayı zaman aşımını öne sürerek düşürmesi benim değil onların sorunudur.Ben herşeyi usulune uygun olarak zamanında yaptım bu kadar yılda bekledim bu sonuç böyle olmamalıydı hakkımı her ne olursa olsun aramaya devam ediceğim.Devlet olarakta sizden temennim bu adaletsizliğe bir son verilmesi mağdur olanların mağduriyetini gidermenizdir.

    YanıtlaSil