Mazlumlar suskun kaldıkça zulüm sona ermez

Çek Mağdurları, karşılıksız çek
Birlik olalım, bu barbar zihniyeti birlikte yenelim! Üç beş kahramanı seyrederek, alkışlayarak zafer gelmez.

Sen etmezsen kendine, bize kimse ihanet etmez.

Şartlara teslim olmak, talepsiz olmak, tepkisiz olmak, sessiz olmak; yenilmekten her zaman daha utanılacak bir durumdurve kötüdür.

İnandığımız, isyan ve itiraz ettiğimiz davamız uğruna çaba sarf etmeliyiz, direnmeliyiz, Gelişmeleri oturduğumuz yerden izlemekle, pasif bir destek ile yetinerek zafer bekleyemeyiz umutlanamayız.

Mücadelenin olmadığı yerde umutlanmak boşunadır. Gayretimiz ve kavgamızla davamıza sahip çıktığımızı ispatlamak gibi bir sorumluluğumuz vardır.

Hiçbir mazerete sığınarak ÖZGÜRLÜK MÜCADELEMİZİ erteleme, kendimizden başkalarına yükleme hakkımız yoktur.

BİZ KENDİMİZ İÇİN MÜCADELE ETMEDİKÇE ZAFER KENDİLİĞİNDEN ÇIKIP GELMEZ.

Plan Bütçe komisyonunda kamu alacaklıların tahsiline ilişkin Torba Yasa vardır.Torba yasaya karşılıksız çekten dolayı verilen Adli para cezalarını mutlaka ekletmeliyiz, bunun içinde Plan Bütçe Komisyon Üyelerini yılmadan aramalıyız. bırakın ters konuşsunlar bağırsınlar çağırsınlar onlar bizim vekillerimiz ve vatandaşa yani asıllarına cevap vermek zorundadırlar.

Devlet Anayasal Suç İşlemektedir

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç karşılıksız çekin suç olarak tanımlanmasında; Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrası “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz”.

Bu kuralın amacı, ekonomik nedenlerle ve iyi niyetle borcunu ödeyemeyen kişilere hapis cezası verilmesini önlemektir, bu nedenle iyi niyet ve kötü niyeti ayırt etmeyen bir suç, kasıtla işlenen bir suç haline getirilmediği sürece Anayasa’ya aykırıdır, "hapis cezası öngörülerek alacaklının hakkının korunması ve kamusal güvenin sağlanması gerekçesi de asla kabul edilemez" demektedir

Yargıtay Başkanı Sayın Hasan Gerçeker yazılı ifadesinde karşılıksız çekin suç olarak tanımlanmasının ve suç kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirtmektedir..

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Sayın Ahmet İyimaya borç nedeniyle hapis cezasının Anayasa aykırı olduğunu katıldığı tüm televizyon programlarında ve gazetelerde ifade ederken, 2002 yılında Anayasa Mahkemesinin oy çokluğuyla karşılıksız çek hapsinin Anayasaya aykırı olmadığı kararının, TOBB, Barolar ve Bankalar gibi çeşitli lobilerin baskısı nedeniyle alındığını ve bunun hatalı bir karar olduğunu itiraf ederek, dünyada böyle bir suç ve ceza yok ama ülkemizde bu lobilerin işin içinde olduğunu ima etmektedir.

5941 sayılı çek kanunu cezalara ilişkin hükümleri düzenlemektedir ve suçu kast aranmaksızın şekli suç olarak tanımlamaktadır, kişi gerçekleştirmeyi kastetmediği böyle neticelerden sorumlu tutulmaktadır, bu tür sorumluluk, ortaçağ kanonik hukukunun kalıntısı olan “versari in re illicita”, yani hukuka aykırı bir durumda olan, bunun bütün neticelerine katlanır anlayışının ürünü olup, günümüzde çağdaş ceza hukuku bu anlayışı çoktan terk etmiştir. Genel hukuk kurallarında, kusurun aranmadığı objektif sorumluluk halleri, kusursuz ceza olmaz ilkesiyle açıkça çelişmektedir.

Bir ceza maddesi bu denli ve bu seviyede tartışılıyor olacak, üstelik karşılıksız çekin suç olarak tanımlanmasının ve suç kabul edilmesinin mümkün olmadığını yargının en tepesinde bulunan insanlar açıkça ifade edecek, TBMM, ilgililer ve sorumlular kurulu bu adaletsiz düzeni değiştirmek yönünde bu kadar duyarsız kalacak ve görmezden gelecek.

Bu durum, vicdanları rahatsız edici bir durum değil midir?

Çek yasasının mağdur ettiği yüz binlerce aile feryat ederken başta bankalar olmak üzere bu davaların ve çağdışı hapsin sürmesinden çıkarı olanlar bu adaletsizliğin ve tartışmalı yasanın ortadan kaldırılmasına engel olmak istemektedirler.

İktidar ise ekonomik gerekçelerin arkasına sığınarak, bu kanunu uygulama zorunda olduklarını ifade etmektedir. Mali piyasaların zarar göreceği gibi bir gerekçeyi Kutsal Adalet Duygusuna tercih eden, vicdanlarını akçeli işlere ve çıkarlara hapseden, binlerce insanını zindanlara hapseden, bir vatandaşını ekonomik gücünü yitirince ‘onurunu da yitirmiştir’ olarak kabul eden bir ülke hepimizin ülkesi olabilir mi?

Namuslu ve onurlu bir iş adamı iken, hatalı veya talihsiz bir şekilde batmış, iflas etmiş, maddi manevi çok şeyini kaybetmiş, yaşadığı bunca acı üzerine, ayrıca bir de ona, karakterinde, niyetinde ve hakikatte yer almayan adi bir suç izafe edip, adi bir suçlu gibi hapsetme cihetine giden bir devlet, bir hukuk devleti olabilir mi?

Esasen, bu kanunu yaşatmakta ısrar eden, çağdışı hapsin sürmesinden çıkarı olanlar iktidarıyla, devletin ilgili kurumlarıyla ve sorumluları büyük bir Anayasal suç işlemektedirler.

Bu bir Anayasal suçtur ve Adaletin üzerine gölge düşmüştür.
_______________________________________________________________________________

İstanbul toplantısında alınan kararımız.

1)Bu bildiri İstanbulda beş ayrı ilçede dağıtılacaktır.

2) Bu bildiri İstanbul'da cezaevleri önünde dağıtılacaktır.

3) İstanbulda bulunan bayan arkadaşlarımız Ak Parti İstanbul kadın kolları örgütü ile randevu alarak, sorunlarımızı anlatacaklardır.

4) Bu bildirimiz tüm medyaya ve sivil Toplum Örgütlerine, Avrupa delegayonuna dağıtılmalıdır.

ARAMALARA DEVAM

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim KILIÇ 0(312)4637313

Bankalar Birliği Başkanı Ersin ÖZİNCE 0(552)3412303

TOBB Başkanı Rıfat HİSARCIKLIOĞLU 0(312)2182032

Bülent ARINÇ 0(532)2416255 AKP bulent.arinc@tbmm.gov.tr

ZAFER ÇAĞLAYAN 0(532)6080606 - 0(530)5149650 AKP

AYSEL KAVAS 0(533)3736447 AKP

ABDÜLKADİR AKSU 0(505)4660000 AKP

NİMET ÇUBUKÇU 0(532)3372940 AKP

BEKİR BOZDAĞ 0(505)7776601 - 0(542)6474087 AKP bekir.bozdag@tbmm.gov.tr

Ayşe Nur BAHÇEKAPILI 0(532)3354253 AKP ayse.nur.bahcekapili@tbmm.gov.tr

Mustafa ELİTAŞ 0(532)2320792 AKP mustafa.elitas@tbmm.gov.tr

Nurettin CANİKLİ 0(533)7774444 AKP nurettin.canikli@tbmm.gov.tr

Ömer ÇELİK 0(532)4133007 - 0(505)7770103 AKP omer.celik@tbmm.gov.tr

Sadullah ERGİN 0(505)7773110 - 0(532)2815770 AKP sadullah.ergin@tbmm.gov.tr

Salih KAPUSUZ 0(505)7770614 AKP salih.kapusuz@tbmm.gov.tr

Suat KILIÇ 0(532)7886920 AKP suat.kilic@tbmm.gov.tr

Atilla KART 0(532)4529194 CHP atilla.kart@tbmm.gov.tr

Fatma Nur SERTER 0(533)7158181 CHP fatma.nur.serter@tbmm.gov.tr

Halil ÜNLÜTEPE 0(532)3819424 CHP halil.unlutepe@tbmm.gov.tr

H.Tayfun İÇLİ 0(532)5078989 CHP tayfun.icli@tbmm.gov.tr

Kamer GENÇ 0(312)2252389 - 0(312)2251120 CHP kamer.genc@tbmm.gov.tr

Kemal KILIÇDAROĞLU 0(532)5149394 CHP kemal.kilicdaroglu@tbmm.gov.tr

K.Kemal ANADOL 0(532)6177069 CHP kemal.anadol@tbmm.gov.tr

M.Akif HAMZAÇEBİ 0(533)7476161 CHP ahamzacebi@tbmm.gov.tr

M.Şevki KULKULOĞLU 0(533)2838856 CHP msevki.kulkuloglu@tbmm.gov.tr

SUHEYL BATUM 0(542)3444792 CHP

GÜRSEL TEKİN 0(532)2111059 CHP

UMUT ORAN 0(212)6520705 CHP uoran@dominotekstil.com.tr

Oktay VURAL 0(532)2419954 - 0(532)7769133 MHP oktay.vural@tbmm.gov.tr

Mehmet ŞANDIR 0(532) 235 79 65 MHP

Eylemlerimiz Sürecek

4 Aralık YÜRÜYÜŞÜMÜZ ve 8 Aralık ABDİ İPEKÇİ EYLEMİMİZ başarıyla gerçekleştirildi.

Bu eylemlerin en çetini, en anlamlısı ve ateşleyicisi olan Sivrihisar – ANKARA YÜRÜYÜŞÜNÜ gerçekleştiren kardeşlerimize yürek dolusu teşekkürler ve sevgiler sunuyoruz…

8 Aralık Çarşamba günü Abdi İpekçi parkına yakından uzaktan iştirak eden, haklı mazeretleri nedeniyle gelemeyip de yerine birilerini gönderen araç, yol, yiyecek ve para yardımı yapan tüm arkadaşlarımıza da teşekkür ediyoruz…

Doğrusunu söylemek gerekirse; bu eylemlerden bu kadar sonuç bekliyor değildik… Bir hatırlayın 1 Aralık günü ne halde idik, bu gün ne haldeyiz…

"Eğer yürüyüşünü durdurmak için tüm yolları zalimler kestiyse, yürüyüşünü yukarı doğru sürdürebilirsin"

Hiç kimse SONUÇ olarak hemen bu eylemin olduğu gün veya hemen sonrasında herşeyin hallolmuş olacağını düşünmesin.! Ama herkes şunu bilsin ve ona göre hareket etsin,
"BU EYLEMİMİZ ÇOK ÖNEMLİ BİR SONUÇ ÜRETMİŞTİR"

HAKLI OLDUĞUMUZU, SUSMAYACAĞIMIZI, YALNIZ OLMADIĞIMIZI, BİRLİKTE OLDUĞUMUZU, VAZGEÇMEDİĞİMİZİ, MUTLAKA ZAFERE KADAR MÜCADELE EDECEĞİMİZİ GÖSTERMİŞTİR

MEDYA HİÇ OLMADIĞI KADAR YANIMIZDA İDİ, HİÇ OLMADIĞI KADAR GÖRSEL VE YAZILI HABER YAPILDI, Bütün gazeteler, TV haber kanalları bizi anlattılar..

BASIN BİLDİRİMİZE İLK KEZ MİLLETVEKİLİ KATILDI, İŞ DÜNYASININ EN ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİNDEN ATO BAŞKANI Sayın Sinan AYGÜN AA ve İHA’ ya arkadaşlarımızın huzurunda üyelerinin çıkarlarına uymadığının farkında olarak RESMEN BİZİ DESTEKLEDİĞİNİ AÇIKLADI.

Yargıtay 10. Ceza Dairesi Başkanı Mahmut Gül’ün açıklaması GÜNDEME ÇOK İYİ GELDİ… Çok önemli ve bir İTİRAF gibi açıklamaydı…
Kısacası; eylem öncesi durum ile bugün ortaya çıkan durum arasında BAŞARILI BİR İŞ YAPILMIŞTIR…
Elde edilen bu ATMOSFERİ, elde edilen bu KAMUOYUNU, elde edilen GÜNDEMİ ZORLAMAYI ASLA TERKETMEMELİYİZ, TERKEDEMEYİZ.

AYNI BİRLİK İÇİNDE, AYNI KARARLILIK İÇİNDE, AYNI FEDAKÂRLIK İÇİNDE OLMAYA ARA VERMEDEN DEVAM EDERSEK, ZAFER ÇOK YAKINDIR! YETER Kİ, BU GAYRET BIRAKILMASIN.

BİRBİRMİZDEN ARALIKSIZ HABERDAR OLMAMIZ ŞART, HER OLUMLU MESAJ VE DESTEKLERİNİZ GÜCÜMÜZÜ ARTIRACAKTIR… HER ARKADAŞIMIZIN FİKİRLERİNDEN, ÖNERİLERİNDEN YARARLANIYORUZ, DÜŞÜNCELERİNİZİ YAZIN, ÖNERİN, MÜCADELEMİZE KATILIN, KATKI VERİN,
Ve ELİNİZİ TAŞIN ALTINA KOYUN


ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ BİZLER İNŞA ETMELİYİZ.
Koca Sinan, muhteşem eseri Süleymaniye Caminin inşaatına geldiğinde büyük kayaları kırıp kullanıma hazırlayan TAŞ İŞÇİLERİNE selam verir, onlarla sohbet eder ve ONLARA NE İŞ YAPTIKLARINI sorar;
Birinci işçi;
-Ben bu inşaatta işçiyim, kayaları ilkel aletlerle kırıyor, bir araya yığıyorum.
İkinci işçi de;
-Ben de bu inşaatta çalışıyorum, arkadaşımın kestiği kayaları yontuyor kullanılabilir şekle getirmeye çalışıyorum…
Üçüncü işçiye gelince O BAŞKA BİR CEVAP VERİR; (Aranan cevap budur)
-BEN SÜLEYMANİYE'NİN İNŞAASINDA ÇALIŞIYORUM...

İMZA KAMPANYASI
AYM Başkanı Sayın Haşim KILIÇ’A ve BAŞBAKAN Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’A sunulmak üzere ANKARA ABDİ İPEKÇİ PARKINDA İMZA KAMPANYASI başlatıldı, bu EYLEMLER çeşitlendirilerek devam edecektir.

TBMM GÖRÜŞMELERİ:
Torba yasa adıyla anılan kamu alacaklarının iyileştirmesi tasarısına eklenmek üzere CHP nin “Adli Para cezalarının, idari para cezasına dönüştüren” teklifi vardır. Sayın Ali Rıza Öztürk’ün TBMM’ne sunduğu “5941 sayılı çek kanunun değiştirilmesine ilişkin yasa teklifi ile ilişkin,.
Adalet komisyonu üyeleriyle yapılan görüşmelerde, adli para cezalarının, idari para cezasına çevrilmesi teknik olarak mümkün görülmemektedir, esasen adli para cezalarının, idare para cezasına çevrilsin teklifi ve yasa önerisi metni içinde bir çok çelişki barındıran bir teklif metnidir. BUNU TAMAMEN ÇEK MAĞDURLARINI OYALAMAYA YÖNELİK BİR GİRİŞİM OLARAK GÖRÜYORUZ.
Adli Para cezalarının, idari para cezasına çevrilmesi teklifi ancak, 5941 sayılı çek kanununun yürürlükten kaldırılarak TTK'da yapılacak bir değişikle yapılması mümkündür bunun en iyimser tahminle bir kaç yıl sürmesi demektir., insanlarımızın ivedilikle çözüm beklediği, sorunlarını acil olarak çözecek bir konu asla değildir..

CHP nin samimiyetine sonsuz inancımız vardır, fakat sorunlarımız ve taleplerimiz, acil çözüm bekleyen taleplerdir, bu taleplere cevap vermek adına yapılmış olan yeni çek kanun teklifi gibi ve pratikte mümkün olmayan öneriler, “bakın biz tekliflerimizi yaptık sizler iktidar tarafına baskı yapın ve bizi yormayın” gibi yaklaşım tarzı asla olmamalıdır.
İnsanlarımız Aralık sonu itibariyle başlayan hapis tehditi ile karşı karşıya kalacaklardır, tekrar cezaevinemi döneceğim kuşkusu ile arkadaşlarımız yarının ne olacağını bilememekte ve ticari anlamda bir girişimde bulunamamaktadır.
Keza cezaevine tekrarmı dönülecek kuşkusu, Aile ortamına bir kabus gibi çökmüştür.

Bu kısa vadede çözülmesi gereken sorunlardır, KİMSENİN BEKLEMEYE, KAÇAK VEYA CEZAEVİNDE YAŞAMAYA, AİLELERİN EŞLERİNİ BABALARINI ANNELERİNİ CEZAEVİNDE TEKRAR GÖRMEYE TAHAMMÜLÜ YOKTUR.

Kısa vade de çözüm üretebilecek, Ailelerin yüreklerini rahatlatabilecek bir girişimi CHP den bekliyoruz.


VE MİLLETVEKİLLERİNİ ARAMAYA DEVAM EDİYORUZ.
CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROGLU 0(532)5149394
Trabzon Milletvekili CHP Grup Başkanvekili Akif HAMZAÇEBİ 0(533)7476161
Yalova Milletvekili CHP Grup Başkanvekili Muharrem İNCE 0(533)6534171
Gürsel TEKİN Tel: 0(532)2111059

MEDYA VE KÖŞE YAZARLARINA EMAİLLER VE TELEFONLARLA İRTİBATA GEÇEREK GÜNDEMDE KALMAYA DEVAM ETMELİYİZ.

Bu Eylem Bizim Onurumuzdur

GURURLARIMIZI, HAYSİYETLERİMİZİ KORUMAK İÇİN;
Sivrihisar'dan başlayan yürüyüşümüz devam ediyor.
Çek Mağdurları Ankara'ya yürüyor
Salı günü bir heyet TBMM ziyaret edecek, Başta CHP Başkanvekilleri olmak üzere, Tüm parti başkan vekilleri ve milletvekilleri ile görüşmelerde bulunacaklar.
Saat 13:00 de Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan AYGUN, bu heyeti makamında kabul edecek. Bu randevu medyaya yansıma açısından çok önemlidir, Yolda pankartlarla yürümek, olsada olur olmasada olur bir haber niteliği taşır, fakat ATO başkanı Sinan AYGÜN'ün bu kabulu, basın mutlak bir haber niteliği taşır. Bu nedenle Sayın Başkanla yapılacak bu görüşmeyi, tümmedyaya özellikle gazetelere mail ve fax yoluyla bildirin, bu Çarşamba günü yapacağımız eyleme büyük katkısı olacaktır.

SİZLER BİZİM GURURUMUZSUNUZ
VİCDANLARI AYDINLATMAK İÇİN, Sivrihisardan yola çıkan arkadaşlarımız Çarşamba günü saat 08:00 de Eskişehir yolu, Ankara Ticaret Odasına gelmeden Shell bitişiğindeki CNN merkezi önünde, diğer katılımcı arkadaşlarımızı bekleyecekler, CNN önünde beklemenin amacı medyanın ilgisini çekmektir.
Arkadaşlarımız hep beraber Otogar önünden (mevlana Caddesi) Abdi İpekçi Parkına doğru yürüyeceklerdir.

ANKARA GÜZERGAH

SESİMİZ, SEDAMIZ GÖKYÜZÜNÜ SARACAK
08.12.2010 Çarşamba günü Sabah 08:30 da TV8 de Erkan Tan ile Başkent'ten programına konuk oluyoruz, Abdi İpekçi Parkındaki eylemimizi duyurmak için büyük bir fırsat olacaktır.

Medya ve milletvekillerinin gözü kulağı Abdi İpekçi Parkındaki eylemde olacak.
Katılım olmaz ve ses getiremezsek, Bir sene boyunca TBMM den herhangi bir girişim beklemeyin. zaten bizleride kimse ciddiye almayacaktır.
Bunlar yeterince söylendi sanırım.
Anayasa Mahkemesi ise meclisten çıkacak uyum yasalarını bekliyor ve kilitlenmiş durumda, uyum yasalarının yeni parlemanto tarafından yapılmasına muhakkak gözüyle bakılıyor. uyum yasalrının bir yıl sonra yapılması ise çok iyimser bir tahmin olarak düşünmek lazım.
Anayasa Mahkemesinden umut yok..
Sadece sizler varsınız.

Ya kaderdaşlarınız ve sizlere destek veren Arkadaşlarınızla Abdi İpekçi Parkında buluşursunuz, yada ne olacağını biliyorsunuz, söylemeye gerek bile yok.

Onurumuz için son kez yola çıkıyoruz

Sevgili ARKADAŞLAR

ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ ALMAK 
Ve ZAFERLE DÖNMEK İÇİN,
SON KEZ, yola çıkıyoruz.

4 Aralık 2010 Cumartesi günü SABAH SAAT 8.oo de Arkadaşlarımız SİVRİHİSAR'dan  ANKARA'ya doğru yürüme eylemine başladılar.

8 Aralık 2010 Çarşamba günü saat 10:00 da ANKARA Abdi İpekçi parkında kader arkadaşları, bizler, yürüme eylemini yapan arkadaşlarımızı karşılamak için toplanacağız.


Kıymetli ARKADAŞLARIMIZ!...
Siyasetçi, hukukçu, gazeteci ve aydınlardan, insaf sahibi pek çok insana kadar her kesimden vicdanlarda da bir ışık yakmayı başardık ve biz o küçücük titrek ışıklardan oluşan vicdanlı bir aydınlık ile zindanlardan çıktınız.
Zulme karşı direnmek için karanlık odalarınızdan tekrar çıkacak ve bir özgürlük ışığını yakacak, hep birlikte vicdanları aydınlatacağız.

Kara zindanların nizamiyelerinden sevdiklerinize uzanan eller, hasretle açılan kucaklara dönmüşken, bizleri sevdiklerimizden bir kez daha koparmalarına asla izin vermeyeceğiz.

Bizleri hapislere sığdırmaya kimselerin gücü yetmeyecek,  
GURURLARIMIZI, HAYSİYETLERİMİZİ koruyacağız..
Çünkü biz esnafız ,iş adamlarıyız , çiftçiyiz.

Özgürlüğümüz için, onurumuz için toparlanıyoruz…
Bu vakit, şimdi TAMAMEN HAKKIMIZI alma vaktidir.
HAKLIYIZ ve GÜÇLÜYÜZ

ZİNCİR NE KADAR BÜYÜK ve GÜÇLÜ OLURSA OLSUN,
ZİNCİRİN TOPLAM GÜCÜ EN ZAYIF HALKASINA EŞİTTİR…

Bizim ortak gücümüz, TOPLAM GÜCÜMÜZDÜR...
Toplam gücümüz ise; Her bir omuz veren, destek veren, Mücadeleye iştirak eden,
HER BİR KİŞİNİN DESTEĞİDİR; SON BİR KİŞİNİN DESTEĞİDİR...

Bardağı da SON DAMLA taşırır, BU SON DAMLA SİZ OLUN...
GAFLET VE İHANET İSE AYNI ŞEYDİR,
Bunun için HEPİMİZ EYLEME KATILMALIYIZ...

Bu defa bize katılmayanın, özgürlüğü HELALİNDEN TENEFFÜS ETMEYE hakkı yoktur
ZAFERDEN ONURLANMAYA, gururla ortaya çıkmaya hakkı da yoktur...
Gerçek bir mazereti olmayıpta bize katılmayanın;
Sadece UTANMASI GEREKEN sahte bir MAZERETİ vardır..



________________________________________________________________________________

BASIN BİLDİRİMİZ

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI

ÜLKEMİZ İŞGÜCÜNE EN BÜYÜK İSTİHDAMI SAĞLAYAN MİLYONLARCA ESNAF, TÜCCAR VE KOBİLERİN TEMSİLCİLERİYİZ..
ÜLKEMİZ EKONOMİSİNE MAL VE HİZMET ÜRETEN, VERGİ VE SOSYAL GÜVENLİK PRİMLERİYLE KATKI SAĞLAYAN VERGİ MÜKELLEFLERİYİZ..
ÜLKEMİZDE HÜKÜM SÜREN ÇETİN EKONOMİK ŞARTLARIN, KISA ARALIKLARLA ORTAYA ÇIKAN EKONOMİK KRİZLERİN SONUCUNDA BÜYÜK ZARAR VE ZİYANLARA UĞRAMIŞ HER SEKTÖRDEN MAĞDUR İŞADAMLARIYIZ, İŞVERENLERİZ..

KAYIPLARIMIZ ÇOK BÜYÜK.. BU YÜZDEN ÇEKLERİMİZİ (BORÇLARIMIZI) ÖDEYEMEZ HALE GELDİK.. İŞLERİMİZ BOZULDU, İCRALARDAN DOLAYI İŞYERLERİMİZ KAPANDI..

ANCAK BÜTÜN KAYIPLARIMIZIN, YAŞADIĞIMIZ EKONOMİK VE SOSYAL DRAMIN ÜSTÜNE AİLE HAYATIMIZI ORTADAN KALDIRAN EŞ VE ÇOCUKLARIMIZI PERİŞAN EDEN ÇAĞDIŞI, İNSANLIK DIŞI, HUKUK DIŞI HATTA KANUN DIŞI BİR ZULÜMLE, HAPİS CEZASIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ..

SONUÇTA TİCARİ BİR ALIŞ-VERİŞ YAPAN BİZLERİN; ÇEKLERİMİZİ (BORCUMUZU) ÖDEYEMEDİĞİMİZ İÇİN, YAŞAMA HAKKINDAN SONRA EN TEMEL VE KUTSAL HAKKIMIZ OLAN ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ KISITLANMAKTA, HAPSE ATILMAKTAYIZ..

AİLELERİMİZ EŞ VE ÇOCUKLARIMIZ PERİŞAN, BİNLERCE KİŞİ CEZAEVİNDE, BİNLERCESİ DE KAÇAK DURUMDA BİNLERCESİ DE HAPİS TEHDİDİYLE KARŞI KARŞIYADIR..
ÇALIŞIP İŞİMİZİ SÜRDÜRECEK, BORCUMUZU ÖDEYECEK ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ YOK.. SIRF BORÇLU DİYE VATANDAŞINA SUÇLU MUAMELESİ YAPAN BİR DEVLET, ASLA BİR HUKUK DEVLETİ DEĞİLDİR.

ADALET TERAZİSİNİN BİR KEFESİNDE FİNANSAL HESAPLARIN, DİĞER KEFESİNDE PİYASALARIN MAĞDUR ETTİĞİ İNSANLARIMIZIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN BULUNDUĞU; AMA HİÇ BİR SURETTE ADALET DUYGUSUNUN VE İNSANIMIZIN ONUR VE HAYSİYETİNİN DİKKATE ALINMADIĞI BİR DEVLETTE YAŞIYORUZ.

UYGAR DÜNYADA OLMAYAN BİR SUÇ ve CEZANIN HUKUKİ MEŞRUİYETİ 3167 s. yasa 1.1.2009 TARİHİNDEN İTİBAREN ZATEN YOKTUR. NİTEKİM PEK ÇOK MAHKEME "ORTA YERDE SUÇ VE CEZA İÇEREN BİR KANUN YOKTUR" DİYE BERAAT KARARLARI VERİRKEN CEZADA BİRLİK" İLKESİ DE TAMAMEN ORTADAN KALKMIŞTIR... BU HUKUKİ ve KANUNİ KARGAŞA HALA SÜRMEKTEDİR... ÇÜNKÜ BU BİR ZORLAMADIR, BU BİR ZULÜMDÜR... HİÇ BİR YASAL KILIF BU ÇAĞ DIŞI UYGULAMAYI HAKLI ve TUTARLI KILMAYACAKTIR...

12 AY SÜREN YASAL BOŞLUKTAN SONRA 5941 SAYILI YASA ÇIKARILMIŞTIR... BU YASADA EVRENSEL HUKUKA, AİHS'NE VE ANAYASAMIZA (M.38) AYKIRIDIR...

AİHS 4 NOLU EK PROTOKOLUNUN; “Hiç Kimse, Yalnızca Akdi İlişkiden Doğan Bir Yükümlülüğü Yerine Getirememiş Olmasından Dolayı Özgürlüğünden Yoksun Bırakılamaz..” İLKESİ, ANAYASAMIZDA DA (MADDE 38) AYNI İFADEYLE; “Hiç Kimse, Yalnızca Sözleşmeden Doğan Bir Yükümlülüğü Yerine Getirememesinden Dolayı Özgürlüğünden Alıkonulamaz..” OLARAK YER ALMIŞ OLMASINA RAĞMEN, ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL BAŞVURUSU İÇİN TAŞINAN 5941 SAYILI ÇEK KANUNU, BİZZAT ANAYASA MAHKEMESİ TARAFINDAN BİR YILI AŞKIN SÜREDİR SÜMEN ALTI EDİLMİŞTİR.

KANUNSUZ, HUKUKSUZ, İNSAFSIZ ÇEK YASASININ MAĞDUR ETTİĞİ BİNLERCE AİLEMİZ FERYAT EDERKEN; BU DAVALARIN VE ÇAĞDIŞI HAPSİN SÜRMESİNDEN ÇIKARLARI BULUNAN; BAŞTA BANKALAR, FAKTORİNG KURULUŞLARI, ‘ÇEK KIRARAK’ PARA SATAN TEFECİLER VE MAALESEF BAROLAR BU ADALETSİZ VE TARTIŞMALI YASANIN ORTADAN KALDIRILMASINA ENGEL OLMAK İSTEMEKTEDİRLER..

İCRA, HACİZ VE DİĞER SEBEPLERDEN DOLAYI İŞYERİ KAPANAN VE BU SEPEPLE İŞYERİNE DÜZENLİ GİDEMEYEN BİR İŞ ADAMINA, GIYABINDA YAPILAN TEBLİGATLAR İLE SAVUNMASINA VE SUÇ KASTI BULUNUP BULUNMADIĞINA BAKILMAKSIZIN ADİL BİR YARGILAMA YAPILMADAN  KOLAYCA HAPİS CEZASI VERİLMEKTEDİR..

KİM Kİ BİZLERİ DOLANDIRICI VE SUÇLU TELAKKİ EDİYOR İSE ŞİDDETLE REDDEDİYORUZ.. TÜRKİYEDE MESLEKİ HATA VE BAŞARISIZLIĞINDAN DOLAYI CEZAEVİNE ATILAN TEK MESLEK GURUBUYUZ..

ARTIK YETER! ÜLKEMİZİ VE BİZLERİ BU AYIP YASASINDAN KURTARIN ŞEREFLİ HAYSİYETLİ TALİHSİZ ESNAF, TÜCCAR, YÖNETİCİ VE KOBİ TEMSİLCİSİ MESLEKTAŞLARIMIZA REVA GÖRÜLEN BU ZULME DERHAL SON VERİN..
HEPİMİZ NAMUSLU, HAYSİYETLİ BİRER İŞ ADAMIYIZ,
BATTIK, BORÇLUYUZ..
FAKAT, ASLA!
ADİ BİR SUÇLU DEĞİLİZ!.

Yargıtay, AKP, Anayasa Mahkemesi Mağdurları

Önce Yargıtay, Yargıtay 3167 sayılı çek kanunu'nun uygulanamaz olduğunu görmezden geldi, sonra AKP, 5941 sayılı çek kanununu, uygulanamaz olan 3167 sayılı çek yasasından daha da ağırlaştırılmış olarak çıkardı, umutlar Anayasa Mahkemesi'ndeydi ve oradan henüz bir karar çıkmış değil, zaman ise tükenmek üzere.
Cumhuriyet Halk Partisi ve çeşitli mahkemelerin 5941 sayılı çek kanunu iptal başvuruları halen Anayasa Mahkemesinde bekliyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç bazı Anayasa Mahkemesi üyeleriyle birlikte Adalet Meslek Yüksekokulu'nun açılış töreninde yaptığı konuşmada Türk yargısı sorunludur, özellikle yüksek yargının işleyişi ve çalışmasıyla ilgili toplumumuzda çok ciddi şikayet, endişe ve kaygı vardır. Yargı sürecinde adalet dağıtımındaki aşırı gecikmeler milletimizi derinden üzmektedir diyor.
Yakın tarihte Resmi gazetede yayınlanmış bir iptal başvurusu var, iptali istenen sadece tek bir fıkra! Resmî Gazete Sayı : 27751, 6 Kasım 2010, Esas Sayısı : 2009/67, Karar Sayısı : 2009/119, Karar Günü : 01.10.2009!  karar bir yıl önce alınmış, gerekçeli kararın yazılması bir yılı bulmuş ve sadece Avukatlık kanununda bir maddenin tek bir fıkrasına ilişkin bir iptal başvurusu.
Sayın Haşim KILIÇ, neden Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvuruları yıllarca görüşülmüyor?

Beyefendi; Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekçelerinin neden karardan yıllar sonra yazıldığını da bir zahmet açıklasaydı, o zaman emekliliğine yakın yaptığı bu yargı sürecinde aşırı gecikmeler açıklamaları inandırıcı olurdu.

Anayasa Mahkemesi'ni ısrarla aramamız neticesinde, telefona çıkan sayın Haşim Kılıç, çek kanunu ile ilgili  "Bu yeni bir kanun, fayda ve zararlarının zaman içinde belireceği, yasanın iptali halinde ise doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte olup olmadığı şimdilik belirsizdir", demektedir.
2002 yılında Anayasa Mahkemesi üyesi sıfatıyla "Kasıt ve kötüniyet olmadığı sürece ekonomik suçlara hapis cezası öngörülmesi insan onuruyla bağdaşmaz" diyen kendisi değilmiş gibi!
Zira şimdi o Anayasa Mahkemesi Başkanı, dünya görüşü ve evrensel hukuk kurallarına bakış açısı değişti!
Cezaevleri nerdeyse borçlular ile dolup taşmaktadır, vatandaşın sıkıntısını görmekte bu kadar mı kör ve sağır olunur.
Onlara göre herkes halinden çok memnun, zindanlarda olan esnaf çok memnun, kaçak yaşamak zorunda bırakılmış esnaf çok memnun,!
Yükseklerden bakınca öyle gözüküyor demek ki.!
Aramak isteyenler için Telefon Numarası: 0(312) 4637313 (Sekreterine ısrar ederseniz bağlıyor)

Yargıtay'da ise durumlar çok daha vahim.
Yürürlüğe gireli bir yıla yakın süre geçen çek kanununda, adam gibi yol gösterici emsal teşkil edecek bir karar çıkartmadılar, halen mahkemeler farklı farklı kararlar vermektedir. Benzer davalarda, bazı arkadaşlarımız cezaevinde yada polisten kaçarken, bazı arkadaşlarımız beraat almış durumda. Yargıtay üyeleri, hangi içtihatı nerede kitaplaştırır yada hangi içtihat sitesine satarım hesabı yapıyor, İçtihatlar aylar yıllar sonra meydana çıkıyor.

Hükümet kanadında ise, topluma Cumhuriyet Tarihinin en büyük affı olarak lanse edilen Vergi, SGK prim borçları, Trafik cezaları, konut vergileri affı gündemde fakat Adli Para cezalarının affına ilişkin en küçük bir emare yok, af sadece 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili kanunu çerçevesinde takipleri yapılan alacakları kapsıyor, İktidar, tahsil edemeyeceği zaman aşımına uğramış, kayıtları sağlıklı olmayan alacak kalemleri tahsil etmeyi ve araya naylon faturaları da sıkıştırarak türettiği sermayeyi aklamayı amaçlıyor.
Sayın Başbakan veya Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından Arife günü bayram müjdesi! adı altında 80 maddelik torba kanun kapsam ve içeriğini açıklayacaklar. Kamu alacaklarını kapsayan bu TORBA KANUN, 22 Kasım tarihinde  T.B.M.M'ye sevk edilecek.
Milletvekillerine yeterli baskı yapılır, Adli Para Cezalarınında "BİR KAMU ALACAĞI" olduğunu,  bu torba kanun kapsamına eklenmesi gerektiğini! bunun için yeterli baskıyı oluşturmak ve "ADLİ PARA CEZALARININ" da bir kamu alacağı olduğunu milletvekillerine ve meclise bunu idrak ettirmek sizlerin elinde..

Cumhuriyet Halk Partisi'nin, Anayasa Mahkemesi'ne taşıdığı çek kanununun takipçisi olmasını bir şekilde sağlamak zorundayız.
C.H.P. yönetiminde yeni isimler var, Sayın Süheyl BATUM Genel sekreter oldu, kendisi donanımlı bir hukukçu ve Anayasa Profesorüdür, çek kanunu ile ilgili esnafın yaşadığı sıkıntıları bilen bir isim, Sayın Batum’u arayarak sorunlarınızı dile getirin, bu gündemde yer almanızı sağlayacaktır.  
Süheyl Batum, Tel: 0(542) 344 47 92

Keza C.H.P de etkili isim genel Başkan Kemal KILIÇDAROĞLU’nun en yakınında olan Sayın,
Gürsel TEKİN, Tel: 0(532) 211 10 59
Yalova Milletvekili CHP Grup Başkanvekili Muharrem İNCE  0(533)6534171
Trabzon Milletvekili CHP Grup Başkanvekili Akif HAMZAÇEBİ 0(533)7476161

Hakim ve savcılar, iş yükünden dolayı çek kanunundan şikayetçi, açılan davalar ve cezaevlerinde yer kalmaması nedeniyle bu konu ve sorun Adalet Bakanı Sadullah ERGİN’i yakından ilgilendiriyor, Tamamına yakınının büyük iş adamlarının oluşturduğu Bakanlar kurulunda ise, iş adamı olmayan tek isim sayılabilecek ve hukukçu kimliğiyle Adalet bakanı, bu nedenle sorunun çözümünde irtibat kurularak sıkıntıların anlatılacağı, çözüme yakın durabilecek isim olma niteliğiyle  
Adalet Bakanı Sadullah ERGİN Tel: 0(505) 777 31 10 - 0(532) 281 57 70  
Danışmanın Telefonu: 0(312)419 46 69 - 419 46 70

Cezaevinden çıkan arkadaşlarımız için süre doldu sayılır, taahhüt vererk infazlarını durdurmuş olan arkadaşlarımız için zaman daralmaktadır.
Önümüzde seçim süreci var ve şubat ayından sonra mecliste tek bir vekil bulmak zorlaşacak, her vekil kendi seçim bölgesinde olacaktır. Şubat ayından sonra T.B.M.M'inden bir karar çıkması çok zor görünüyor.
Bu günlerde bir şekilde gündemde yer alamaz ve sessizliğinizi bozamazsanız her şey için çok geç olacaktır.

TORBA KANUN TBMM de ilk önce Plan Bütçe Komisyonuna gelecek
Fax: 0(312)420 53 68  Tel: 0(312)420 53 66 - 67
E Posta : butkom@tbmm.gov.tr

Başkan: AKP Sivas Milletvekili M.Mustafa AÇIKALIN 0(533)3112120
Başkan V : AKP Manisa Milletvekili Recai BERBER 0(533)7433880
Üye: AKP Adana Milletvekili Necdet Ünüvar 0(532)2184813
Üye: AKP Antalya Milletvekili Sadık Budak 0(532)2333858
Üye: AKP Balıkesir Milletvekili İsmail ÖZGÜN 0(505)7771003
Üye: AKP İstanbul Milletvekili Alaattin BÜYÜKKAYA 0(532)2129340
Üye: AKP Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinay  0(505)7774330
Üye: AKP Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç  0(532)3315486
Üye: AKP Adana Milletvekili Necdet Ünüvar 0(532)2184813
Üye: AKP Afyonkarahisar Milletvekili Halil Aydoğan  0(532)2861507
Üye: AKP Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali  0(533)7133638
Üye: AKP Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı  0(532)6091832
Üye: AKP Çorum Milletvekili Cahit Bağcı  0(505)3682568
Üye: AKP Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel  0(532)4354487
Üye: AKP İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci  0(533)4291439
Üye: AKP Mardin Milletvekili Süleyman Çelebi  0(532)2372174
Üye: AKP Yalova Milletvekili İlhan Evcin  0(532)3345750

Plan Bütçe Komisyonda, Adli Para cezalarının da bir Kamu Alacağı olduğunu yüksek sesle dile getirecek Muhalefet Partilerinin Komisyon Üyeleri.
Üye: CHP Antalya Milletvekili Osman Kaptan 0(532)6142863
Üye: CHP İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek 0(532)2111651
Üye: CHP İzmir Milletvekili Harun Öztürk 0(533)2417497
Üye: CHP İzmir Milletvekili Bülent Baratalı 0(532)4548722
Üye: CHP Malatya Milletvekili F.Mevlüt Aslanoğlu 0(533)7644444
Üye: CHP Muğla Milletvekili Gürol Ergin 0(532)7222143
Üye: CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak 0(533)4613153
Üye: MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı 0(531)7243902
Üye: DSP İstanbul Milletvekili Hasan Macit 0(532)417 59 92
Üye: BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan 0(532)2336016

Çek Kanunun Hazırlanışında öncülük etmiş olan Akademisyenler:
5941 S. Çek Kanunun Akıl Hocaları! Prof. Dr. İzzet Özgenç 0(532)3362334
HSYK Üyeliğine Atanan Doç. Dr. Ahmet Gökçen 0(532)2623661

MEDYA:
2009 yılında Çek Kanunu hükümsüz kaldı diye başlık atan, Habertürk Ankara Temsilciliğine atanınca sus pus olan Muharrem SARIKAYA 0(532)2344441

İstanbul Barosu Başkanlığına seçilen Dr. Ümit KOCASAKAL
e-mail: ukocasakal@gmail com
           ukocasakal@superonline.com

(TESK) TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU
TESK Genel Başkanı Bendevi PALANDÖKEN
TESK Tel:  0(312)4183269

Çek Mağdurluğu

5941 sayılı yasadan bu yana tam on ay geçti. Çek mağdurlarınn çoğu taahütte bulundu. Hapiste yatan mağdurların çoğu kısa süreliğine de olsa özgürlüklerine kavustular. Kaçak yaşamak zorunda bırakılan mağdurlarda aynı şekilde şu an rahatlar. Ne zamana kadar taahütte bulundukları süre bitene kadar.

Tüm malvarlıklarını yitirmiş elinde avucunda parası olmayan bizlerin bırakın taahütte bulunuğumuz çek miktarlarını ödemeyi dışarı çıkıp bir çay parası bulamadığımız günlerimiz oldu.

Aradan koskoca 10 ay geçti şimdi özeleştiri zamanımız kimse kimseye kızmasın sorgulamasın ve lütfen hep beraber bu boşlukta ne yaptığımızın bir muhasebesini yapalım. İyi hatırlanırsa bu yasa çıkmadan önce küçük büyük herkesin bu yasanın bir an evvel çıkması için verdiği çabalar ve emekler nasıl çabuk unutulduğu görülür. Kimimiz sabahlara kadar bulduğu her mail adresine mail yağdırırken kimimiz milletvekilleriyle telefonda görüşmek için neler yaptı. Meclise milletvekilleriyle görüşülmeye gidildi çok kere. Ve o kadar kararlıydık ki Emre kardeşimiz sadece 1 dakikalığınada olsa başbakanla bile görüşüp mağduriyetimizi anlatmayı başardı. Evet şimdi düşündüğümüzde o kadar imkansızlıklar içinde bile bunları yapabiliyorduk. Çocuklarımıza süt alamazken sağdan soldan bulabildiğimiz ufak paralarla meclise gidecek arkadaşlarımıza destek oluyorduk. Milletvekilleriyle telefonda görüşen konuşan mağdurlara kontör transfer ediyorduk. Bir bakanın milletvekilinin savcının telefonu veya mail adresini bulduğumuzda hemen o adrese yönelir ve bıktırana kadar arardık ya da mail atardık. İyi hatırlıyorum yasa çıkana kadar kimse o parti bu parti ayırımı yapmadan ulaşabildiği sesimizi duyurabildiği her noktaya ulaşmak için elinden geleni yaptı. Sonuç 2007 seçimlerinden beri hükümet sadece bir elin parmakları kadar yasa çıkarttı. Bu nokta çok önemli bizler bu yasayı yenide meclis gündemine getirmeyi başardık. Bundan 2 sene öncesine kadar hiç sesi çıkmayan heryerde dolandırıcı olarak bakılan bir kitle artık ÇEK MAĞDURLARI olarak bilinmeye başlandı. Ana haberler artık dolandırıcı yerine çek mağdurları diyordu bizim için.

Yasa çıktıktan sonra neler yaptık diye bakıyoruz HİÇ koca bir HİÇ. Sanki kanun bizim lehimize çıkmış sanki yeniden kaçak yaşayacak olan bizler değilmiş gibi sadece ve sadece birbirimizle uğraşıyoruz. Başka yaptığımız bir şey yok. Yok sen AKP liymişsin yokben MHP liymişim yok onlar CHP liymiş. Ne geçti elimize koskoca bir HİÇ. Şimdi yumurta sona dayandı. Referandum geçti. İktidarın eli iyice kuvvetlendi. Bizim ne o partimiz kaldı nede bu partimiz yine mağdurluğumuza geri dönüş için gün saymaya başladık. Hep birbirimizi eleştirdik. Elimize çok büyük bir fırsat geçmişken bunu değerlendiremedik. Birbirimizi rant peşinde koşmakla suçladık. Ve geriye dönüp baktığımızda da en çok birbirimizi küstürdük. Bunun sonuçlarını yine biz çekmeyecekmişiz gibi devam ettik. Bu arada aramıza yeni mağdurlar katılmaya devam etti. Onlarla dahada güçleneceğimize geriye gittik. Hep bir sorumlu arayışında olmayı ihmal etmedik. Ahmeti suçladık Mehmeti suçladık. İşin açığı yan gelip yattık. Hükümet yeni yasayla ağzımıza bir parmak bal çaldı bizde bu balı yedik.

Şimdi önümüzde iki yol var ya kaderimize razı olacağız ve kaçmaya devam edeceğiz Ya da gerçek gücümüzün farkına varıp mücadeleye devam edeceğiz. Seçim bizim. Kimseyi eleştirmeden kırmadan küstürmeden toparlanma vakti gelmiştir. Kişisel sorunlarımızı bir kenara atacağız. Ve bu beladan nasıl kurtuluruz onun için mücadele edeceğiz. Bu ülkede kaçak yaşamanın bir polis görünce köşe bucak kaçmanın kapı çaldığında yüreği hop hop atmanın ne demek olduğunu bizlerden daha iyi anlayacak yoktur herhalde. Şimdi öneriler bekliyoruz. Ne yapmalı nasıl yapmalı
Lütfen ama lütfen kimse için değil sadece kendiniz için biraz çaba istiyoruz. .Unutmayın :

DAMDAN DÜŞENİN HALİNİ DAMDAN DÜŞEN ANLAR...

Şirket vekilinin imzaladığı çek, beraat kararı

T.C. BAKIRKÖY 28. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA EK KARAR
DOSYA NO: 2008/791
KARAR NO: 2008/891
C.SAVCILIĞI ESAS NO Ek-1 : 2008/7001
HAKİM: FERŞAT AYDIN 32274
C. SAVCISI: NEVİN ÖZKAN 33923
KATİP: FATİH DUTKUN 134455
SUÇ: Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ T:28/02/2007
KARAR: Mahkumiyet - Adli Para Cezası
KARAR T.: 13/11/2008
BERAAT T.:22/10/2010
Mahkememize yukarıda açık kimliği ve suçu yazılı hükümlü ..... hakkında yapılan yargılamanın uyarlaması yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Hükümlü ........ hakkında yapılan yargılama sonucunda hükümlü hakkında mahkememizin 13/11/2008 tarihinde verilen ve kesinleşen 2008/791 esas ve 2008/891 karar sayılı ilam ile ilgili olarak hükümlüce yargılamanın uyarlanması talep edilmiş olmakla;
İDDİA;
Şikayetçi vekili ŞİKAYETİNDE; "Bizim sanık hakkında şikayetimiz devam etmektedir, alacağımızı tahsil edemedik, 5941 sayılı yasada sanık lehine bir durum olduğunu düşünmüyoruz, sanık hakkındaki ilamın infazının devamına karar verilmesini, talep ediyoruz" demek suretiyle şikayetini bildirmiş,

İddia Makamı Esas Hakkındaki MÜTALAASINDA: "Her ne kadar hükümlü .... hakkında karşılıksız çek düzenlemek suçundan yapılan yargılama sonucunda hükümlünün atılı suçu işlediği sabit görülmüş ve verilen mahkûmiyet kararı kesinleştirip infaza verilmiş ise de, hükümlünün davaya konu çek yaprağını çek keşidecisi olarak değil, keşideci şirketin vekili olarak keşide ettiği, 3167 sayılı Yasanın vekiller içinde cezalandırmayı öngörmesine, karşın, iddianamede anlatılan eylemin 5941 S.Kanunun 5. maddesinin sadece yasal temsilciler için cezalandırılması öngörülüp vekiller için cezalandırma öngörmediği, bu nedenle hükümlünün lehine olan kanun 5941 sayılı çek yasası olup, hükümlünün atılı suçtan beraatine karar verilmesi ve kurulan mahkûmiyet hükmünün iptaline ve hükümlünün beraatine karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur,." demek suretiyle hükümlünün beraatine karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:Hükümlü ..... SAVUNMASINDA: Hükümlü için yazılan tebligata olumsuz cevap verilmiş olduğundan savunması sorulamamış,
Hükümlü Müdafii SAVUNMASINDA; Hükümlü müdafiine duruşma günü bildirilmesine rağmen duruşmaları takip etmemekle savunması sorulamamış;

DELİLLER, MAHKEMENİN KABULÜ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ;
Her ne kadar hükümlü hakkında mahkememizin 13/11/2008 tarihinde verilen ve kesinleşen 2008/791 esas ve 2008/891 karar sayılı ilam 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesine muhalefet suçundan mahkumiyet kararı verilmiş ise de,
3167 Sayılı Yasanın 16/1-3 maddesinin 5941 Sayılı Yasanın 9/1 nci maddesindeki "19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ile 26/2/2003 tarihli ve 4814 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun geçici 1 ilâ geçici 5 inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır." düzenleme ile yürürlükten kaldırıldığı, bu suçun yerine 5941 Sayılı Yasanın 5/1 nci maddesindeki "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekte ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer yada hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür." şeklindeki düzenlemenin getirildiği, bu düzenleme ile 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde düzenlenen karşılıksız çek keşide etmek suçunun maddi unsurlarının değiştirildiği, bu düzenleme ile düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet vermenin, daha açık bir anlatımla çek yaprağındaki keşide tarihine göre Türk Ticaret Kanununda belirtilen yasal ibraz süresi içerisinde çek yaprağının bankaya ibraz edimesinin kanuni unsur kılındığı, bu zorunluluk karşısında kanuni ibraz süresinde ibraz edilmeyen çek yaprağı açısından bu yeni suçun yasal unsurlarının oluştuğuna kabule yasal imkan olamayacağı, iş bu somut kamu davasında da ibrazın keşide tarihine göre yasal on günlük süre içerisinde olmadığı, bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16 nci maddesi gereğince suç teşkil eden hükümlünün eyleminin 5941 Sayılı Yasanın 5 nci maddesine göre yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle suç kabul olunamayacağı, TCK:nın 7 nci maddesi gözetildiğinde de hükümlünün eylemini suç kabul etmeyen 5941 sayılı yasanın 3167 Sayılı yasaya göre hükümlünün daha lehine olduğunda tereddüt bulunmadığı düşünülmüş ve değerlendirilmiş.
Her ne kadar CMK.nın 22. Maddesi gereğince yargılamanın iadesi davalarına esas hakkındaki hükmü veren mahkeme hakiminin bakmasına yasal olanak yok ise de iş bu davanın yargılamanın iadesi değil uyarlama yargılaması olduğu, bu nedenle de davayı görmekte yasal bir engel bulunmadığı düşünülmüş ve değerlendirilmiş,
Bu kabullere göre aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: İzah edilen gerekçeye ve oluşan vicdani kanıya göre;
Mahkememizin 13/11/2008 gün ve 2008/791 Esas, 2008/891 sayılı kesinleşmiş ilamında hükümlü .... hakkında kurulan ve kesinleşen mahkûmiyet hükmünün İPTALİNE,
Hükümlü ......'ın iddianamede üzerine atılı karşılıksız çek keşide etme suçundan TCK.nın 7 Maddesi delaletiyle CMK.nın 223/2-a maddesi gereğince BERATİNE,
Atılı suçu işlediği yönünde delil elde edilen suç tarihinde .... Nakliyat Otomotiv Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi yasal temsilcisi olan .... hakkında SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMASINA.
Beraat nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin KAMU ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
Hükümlü ve hükümlü müdafiinin yokluğunda, şikayetçi ve vekilinin yokluğunda, karar yüzüne karşı verilen taraf için kararın tefhimi tarihinden itibaren, karar yokluğunda verilen taraf için kararın tebliği tarihinden itibaren 1 hafta yasal süresi içersinde, mahkememize bir dilekçe vermek suretiyle veya tutanağa bağlanmak ve mahkeme hakimine onaylatılmak koşulu ile zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle Yüksek Yargıtay'a temyiz yasa yolu açık olnpk üzere iddia makamında Cumhuriyet Savcısı Nevin ÖZKAN olduğu halde talebe uygun plarak verilen karar açıkça okunup usullen anlatıldı. 22/10/2010

Çek Mağdurları durmak yok

Anayasa Mahkemesinin halen gündeminde ollmayan CHP nin aykırılık iddiasıyla dava ettiği ve esastan görüşülmek için sırada bekleyen dosyadan halen ses çıkmamıştır. Bu bekleme süreci ne kadar sancılı olursa olsun infazları duran arkadaşların harekete geçmesi isabet olur. Zira eylemsiz kalmak daha sonrasında tümden eylemsizliği beraberinde getirecektir. Bu nedenle MEDYADAKİ TUM MAİL ADRESLERİNİ ARKADASLARIMIZIN BİRBİRLERİYLE PAYLAŞARAK BASKI KURMASI GEREKMEKTEDİR. ADRESLERİ BİZDE BURADAN SİZLERLE PAYLAŞACAĞIZ...

Avukatlardan her ne kadar zarar görmüş olsak da tavsiyelerini yine de gzardı etmeyerek dosyalarınızı o şekilde takip etmeniz gerekmektedir.

Kanun yararına bozma taleplerinizi kendiniz hemen Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne Gönderilmek Üzere başlığıyla göndermek de başkaca bir yöntemdir.

Kısa ve öz nitelikteki sorularınız için hukuksal desteğinizi de aynı zamanda www.sibelsevinc.av.tr adresinden de edinebilirler.

HAYDİ ARKADASLAR MEDYAYA BASKI YAPMAYA DEVAM . YOKSA SESİMİZİ DUYAN OLMAYACAK.

MECLİSE GİDEREK CHP BAŞKANI SN KEMAL KILIÇDAROĞLUYLA GÖRÜŞMEK İÇİN AV. SİBEL SEVİNÇ HANIM DESTEK VERECEĞİNİ DE SÖYLEMİŞTİR. BU KONUDAKİ TALEPLERİNİZİ VE GÖRÜŞLERİNİZİ BEKLİYORUZ.HEM DE HEMEN

SULH CEZALAR CAN ÇEKİŞİYOR

Sulh ceza mahkemeleri imdat diyor

Ankara adalet sarayında bulunan her bir sulh ceza mahkemesinde yılbaşından bu yana açılan dava sayısı 1.500'lere yaklaştı. Karşılıksız çek suçlarının da asliye ceza mahkemelerinden sulh ceza mahkemelerine verilmesinin ardından, sulh cezalarda duruşma tarihleri bu yılın sonuna, hatta gelecek yıla ertelemeye başladı.

Resmi rakamlara göre, adliyede bulunan her 10 sulh ceza mahkemesinin her birine, geçen yıl yaklaşık bin 850 ile 2 bin arasında dava açıldı. Karşılıksız çek suçunun da sulh ceza mahkemelerinin görev alanına girmesinin ardından, bu yıl her mahkemeye ortalama 4 bin 684 dava düşeceği tahmin ediliyor.

Her bir sulh ceza mahkemesine, yıl başından bu yana açılan dava sayısı bin 500'lere yaklaşırken, sulh ceza mahkemeleri de duruşma tarihlerini yıl sonuna, hatta Ocak 2011'e bırakmaya başladı.

Bu durum ise avukatları ve mahkemelerde davası bulunanları mağdur ediyor. Ancak, avukatlar ve dava için adliyeye gelenler dışında, hakimler ve kalem çalışanları da durumdan rahatsız.

SULH CEZALAR KOMADA

Bir sulh ceza hakimi, kasım ayına kadar duruşma günlerinin dolduğunu, görülecek duruşmaları ve yeni davaları bu tarihten sonraya bırakmak zorunda olduklarını söyledi.

Daha önce karşılıksız çek suçlarının asliye ceza mahkemelerinde görüldüğünü hatırlatan hakim, ''Çek davaları, asliye ceza mahkemelerinin işlerinin yaklaşık yüzde 50'sine karşılık geliyordu. Ankara'daki 28 asliye ceza mahkemesinin iş yükünün yüzde 50'sini, şimdi 10 tane sulh ceza mahkemesi görmeye çalışıyor'' dedi.

Hakim, sulh ceza mahkemelerinin komada olduğunu belirterek, acilen yeni mahkemelerin açılması gerektiğini ifade etti.

Bir başka hakim ise 14 Mayıs itibarıyla mahkemesinde 2010 esaslı dava sayısının 1.459 olduğunu bildirdi.

Hakim, bu yıl her bir sulh ceza mahkemesine düşmesi beklenen dava sayısının ortalama 4 bin 684 olduğunun belirtilmesi üzerine, bu rakama önceki yıllardan devreden dosyaların, sorguların, talimat ve değişik iş kararlarının dahil olmadığına dikkati çekti.

ADALET BAKANLIĞINDAN DAHA FAZLA SULH CEZA MAHKEMESİ KURULMASI İSTENDİ

Ankara Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanı Yılmaz Uğurlu, vatandaşların kendisine hakimler hakkında serzenişte bulunduğunu, ancak onlara durumu anlattığını ve hakimleri suçlamamalarını istediğini bildirdi.

Mevcut 10 sulh ceza mahkemesinin iş yükünün altından kalkmasının mümkün olmadığını vurgulayan Uğurlu, sorunun çözümü için yeni sulh ceza mahkemeleri kurulması ve yer sorununun giderilmesi gerektiğini anlattı.

ÇEK MAĞDURLARI TV DE SORUNLARINI ANLATIYOR

Türkiyenin önemli haber kanallarından canlı yayına katılabilecek ve kredi,kredi kartı ve bunun devamında çek ile ilgili ekonomik suçların baz alındığı canlı yayına, röportaja katılıp çalışmalarınıza ses getirebilecek duyarlı arkadaşlara ulaşmak istiyoruz.
Bu konuyla alakalı olarak Av. Sibel Sevinç ile 0532 405 09 23 veya 0541 405 32 35 ve de 0212 632 0 374 numaralı telefonlardan veya devecihukuk@hotmail.com adresinden, özellikle İstanbulda bulunan veyahut İstanbula gelebilecek durumda olan arkadaslarımızın irtibata geçmeleri bu çalışmaya katkıda bulunmalarını rica ediyoruz

Taahhütler için son haftadayız

Taahhütnameler için son haftaya gelindi, son 4 gün var, her ne kadar taahhüt verme süresi uzatılacak densede bu konuda en küçük bir işaret yok.

Taahhütname vererek infazlarını durdurmuş olan mağdur arkadaşlarımız Anayasa Mahkemesinin hapis cezalarına dur diyecek iptal kararını veya beklediğimiz ama bir türlü gerçekleşmeyen, Ceza Genel Kurulundan 01/01/2009 - 14/12/2010 tarihleri arasında oluşan yasal boşluğu bir içtihatla lehe çevirmesini bekleyecekler.

Anayasa Mahkemesi bu haksızlığa en geç Haziran ayına kadar dur diyeceğini sanıyorum, çek kanundaki bazı hükümleri iptal edecek ve karşılıksız çıkan çeklerde hapislik gibi ilkel, insan hassiyetine yakışmayan bu uygulamayı tarihe gömeceğine inancım sonsuz.

AİHM müracaatlar olacak, için Avukat Sibel SEVİNÇ pilot dosyalar oluşturuyor, 1 Nisandan sonra Çek ve taahhüdü ihlal davalarını AİHM e taşımak için çalışmalara başlayacak, AİHM e davalarını taşımak isteyen arkadaşlarımız Sibel Sevinçle irtibat kursunlar.

Bu platformda bir seneye yakındır mücadele etmeye çalışıyoruz, bu mücadelemizde amaçlarımızı gerçekleştiremedik, kazançlarımız oldu henüz çek hapisliği gibi ilkel uygulamayı yasalarımızdan çıkartamadık, biz acıları fazlasıyla yaşadık, fakat bzim yaşadığımız acıları hiç kimsenin yaşamasını istemiyorsanız, bu mücadeleyi aynı kararlılıkla göstermek zorundasınız.

Bu bir senelik zaman içinde, bizimde hatalarımız yanlışlıklarımız oldu, böyle bir platformda mücadele etmek herkes doğru olanı seçmek zordur, seçtiğiniz doğrular bu platformda mücadele eden herkes için doğru olması gerekir, fakat mücadele etmekte olan arkadaşlarımızın kendine özgü bir dünya görüşü bir siyasi yaklaşımı vardır, doğal olarak şahsımında bir siyasi inanışı var, bu kadar farklılıklar içinde olanın en ortasında yürümeye azami çaba sarfettik.

Gelinen bu aşamada, sitenin amacının dışına çıkarak siyasi bir platforma çekilmeye çalışıldığını görüyorum, bu platformda bu yaklaşımı doğru da bulmuyorum

Bu sitede bir amacınız varsa, vereceğiniz her karar herkes için doğru olmayabilir.
Doğru bir iş doğru yapıldığında kimin işine yarıyorsa onun işi doğrudur. Kimin işi doğruysa, doğru bir işin yanlış yapılması onun işini zorlaştırır.
Sizlerin burda yapacağımız tek şey, doğru işlerin sömürülmesini engellemek, onların doğru dürüst yapılmasını sağlamak olmalı ve tüm çabanız bu olmalı.

Bu hafta sonundan itibaren, gerek bir yılı aşkın süredir yaşadığım yorgunluk ve bezginlik, gerekse kendi iş hayatıma yoğunlaşma zorunda kalacağım için bu aşamadan sonra mücadelenizde bir fiil bulunamıyacağım.
Bir yılı aşkın süre boyunca sizlerle bu platformda mücadele etmekten onur duyduğumu da ayrıca belirtmek istiyorum.

Yaşanılan tüm sıkıntıların bir an önce geçmişte kalması dileğimle
Cuneyt

Adli Para Cezaları Soru Önergesi

Sayın Prof. Dr. Alim IŞIK
Kütahya Milletvekili
Bakanlığımıza yöneltilip yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/11359 Esas sayılı soru önergesinin cevabı aşağıda sunulmuştur.

3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri gereğince, keşide edilen çekin karşılığının bankada hazır edilmemesi nedeniyle mahkeme tarafından verilen adli para cezasına ilişkin kesinleşen ilamın, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Cumhuriyet başsavcılığına verileceği;
Cumhuriyet savcısı tarafından otuz gün İçinde adli para cezasının ödenmesi için hükümlüye ödeme emri tebliğ edileceği; hükümlünün, tebliğ olunan Ödeme emri üzerine, otuz gün içinde adli para cezasını ödemediği takdirde Cumhuriyet savcısının kararıyla, ödenmeyen adli para cezasının, 5275 sayılı Kanunun geçici 1. maddesine göre bir günü yüz Türk Lirası hesabıyla hapse çevrileceğine ilişkin hükümler çerçevesinde,
01/02/2010 tarihi itibarıyla, ceza infaz kurumlarında cezasının infazına devam edilen hükümlü sayısının 465 olduğu, Bakanlığımız kayıtlarının incelenmesinden anlaşılmıştır.

Bakanlığımızın Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminden temin edilen, ceza infaz kurumunda bulunanların hangi kanunun ihlâlinden dolayı kurumda kaldıklarını gösteren suç türlerine göre dağılıma ilişkin raporun geçmiş tarihli olarak alınamaması nedeniyle karşılıksız çek keşide etmek suçundan önceki yıllarda ne kadar vatandaşımızın cezaevine girdiğine; ayrıca ödenmediği için cezası adli para cezasına çevrilen dosya sayısı ve dosya tutarlarının ne olduğu ile ceza infaz kurumunda cezalarını infaz edenlerden ne kadarının asli borçlu, ne kadarının kefil olduğuna dair Bakanlığımızda istatistik veri bulunmamaktadır.

Çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve kanunda belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hallerinde, ilgililer hakkında uygulanacak yaptırımları belirlemek amacıyla kabul edilen 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanunu 20/12/2009 tarihli ve Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Çek Kanunu geçici 2. maddesinde getirilen yeni düzenlemeyle;
3167 sayılı Çek Kanunu 16. maddesinde tanımlanan karşılıksız çek suçundan dolayı, 01/11/2009 tarihi itibarıyla, haklarında soruşturma veya kovuşturma başlatılmış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkum olan kişilerin, en geç 01/04/2010 tarihine kadar düzenlenmiş ve mercilerine verilmiş olması şartıyla; şikâyetçi ile belirledikleri miktarın belirli vadelerde ödenmesi hususunda anlaşmaya varmaları ve anlaşmanın bir nüshasının şikayetçi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi halinde, anlaşmada öngörülen süre kadar soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilmesi;
Kanunun 6. maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarı, birinci yıl taksiti borcun üçte birinden az olmamak kaydıyla iki yıl içinde belirli vadelerde ödeyeceğini taahhüt etmesi ve taahhütnamenin, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi halinde, anlaşma aranmaksızın, taahhütnamede belirtilen süre kadar, soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilmesi;
Anlaşmanın gereği gibi ifa edilmiş veya Kanunun 6. maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarın ödenmiş olması halinde, kovuşturmaya yer olmadığına, davanın düşmesine veya hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilmesi;
Anlaşma veya taahhüde uyulmadığının tespiti hâlinde, şikâyetçinin başvurusu üzerine, soruşturmaya, kovuşturmaya veya hükmün infazına devam edilmesi, Hükme bağlanmıştır.

T.C. ADALET BAKANLIĞI ADLÎ SİCİL VE İSTATİSTİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

CEZA MAHKEMELERİNE 3167 SAYILI ÇEK KANUNU
İLE İLGİLİ AÇILAN DAVALAR VE SANIK SAYILARI

YIL DAVA ERKEK KADIN TOPLAM
2002 177.910 181.420 9.620 191.040
2003 131.790 135.102 7.441 142.543
2004 123.587 128.917 7.585 136.502
2005 97.275 105.050 7.066 112.116
2006 115.076 120.456 8.197 128.653
2007 142.174 146.384 12.248 158.632
2008 203.885 216.200 19.240 235.440



TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıda belirtilen sorularımın, Adalet Bakanı Sayın Sadullah ERGİN tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof. Dr. Alim IŞIK
MHP Kütahya Milletvekili

Ülkemizi yedi yılı aşkın süredir tek başına yöneten AKP hükümetlerinin uyguladığı yanlış ekonomik politikalar ve son yıllarda yaşanan ağır ekonomik krizin de etkisiyle birçok vatandaşımız çek borcunu zamanında ödeyemediği için değişik sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır. Çek Kanununa muhalefet suçundan hapis cezası alan 2000'i aşkın vatandaşımızın yanında çeki karşılıksız çıktığı için suçu adli para cezasına çevrilen ve bu cezayı yatıramadığı için cezaevine giren çok sayıdaki vatandaşımız resmi kayıtlarda çek cezalısı olarak geçmemektedir. Adli para cezalarının adeta devletin gelir kaynağı olarak görüldüğü ve borçlu ile alacaklı arasındaki anlaşmazlıklar sonucunda alacaklıya yapılması gereken ödemelerin devlete yapılması nedeniyle borç sarmalının arttığı iddiaları ile ilgili olarak;

1. 2003-2009 yıllan arasında çek kanununa muhalefet ve suçu adli para cezasına çevrilen vatandaşlarımızla ilgili dava dosyalarının sayısı ve dosya tutarları nasıl değişmiştir?
2. Aynı dönemde bu suçlardan dolayı ne kadar vatandaşımız cezaevine girmek zorunda kalmıştır?
3. Cezaevine girenlerin ne kadarı asli borçlu, ne kadarı ise kefillerden oluşmaktadır? Birçok asli borçlu dışarıda gezerken çok sayıda kefilin cezaevine girdiği iddiaları doğru mudur?
4. Aynı dönemde devletin adli para cezalarından elde ettiği gelirin yıllara göre değişimi nasıl olmuştur?
5. İktidarlarınız döneminde adli para cezalarının devletin gelir kaynaklarından birisi haline geldiği iddialarını nasıl değerlendirebilirsiniz? Dava dosyalarının sayısı ve dosya tutarları bu iddiaları doğrulamakta mıdır?
6. Adli para cezası nedeniyle cezaevine girerek mağdur olan vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda Bakanlığınızca hangi tedbirler alınmış ya da alınmaktadır?

Karşılıksız çek infazında tereddüt

Anayasa Mahkemesinin Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu 305/1 maddesini iptal etmesi sebebiyle kesin olarak verilen para cezalarının infaz edilmeyeceği konusu gündeme geldi.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, Ceza Mahkemeleri Kanununun 34/2 maddesine atfen "radyo, televizyon, gazete" vasıtasıyla ilan edilerek temyiz yoluna başvurma gibi kanun yoluna başvurma şekline ilişkin, "kararlarda başvurulacak kanun yoluna ilişkin başvurma şeklinin belirtilmemesi kararın kesinleşmesini önler" şeklinde özetlenebilecek mahiyetteki içtihadının akabinde, infaz durdurmalar başladı.
Şu anda İnfaz Savcılıklarından karşılıksız çek düzenleme suçuna ilişkin 5941 sayılı çek kanundaki sanık savunmasının alınması şartı öngörülmesi nedeniyle 3167 sayılı Çek Kanunu gereği sanık savunması alınmaksızın verilen ve böylece kesinleşen kararların infazında tereddüt oluşmuştur, tereddüdün giderilmesi amacıyla ek karar verilmesi talep olunur şeklinde KESİNLEŞMİŞ İLAMLAR HAKKINDA tereddüt giderilmesi talepleri başladı.
Karşılıksız çek suçundan kaynaklı infaz durdurma taleplerinde işleyecek prosedürse, Hükümlü (sanık)nün 5941 sayılı çek yasası gereğince savunmasının alınması için hakkında yeniden işlem başlatılması, sanığın bulunamaması hallerinde savunmasının alınması amaçlı yakalama emri çıkartılacak araştırılması, sanığın savunmasında, imzanın sanığa ait olup olmadığının sorulması, imazanın kendisine ait olmadığı şeklinde ifade verilmesi halinde, Adli tıptan imza incelemesi yaptırılması, Adli Tıptan gelen sonuçta imza sanığın çıkarsa itiraz yoluna başvurmak kaydıyla, infazın devamına karar verilmesi.
Bu uygulama ilk olarak Aydın ve civarındaki adliyelerde uygulanmaya başlamış ve diğer illerde de bu konuda çalışılmaya başlanmıştır.

SANIK SORGUSU YAPILMADAN HÜKÜM KURULAMAZ

5941 SAYILI YENİ ÇEK KANUNUNA GÖRE SANIĞIN SORGUSUNUN YAPILMASINDA ZORUNLULUK VARDIR.
Daire:Yargıtay 10. C.D.
Tarih:20.09.2010
Mahkeme Esas No:2009/2057
Mahkeme Karar No:2010/18699
İlgili Maddeler: Karşılıksız çek keşide etmek, 3167 sayılı çek kanunu 16.Mad. 5941 s. çek kanunuİlgili Kavramlar: YENİ ÇEK KANUNU'NA GÖRE SANIĞIN SORGUSUNUN YAPILMASINDA ZORUNLULUK BULUNMASI

Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık ..... 'ın yokluğunda verilen mahkumiyet hükmünün, 05.12.2007 tarihinde Tebligat Kanununun 35. maddesindeki yönteme uygun tebliği yapılmışsa da Antalya E tipi Ceza İnfaz Kurum Müdürlüğünün 21.05.2008 tarihli yazısından anlaşıldığı üzere sanığın, 23.10.2007 tarihinden itibaren Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunduğunun bildirilmiş olduğu nazara alınıp, Hükümde, C.M.K'nın 34/2. ve 232/6. maddeleri hükümlerine aykırı olarak, kanun yolu, başvuru şekli ve başvuru süresinin de açıkça belirtilmemiş olması karşısında, sanığın temyiz isteğinin süresinde olduğunun kabulüyle yapılan incelemede,
1- Gerekçeli karar başına sanığın soyadının yanlış yazılması,
2- Sanığın 5271 sayılı C.M.K'nın 195. maddesinde belirtilen açıklamayı içerir davetiyenin tebliğ edilmesi halinde, yokluğunda karar verilebileceği gözetilmeksizin, söz konusu maddede belirtilen açıklamayı içermeyen davetiyenin tebliği ile yetinilerek, yokluğunda karar verilmesi suretiyle, sanığın savunma hakkının kısıtlanmış olduğunun gözetilmemesi ve hükümden sonra yürürlüğe giren 5941 sayılı Çek Kanununa göre sanığın sorgusunun yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, 20.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Ticareti Usulsüz terk Yargıtay İlamı

T.C.
YARGITAY 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO :
KARAR NO :
TEBLİĞNAME NO:
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGITAY İLAMI
MAHKEMESİ:
TARİHİ:
NUMARASI:

Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanıklar ....................... ayrı ayrı UK'mın 337/a maddesi gereğince 3'er ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına karar verilmiş; hüküm yasal süresi içerisinde sanıklar vekili tarafindan temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
31.01.2008 tarihinde sanıkların yokluklarında verilen ve ayrı ayrı üçer ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına ilişkin hükme yönelik olarak vekilleri aracılığıyla Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına gönderilmek üzere İcra Mahkemesine sunulan 11.06.2008 tarihlî dilekçe ile;
Antalya .. İcra Mahkemesince ... esas ve ... sayılı kararıyla ticareti usulsüz terk suçundan kurulan hüküm süresinde itiraz edilmemesi nedeniyle kesinleşmiş olsa da, anılan hükmün Tebligat Yasasına aykırı olarak tebliğ edildiğinden bahisle eski hale getirme talebinin kabulü isteminin, temyiz kanun yoluyla tabi suç hakkında itiraz kanun yoluna başvurması istemini içermesi karsısında dilekçenin temyiz istemine ilişkin ve inceleme makamının Dairemiz olduğu anlaşılmakla,
Antalya ... İcra Mahkemesince talebin yargılamanın yenilenmesi olarak kabulü sonucu yapılan işlemler ile ...... gün .. esas ve ..... sayılı yargılamanın yenilenmesinin reddine ilişkin kararı yok hükmünde kabul edilmiş ve ayrıca sanıkların mahkumiyetine yönelik olarak yokluklarında verilen .....2008 tarihli hükümde CMK'nun 232/6. maddesi gereğince yasa yolu başvuru süresinin gösterilmemesi sebebiyle, sanıkların 11.06.2008 tarihinde vekilleri aracılığıyla verdikleri eski hale getirme talepli temyiz isteminde temyiz süresinin Tebligat Kamımı'nun 32. maddesi uyarınca Öğrenme ile başladığının ve temyiz talebinin süresinde olduğunun kabulüyle 31.01.2008 tarihli mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesi sonucunda;

Müşteki vekili 21.05.2007 havale tarihli şikayet dilekçesiyle; borçlular ............................................. haklarında yapılan takibin.
Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre yapılan tebliğle kesinleştiğini şirketin ticareti terk etmesine rağmen şirket yetkililerinin İİK'nun 44. maddesi gereğince mal beyanında bulunmadıklarını ileri sürerek,İİK'nun 337/a maddesi gereğince cezalandırılmalarına karar verilmesini talep etmiş. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; Borçlu Şirketler hakkında takibin kesinleştiğini, sanıkların yetkilisi olduğu borçlu şirketin gerek yasal ikametgah adresinde gerekse başka bir
adreste faaliyetlerini sürdürmediği, ticareti terk ettiği kabul edilen şirketle ilgili olarak sanıkların 15 günlük yasal süre içerisinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu Ticaret Sicil memurluğuna bildirmedikleri gerekçesiyle sanıkların cezalandırılmalarına karar verilmiştir.

İcra ve iflas Kanununun 44. maddesinin 1, fıkrasında, "Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur.

Keyfiyet ticaret sicil memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayınlandığı gazetede ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mutat ve münasip vasıtalarla ilan olunur. İlan masraflarını ödemiyen tacir beyanda bulunmamış sayılır." hükmü ile ticareti terk eden tacirin yapması gereken yükümlülüğü belirlenmiş, aynı Yasanın 337/a maddesinde ise 44. maddedeki yükümlülüğe aykırı davranmanın yaptırımı da, "Ticareti terk edenlerin cezası" baslığı altında, "44 üncü maddeye göre mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gösteren veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu mallan üzerinde tasarruf eden borçlu, bundan zarar gören alacaklının şikayeti üzerine, üç yıldan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Birinci fıkradaki fiillerin işlenmesinden alacaklının zarar görmediğini ispat eden borçluya ceza verilmez." şeklinde düzenlenmiştir.

icra ve İflas Kanununun 44. maddesindeki mükellefiyet münhasıran tacirler için öngörüldüğüne göre, uyuşmazlık, kimlerin tacir sayılacakları, bir başka anlatımla "ticaret şirketini temsile yetkili ortağın veya bu konuda yetki verilen şirket müdürünün" icra ve İflas Kanunu'nun 44. ve 337/a maddelerinin uygulanması açısından tacir sayılıp sayılmayacaklarına ilişkindir.

Kimlerin tacir olduğu 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 14. maddesinde; "Bir ticari işletmeyi, kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.

Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo ve sair ilan vasıtalarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline kaydettirerek keyfiyeti ilan etmiş olan kimse fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.
Bir ticari işletme açmış gibi ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan, diğer bir şirket adına (ortak sıfatıyla) muamelelerde bulunan kimse, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı tacir gibi mesul olur."
Biçiminde düzenlenmiş olup, bunun yanında ayrıca aynı Yasa'nin 18. maddesindeki, "Ticaret şirketleriyle, gayesine varmak için ticari bir işletme işleten dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince hususi hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi amme hükmi şahıslan tarafından kurulan teşekkül ve müesseseler dahi tacir sayılırlar." Hükmü ile de diğer tacir sayılanlar gösterilmiştir.

Diğer taraftan anılan Kanun'un 136. maddesindede Ticaret şirketlerinin nev'ilerinin: kolektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerinden ibaret, olduğu belirtilmiştir. " Yukarıda sayılan ticaret şirketleri yönünden Türk Ticaret Kanunu'ndaki düzenleme incelendiğinde, bunlar ıcın tıcareti terk hususu değil, bunun yerine infisah ve tasfiyeleri öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Eş anlatımla Türk Ticaret Kanununun 136. maddesinde sayılan şirketlerde ticareti terk değil, ortaklık ilişkisi sona erdirilmektedir.

Anılan şirketlerin her biri için infisah ve tasfiye yolu ayrı ayrı gösterilmiştir. Tasfiye sırasında ticaret şirketinin alacak ve borçları belirlenir ve borçlar ödendikten sonra kalan mevcudu, esas mukavelede aksine bir hüküm olmadıkça, pay sahipleri arasında ödedikleri sermayeler ve paylara bağlı olan imtiyaz haklan nispetinde dağıtılır, tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden terkini tasfiye memurları tarafından sicil memurluğundan talep olunur. İş bu talep üzerine terkin keyfiyeti tescil ve ilan olunmakla ticaret şirketinin tüzel kişiliği sona ermiş olur. Tasfiye süreci ile tüzel kişilik sona erdirildiğinden terkin işlemi sırasında ticaret sicil memurluğuna icra ve İflas Kanunu'nun 44. maddesine göre bir mal beyanında bulunulması da söz konusu değildir. Terkin işleminden sonra ticaret şirketinden alacağı bulunduğunu iddia eden bir alacaklı bu alacağını ancak terkin edilen ticaret şirketini yasaya göre ihyasını sağlamak suretiyle tahsil edebilecektir.

Açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde, ticaret şirketleri açısından, bunların müdürleri veya yetkililerinin, icra ve iflas Kanunu'nun 44. maddesi ile getirilen mal beyanında bulunma yükümlülüğü bulunduğunu söylemek kanunu zorlama olacaktır. Hal böyle olunca, Türk Ticaret Kanunu'nun 136. maddesinde sayılan kolektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerinin müdür veya yetkilileri yönünden İcra ve iflas Kanunu'nun 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan ticareti terk suçunun İşlenmesi mümkün olmadığı gözetilmeden sanıkların beraatleri yerine cezalandırılmalarına karar verilmesi isabetsiz olduğundan temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 28.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan....................Üye......................Üye............................Üye.............................Üye
Lale Gürün.......Camal Bas........Mehmet Kürtül..........A .İnci Özden..........A.Ayten Güllüoğlu

Sözde Hukuk Devletinde Adaleti Arıyoruz

2001 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile AİHM 4 nolu Protokolün 1. maddesi Anayasal kural olarak yazılıdır.. Bu madde 38/8 (Ek:3/10/2001-4709/15 md) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz demektedir.

İnsan Haklarına İlişkin Amerikan Sözleşmesi 7. maddesinin 7. paragrafında borç nedeniyle kimsenin hapsedilmeyeceğini belirtmektedir. (nafaka borçları bunun dışındadır)
Birleşmiş Milletler Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi, madde 11: Hiç kimse yalnız sözleşmeden doğan bir yükümü yerine getirememiş olması nedeniyle hapsedilemez demektedir.

AİHM 4 nolu Protokol:
ECHR Article 1 – Prohibition of imprisonment for debt: No one shall be deprived of his liberty merely on the ground of inability to fulfil a contractual obligation.
Birinci madde yerine getirememeden söz etmektedir, dolayısıyla borçlu ödeyebilecek durumda olup da ödemeyi reddediyorsa, borçlu hileyle yada kötü niyetle hareket etmişse koruma kapsamına girmez.
AİHM 4 Nolu Protokolün 1. maddesi için Uzmanlar Komitesince yapılan açıklamaya göre, Borçlunun hilesi, kötü niyeti, ödemeyi reddetmesi durumlarını kapsamaz ve borç sözleşmeden doğmuş olmalıdır. Borç için hapis yasağı kanundan doğan borçlar hakkında ise uygulanmaz.
Bir çok Avrupa ülkesinde borçlunun ödemeye zorlanması için hapsedilmesi kanundan doğan borçlarda veya kamu gücü iradesinden doğan borçlarda uygulanmaktadır.
Madde 5 1(b) hükmüne göre; bir mahkeme tarafından yasaya uygun olarak verilen bir karara itaat etmemekten dolayı veya yasanın koyduğu bir yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak için bir kimsenin usulüne uygun olarak yakalanması veya tutulması söz konusudur.
4 nolu Protokol ile bağlı devletlerde mahkemeler sadece bir borcu ödeyemediği için veya sözleşmeden doğan diğer bir yükümlülüğü yerine getiremediği için bir kimsenin özgürlüğünden yoksun kılınması emri veremez.
Burada önemli olan konu, Borç için hapis yasağının kanundan doğan borçlar için uygulanıp uygulanmayacağıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hapsen tazyik niteliğindeki para cezalarını, ceza konusu saymakta, borçlunun özgürlüğü kısıtlamakk yoluyla ödemeye zorlanmasını denetim konusu yapmamaktadır.
3167 sayılı çek yasası “Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan her çek yaprağı ayrı bir suç oluşturur” tanımıyla bu fiili suç olarak tanımlamıştır, fakat yasada CMUK 195 hükümlerini uygulayarak gıyapta yargılama ile adil savunma hakkını kısıtlamıştır.

5941 sayılı çek kanunu ise suç tanımını getirmemiş, sebebiyet verme ibaresiyle, çek karşılığının bulunmaması halini suç olarak tanımlamamıştır, gün adli para cezasına ilişkin cezai yaptırımda ise kast unsurunu aranmamıştır, borç özel hukuk kaynaklı olsa bile "kötü niyetli" ödememe durumuna karşı bir cezai müeyyide veya ceza tedbiri olarak hapsen tazyik öngörülmüş ise bunun; borç için hapsedilmeme; kuralına aykırı olmaması için Kanunun öngördüğü, borçlu ödeyebileceği halde ödememekte, kısaca kasten ödememesi, suç işlemesi gerekmektedir.

AİHM 4 Nolu Protokol 1. maddesi sadece yasa ile "suç" sayılan fiilleri korumamaktadır, bu kural 5941 sayılı kanunu kapsamaktadır.

Hali hazırda 5941 Sayılı çek Kanunu'nun AİHM protokolleri gereği Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi kuvvetle muhtemeldir.
Devlet için en kazançlı ve kestirme yolda budur, Aksi durumda AİHM 4 nolu Protokol'ün ihlal edildiği 5941 sayılı çek kanunu nedeniyle hüküm giyenler 4 nolu Protokolün kanun hükmünde olduğundan bahisle adli hata nedeniyle Devletten tazminat talep edebilecektir.


anayasa mahkemesi


Bizler sözde Hukuk devletinde Adaleti Avrupa Delegasyonunda arıyoruz!
Yüksek Yargı Kurumlarının 15-17 Mart 2010 Tarihleri arasında yapacağı toplantıda bu konu ve yaşanılan sorun gündeme gelecek. Bu sorunun yoğunlukla tartışılmasını sağlamak bizim çabalarımıza bağlıdır.

Avrupa Delegasyonuna, yaşanılan insan hak ve hürriyetlerine, AİHM protokollerine aykırı olan ve yaşadığımız sorunlarla ilgili yazılarımızı;

MELLADO PASCUA Diego
E-mail: diego.mellado@ec.europa.eu

Didem Bulutlar Ulusoy
Political Officer- Legal Issues
Delegation of the European Union to Turkey
E-mail: Didem.BULUTLAR-ULUSOY@ec.europa.eu

Yüksek Yargı Kurumlarının toplantısı ile ilgili olarak toplantılarda bu konunun etkili olarak gündeme gelmesi için:

Nur Önsoy
Justice, Freedom and Security
Delegation of the European Union to Turkey
E-mail: Ayse-Nur.ONSOY@ec.europa.eu

Bu adreslere e-maillerimizi gönderiyoruz.

İcra ve Haciz Batağında ki Bir Millet

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıda belirtilen sorularımın, Adalet Bakam Sayın Sadullah ERGİN tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.



image



Ülkemizde bir yılı aşkın süredir derin bir şekilde yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle vatandaşlarımız borçlarını zamanında Ödeyememekte, alacaklılar da alacaklarını alamamaktadırlar. Bu olumsuz gelişmeler, ülke genelinde icralık dosyaları ve İcra Dairelerinin sayısını artırdığı yönünde iddia ve haberlere neden olmaktadır. Bu konuyla ilgili olarak;

1. Halen ülkemizde hizmet veren İcra Dairesi veya Müdürlüklerinin sayısı nasıldır? AKP hükümetleri döneminde kaç adet yeni İcra Müdürlüğü kurulmuştur? Yeni kurulan bu müdürlükler hangi illerimizde kurulmuştur?

2. Halen işlem gören icra dosyası sayısı ve bu dosyalardaki toplam icra bedeli ne kadardır? İcralık dosya sayılarının iktidarınız döneminde yıllara göre değişimi nasıl olmuştur? Bu değişim icralık vatandaşların her yıl giderek arttığı iddialarını doğrulamakta mıdır?

3. İcralık dosyaların işlem veya konu gruplarına göre dağılımları nasıldır? Vatandaşlarımız daha çok hangi konulara ilişkin ödemelerde icralık duruma düşmüşlerdir?

4. İcralık dosyaların artışında hükümetleriniz döneminde, uygulanan yanlış ekonomik politikaların etkisi olmuş mudur?

5. İcralık durumdaki vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda Bakanlığınızca hangi tedbirler alınmış ya da alınmaktadır?



haciz



T.C.

ADALET BAKANLIĞI

Kanunlar Genel Müdürlüğü

Sayı : B.03.0.KGM.0.00.00.05/49/125

Konu : Yazılı soru önergesi



TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

İlgi: a) Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 01/12/2009 tarihli ve A.01.0.GNS.0. 10.00.02-17460 sayılı yazı, b) 16/12/2009 tarihli ve 2569/6014 sayılı yazı.



Bakanlığımıza yöneltilip yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/10850 Esas No.lu soru önergesinin cevabı aşağıda sunulmuştur.

Söz konusu bu Takvime göre, 2009 yılı adalet istatistiklerinin yıl sonu itibarıyla derlenmeye başlanacak olması nedeniyle 2009 yılı adalet istatistikleri sunulamamış olup, 2008 yılına ait verileri içeren istatistik tablolar ekte sunulmuştur.

İcra dairelerinde işlem gören dosyaların işlem veya konu guruplarına göre dağılımları ve en çok hangi konulara ilişkin Ödemeler nedeniyle icralık olduklarına dair Bakanlığımızda istatistik veri bulunmamaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.



image





image

D: Değişim (1986 = 100) M: Ortalama görülme süresi (gün).

NOT: 2008 yılı verileri Resmi İstatistik Programı uyarınca geçicidir.

Çek yasası Mağdurları

Ticareti Terk Suçu Yargıtay içtihat

Ticaret şirketini temsile yetkili ortağın veya bu konuda yetki verilen şirket müdürünün İcra İflas Kanununun 44. ve 337/a maddelerinin uygulanması açısından tacir sayılıp sayılamayacağı.

Ticaret şirketleri açısından, bunların müdürleri veya yetkililerinin İcra İflas Kanununun 44. maddesi ile getirilen mal beyanında bulunma yükümlülüğü.

TTK'nun 136.maddesinde sayılan kolektif, komandit, anonim, limitet ve kooperatif şirketlerinin müdür ve yetkilileri yönünden İcra İflas Kanununun 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan ticareti terk suçunu işlenmesi.

İcra İflas Kanunu Madde 44-(Değişik: 18/2/1965-538/22 madde)
Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur.

İcra İflas Kanunu Madde 337/a- (Ek: 18/2/1965 - 538/133 md.)
44 üncü maddeye göre mal beyanında bulunmıyan veya beyanında mevcudunu eksik gösteren veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini ha ciz veya iflas sırasında gösteremiyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf eden borçlu hakkında, bundan zarar gören alacaklının şikayeti üzerine, tetkik mercii tarafından 3 aydan 1 seneye kadar hafif hapis cezasına hükmolunur.

Türk Ticaret Kanunu Madde 136 -
Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerinden ibarettir.

Daire:16
Tarih:2009
Esas No:2009/5504
Karar No:2009/9066
Kaynak:İlgili Mahkeme
İlgili Maddeler:İİK 337/a, İİK 44
İlgili Kavramlar:TİCARETİ TERK HÜKÜMLERİNE MUHALEFET
İcra İflas Kanunu 44. maddesindeki mükellefiyet münhasıran tacirler için öngörüldüğüne göre, uyuşmazlık,kimlerin tacir sayılacakları,bir başka anlatımla Ticaret şirketini temsile yetkili ortağın veya bu konuda yetki verilen şirket müdürünün İcra İflas Kanununun 44. ve 337/a maddelerinin uygulanması açısından tacir sayılıp sayılamayacağına ilişkindir.
Kimlerin tacir olduğu 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 14. maddesinde; Bir işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir. Bir işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo v.s ilan vasıtalarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline kaydettirerek keyfiyeti ilan etmiş olan kimse fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına,ister adi bir şirket veya her ne surette olursa olsun hukuken var sayılmayan,diğer bir şirket adına(ortak sıfatıyla) muamelelerde bulunan kimse hüsniniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı tacir gibi mesul olur. Biçiminde düzenlenmiş olup,bunun yanında ayrıca Yasanın 18.maddesinde-ki,'Ticaret şirketleriyle,gayesine varmak için ticari bir işletme işleten dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince hususi hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet,beledi-ye gibi amme hükmi şahısları tarafından kurulan teşekkül ve müesseseler dahi tacir sayılırlar.' Hükmü ile de diğer tacir sayılanlar gösterilmiştir. Diğer taraftan anılan Kanun'un 136.maddesinde de ticaret şirketlerinin nev'ilerinin;kollektif,komandit, anonim,limitet ve kooperatif şirketlerinden ibaret olduğu belirtilmiştir. Yukarıda sayılan ticaret şirketleri yönünden Türk Ticaret Kanunundaki düzenleme incelendiğinde, bunlar için ticareti terk hususu değil, bunun yerine infisah ve tasfiyeleri öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Eş anlatımla Türk Ticaret Kanunu 136. maddesinde sayılan şirketlerde ticareti terk değil, ortaklık ilişkisi sona erdirilmektedir.Anılan şirketlerin herbiri için infisah ve tasfiye yolu ayrı ayrı gösterilmiştir.
Tasfiye sırasında ticaret şirketinin alacak ve borçları belirlenir ve borçlar ödendikten sonra kalan mevcudu,esas mukavelede aksine hüküm olmadıkça, pay sahipleri arasında ödedikleri sermayeler ve paylara bağlı olan imtiyaz hakları nispetinde dağıtılır, tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret ünvanının sicilden terkini tasfiye memurları tarafından sicil memurluğundan talep olunur.
İş bu talep üzerine terkin keyfiyeti tescil ve ilan olunmakla ticaret şirketinin tüzel kişiliği sona ermiş olur. Tasfiye süreci ile tüzel kişilik sona erdirildiğinden terkin işlemi sırasında ticaret sicil memurluğuna İcra İflas Kanununun 44. maddesine göre bir mal beyanında bulunulması sözkonusu değildir. Terkin işleminden sonra ticaret şirketinden alacağı bulunduğunu iddia eden bir alacaklı bu alacağını ancak terkin edilen şirketin yasaya göre ihyasını sağlamak suretiyle tahsil edebilecektir.
Açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde,ticaret şirketleri açısından, bunların müdürleri veya yetkililerinin, İcra İflas Kanununun 44. maddesi ile getirilen mal beyanında bulunma yükümlülüğü bulunduğunu söylemek kanunu zorlama olacaktır. Hal böyle olunca, Türk Ticaret Kanununun 136.maddesinde sayılan kolektif, komandit, anonim, limitet ve kooperatif şirketlerinin müdür ve yetkilileri yönünden İcra İflas Kanununun 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan ticareti terk suçunu işlemesi mümkün olmadığı gözetilmeden sanıkların beraatleri yerine cezalandırılmalarına karar verilmesi isabetsiz olduğundan temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 28.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Ali Babacan; Kötü niyetlilere göz açtırılmamalı

Ali Babacan, Güven önemli. Kötü niyetlilere göz açtırılmaması önemli. Kötü niyetlilere karşı neler yapıyoruz. Bu işe kalkışanların eli yanıyor mu? Buna bakılmalıdır.
Bazen cezalar ekonomik alandaki cezalar farklı yorumlanabiliyor. Müsamaha ya da ekonomik suça ekonomik ceza denilebiliyor, ben buna katılmıyorum. Ekonomik suçlara daha farklı yaptırımlar yapılmalı. Biz vergide başladık. Sonuçlarını görüyoruz. Sermaye piyasasında da bu yapılmalı. Cezaların daha görünür şekilde verilmesi önemli. Ceza illa o kişinin yaptığı suçlar nedeniyle içeri atmak değildir. Onu gören bin kişi kendine çekidüzen verecektir. Güveni tesis etmek için yapılması gerekenler çok önemlidir.
Bazen cezalar, ekonomik alandaki cezalar farklı yorumlanabiliyor. Müsamaha ya da ekonomik suça ekonomik ceza denilebiliyor, ben buna katılmıyorum. Ekonomik suçlara daha farklı yaptırımlar yapılmalı. Biz vergide başladık. Sonuçlarını görüyoruz. Sermaye piyasasında da bu yapılmalı.
Devlet Bakanı Ali Babacan, Risklerin oluşmasının, problemlerin büyümesinin oluştuğu alan bizim için iyi değil. İnnovasyon önemli ama ürünlerin kontrolü, davranışı nasıl hesaplanamıyorsa, gözetim ve denetim fonksiyonu yeterli değilse buna dikkat edilmeli. Maceraya girmemek gerek. Önümüzde kötü tecrübeler var. Kurumlarımızın denetim mekanizmalarını geliştirmeli. Denetim otoritelerimizin denetim kapasitesini geliştirmesi bundan sonraki dönemde önem taşıyacaktır." şeklinde konuştu.